• Sonuç bulunamadı

Ünite Soruları

3.8. Kalın Barsak (Intestinum Crassum)

Karın boşluğunun büyük bölümü nce barsak tarafından doldurulmuştur. Kalın barsak, ancak b r çerçeve g b bu yapıyı dışarıdan kuşatacak şek lde yer alır (Res m 5). Kalın barsağın toplam uzunluğu yaklaşık 120-150 cm kadardır. Caecum, colon ve rectum olmak üzere üç bölümde ncelen r. Kalın barsak duvarının dış yüzü, nce barsakta olduğu g b düz b r yapı göstermez. Yer yer boğumlar hal nde b r yapılaşma vardır. Bu boğumlara haustra col adı ver l r. Kalın barsak ç yüzünde se bu boğumlar, yarım ay şekl nde oluşmuş mukoza çıkıntıları le b rb rler nden ayrılmışlardır (pl cae sem lunares col ). Bu çıkıntıların yerler sab t değ ld r. Per stalt k hareketlere uygun olmak üzere, b r yerde kaybolur, d ğer b r yerde tekrar meydana gel rler. Kalın barsak duvarının yapısında bulunan düz kas l fler , her yerde eş t olarak dağılmamışlardır.

Aks ne, bu kas l fler barsak duvar yapısı ç nde üç ana yerde toplanarak, barsak boyunca uzanan sağlam yapıda üç şer t oluştururlar. Bunlara ten ae col adı ver l r. Bu, b raraya toplanmış kas l fler n n oluşturdukları yapılar, append x verm form s'ten başlayıp rectum'a kadar devam ederler. Ancak append x'te tenya bulunmaz. Kalın barsak ç yüzey n döşeyen ep tel, çok m ktarda kadeh hücreler ht va

eder. Bu hücreler koyu ve müköz salgı yaparlar. Böylece kalın barsakta bulunan s nd r m artıkları, sürtünme yapmadan, kolayca dışarıya atılab l r. Caecum; kalın barsağın, nce barsak le b rleşt ğ yer n altında kalan kısmıdır. Barsak duvarında meydana gelm ş kör b r çıkıntı hal nded r. Karın boşluğunun sağ alt kısmında yer alır. Yaklaşık 6- 7 cm kadar boyundadır ve kalın barsağın hemen hemen en gen ş kısmını oluşturur. Bu kısmın arka yüzünde solucan görünümünde, boyu yaklaşık 7-12 cm kadar olan b r çıkıntı daha vardır. Buna append x verm form s adı ver l r (Res m 5). Append x lemfo d b r organ olarak kabul ed l r ve hatta bunun ç n "barsak bademc ğ " adı dah ver l r. Lokal zasyonu caecum'un değ ş k yerler nde olab l r. Bu durum özell kle append x lt haplarında önem kazanır.

3.8.1. Colon

Bu kısım kalın barsağın caecum'dan sonra gelen bölümüdür. Kend ç nde : - Colon ascendens = yükselen kolon

- Colon transversum = en ne kolon - Colon descendens = nen kolon

- Colon s gmo deum = "S" şekl ndek kolon

olarak dört bölümde ele alınır (Res m 5). Bütün bu bölümler sank çerçeve g b , nce barsak kıvrımlarını dışarıdan kuşatmış durumdadır. Bölümler n bazıları karın arka duvarına yapışmış halde ken, b r kısmı da per ton örtüsü ç nde bulunur. Son kısım olan colon s gmo deum, rectum le devam eder.

3.8.2. Rectum

Kalın barsağın son bölümüdür (Res m 5). Aşağıya ve b raz da arkaya doğru devam ederek anüs le sonlanır. Ön yüzden, erkeklerde mesane, kadınlarda se uterus ve vag na'nın arka kısmı le komşuluktadır.

Rectum'un ş şk nce olan alt kısmına ampulla rect den r. Burada, dışarıya atılmak üzere, barsaktak artık maddeler toplanır. Kalın barsağın d ğer bölümler nde görülen haustra ve ten ae'lara burada rastlanmaz.

Duvar yapısı ç nde, hem uzunluğuna ve hem de s rküler kas tabakası y şek lde gel şm şt r. Özell kle da resel (s rküler) kas tabakası rectum'un alt kısımlarında daha da kalınlaşarak kuvvetl s rküler b r kas bölümü oluşturur. Buna musculus sph ncter an nternus adı ver l r. Düz kas l fler nden oluşmuş bu kas yapı, rade dışı çalışır. Anüsü kapatan kaslardan b r s d r.

