• Sonuç bulunamadı

el-Burhân’da Yer Alan Ancak el-İtkân’da Yer Almayan Başlıklar

el-Burhân ve el-İtkân’ı mukayese ettiğimizde Zerkeşî’nin müstakil Kur’an ilmi olarak ele aldığı kimi başlıkların el-İtkân’ı oluşturan seksen bölüm içerisinde başlık olarak yer almadığı görülmektedir. Ancak bu bölümlerde işlenen konuların büyük çoğunluğu, el-İtkân’ın farklı bö- lümleri içerisinde, alt başlıklarla ya da fasl başlıkları ile ele alınmıştır. Zerkeşî’nin müstakil Kur’an ilmi olarak ele aldığı başlıklar ve bölüm numaraları şunlardır:

3.11. Ma’rifetu alâ Kem Luğati’n-Nezele

Kur’an’ın yedi harf üzerine indiğini ifade eden nakillerin anlam ve şekil olarak incelendiği bölüm417

, el-İtkân’da ayrı bir Kur’an ilmi olarak yer almaz. Suyûtî on altıncı bölümde üçüncü mesele başlığı altında, bu teknik incelemeyi (sened ve metin) yapar418

.

Zerkeşî’nin yedi harfi yedi kabile dili olarak yorumlama eğiliminde olduğu anlaşılırken Suyûtî’nin nakletmekle yetindiği yaklaşımlar arasında açık bir tercih yaptığı görülmemektedir. Ancak Nesâi şerhinde kullandığı ifade anlamlıdır: “Bu hadiste (yedi harf) anlatılmak istenenin ne

414 Kitabın adı ve yazarı hakkında bk. ibn Ümmi Kâsım, Hasan b. Kâsım el-Murâdî (749/1348), el-Cene'd-Dânî fî Hurûfi'l-Meânî, thk. Muhammed Nedim Fazıl - Fahreddin Kabave, Dâru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Birinci Baskı, Beyrut 1413/1992, s. 6-14.

415 Suyûtî, el-İtkân, II, 461.

416 Zerkeşî, el-Burhân, IV, 292; Suyûtî, el-İtkân, II, 503. 417 Zerkeşî, el-Burhân, I, 269-288.

olduğu hakkında el-İtkân’da otuzdan fazla görüşe yer verdim. Oysa bana göre en uygun yorum şudur: Yedi harf konusu, tevili bilinemeyecek mütaşabih meselelerdendir.”419

Söz konusu şerhi, el-İtkân’dan sonra yazdığı göz önünde bulundurulduğunda, Suyûtî’nin yedi harfi, müteşabih me- seleler arasında değerlendirdiği yorumu yapılabilir. Bununla birlikte faklı çerçevelerde değerlen- dirilmiş olsa da, mefhum itibariyle el-Burhân ve el-İtkân’da, aktarılan görüşlerin büyük ölçüde örtüştüğü ve Suyûtî’nin el-Burhân’daki nakilleri eserine aldığı görülmektedir420

.

3.19. Ma’rifetu’t-Tasrîf (Sarf İlmi)

Müfessirin bilmesi gereken ilimlerden sayılan sarf ilmini konu alan bölüm421

, el-İtkân’da ayrı bir Kur’an ilmi olarak yer almaz. Ancak Suyûtî birkaç yerde sarf ilminin konularına değinir.

Otuz birinci bölümde idğam (tecvid) konusunda el-Burhân’daki görüşleri aktarırken422, yetmiş

sekizinci bölümde müfessirin bilmesi gereken üçüncü ilmin sarf olduğuna yer verir423. el-İtkân’ın yer verdiği örneklerin ve ifadelerin büyük çoğunluğu el-Burhân ile uyumludur.

