• Sonuç bulunamadı

5. Konuya İlişkin Temel Kavramlar

1.2. İlmi ve Edebi Kişiliği

Dönemin şartları gereği sık rastlanan ekonomik problemlerle küçük yaşta tanışan Zerkeşî, baba mesleği olan dokumacılık (zerkeş) işini bilmesine rağmen bu mesleği devam ettirmez; ilim yolunu girmeyi tercih eder15. Bu tercihin oluşmasında o dönemde Kahire’nin cami, medrese, kü-

tüphane ile çok sayıda âlim ve hekîme ev sahipliği yapan bir merkez olmasının rolü büyüktür16

. Bu kültürel ortam, Zerkeşî’nin ilim aşkını körükler. İlme yönelik bu tercihi, akrabaları tarafından maddi olarak desteklenir ve zerkeş mesleğini devam ettirmeye ihtiyacı kalmayacak şekilde geçi- mini akrabaları üstlenir17

.

Rıhle18

geleneğinin hâkim olduğu bir ortamda ilim tahsiline başlayan Zerkeşî, yedi yaşında Şam’dadır19

. İbn Umeyle’den, Ebu’s-Salah’tan hadis alanında, İbn Kesîr’den (774/1373) hadis ve fıkıh alanında istifade eder20

. Daha sonra devrin önde gelen âlimlerinden Cemaleddin el- İsnevî’nin (772/1370) ders halkasına katılarak müntesibi olduğu21

Şafii fıkhını okur. Şeyh Sira-

cüddin el-Bulkûni’den (805/1403) de ders alır. Hafız Moğultay’dan (762/ 1361) hadis okur22

.

13 Suyûtî, Husnu’l-Muhadere fî Tarihi Mısr ve’l-Kahire, thk. Muhammed Ebu’l-Fadl İbrâhim, Dâru İhyâi’l- Kutubi’l-Arabiyye, Kahire 1967, I, 437.

14 İbn Tağrîberdî, en-Nucumu’z-Zahire, XI, 117. 15 İbn Hacer el-Askalânî, ed-Dureru’l-Kâmine, III, 397. 16 es-Suyûtî, Husnu’l-Muhadere, I, 437.

17 İbn Tağrîberdî, ed-Delîlu’ş-Şâfî, II, 609.

18 Bir yerden diğerine seyahat etme anlamına gelen “rıhle” genelde âlimlerin, özelde muhaddislerin hadis öğrenmek, bildiklerini tevsik etmek için yaptıkları ilim yolculuklarını ifade etmek için kullanılır. Ebû Ğudde, Abdülfettâh (1417/2002), Menhecü’s-selef fi’s-süâli ani’l-ilmi ve teallümi mâ yekau ve mâ lem yeka’, Beyrut 1992, s. 29; el-Leknevî, el-Ecvibetü’l-Fâzıle li’l-Es’ileti’l-Aşereti’l-Kâmile, thk. Abdülfettâh Ebû Ğudde, Beyrut 1994, s. 34.

19 Dâvudî, Tabakatu’l-Müfessirin, II, 162.

20 Hocası İbn Kesîr’i övdüğü şiiri ünlüdür. İbn Hacer el-Askalânî, ed-Dureru’l-Kâmine, III, 397. 21 el-Makrîzî, es-Sulûk li Ma’rifeti Duveli’l-Mulûk, V, 330.

22 Zerkeşî, Selâsilu’z-Zeheb fî Usûli’l-Fıkh, thk. Safiye Ahmed Halîfe, el-Hey’etu’l-Mısriyyetu’l-Amme, Kahire trs, s. 25.

Daha sonra Halep’e geçip Şihâbuddîn el-Ezraî’den (783/1381) fıkıh ve fıkıh usûlü okur. Yolculuğunun sonunda Mısır’a geri döner; fetva, tedris ve telifle meşgul olur. Karâfetu’s-

Suğrâ’da meşîhat makamında23

oturur24. Kâtip Çelebi’nin Zerkeşî’yi Mevsilî olarak nitelemesi25, Musul’a yaptığı ilmi bir yolculuktan dolayı olabilir26

.

Tefsir, Hadis, Fıkıh, Usûl, Edebiyat gibi birçok alanda oldukça değerli eserler kaleme al- mıştır. el-Burhân, onun ilmi birikiminin önemli göstergelerindendir. Usûl ile ilgili eserlerinin yanı sıra Minhâc’ı ezberlemiş olması ve Hırakî’ye yazdığı şerh, onun fıkhî birikimini göstermeye yeterlidir27.

Birmâvî (831/1428), hocası Zerkeşî’nin ilimden başka bir şeyle uğraşmadığını, bu yüzden hocasının dünyevi işlerini yakın akrabalarının üstlendiklerini söylemektedir28

. Zerkeşî’nin kitap alacak parası olmadığından gün boyu kitapçılarda okuyup, notlar aldığı ve akşamları evine dö- nünce onları temize çektiğine dair bilgiler29

, akrabalarının desteğinin çok ileri seviyede olmadığı- nı, en azından Zerkeşî’nin istediği her kitabı alacak parayı bulamadığını göstermektedir. Tüm bunlara rağmen Zerkeşî’nin “Allah’a çok şükür; (kütüphanem,) Usûl-u fıkh alanında ilk dönem âlimlerin yazmış olduğu iki yüzü aşkın kitabı barındırmaktadır”30

ifadesinden hareketle kitaba ve ilme olan ilgisini tesbit etmek mümkündür.

