• Sonuç bulunamadı

3. TÜRKİYE’DE KIRSAL DÖNÜŞÜM EKSENİNDE MEVSİMLİK TARIM

4.5. Mevsimlik Tarım İşçisi Kadınların Kentsel Mekândaki ve Tarladaki

4.5.1. Kentsel Mekândaki Toplumsal İlişkiler Bağlamında Kadınların

4.5.1.4. Kadınların Gündelik Yaşamın Sınırları İçinde Alternatif (Bağımsız)

176 toplumsal konumları etnik ve kültürel dinamiklerden beslenerek çok katı bir toplumsal yapı altında deneyimlenirken; bazı kadınların ise bu denetim mekanizmalarını görece daha esnek bir yapıda deneyimlendiği gözlemlenmiştir. Bu görece farklılık bir bakıma gündelik pratiklerin ve deneyimlerin sadece ekonomik boyutta oluşmadığını, kültürel yapıların da kaçınılmaz bir şekilde etkili olduğunu göstermektedir. S11 ve S12 kodlu kaynak kişilerin ifadeleri, bir bakıma “egemen toplumsal yapının sürekli olarak yeniden üretilmesini sağlayanın tüm eyleyicilerin hem bazen çatışmaya yol açacak kadar bağımsız, hem de uyumlu olan, sayısız yeniden üretim stratejilerinin” (Bourdieu ve Wacquant, 2016: 132) toplamıdır.

Evde işim biter. Gider çocukları okuldan alırım. Sonra akşama doğru hava serinlerse komşularla kapı önünde oturur, laflarız. Bizim oturduğumuz sokaktaki çoğu kişi zaten akrabamız (S11).

Eşim çok kıskançtır. O izin verirse bir yere gidebilirim. Baktım, o evden çıktı;

ben de evden çıkarım (S12).

Yukarıdaki ifadelerden de yola çıkarak kadınların kamusal alanda varoluşlarıyla erkeklerin varoluşları arasında bir asimetri olduğu görülmektedir. Bu asimetrik yapı yani kamusal alan/özel alan bölünmesi, hem kadınların doğal olarak kabul gören konumlarının bir açıklaması olarak, hem de o konumu inşa eden bir ideoloji olarak ikili bir rol oynamaktadır (Davidoff, 2002: 190). Acar-Savran’a (2004: 112) göre ücretli emeğin yanı sıra ücretsiz ev emeğinin, aynı toplumsal düzenlemenin bir parçası olarak ele alınması gerekmektedir. Dolayısıyla mevsimlik tarım işçisi kadınların gündelik yaşam ilişkilerinde toplumsal cinsiyet hiyerarşilerini ortaya çıkaran ve onun yeniden üretilmesinde etkili olan toplumsal mekanizmalar, kadınların kamusal alana ve karar alma süreçlerine olan katılımlarını sınırlarken, tarım dışı alanlarda işgücü piyasasına katılımlarını da benzer şekillerde sınırlandırmaktadır.

4.5.1.4. Kadınların Gündelik Yaşamın Sınırları İçinde Alternatif (Bağımsız)

177 kentsel mekânda çalışacakları işler yine çoğunlukla tarım işçiliği olmaktadır. Mevsimlik tarım işçiliği kadınların, erkek egemen iktidara ortak olmama durumunu pekiştirmektedir.

Tarla işini daha güzel daha iyi olarak görüyorlar galiba. Sonuçta babamın gözünün önündeyiz, tüm aile beraber çalışıyoruz ya. Diyor ki “başka işte çalışsanız gözüm arkada kalır.” Biliyorsunuz yani Araplarda pek hoş karşılanmaz böyle şeyler (H12).

Tarla olmasa da başka bir sigortalı bir işte çalışsam… Ama babam kabul etmiyor. Etse, sigortalı bir iş bulurum. Tek kalacağım (işe tek gitmeyi kast ediyor) diye izin vermiyor. Tarlada tüm aile birlikteyiz ya. Ama tarlada çok yoruluyoruz, üstümüz başımız kirleniyor. Buradaki işler (kentteki) öyle mi sigortalı iş, yani temiz iş (H11).

