• Sonuç bulunamadı

Kanununin Bağdat’taki Faaliyetleri (30 Kasım 1534-1 Nisan 1535)

Kanunî Sultan Süleyman, Bağdat’a ilk girdiğinden itibaren halkın memnuniyetini kazanmaya çalıştı. Özellikle “ordunun şehre girişi engellenir de isyan bastırılamaz” endişesiyle halka eziyet edilmemesi hususunda çok hassas davrandı. Dicle ve Fırat’ın sınırlandırdığı bu tarihi ve muzaffer yol üzerinde Kânunî Sultan Süleyman, eski Babil’in tuğlalarından yapılmış olan Bağdat surlarına hayran kalmıştır. Kânunî Sultan Süleyman kendisinden evvel Timurlenk ve başka fatihlerin takibettiği yoldan Bağdat’a girmiştir. Büyük bir debdebe ile Bağdat Sarayı’na yerleşirken ayakları altına Asûrî Kralları’nın arına ve nişanları serilmiştir. Dört ay kadar Bağdat’ta kışlamış ve şiîlik elinde mahvedilmiş olan İslam memleketinde bir çok değişik yerleri ziyaret ve ihya etmiştir.221

Kânunî Sultan Süleyman, Bağdat’ın yağma ve talan edilmesini önlemiş, Sünnî- Hanefi Mezhebi önderi, İmam-ı Azam’ın daha şehre girmeden mezarını tamir ve ziyareti ile halkın gönlünü kazanmıştır. Fakir-fukaraya sadakalar dağıtmış, bazı kimselere “amân” vermiştir.222

Süleyman önce Hanefi tarikatının kurucusu, İmam el-A’zâm Ebu Hanife numan b. Türbeyi ve ardından yapılan camiyi ziyaret ederek mezarı sürekli gezip, bir caminin türbesini ziyaret ettikten sonra İmam Musa Kazım ve Abdulkadir Geylani’nin mezarları, kubbeleri ve diğer tâdilat ve tâmiratlarını hem Sünni hem de Şiileri çok memnun bıraktı.

223 Bağdat’a girdiklerinde, tüm mahkumlar ve baylar ve askerlerin yaşlıları, ilk Divan-ı

Hümayun’da Bağdat’ın fethini kutlamak için Pâdişah’ın elini öperek onurlandırıldılar.

220 Hüseyin, el-Kahvati, “Kanûnî Süleyman’ın Bağdat Seferi”, el-Mevrid Dergisi, C.8, Sayı:4, 1979, Özel

Sayı, s.76.

221 Downey, a.g.e, s.175.

222 Andre, Clot, Kanûnî Süleyman, s.157.

223 Nazm Zade, Gülşen-i Hülafa, S.72: Âlî, a.g.e., v.307b-308a; Karaçelebizâde, Süleymannâme, s.119;

Peçevî, a.g.e C.I, s.184; Rasim, a.g.e., C.I, s.233; Solakzâde, a.g.e., s.487; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C.II, s.352; Danişmend, a.g.e., C. II, s.173.

İbrahim Paşa’ya yirmi bin altın sikke ve yılda yirmi bin altın sikke ile bir murassâ kılıç verdi. 224

Kânunî Sulan Süleyman, önce Hanefi Mezhebi müessisi İmam-ı A’zâm Ebu Hanife numan b. Sabit’in kabrini buldurup, ziyaret ederek çini ile müzeyyen bir türbe ile camii yapılmasını emretmiş, sonra da İmam Musa Kâzım’ın ve Abdulkâdir Geylani’nin türbelerini ziyaret edip kubbe ve diğer tâdilat ve tâmiratlarını yatırarak, hem Sünnî hem de Şiîleri fevkâlâde memnun bırakmıştır.225 Bağdat’a girdiklerinde ilk

Divan-ı Hümâyun’da Bağdat’ın fethinin kutlanması için bütün vezirler ve beylerbeyileri ile askerin ileri gelenleri Pâdişah’ın elini öpmekle şereflenmişler ve ümeraya hilatlar giydirilip, ihsanlar dağıtılmıştır. İbrahim Paşa’ya yirmi bin altın ile bir murassâ kılıç vermiş ve tahsisatına da senede yirmi bin altın zammetmiştir .226

