• Sonuç bulunamadı

A. Araştırmanın Yöntemi

1. Kampanya Öncülleri

145 kadınlara benzer şekilde, #sendeanlat etiketi altında bir araya gelen kadınlar da bu

“dijital bilinç yükseltme grubu”nu konuşma ve dayanışma aracılığıyla kurmuşlardır.

Dolayısıyla, kampanya kadınların konuşma aracılığıyla kadın kamusallığını inşa edebileceğinin (Köker, 2015: 702) örneğini oluşturan bir halkla ilişkiler kampanyası olarak ele alınmıştır.

146 Özgecan Aslan’ın öldürüldüğü yıla bakıldığında, Özgecan Aslan cinayetinin kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin arttığı bir döneme denk geldiği görülmektedir. Öyle ki, KCDP’nin verilerine göre 2013 yılında 237 kadın, 2014 yılında 294 kadın ve 2015 yılında ise 303 kadın öldürülmüştür.61 Platformun verileri yıllar içinde kadın cinayetlerinin arttığını göstermektedir. Kadın cinayetlerindeki bu artışın yanı sıra Özgecan Aslan’ın bir toplu taşıma aracında evine giderken öldürülmesi, erkek şiddetinin sadece aile içinde yaşanmadığını ve kadınların tanımadıkları erkekler tarafından da şiddete maruz kaldığını ve öldürüldüğünü göstermiştir. Bu farkındalığın toplumda infiale ve kolektif bir öfkeye sebep olduğunu söylemek mümkündür.

Bu dönem, aynı zamanda Özgecan Aslan cinayetinin ve kadına yönelik şiddet haberlerinde de artışın gözlemlendiği döneme işaret etmektedir. 1 Ocak 2015-31 Mart 2015 tarihleri arasında Kanal D, Kanal 7 ve TRT1’deki haber bültenlerinde kadına yönelik şiddetin nasıl temsil edildiğini inceleyen Boztepe’ye göre (2017: 48) Özgecan Aslan cinayetinin sosyal medyanın, toplumsal ve siyasal kamuoyunun gündemine gelmesi TV haber bültenlerinin de bu konuya daha fazla eğilmelerine sebep olmuştur.62 Şiddet haberlerindeki bu artışa ek olarak, haberlerde Özgecan Aslan’ın “masumiyetine”

vurgu yapılması da eylemlerin ve kampanyaların hangi bağlamda gerçekleştirildiğini açıklamaktadır. Bu açıdan, #sendeanlat kampanyasının oluşmasını sağlayan tek etmenin Özgecan Aslan cinayeti olduğunu belirtmek eksik bir değerlendirme sunmaktadır.

Özgecan Aslan cinayetinin medyada ve siyasi iktidar çevrelerinde nasıl çerçevelendiği ve topluma nasıl yansıtıldığı da önemli bir unsurdur. Sarıtaş’a göre (2015: 278) Özgecan Aslan eylemleri medya ve siyasal iktidarı iki stratejiden birini

61 http://kadincinayetlerinidurduracagiz.net/veriler/2551/kadin-cinayetlerini-durduracagiz-platformu-2015-yili-raporu (Erişim tarihi: 27.10.2019).

62 Haber bültenlerindeki bu konuyu haberleştirme sayısı artsa da haberlerin şiddeti normalleştirme, şiddetin asıl gerekçe ve çözüm yollarını görmezden gelme, konuyu magazinleştirme gibi söylemsel açıdan kimi önemli problemleri de barındırdığı belirtilmelidir (Boztepe, 2017).

147 seçmeye yöneltmiştir: Özgecan Aslan sıklıkla yapıldığı gibi ya şiddetin faili olarak63 ya da “masum” olarak kodlanacaktı. Sarıtaş’a göre (2015: 278) Özgecan Aslan’ın hayat tarzı ve öldürülme biçimi (öldürüldüğü gün alkollü olmaması, okuldan eve dönerken öldürülmesi, tanımadığı bir adam tarafından öldürülmesi, tecavüze direnmesi gibi)

“masum” olarak kodlanmasına zemin hazırlamıştır.64

Benzer şekilde, Gürses de (2017: 564-565) Münevver Karabulut65 ve Özgecan Aslan cinayetleri hakkında Cumhuriyet, Zaman ve Milliyet gazetelerinde çıkan haberleri analiz ettiği çalışmasında, erkek arkadaşı tarafından öldürülen Münevver Karabulut’un aksine tanımadığı bir erkek tarafından öldürülen Özgecan Aslan’ın hayat tarzı sebebiyle