3.21. Ma’rifetu Kevni’l-Lafz ve’t-Terkîb Ahsen ve Efsah (Beyan ve Bedî’ İlmi)

Beyan ve bedî’ ilmi ile ilgili olan bu bölüm424, el-Burhân’da müstakil bir ilim olarak ele alınmaktadır. Ancak Suyûtî, el-İtkân’da bu başlık altında bir Kur’an ilminden bahsetmemektedir. Zerkeşî’ye göre beyan ve bedî’ ilmi, bir müfessirde aranan özelliklerin en önemlisidir. Bu yönüy- le bölüm, Kur’an üslupları ve belağat sanatlarının incelendiği kırk altıncı bölümün mukaddimesi mesabesindedir.

3.23. Ma’rifetu Tevcîhi’l-Kırâât ve Tebyînu vechi ma Zehebe ileyhi Küllü Kâri’

Kıraat vecihleri ile kârilerin kıraatler arasındaki tercih sebeblerinin işlendiği ve el-

419 Suyûtî’nin Nesâî’nin Sünen’ine yazdığı şerh, Zehrü’r-Rubâ ale’l-Müctebâ olarak bilinir. Ebu'l-Hasan Nureddin b. Abdülhadi es-Sindî’nin (1138/1726) haşiyesi ise eserin önemli bulunan haşiyelerindendir. Nesâî, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Ali b. Şuayb (303/915), Sünenü'n-Nesâî bi-Şerhi’l-Hafız Celaluddin Suyûtî ve Hâşiyeti’l-İmâm es-Sindî, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut ts., I, 489.

420 Son dönem tefsir araştırmacılarından Hâzım Sâid Haydar, el-Burhân ve el-İtkân’da çeşitli müfessirlere nisbet edilen görüşlerin yanlış nakledildiğini ve nisbetlerinin ya da içeriklerinin yanlış olduğu bu bilgiler ile hareket etmenin uygun olmadığını, hakkında sahih nakillerin olduğu kıraatler meselesi hakkında bu bölümdeki tüm nakillerin doğruluğunun tedkik edilmesi gerektiğini savunur. Haydar, Ulumu’l-Kur’an, s. 405-423. 421 Zerkeşî, el-Burhân, I, 373-376.

422 Suyûtî, el-İtkân, I, 277. 423 Suyûtî, el-İtkân, IV, 465.

424 Maraşlî’nin tahkikinde başlık “Belâğatu’l-Kur’an Ma’rifetu Kevni’l-Lafz ve’t-Terkîb Ahsen ve Efsah” şeklindedir. Krş. Zerkeşî, el-Burhân, I, 387-394 ve Zerkeşî, el-Burhân, thk. Abdurrahman el-Maraşlî, I, 419.

Burhân’da müstakil başlık açılmasının uygun görüldüğü bölüm425

, el-İtkân’da ayrı bir başlık ola- rak ele alınmaz. Ancak özetlenmiş olarak, yirmi yedinci bölümde ‘altıncı tenbih’ başlığıyla ince- lenir426. el-İtkân’ın bu konuyu işlediği yer, kıraatler ile ilgili konuların akabinde yer almakta olup eserin bütünlüğüne uygundur. el-İtkân’daki altıncı tenbih, Burhân’daki bölümün özetidir.

Zerkeşî tevcîhu’l-kırâât terimini tanımlamamakla birlikte bölümde, sıhhat derecesi aynı olan iki sahih kıraatten birisinin diğerinden daha doğru olduğunun söylenemeyeceğini, kurrânın tercih sebebleri ile şazz kıraatlerin gerekçesinin meşhur kıraatlerin gerekçesinden daha baskın olduğu konularını işler427

. Tevcîhu’l-kırâât ifadesini, Ebu’l-Hasan Şureyh b. Muhammed er- Ruaynî’den (539/1144) sonra ilk kez kullanan Zerkeşî’dir428. Zira ilk dönemlerde bu ilim, ih- ticâcu’l-kırâât, ilelu’l-Kırâât, vucûhu’l-kırâât, meâni’l-kırâât ve i’râbu’l-kırâât isimleriyle anıl- mıştır429

.

el-Burhân’nın yirmi üçüncü bölümü ile yirmi dördüncü bölümün başlıklarının, nüshalarda yer değiştirdiği görülmektedir. Buna göre Fî Ma’rifeti’l-Vakf ve’l-İbtidâ olarak ele aldığımız baş- lık Mustafa Abdulkadir Ata nüshasında yirmi üçüncü bölüm başlığı iken Maraşlî nüshasında yir- mi dördüncü bölüm başlığı olarak kayıtlıdır. Mustafa Abdulkadir Ata nüshasında meydana gelen bu yanlışlık, mahiyet ile ilgili değildir.