Silah ve askeri teçhizat yerleştirilen bölgenin çevresine bir kale inşa edildi ve içine askeri bir birlik yerleştirildi. Kalenin etrafına meyve bahçeleri ve bostanlar yapıldı. Öte yandan Kanunî Sulatan Süleyman, Şeyh Abdulkadir Geylani için bir türbe inşa ettirdi227; bir tasavvuf dergâh binası açıp buraya evkaf tayin etti228. Bağdat’a geldikten

dört gün sonra Kazımiye, Necef ve Kerbela’daki imamları ziyaret etmek üzere şehirden ayrıldı229.

Sultan, Hemadan Nehri’nin projesini tamamlama imkânı bulduğu gibi genişliği ve derinliğini de denetlemiş, Şah İsmail ve Şah Tahmasb da dâhil olmak üzere eski hükümdarların başaramadığını başarıp Fırat Nehrinin sularını, Kerbela’ya düzgün bir şekilde ulaştırmayı başarmıştır230. Ayrıca Sultan Süleyman, Kerbela kentini, Fırat

224 Solakzâde, a.g.e., s.487; Danişmend, a.g.e., C.II, s.173; Tekindağ, Fatih’den III. Murad’a Kadar

Osmanlı Tarihi, s.176; Andre, Clot, Kanûnî Süleyman, s.157; Hüseyin Muhammed El Kahvati, “Kanûnî Süleymanın Bağdat Seferi”, s.76.

225 Ebu’l-Abbas, el-Karamanî, Ahbarü’d-Duvel ve Asâr El-Uvel, s.32 ; Munzir, Cevad Merze, Bağdad ve

Hakimuhâ Abre’l-Usûr, s.72.

226 Mustafa, Cevad, Müvcez Tarih et-Türkman Fi’l-Irak, 1. Baskı, 1958, s.118; Cafer, el-Halili, Mevsuatü’l-

Atabâtü’l-Mukaddese, 1. Baskı, s.240.

227 Ebu’l-Abbas, el-Karamanî, Ahbarü’d-Duvel ve Asârü’l-Uvel, s.320.

228 Ali, Zarif el-Azami, Muhtasaru Tarih-i Bağdat, s.175; Abdulemîr, er-Refî-i, el-Irak Beyne Sukûtu’d-

Devleti’l-Abbasiyye, s.87.

229 Bassam, el-Asali, el-Kanuni el-Kaid, Darü’l-Nakkaş, 1. Baskı, Beyrut, 1986, s.44.

230 Ali, el-Verdi, Lemehat İctimaiyye Min Tarihi’l-Irakı’l-Hadis, Mektebetü’l-Hayderiyye, 3. Baskı, C.1,

nehrinin suları altında kalmaktan kurtarmak için bir toprak baraj inşa edilmesi talimatını vermiştir. O dönemde Ruf Süleymaniye adı verilen baraj, hala aynı isimle anılmaktadır231.

Ancak Kahvati’i, Sultan’ın nehri, Safevî işgali devrinde Necef’i ziyarete geldiği sırada Atamelik nehrini inşa edip genişleten Şah İsmail’e nispet olsun diye genişlettiğini ifade eder232.

Sultan, Kerbela, Necef ve İmam Ali bin Ebi Talip türbesine yaptığı ziyaretten sonra Küfe’ye, oradan Hille’ye, daha sonra da surlarının ve kulelerinin imar ve tamir edilmesini istediği Bağdat’a gitti233. Burada Kanunî Sultan Süleyman, Şah İsmail’in

oğlu Şah Tahmasb tarafından vaz edilen bütün yasa ve yönetmelikleri ilga ederek İslam hukukuna uygun emir ve yasaklar getirdi ki böylece İslami gelenekler kabul görmüş; devlet kurallarına itimat sağlanmış oldu234.

