• Sonuç bulunamadı

A. Araştırmanın Yöntemi

2. Kampanya Süreci

2.1. Gündemi Yakalayabilme ve Mecra Seçimi

Elveriş, 14 Şubat 2015 tarihinde Twitter hesabından “#sendeanlat tagiyle ‘kadın olduğum için’ kalıbıyla başlayan ve sırf kadın olma kaynaklı yaşadıklarınızdan örnekleri yazar mısınız?”, “Bu sayede kadınların sınıfsal vs fark gözetmeksizin yaşadığı ayrımcılık ve tacizi görünür kılabilir ve çözüm talep edebiliriz belki.”, “Öneri benden geldiği için ilk ben başlayacağım. #sendeanlat tagiyle.”, “Kadın olduğum için: Tokat-tekme yedim. Arzum hilafına ellendim. Park etmemle dalga geçildi. Fikrim sorulmadı.

Kaçırılmaktan korktum. #sendeanlat” şeklinde paylaşımlar yapmış ve daha sonra binlerce kadının katılarak taciz ve tecavüz hikâyelerini paylaşacağı sosyal medya kampanyasını başlatmıştır. Elveriş’in ilk paylaşım yaptığı 14 Şubat’ı takip eden dört gün içinde #sendeanlat etiketi altında (retweetlerle birlikte bir milyonu bulan) 300 bin orijinal tweet atılmıştır.76

Elveriş ilk paylaşım yaptığı cumartesi günü çok fazla paylaşım olmadığı için kendi arkadaşlarından hikâyelerini Twitter üzerinden anlatmalarını istemiştir. Bu etiket altında yapılmış olan paylaşımların yayılmaya başlaması ertesi günü, yani pazar gününü

76 https://www.youtube.com/watch?v=DLW5ZmvQX_Q(Erişim tarihi: 22.02.2019)

152 bulmuştur.77 Elveriş, pazar gününün kampanyanın duyulmasını ve yayılmasını etkilediğini düşünmektedir. Elveriş’in cumartesi günü paylaşım yaptığında çok fazla katılımın olmaması ancak ikinci gün kendi arkadaşlarından destek alarak kampanyayı sosyal medyada duyurabilmesi, sosyal medyanın bir girişimi kitleselleştirmek için bir iksir olmadığını göstermektedir. Bu açıdan, Kavada (2010: 112) da İnternetin toplumsal hareketlerin organizasyonu için sağladığı imkânların İnternetin kendisine içkin olmadığını, “bu aracı kullanan aktivistlerin öncelikleri, becerileri ve davranışlarına” da bağlı olduğunu vurgulamaktadır. Elveriş de Özgecan Aslan cinayeti sonrası oluşan toplumsal hareketliliği değerlendirerek bu hareketliliğe eklemlenecek bir kampanya başlatabilmiştir.

Türkiye’deki reklam sektöründeki isimlerden Ahmet Akın sosyal medyada doğru zamanda başlatılan kampanyaların ne kadar etkili olacağının altını çizerken

#sendeanlat kampanyasının bunu nasıl başardığını şu sözlerle anlatmıştır:

“Doğru zamanda, doğru anda yapıldığı zaman sosyal medyada mucize boyutunda bir hareket başlatmak mümkün. Bazen milyonlarca dolar bütçesi olan markaların başaramadığını 14 takipçili bir kişi sezgileriyle ve samimiyetiyle yapabiliyor.

Özgecan olayında İdil Elveriş’in başlattığı #sendeanlat da aynı etkiyi yaratan bir çağrıydı. Kültürel anları yakalamak işte bu kadar özel bir şey.”78

Elveriş’in “kültürel anı yakalayıp” gündemi sosyal medya üzerinden bir kampanyaya çevirebilmesi kampanyanın taktiklerinden biri olarak değerlendirilebilir.

Elveriş kampanyayı başlatmak için sosyal medyayı bilinçli olarak tercih ettiğini belirtmektedir. 2010 yılında Twitter kullanmaya başladığını belirten Elveriş, o dönemlerde Twitter’da çok vakit geçirdiğini ve bu süre içerisinde önemli deneyimler elde ettiğini belirtmiştir: “Twitter’a girdiğimden beri ben ne kadar kısa şeyle ne kadar çok söyleyebilirim konusunda kendimi çok eğittiğimi düşünüyorum yani iyi bir sosyal medya kullanıcısı olmak sizi az ve öz konuşmaya kesinlikle yönlendiriyor” (İdil Elveriş, kişisel görüşme, 27 Mart 2019). Dolayısıyla, Elveriş kampanyası için sosyal medyanın

77 https://www.youtube.com/watch?v=DLW5ZmvQX_Q (Erişim tarihi: 22.02.2019).