Kolon mukozasını rektumdan başlayarak d stale doğru tutan ve etyoloj s b l nmeyen kron k mukozal hastalık ülserat f kol tt r. Sıklıla kanlı d yare karın ağrısı kolon mukozasında yüzeyel ülserler bulunmaktadır. Endoskop le tanısı konulur.

3.9. Karaciğer (Hepar)

İnsan vücudunun en büyük bez olarak kabul ed l r. Karın boşluğunun sağ üst ve orta bölümünü doldurur.

D aphragmanın hemen altındadır ve bu bölme le sıkı b r komş;uluğu vardır (Res m 5). Ağırlığı yaklaşık 1500 gr kadardır. D aphragma le komşu olan yüzü konveks b r yapı göster r ve fac es d aphragmat ca adını alır. Konkav durum gösteren alt yüz öneml karın organları le komşuluktadır. Bu yüze fac es v sceral s den r. Öneml organların zler n de burada görmek mümkündür. Karac ğer örten per ton yaprağı, bazı yerler dışında; organın büyük kısmını sardıktan sonra orak şekl nde, oldukça kuvvetl b r bağ meydana get r r. Buna l gamentum falc forme adı ver l r. Bu yapı karac ğer , lobus dexter ve lobus s n ster olmak üzere k büyük loba ayırır. Karac ğer n konkav alt yüzü se, der n b r oluk le k ye ayrılmış durumdadır. Bu der n oluk f ssura sag ttal s (s n stra) adını alır. Soldak bu oluğa paralel olmak üzere sağda se, karac ğer n alt yüzündek organların oturdukları çukur bölümler b rb rler n tamamlar şek lde görülür. Burada önde safra keses , arka se vena cava nfer or bulunur. Karac ğer loblarının v sseral yüzünde böbrek, böbreküstü bez , barsak, m de g b organların zler n de açıkca görmek mümkündür.

Karac ğer n alt (v sseral) yüzünde en ne der n b r yarık görülür. Bu açıklık karac ğer kapısı (porta hepat s) adı le s mlend r l r. Buradan karac ğere öneml oluşumlar g rer ve çıkarlar. Bu yapılar şunlardır.

- Vena portae kend ler ne a t çukurluklarda bulunurlar. Karac ğer n fonks yonu le safra yapılır. Buradan, kend ne a t b r takım yolları tak p ederek, safra karac ğerden dışarıya çıkar. Sağ ve sol karac ğer loblarından gelen oldukça büyük safra yolları (ductus hepat cus dexter ve s n ster) karac ğer kapısında b rleş rler. Böylece daha büyük safra kanalı (ductus hepat cus commun s) meydana gel r. Karac ğere kan k öneml yol üzer nden gel r. Bunlardan; arter a hepat ca: oks jenden zeng n kanı, büyük dolaşımdan karac ğere let r.

Vena portae : özell kle barsak duvarından gelen ve gıda maddeler n n em l m le zeng nleşt r lm ş kanı karac ğere let r. Karac ğer n venler se (vv. hepat cae), organı arka tara an terkederek, doğrudan vena cava nfer or'e açılırlar (Res m 6).

Karac ğer n v rüsler veya toks k olarak nflame olmasına hepat t den r.6 aydan kısa sürel se akut; uzunsa kron k hepat t den r. Akut hepat te hepat t v rüsler nden hepat t A,B,C,D,E v rüsler sebep olurken,kron k hepat te hepat t C,B,D sebep olab l r.Kl n ğ nde en sık hals zl k, yorgunluk, sarılık, ştahsızlık, bulantı ve kusma görüleb l r. F z k muayenede karac ğerde büyüme tesp t ed leb l r.