Kıraatler ile ilgili teknik bir hususu ele alan bölüm, kıraatler ile ilintili olup kıraatlerin an- lam üzerindeki etkisi nisbetinde bir önem arzetmektedir.

3.30. İktibas

Edebî metinlerde, Kur’an ayetlerinin metnin bir parçasıymış gibi metinle bütünleşmiş halde

kullanılmasının hükmü üzerinde durulan bölüm430

, el-İtkân’da müstakil bir Kur’an ilmi olarak

425 Zerkeşî, el-Burhân, I, 419. 426 Suyûtî, el-İtkân, I, 247.

427 Zerkeşî’ye göre bir kıraatı diğerlerine tercih etmek doğru bir davranış değildir. Sadece Kur’an’da, Arapçada çok kullanılmasıyla ve anlamın daha açık olmasıyla bir kıraat diğerine tercih edilebilir. Zerkeşî, el-Burhân, I, 415-418.

428 Ruaynî’nin el-Cem’u ve’t-Tevcih lima İnferede bi-kıraati Ya’kub b. İshak el-Hadramî el-Basrî adlı eseri için bk. Haydar, Ulûmu’l-Kur’an, s. 426.

429 el-Mehdevî, Ebü'l-Abbas Ahmed b. Ammar el-Mukrî en-Nahvî (440/1048), Şerhü'l-Hidâye ila Mezahibi’l- Kurra’i’s-Seb’a, thk. Hazim Saîd Haydar, Mektebetü'r-Rüşd, Riyad 1416/1995, I, 21.

430 Burhân’daki başlığın aslı, Fî ennehû hel Yecûzü fi’t-Tesânif ve’r-Resâil ve’l-Hutab İsti’mâlu ba’di Âyâti’l-

Kur’an ve hel Yuktebesu minhu fî Şi’r ve Yuğayyeru Nazmuhu bi Takdîm ve Te’hîr ve Hareketi İ’rab

şeklindedir. Şekli olarak başlığın çok uzun olmasının oluşturacağı karmaşayı önlemek için tarafımızdan başlığın iktibas şeklindeki teknik karşılığı kullanılmıştır. Zerkeşî, el-Burhân, I, 565.

incelenmez. Ancak Suyûtî, iktibas olarak bilinen bu konuyu, Fî Âdâbi Tilâvetih ve Tâlîh başlıklı otuz beşinci bölümde açtığı iktibas başlıklı bir fasl ile inceler431

. Bu bölümde iktibasın makbul, mübah ya da merdud olabileceği bilgisine yer veren Suyûtî’nin bu tasnifi daha pratik görünmek- tedir432.

Ahkâm ile alakalı olan bu konunun tefsir usûlü ile direk bağlantısı kurulamamaktadır.

3.32. Ma’rifetu Ahkâmihi

Ahkâm ayetlerinin ya da ahkâmu’l-Kur’an ilminin konu edindiği bölüm, el-İtkân’da müsta- kil bir bölüm olarak ele alınmaz. Ancak Suyûtî, Fi’l-Ulûmi’l-Müstanbete mine’l-Kur’an başlıklı

altmış beşinci bölümde ‘Kur’an’ın içerdiği hükümler’ ifadesiyle ahkâmu’l-Kur’an’a değinir433

. Suyûtî’nin, usûl-ı fıkh bilmenin gerekliliği, mutlak-mukayyed ve umum-husus gibi ahkâm ile ilgili hususlara yer verdiği bu bölümdeki bilgileri, el-Burhân’dan sadeleştirerek aldığı anlaşılmak- tadır.