Kadın emeği üzerindeki kontrol mekanizmaları kadınların sadece mevsimlik tarım işçiliği dışında çalışıp çalışmamasını belirlemez, aynı zamanda kentte mevsimlik tarım işçiliği dışında çalışılmasına izin verilen işlerin hangileri olacağını da belirler. Kadınların tarım işçiliğine alternatif (bağımsız) olarak bazı geçinme stratejilerini belirlemelerinde, erkek egemen iktidarın sınırlarını sarsmayacak işlerde çalışmak gelmektedir. Örneğin O7

kodlu kaynak kişi, babasının izniyle tekstil fabrikasında sigortasız, yaklaşık on saati bulan ve asgari ücretin altında çalışmayı tarım işçiliğinde çalışmaya tercih etmektedir:

Kasım ayında işten dönüyoruz. Döndüğümüzde ben tekrar işe gidene kadar tekstil fabrikasında çalışıyorum. Bizim mahalledeki kızlar, tarım işçiliği dışında başka işlerde çalışmazlar. Benim ailem daha önce öğrenci olduğum için biraz alışkınlar. Ama başka bir işte çalışmak bizim Arapların genelinde sıkıntılı oluyor. Mart ayında ayrılıyorum tekstilden. Nisan ayında da iş için yine yola çıkıyoruz. Biliyor musunuz? Tarla işinden nefret ediyorum ama bütün akrabalarım işe çıktığı için burada (kentte) kalacak yerim yok. Mecbur ben de ailemle gidiyorum. Hem ben onlarla gitmesem, ailem çok zorlanır.

Oradaki ev işlerini yapacak kimse yok. Mesela ben olmazsam ekmek yapamazlar. Çamaşırlarını yıkayamazlar. İş yapamazlar (O7).

Mevsimlik tarım işçisi kadınların toplumsal hiyerarşi içinde sahip oldukları ekonomik, kültürel, sosyal ve simgesel sermayenin hacmi ve bu sermayelerin zayıflığı kentsel işgücü piyasasında güvencesiz ve getirisi düşük işler dışına çıkacak niteliklere sahip olamamalarına ve tarım işçiliği dışında diğer iş olanaklarını değerlendirememelerine neden olmaktadır. Başka bir deyişle, mevsimlik tarım işçisi kadınların sahip oldukları sermayelerinin hacmi nedeniyle toplumsal hiyerarşi içinde en alta yerleştirilmiş olmaları, kentteki çalışma yaşamına katılmalarındaki en büyük engellerden biridir.

Başka bir işte ben de çalışmak istemez miyim? Nerde çalışayım? Ne iyi Türkçe biliyorum ne de okuma-yazmam var. Hiçbir şey yapamam ki bu işten başka (S9).

178 Yukarıda da belirtildiği gibi Hayati Harrani, Osmanlı ve Sırrın Mahallelerinde adeta kronik bir hal alan yoksullukla mücadele aracı olan, aynı zamanda kentsel mekânda zorunlu bir alternatif olan mevsimlik tarım işçiliği bir bakıma çok kalabalık ailelerin yaşama tutunma stratejisidir. Fakat Mahallelerde bazı ailelerde kentsel mekânda düzenli ve sigortalı iş bularak çalışan kişilerin varlığı bazı noktalarda mevsimlik tarım işçiliğine alternatif olmaktadır. Hayati Harrani Mahallesi’nde H14, kızının kentte sürekli ve sigortalı olarak kente yakın sebze seralarında, eşinin ise bir market zincirinde asgari ücretle çalışmalarıyla mevsimlik tarım işçiliği için yöre dışına çıkmadıklarını belirtmiştir:

Eşim bir markette çalışıyor. Asgari ücretle çalışıyor. Kızım da Karaali’deki seralarda domateste çalışıyor. İşe servisle gidip geliyor. İşinden çok memnun.