“masum ve makbul” olarak nitelendirildiğini belirtir. Haber dilindeki bu vurgu, Münevver Karabulut cinayetinin “kişisel bir suç” olarak, Özgecan Aslan cinayetinin ise tepki verilmesi gereken “toplumsal bir sorun” olarak sunulmasıyla sonuçlanmıştır (Gürses, 2017: 564-565). Dolayısıyla, medyanın Özgecan Aslan’ı “masum” olarak nitelendirmesi Özgecan Aslan cinayetinin toplumsal infial yaratmasına katkıda bulunan unsurlar arasında değerlendirilebilir. Zira Nükhet Sirman’a göre de Özgecan Aslan’ın öldürülmesinin infiale yol açmasının temel sebebi Özgecan Aslan’ın “masum” olarak nitelendirilmesidir: “Neden Özgecan bu kadar infiale yol açtı? Niye başka kadınlar değil de Özgecan? Çünkü masumdu. Masum diye kodlandı. (…) Suçlu olmadığı için tepkiler bu kadar büyüdü ve olay bu kadar sahiplenildi.”66

63 Nitekim Özgecan Aslan eylemlerinde ve kampanyalarında kadınların tepkisi çoğunlukla kadınların şiddetin faili olarak resmedilmesine yönelik olmuştur (Sarıtaş, 2015: 279).

64 Sarıtaş (2015: 278) Özgecan Aslan’ın “masum” olarak, faillerin de “cani” olarak kodlanmasının o dönemki idam tartışmalarını gündeme getirdiğinin altını çizmektedir.

65 2009’da Münevver Karabulut erkek arkadaşı Cem Gariboğlu tarafından öldürülmüş, cinayet toplumsal infial yaratmıştır. Cem Garipoğlu, teslim olmasının ardından tutuklanmış ve 2014 yılında cezaevinde intihar etmiştir (https://www.sabah.com.tr/gundem/2014/10/10/cem-garipoglu-intihar-etti), erişim tarihi:

14.06.2020.

66 http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/toplum-bu-insanlari-uretiyor (Erişim tarihi: 15.12.2019).

148 1.2. Siyasal Gündem ve Kamuoyunun Kitlesel Tepkisi

Özgecan Aslan cinayetinin yarattığı infial ortamı siyasal gündemden de ayrı düşünülemez. Zira Özgecan Aslan cinayeti siyasal iktidar ve muhalefet partilerinin de gündemine girmiştir. Dönemin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan67 ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu68 Özgecan Aslan’ın ailesini arayarak taziyelerini iletmiş, Sümeyye Erdoğan ve Esra Albayrak Özgecan Aslan’ın ailesine taziye ziyaretinde bulunmuştur.69 MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli70, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu71 ve HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş72 konuyla ilgili açıklamalarda bulunmuşlardır. Yine aynı dönemde Change.org’da Gözde Salur tarafından başlatılmış olan ve Türkiye’de o tarihe kadar Change.org kampanyaları arasındaki en büyük kampanya haline gelen “Özgecan Yasası” imza kampanyası, bazı milletvekillerinin konuyu meclis gündemine taşımasına imkân tanımıştır (Aktaş ve Akçay, 2019: 325-328).

Söz konusu dönemde birçok ilde Özgecan Aslan eylemi73 gerçekleştirilmiştir.

Sarıtaş (2015: 280) bu eylemlerin “genç kadınların hayatlarını kuşatan eril şiddeti kabul etmediklerini gösteren bir kırılma anı yarattı[ğını] ve uzun erimde gerçekleşecek toplumsal dönüşümlerin tohumlarını içinde” barındırdığını belirterek bu eylemlerin önceki eylemlere göre farklılığını vurgulamaktadır. Başka bir ifadeyle, Özgecan Aslan eylemlerinde alışılmadık sloganların kullanılması, eylemlerin örgütsüz biçimde gerçekleştirilmesi ya da Beren Saat gibi ünlü isimlerin sosyal medya paylaşımları

67http://www.hurriyet.com.tr/gundem/erdogandan-ozgecanin-ailesine-taziye-telefonu-28204231 (Erişim tarihi: 20.12.2019).

68 http://www.hurriyet.com.tr/gundem/davutoglu-acili-aileyi-aradi-28204581 (Erişim tarihi: 20.12.2019).

69 http://www.hurriyet.com.tr/gundem/cumhurbaskani-erdoganin-kizlarindan-ozgecanin-ailesine-ziyaret-28207432 (Erişim tarihi: 20.12.2019).

70http://www.hurriyet.com.tr/gundem/bahceliden-ozgecan-aciklamasi-28205833 (Erişim tarihi:

20.12.2019).

71http://www.hurriyet.com.tr/gundem/kilicdaroglu-ndan-ozgecan-tweeti-28204431 (Erişim tarihi:

20.12.2019).

72https://www.evrensel.net/haber/104801/selahattin-demirtastan-ozgecan-aciklamasi (Erişim tarihi:

20.12.2019).

73http://www.hurriyet.com.tr/gundem/vahsete-isyan-turkiye-ayakta-28200853 (Erişim tarihi: 20.12.2019).

149 yapmaları kadınların yaşadıkları şiddeti çekinmeden anlatabilmelerine zemin hazırlamıştır (Sarıtaş, 2015: 280).