3.37. Fî Hukmi’l-Âyâti’l-Müteşâbihâti’l-Vârideti fi’s-Sıfât (Manevi Müteşâbih)

Müteşâbihin lâfzî olan kısmının el-Burhân’ın beşinci bölümünde incelediğine değinmiştik. Müteşâbihin manevi kısmına ise el-Burhân’ın otuz altıncı bölümü olan Ma’rifetu’l-Muhkem mi- ne’l-Müteşâbih bölümünde de devam edilmiştir. Bize göre otuz altıncı bölüm ile bu bölümün, (istiva, nefs, sâk, cenb, ferağ, zann, ayn, vech, yed gibi) müteşabihin anlama dönük unsurlarını incelediği için manevi müteşabih olarak adlandırılması ve tek bölüm olarak tasnif edilmesi daha uygundur434.

Konuyu müstakil bir başlık altında incelemeyen Suyûtî, istiva, vech, yed gibi kavramlara el-Muhkem ve’l-Müteşâbih başlıklı kırk üçüncü bölümde değinmektedir435. Zerkeşî, manevi mü- teşâbih kapsamına giren on bir kavrama ve izahlarına yer vermektedir. Suyûtî, bu kavramlara kurb, hubb, ğazab, rıza, indiyyet ve maiyet kavramlarını ekler.

Suyûtî, muhkem ve müteşâbihi bilmenin önemi, manevi müteşabihlerin hükümleri ile huru-

431 Suyûtî, el-İtkân, I, 327.

432 İlk dönemlerde edebî metinlerde, Kur’an ayetlerinin metnin bir parçasıymış gibi bütünleşmiş halde kullanılması, tazmin olarak isimlendirilirken sonraki dönemlerde iktibas olarak adlandırılmıştır. Suyûtî’nin kavramı iktibas olarak kullanması, bu dönemde ilmi çevrelerde kavramın kullanımının netlik kazandığı anlamında gelir. Zerkeşî, el-Burhân, I, 567.

433 Suyûtî, el-İtkân, I, 330-332. 434 Zerkeşî, el-Burhân, II, 89. 435 Suyûtî, el-İtkân, III, 5-32.

fu mukattanın incelikleri konularını, Zerkeşî’nin bu bölümünden alıntılayarak eserine aktarmıştır. Alıntıladığı konulara örnekler ve açıklamalar ilave ederek bölümü zenginleştirmiştir.

3.40. Fî Beyâni Muadadati’s-Sünneti li’l-Kur’an

Sünnetin kitabı izah ettiği düşüncesi çerçevesinde, umum ifadelerin tahsisi, mücmel ifade- lerin teybini konularının ele alındığı bölüm436

, el-İtkân’da müstakil bir bölüm olarak incelenmez. Ancak Suyûtî, Fi’l-Ulûmi’l-Müstanbete mine’l-Kur’an başlıklı altmış beşinci bölümde ve Ta- bakâtu’l-Müfessirîn başlıklı sekseninci bölümde Zerkeşî’nin bu bölümünde kullandığı bilgi ve nakillere yer verir. Zerkeşî, bu bölümü Ebu’l-Hakem el-Berrecân’ın (536/1142) el-İrşâd adlı ese- rinden437 yararlanarak oluşturmuş ve eseri konuyla ilgili müstakil çalışma olarak tanıtmıştır.

Kitab’dan sonra ikinci kaynak olan sünnetin kitab ile ilişkisi, usûl-u fıkhın üzerinde durdu- ğu önemli hususlardan birisidir. Ahkâma taalluk eden konularda sünnetin kitab üzerindeki tahsis, teybin, vaz’ niteliklerinin bilinmesi, ayetlerin anlaşılmasında rolü olan başat etkenlerdendir. Bu etkileşimi tesbit edememiş bir araştırmacının Kur’an tefsiri yapması, hatalı sonuçlara yol açacak- tır. Bu itibarla “sünnet ve kitap arasındaki ilişkinin bilinme zorunluluğu” şeklinde bir usûl kuralı vazedilebilir.