Res m 6: Karac ğer

3.9.1. Safra Kesesi (Vesica Fellea)

Karac ğer n alt yüzünde ve kend s ne a t b r çukurlukta bulunur. Boyu yaklaşık 8-10 cm ve hacm de 150 cm3 dür. İç yüzünü döşeyen mukoza örtüsü, değ ş k yönlerde uzanan pl kalar yapar. Duvar yapısı ç nde yer bulan kas l fler se düz kas yapısındadır. Fakat oldukça zayıf b r kas s stem oluşturmuşlardır. İçte long tud nal, dışta se b rb rler n çaprazlayarak uzanan b r durum göster rler. Bu kas l fler n n çalışmaları le kese ç ndek safra barsağa (duodenum) akıtılır. Fakat safranın akıtılmasında daha başka etkenler de rol oynar (Odd sph ncter g b ). Karac ğer tarafından yapılan safrayı dışarıya leten safra yolları, porta hepat s'de b rleşerek ductus hepat cus commun s adı ver len kanalı meydana get r rler. Bu kanal, aşağıya ve b raz da sola doğru devam ederken; safra keses nden gelen, daha nce d ğer b r safra kanalı le (ductus cyst cus) b rleş r. Böylece daha da kalınlaşan safra kanalı ductus choledochus adını alır (Res m 7). Ductus choledochus en büyük safra kanalıdır. Yaklaşık 4 mm kadar çapında ve 10 cm kadar uzunluktadır.

Duodenum ve pankreas başının arka yüzler le sıkı b r komşuluk ç nde aşağıya doğru uzanan bu büyük safra kanalı duodenum'un k nc bölümüne açılarak sonlanır. Bazen dustus cholodechus, pankreasın kanalı le b rleşerek, tek b r kanal hal nde de barsağa açılab l r. Safra kanalının duvar yapısı ç nde bulunan s rküler kas l fler , kanalın sonlarına doğru daha fazla yoğunlaşırlar. Yoğunlaşan s rküler l fler,

kanalın barsak boşluğuna açılma del ğ n n etrafında çok kuvvetl da resel b r kas tabakası oluştururlar.

Fonks yonel özell ğ olan bu yapıya "Odd sph ncter " adı ver l r. Safranın barsak boşluğuna akıtılmasında bu s f nkter n kasılmaları öneml rol oynar. Safra keses ve yolları kl n k rahatsızlıkları bakımından öneml yer tutar. Ayrıca, safra yolları ve pankreas kanalının çok yakın komşuluğu dolayısı le karac ğer hastalıkları çok yönlü olarak ortaya çıkab lmekted r.

Safra çer ğ n n metabol k olarak değ şmes sonucunda safra akışkanlığının bozulması ve bu nedenle safra keses nde taşlar oluşab lmekted r. Kl n k olarak yemek sonrası karın ve sırt ağrısı, nflame olursa ateş , ş şk nl k ve m de bulantısyla hasta başvurur.Tanısında ve tedav s nde endoskop k retrograd kolonj yopankreatograf (ERCP) başarılı şek lde sıklıkla kullanılmaktadır.

Res m 7: Safra kanalları

3.10. Pankreas

Pankreas çok fonks yonlu b r bezd r. Hem s nd r m s stem le lg l b r organ olarak fonks yon görür. Hem de ç salgı yapan b r bez olarak görülür. Karın arka duvarına tutunmuştur. Orta ç zg y sağdan sola doğru çaprazlayarak devam eder. Daha gen ş olan baş kısmı sağ yanda duodenum'un kav s ç nde yer almaktadır. Sola ve yukarıya doğru uzanan kuyruk bölümü se bazen dalak le çok yakından komşuluk yapar. Böylece pankreas'ın gövdes (corpus) omurganın önünde ve yaklaşık b r nc ve k nc lumbal vertebralar h zasında bulunur. Pankreas'ın kuyruğundan başlayan boşaltıcı kanalı, yan uzantıları da

alarak, soldan sağa doğru, organın uzunluğu boyunca devam eder. Bu kanala ductus pancreat cus adı ver l r. Bazen müstak l olmakla beraber, genell kle safra yollarının son bölümü olan ductus choledochus le b rleşerek, beraberce duodenum'a açılır (Res m 8). Pankreas'ın yapısı ç nde bulunan değ ş k hücre t pler , kan şeker üzer ne etk yapan öneml hormonları yaparlar (Insül n ve Glukagon hormonları).

İnsül n hormonunda herhang b r patoloj le sekresyon bozukluğu olursa d yabetes mell tus t p 1 den len yüksek kan şeker le seyreden hastalık ortaya çıkar.

Res m 8: Pankreas (önden görünüş)