Tatili de oluyor bazen. Sabah gidiyor, akşam da evine geliyor. Evinde tertemiz duşunu alıyor, kıyafetlerini makinede yıkıyor. Rahat rahat dinleniyor. Ama eskiden böyle miydi? Rezillik çekiyorduk hepimiz. İyi ki artık gitmiyoruz (H14).

Saha araştırması boyunca Osmanlı ve Sırrın Mahallelerinde yapılan görüşmeler sırasında tarım işçiliği yapmadıkları dönemlerde -yani kış aylarında- evlerinin sokağa bakan bir odasını düzenleyip bakkal ve esnaflık yapan kadınlarla da karşılaşılmıştır. S16

veO15 kodlu bu kaynak kişilerin ifadelerinden de anlaşılacağı gibi bu işler, yoksullukla mücadele etme stratejisinin yanı sıra hanenin tarım işçiliği dışında tek geçim kaynağını oluşturmaktadır. Evin bir odasını düzenleyerek çalışan bu kadınlar, üretim ve yeniden üretim faaliyetlerinin iç içe geçmişliğini tarım işçiliği dışında bu kez başka bir boyutta deneyimlemektedir.

Eşim hiçbir işte çalışmaz, hiçbir işe elini atmaz. Bakkalın alışverişini bile ben yaparım. Mecbur, evin geçimini sağlamak için bakkalı borca açtık. Bakkaldan kazandığımızla geçiniyoruz kışın. Evle bitişik ya bakkalımız. Ben evde iş yaparken kızım bakkala bakıyor. Ben bakkala bakarken kızım, küçük kardeşlerine bakıyor. Öyle işte (O15).

İş (isot işi) olduğu zaman sabah ezanından akşam ezanına kadar çadırda çalışırız. İş bitince de dükkânımızı açarız, öbür senenin isot sezonuna kadar.

Ben dükkânda dururum. Kızım da evde iş görür (S16).

Altı çocuğum var. Biri evlendi. Son iki sene dışarı gittim üst üste. Seraya bir de pamuğa. Çocuklar dayanamadı. Bir daha da gitmedik. Şimdi oğlanlarım fırında çalışıyor. Bir de ben isota geliyorum. Bir torba isotla ev mi geçindirilir?

Mahallede bu iş olmasa ne yaparız? (S5).

Hayati Harrani, Osmanlı ve Sırrın Mahallelerinde yöre dışına mevsimlik tarım işçi olarak çalışmaya giden kadınlar arasında kente döndüklerinde yöre içinde de mevsimlik çalışmaya gidenlerin sayısı oldukça fazladır. Hayati Harrani ve Osmanlı Mahallelerindeki

179 kadınlar sonbahar aylarında Harran ve Bozova ilçeleri başta olmak üzere yöre içinde çalışırken, Sırrın Mahallesi’ndeki kadınlar ise isot işinde çalışmaktadır. Mevsimlik tarım işçisi kadınların yöre içindeki tarım işçiliğini deneyimleme süreci aile reislerinin elçi, çavuş ya da baş faal aracılığıyla iş sözleşmesinin kurulma aşamasından başlayarak yöre dışındaki çalışma ilişkilerine benzer toplumsal ilişkilerin ürettiği süreçlerle gerçekleşmektedir. Gündelik yaşam ilişkilerinde kadınların yeniden üretim faaliyetlerine yönelik sorumlulukları bu kez yöre içindeki tarım işçiliği üzerindeki sorumlulukları üzerinden deneyimlenmektedir.

Tarım işçiliğinden erken dönersek burada yapacağım tek iş biber işinde çalışmak. Baş faal komşumuzun kocası. Tanıdık diye çalışıyorum. Yoksa burada başka işte çalışmama asla izin vermezler (S18).