Sokak eylemleri dışında, bu dönemde sosyal medya kampanyaları da gerçekleştirilmiştir. 13 Şubat 2015 ile 16 Şubat 2015 tarihleri arasında #ÖzgecanAslan etiketi altında 2 milyon 783 bin tweet atılmış74, 16 Şubat 2015 tarihinde yine Twitter’da ünlülerin de katıldığı #Özgecaniçinsiyahgiy etiketiyle başka bir kampanya daha yapılmıştır.75 Sosyal medya platformlarında kamular tarafından başlatılan bu kampanyaları “transmedya anlatıcılığı” olarak değerlendiren Erdem’e göre (2019: 503) Özgecan Aslan cinayeti kamuoyunda duyulduktan sonra kamular, dijital platformların imkânlarından yararlanarak farklı platformlara yayılan bir “anlatı dünyası”

yaratmışlardır. Kamuların yarattıkları bu anlatı dünyası eril şiddetle mücadele etme amacını taşımaktadır (Erdem, 2019).

#sendeanlat kampanyası Özgecan Aslan cinayetinin toplumsal ve siyasal kamuoyunun gündemine girdiği bir bağlamda gerçekleşmiştir. Ancak Özgecan Aslan eylemlerinin gerçekleştirildiği bu dönem aynı zamanda Sarıtaş’a göre (2015: 277) siyasal iktidarın mizojinik söylemlerinin arttığı bir döneme de işaret etmektedir.

Dolayısıyla, #sendeanlat da dâhil bu dönem gerçekleştirilen eylemler ve kampanyalar artan mizonijiye yönelik toplumsal bir tepki olarak da okunabilir. Öyle ki, GREVIO’nun Türkiye’ye ilişkin ilk değerlendirme raporunda Türkiye’de erkek şiddetine ilişkin gözlemlerde #sendeanlat kampanyasına ve o dönemki eylemlere de bu bağlamda göndermede bulunulmuştur:

“GREVIO, kadına yönelik şiddetin durdurulması yönündeki çabalara rağmen, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin devam ettiğini, bu durumun da yetkililerin özenli hareket etmedikleri konusunda ateşli tartışmalara neden olduğunu belirtir.

Uzun yıllardır, kadın hakları aktivistleri, mağdurlar ve genel olarak vatandaşların katılımıyla, sağlam olmadığı iddia edilen politikalar ve faillere yumuşak

74 http://www.aljazeera.com.tr/haber/turkiye-ozgecanaslani-konusuyor (Erişim tarihi: 20.12.2019).

75https://t24.com.tr/haber/tarkan-icim-yaniyor-ve-erkekligimden-utaniyorum,287383 (Erişim tarihi:

20.12.2019).

150 muameleye karşı çıkılması için sosyal medya ve sokaklarda birçok protesto düzenlenmiştir.” (GREVIO İlk Değerlendirme Raporu, 2018: 18).

Dolayısıyla #sendeanlat kampanyasının başlatıldığı dönemde gerçekleştirilen eylem ve kampanyaların sadece Özgecan Aslan cinayetine değil, siyasal iktidarın konuya ilişkin politikalarına ve artan kadın cinayetlerine duyulan tepkinin de yansıması olduğu söylenebilir. Bu çerçevede, kadına yönelik şiddete karşı toplumsal hareketliliğin yaşandığı bu dönemde başlatılan #sendeanlat kampanyası Özgecan Aslan cinayetinin toplumsal infial yarattığı, ülke genelinde kadın cinayetlerindeki artışın gözlemlendiği ve birçok kampanya ve eylemin yapıldığı bir dönemde gerçekleştirildiği için kadınları harekete geçirebilmiş, kadınların konuşabilmesini, bu sayede dayanışmasını ve kadın kamusallığının oluşumunu sağlamıştır.

Ancak #sendeanlat kampanyasını sadece yaşanılan tarihsel momente yönelik münferit bir tepkisellik olarak değerlendirmemek gerekir. Öyle ki, kampanya aynı zamanda Türkiye kadın hareketinin 1980’lerden beri sürdürdüğü mücadelenin de izlerini taşımaktadır. Başlatıldığı dönemin gündemini tetikleyici unsur olarak kullanabilen #sendeanlat kampanyası aynı zamanda Türkiye kadın hareketine eklemlenmiş bir kampanyadır. Nitekim başlattığı kampanyayı Osmanlı’dan bugüne Türkiye’deki kadın hareketinin bir parçası olarak yorumlayan Elveriş, bu tarz kampanyaların kadın hareketine eklemlenerek devam ettiğini belirtmektedir:

“(…) bunu kendi başına #sendeanlat yapmadı, bunun gerisinde otuz yıllık, yirmi beş yıllık bir kadın hareketinin mücadelesi var. Ki onun gerisinde de Osmanlı kadın hareketi vs. var. Hepsi birbirinin üstüne eklenerek gidiyor bence ve birbirinden de besleniyor yani enerjisini bu konuya yönlendirmiş durumda, yarın başka bir konuya yönlendirebilir.” (İdil Elveriş, kişisel görüşme, 27 Mart 2019).