78https://www.campaigntr.com/cannes-lions-2015te-6-kavram-6-anlam/ (Erişim tarihi: 23.02.2019)

153 sağlayacağı imkânlardan haberdar olduğu için kampanyasını sosyal medya üzerinden gerçekleştirmeyi bilinçli olarak tercih etmiştir. Zira Elveriş, kampanya için

#everydaysexism ve #aufshrei79 gibi sosyal medya hareketlerinden de ilham aldığını belirtmiştir.80

Elveriş sosyal medyayı kampanyası için tek mecra olarak tercih ettiği için kampanya, Earl ve Kimport’un (2011: 8) tamamı İnternet üzerinden gerçekleştirilen İnternet aktivizmi örneklerini anlatmak için kullandıkları “e-hareket”e örnek oluşturmaktadır. E-hareket, tamamen dijital platformlarda gerçekleştirilen kampanyaları tanımlamak için kullanılan bir kavramdır (Earl ve Kimport, 2011: 8). E-hareketlerde sadece kampanyanın başlaması değil, kişilerin katılımları da dijital platformlar aracılığıyla gerçekleşir. Nitekim #sendeanlat kampanyasını Twitter üzerinden başlatan Elveriş’in çağrısına cevap veren kadınlar da cevaplarını sosyal medya üzerinden vermişlerdir.

Efe Kerem Sözeri’nin “Neden bu iletişim yöntemini başka iletişim yöntemlerine tercih ettiniz? Örneğin, bir gazeteye kendi tecrübenizi ve görüşlerinizi özetleyen bir makale de yazabilirdiniz” sorusuna Elveriş “Sosyal medyanın kullanılmasının belirli bir amacı var: yaratmak istediğiniz etkiyi klasik medya ile yaratamayacağınız durumlar var çünkü. Bilinç yaratmak da bunlardan biri”81 diyerek cevaplandırmıştır. Sosyal medyanın, bu tür toplumsal meselelerde farkındalık yaratabilme gücüne inanan Elveriş, sosyal medyanın böyle bir kampanya için etkili bir platform olduğunu düşünmektedir:

“Toplumsal tabanı olan ve zamanı gelmiş bir şeyin önüne siz hiçbir şey, hiçbir baraj koyamazsınız. Toplum böyle bir şeydir. Öyle bir güçle gider ki o yani bunun zamanı gelmişti. Aracı bulunamamıştı. Aracı bulununca (yani medyatik aracını kastediyorum), zamanı gelmiş bir şeyin dile gelmesine aracı olduğunuz zaman, o zaman başka hiçbir şeye ihtiyaç duymaksızın kendi sesini duyuruyor. (…)

79Almanca’da çığlık anlamına gelen “aufschrei”, 24 Ocak 2013 tarihinde Anne Wizorek’in “Bir etiket altında tecrübelerimizi bir araya getirmeliyiz. Ben #aufschrei’yi öneriyorum” (We should collect our experiences under a hashtag. I suggest #aufschrei) şeklinde attığı tweet ile altında kadınların şiddet hikâyelerini paylaştıkları bir etiket haline gelmiştir (Drüeke ve Zobl, 2016: 41).

80 https://www.youtube.com/watch?v=DLW5ZmvQX_Q (Erişim tarihi: 22.02.2019)

81https://bianet.org/bianet/medya/162349-sendeanlat-tag-ini-baslatan-idil-elveris-anlatti (Erişim tarihi:

23.02.2019)

154 Dolayısıyla siz zamanı gelmiş, kadınların kendi aralarında konuştuğu ama toplumun duymadığı, bilmediği bir şeyin akmasına yardımcı olan bir dil kurabildiğinizde, onu doğru zamanda dile getirebildiğinizde o kendi yolunu buluyor ve kendi gücüyle yürüyor zaten. Yani ne parayla ne tarihle yürüyor. Yani ben kime ‘hadi bunda yazmaya devam edin’ diyorum ki? Ben böyle bir şey demememe rağmen, insanlar hala aradan dört yıl geçmiş, hala #sendeanlat’ın içine yazıyorlar. Dolayısıyla, bu tamamen zamanı gelmiş, olgunluğa ulaşmış bir fikrin kendi mecrasında akmasıdır ve ne bir parayla ne bir yapay gündemle siz bunu sağlayamazsınız.” (İdil Elveriş, kişisel görüşme, 27 Mart 2019).

Elveriş’in “zamanı gelmiş” olan toplumsal bir tepkiyi kampanyaya çevirebilmesi gündemi yakalayabilmesinden ileri gelmiştir. Kampanyanın “zamanının gelmiş” olması da yine yukarıda anlatılan bağlamla ilişkilidir. Bu sebeple, “zamanı gelmiş” olan

#sendeanlat gibi bir sosyal medya kampanyasını Türkiye’deki erkek şiddetine yönelik toplumsal öfkenin bir dışavurumu olarak okumak gerekmektedir. Kadınlar hâlihazırda yaşamış oldukları taciz hikâyelerini paylaşmanın zamanı geldiğine inandıklarında ve bunun için #sendeanlat gibi bir “kamusal mecra” yakaladıklarında kampanyanın bir taban bulması kolaylaşmış, kadınların bu etiket etrafında mobilize olup ortak bir dil geliştirebilmesi ve dayanışma ruhu oluşması daha kolay olmuştur.