Dışarıdan gelince bir hafta evde kalıyoruz. Sonra burada bir çavuş var, o bize ayarlıyor işi. Onunla Bozova’ya, Harran’a pamuğa gidiyoruz. Pamuk çok olunca kabala çalışıyoruz, azsa da yevmiyeyle çalışıyoruz. Oralara gittiğimizde gidiş-dönüş yapıyoruz (O6).

Urfa’ya döndüğümüzde (eylül-ekim aylarında) bir hafta falan anca evimizde kalıyoruz. İşe (yöre dışına) götürdüğümüz halıları, eşyaları yıkıyoruz.

Evimizin temizliğini yapıyoruz, ekmeğimizi yapıyoruz sonra yine işe gidiyoruz (Harran’da pamuk toplama işine). Tanıdıklarımızın (önceden tarlalarında çalıştıkları kişiler) tarlasında çalışıyoruz. Yine oraya da çadırlarımızı götürüyoruz. Bir buçuk aya yakın da orada kalıyoruz. Bir buçuk ayın sonunda anca eve gelebiliyoruz. Ta ki nisan ayında yeniden işe gidene kadar evimizde kalıyoruz. (H7).

Hayati Harrani, Osmanlı ve Sırrın Mahallelerindeki kadınların, eşlerinin tarlada ya da kentsel mekânda çalışıp çalışmadıklarına ilişkin soruya “canı isterse çalışır.”,

“başımızda duruyor”, “hasta” ya da “düzgün bir iş bulamıyor ki çalışsın” gibi cevaplar verdikleri görülmüştür. Bu cevaplar bir bakıma mevsimlik tarım işçiliğinde ataerkil toplumsal cinsiyet ilişkilerinin işin şekli kadar, kadın ve erkek emeğinin konumlanışında da bulunduğunu göstermektedir. Erkeklerin tarım işçisi olarak ya da herhangi bir işte çalışmadıkları zaman oldukça açık nedenleri bulunmaktadır. Örneğin, üretim faaliyetlerinde faal olmayan erkekler hastadır, yaşlıdır ya da irat sahibidir. Evi geçindirme yükümlülüğünü yerine getiremeyen erkeklerin işsizlik hâllerini iktidarlarını kaybetme korkusu ve toplumsal değeri ekonomik gücüyle ölçülen erkeklik olgusunun sığındığı bir yaşama stratejisi olarak görülebilir (Yüce ve Çelik, 2016; Özbay, 2015).

Kocam tarladayken 1-2 gün çalışır, sonra da yatardı. Sonra başka bir iş buldu.

Yine az çalıştı, o işi de bıraktı (O15).

180

Kocam çalışmıyor. Artık yaşına göre uygun iş bulamadığı için mi iş yapmıyor?

Ne için çalışmıyor, bilmiyorum. Yazın benim çalışmamdan aldığım parayla geçiniyoruz. Kışın da oğlum bize bakıyor. Parasını da biz alıyoruz. Fırında çalışıyor. Oğlan 9-10 yaşında… Sokakta dolanmasından iyidir çalışması. Eşim de canı isterse mezatta çalışıyor (S1).

Yukarıda da özetlendiği gibi Hayati Harrani, Osmanlı ve Sırrın Mahallelerinde kadınların bağımsız çalışma olanakları birçok aşaması hane içindeki erkekler tarafından belirlenen “özgür emek” kategorisi içinde değerlendirilmeyen koşullarda deneyimlenmektedir. Dolayısıyla kadınlar, kentsel mekânda alternatif (bağımsız) geçinme olanaklarına sahip olsalar da olmasalar da erkek egemen toplumsal yapıyı esnetecek ya da sarsacak dinamiklerin arayışına girememektedir. Öte yandan bu işlerde kadınların emekleri karşılığında elde ettikleri gelirin hane bütçesine katkı olarak değerlendirilerek el konulması gerçeği erkek otoritesinin meşru kılındığını bir kez daha kanıtlamaktadır.