Kanunî Sultan Süleyman, Irak’ta Osmanlı idare şeklinin tanzimine ayrı bir önem verdi235. Şehre derebeyliği o getirdi236 ve arazileri Irak ve İran’daki orduların

komutanlarına dağıttıktan sonra kalanlarını ağa ve tüccar kimselere bağışladı237. Safevî

devletinin halkın omuzlarına yüklediği vergilerden çok daha ağır on beş çeşit vergi ve harçlar getirdi238. Diğer taraftan Bağdat’ın yönetimi Süleyman Paşa’ya verildi. Şah Tahmasb’ın muhtemel saldırılarına karşı koymak ve şehri savunmak icap ettiğinde ihtiyacı olacak ateşli silahlar verilip emrine yaklaşık 1.000 süvari tahsis edildi239.

Sultan Bağdat’a girdiğinde, kendisini, aralarında din âlimleri ve önde gelenlerin de bulunduğu Irak ve komşu ülkelerden bir heyet karşıladı. Fethi kutlamak için çeşitli bölgelerden insanlar bölgeye akın etti240. Haber öyle bir şekilde yayıldı ki, değerli

231 Stivin, Lonkrik, Arba’et Kurûn Min Tarihi’l-Irakı’l-Hadîs, s.39.

232 El-Kahvati, Hamletü’s-Sultan Süleyman el-Kanuni Ala Bağdad 1534, s.77. 233 Stivin, Lonkrik, Arba’et Kurûn Min Tarihi’l-Irakı’l-Hadîs, s.39.

234 Matrakçı, Nasuh, Rihlet Nasuh El Matrakçı, Çev. Subhi Nazım, Tahkik: İmad Abdusselam, El-Muctema

Es-Sakafi, Abu Dabi, 2003, s.84.

235 Bassam, El-Asali, El-Kanuni El-Kaid, s.44.

236 Muhammed, Kıttane, Et-Türk ve’l Arab, Ankara, 2001, s.431.

237 El-Kahvati, Hamletü’s-Sultan Süleyman El-Kanuni Ala Bağdad 1534, s.77. 238 Andre, Klo, Süleyman El-Kanuni, s.157.

239 Hammer, Devlet-i Osmaniyye Tarihi, s.226. 240 Araştırmacılar Grubu, El-Irak fi-t’Tarih, s.573.

âlimler, büyük zatlar, seçkin şahsiyetler, şeyhler ve zahit insanlar, saygı, hürmet ve envai çeşit ikramlarla dönemin kisrası ve padişahını karşılamaya koştular241.

Kanunî Sulatan Süleyman’ın, Sünni, Şii, Yahudi, Hristiyan veya Yezidi olsun Irak’taki tüm mezhep ve görüş sahiplerine karşı hoşgörü ve şefkat politikası uyguladığı açıkça görülüyor. Mesela Yezidi grubunun lideri Hüseyin Bey, Dastini’i, Köysancak bölgesine emir tayin etmiş; aynı zamanda Şii ve Sünni grupların kutsal saydıkları mekânları ziyaret ettiği esnada onların memnuniyetini kazanmaya çalışmış; gelir giderleriyle yakından ilgilenmiş, halka yumuşak ve hoşgörüye dayalı bir siyaset uygulamıştır242.

Kânunî Sulan Süleyman, 7 Aralık 1534 Pazartesi günü ordugâhtan Bağdat’ta kışlamak üzere şehre taşınmıştır. Sultan Süleyman kışı burada geçirip, bahara doğru tekrar, İran üzerine yürüyüp Şah’ın henüz el değmemiş bir kuvvet mahiyyetini muhafaza etmekte olan ordusuna kesin bir darbe indirmeye karar vermiştir. 243 Bu arada

Bağdat’ta Sultan Süleyman bütün Tekelü taifesine amân vermiş Tekelüler Osmanlı hizmetine alınmış, içlerinden ileri gelen üç emire (koca Veli, Budak Bey ve diğer biri) sancakbeyliği verilmiştir. 244

Kanunî Sultan Süleyman, 1535 Nisan’ında Bağdat’tan ayrıldı245. Azerbaycan’a

yöneldi ve istikameti üzerinde bulunan Kerkük gibi stratejik alanları, yol güvenliğini sağlamak adına kontrol altına aldı ve aynı yılın Aralık ayında İstanbul’a ulaştı246.