23 Meşihat-ı İslamiyye, şeyhulislam makamına denk gelmektedir. Şer’i mahkemelerin başında şeyhülislam bulunur. Meşihatin yargı yanında ikinci bir görevi de fetva vermek ve dini yönden ortaya çıkan problemlere çözüm bulmaktır. İslamın ilk dönemlerindeki karşılığı müftîdir. Memlükler devrinin başlangıcında şeyhulislam kavramı, fetva verme salahiyetine sahip olmakla beraber resmi olmayan bir şeref ünvanıydı. Bk. Eraslan, Sadık, Meşihat-i İslamiyye ve Ceride-i İlmiyye: Osmanlılarda Fetva Makamı ve Yayın Organı, TDVY, Birinci Baskı, Ankara 2009, s. 13 vd; Altunsu, Abdulkadir, Osmanlı Şeyhulislamları, Ankara 1972, s. 13.

24 İbn Hacer, İnbâu’l-Ğumr bi Enbâi’l-Umr, I, 446 vd. 25 Kâtip Çelebî, Keşfu’z-Zunûn, I, 448.

26 el-Edirnevî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, s. 302.

27 Dördüncü asrın ikinci yarısından beşinci asrın başlarına kadar yeni bir sınıf fıkıh bilgini ortaya çıkmıştır. Uygulama yapanlar (ehlu't-tatbîk) denilen bu fakîhlerin işi, daha önce çıkarılmış fıkhî hükümleri toplamak, gözden geçirmek, ittifak ve ihtilâf noktalarını tesbit etmek ve temas edilmeyen meselelerde tahric yapmaktır. Hanefîlerden Kerhî ve Tahâvî, Mâlikîlerden Ebherî, İbn Ebî Zeyd, İbn Zemeniyn, Şâfiîlerden Mervezî, Ebû Hâmid İsferâyînî, Ebû İshâk Şirâzî, Hanbelîlerden Hırakî bunların en tipik örnekleridir. Hanbelî Mezhebinde en kısa metin, el-Hıraki'nin (334/946) el-Muhtasar'ıdır. İbn Kudâme’nin (620/1223) ünlü eseri Muğni, Hıraki’nin el-Muhtasar fi’l-fıkh’ı üzerine yapılmış en meşhur şerhlerden biridir. Bu eser üzerine yazdığı şerh, Zerkeşî’nin fıkha olan hâkimiyetini göstermektedir. Geniş bilgi için bk. Zerkeşî, Şerhu Zerkeşî ala Metni’l- Hırakî, thk. Abdulmelik b. Abdillah b. Dehîş, Mektebetü’l-Esedî, Mekke 2009, I, 5-6.

28 İbnu’l-İmâd, Şezerâtu’z-Zeheb, VIII, 573.

29 İbn Hacer el-Askalânî, ed-Dureru’l-Kâmine, III, 398.

30 Zerkeşî, el-Bahru’l-Muhît fî Usûli’l-Fıkh, thk. Abdulkadir Abdullah el-Anî, Dâru’s-Safve, Kuveyt 1992, I, 6.

Zerkeşî’nin yetiştirdiği bazı talebeleri şunlardır: Şemsuddin el-Birmâvî, İbn Hacî (830/1427), Kemaluddin es-Semenî (821/1418) ve Ömer b. İsa Siracüddin el-Vezûrî (861/1457)31.

Teracim ve tabakat türü eserlerde, Zerkeşî’nin temel İslam ilimlerinin yanı sıra şiir ve ede- biyatta da seçkin bir konumda olduğu32

dünyanın hareketleri ve mevsimlerin oluşması gibi konu- lara da ilgi duyduğu aktarılmaktadır33. el-Burhân’da coğrafya ile ilgili bazı konulara değinmesi, bu durumu desteklemektedir34.

Zerkeşî, Şafii mezhebine müntesibdir. İtikatta ise Eş’ari olduğu nakledilen35

Zerkeşî’nin, eserlerinde Ebu’l-Hasen el-Eş’ari’nin36 (324/936) görüşlerine atıflarda bulunması, önde gelen bazı Eş’ari âlimlerine özellikle de el-Eş’ari’ye üstadımız diye hitap etmesi37

bunu teyid etmekte- dir. Eserleri içinde -özellikle el-Burhân’da- Mutezile’nin görüşlerinin eleştirildiği ve bu ekole cevapların verildiği de görülür38

. Örneğin el-Burhân’ın mukaddimesinde kullandığı ‘Allah kelâmı, mahlûk değildir’ ifadesi, itikadî kimliğini ifade için seçilmiş bilinçli bir cümledir39

.