• Sonuç bulunamadı

6. Ailede Bir Parçalanma Şekli Olarak Boşanma ve Boşanmaya Etki Eden

6.2. Kadının Çalışma Hayatına Katılımı ve Aile

Teknolojik gelişmelerin yönü, kadının çalışma hayatında başarılı olmasını sağlayacak ortamı hazırlamaktadır. Toplumda gittikçe artan işbölümü ve uzmanlaşma, kadının geleneksel olarak aileye ait olan birçok görevlerini yeni kurulan kurumlara devrederken, bazı kurumlarda da kadının çalışmasını zorunlu kılmaktadır.346 Teknolojik ve sosyal değişmelere paralel olarak günümüzde kadın, siyaset, eğitim ve sivil toplum kuruluşlarının her kademesinde olduğu gibi, ekonomi ve ticaret sektöründe de kendini ifade etme imkânı bulmaktadır. Kadının çalışma hayatına girmesi, onun daha önce sadece erkeklere ait bir dünya olan alış veriş, ticaret, üretim ve hizmet alanlarında aktif rol üstlenmesiyle gelişmektedir.347 Dolayısıyla kadın, günümüzde birçok alandaki değişmeler sonucunda, çalışma hayatına katılmakta, çeşitli alanlarda kendini ifade edebilmektedir.

345

D: T.P.: A.g.e., s. 34-35. 346

Alkan T. : Kadın – Erkek Eşitsizliği Sorunu, Ankara Üniv. S.B.F.Yay. No: 475, Ankara, 1981, s. 72. 347

Durakbaşa, A.; Cindoğlu, D. : “Tezgah Üstü Karşılaşmalar Toplumsal Cinsiyet ve Alış Veriş Deneyimi”, Kültür Fragmanları Türkiye’de Gündelik Hayat, (Haz.: D. Kandiyoti-A. Saktanber), Metis Yay., İstanbul, 2003, s. 84-92.

Modernleşme, sanayileşme ve kentleşme süreçlerinin şekillendirdiği sosyal değişme, kadın, evlilik ve aile konularında birçok dönüşümü beraberinde getirmektedir. Ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda meydana gelen değişimler, kadının çalışma hayatına girmesine neden olmuştur. Kadının çalışması, ona yaşamdan daha fazla doyum sağlaması ve kendini ifade etmesi imkânı veren bağımsız bir kimlik kazandırmaktadır. Bu gelişmelerden, kadının adı ve rolleriyle bir sayılan aile kurumu ve yaşantısı çok etkilenmektedir. Kadının çalışma hayatına katılmasının aileye etkisinin hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar çıkardığını savunan görüşler bulunmaktadır.

Kadının çalışma hayatına katılımı, onun kişiliğine ve sosyal yaşantısına olumlu yönde etki etmektedir. Kadının eğitim seviyesinin artması ve çalışma hayatına girmesinin aileye olumlu yansıdığını ifade edenler, onun çalışmasıyla kendini daha rahat ifade edeceği, işe yaradığı düşüncesine sahip olacağı ve bu gelişmelerin aileye olumlu olarak yansıyacağını ileri sürmektedirler.348 Eğitim hizmetlerinin yaygınlaştırılması, kızların eğitim seviyesini yükselmektedir. Eğitim seviyesinin yükselmesine bağlı olarak, ev yönetimi ve çocukların eğitimi gibi aileye yönelik çağdaş görüşler ortaya çıkmaktadır. Eğitim, kadının kapasitesini yükseltip, kendilerini ve çevrelerini daha iyi anlamaya başlamalarına imkân tanımaktadır. Bununla birlikte, kadının hayattan beklentileri yükselmektedir. Gelişen ve değişen dünya koşullarının ve iletişim alanındaki yeniliklerin bu eğilimi hızlandırdığı ise bir gerçektir. Kızların eğitim seviyelerinin yükselmesi, bir birey olarak varlıklarının bilincine varmalarını kolaylaştırmaktadır. Kendilerini gerçekleştirmek, meslekleri yoluyla kendilerini ifade etmek, içinde oldukları toplumda işe yaradıklarını hissetmek ve bunu hissettirmek istemektedirler. Bir meslek sahibi olmak ve çalışmak, kadının bu taleplerini getirmesini mümkün kılmaktadır.349 Kadının dışarıda çalışması, yaratıcı ve üretici olması sadece ekonomik sebeplerden meydana gelmemektedir. Kadının çalışması, ona kendi kişiliği, bu kişiliğin güvenliği, manevi doyumu ve gelişmesi açısından bir fırsat vermektedir. Kendine güvenen, mânevi açıdan tatmin olmuş bir kadının özel uğraşları, onu ailesinden koparacağı sonucunu çıkarmamaktadır. Aksine, kadının çalışması, diğer şartlar uygun olduğu sürece, aileye karşı daha anlayışlı ve hoşgörülü olmasını sağlamaktadır. Hep aynı işleri görerek bir kısır döngü içinde kalmaya zorlanan ev kadını, zamanla bu tek düze yaşama düzeninden bıkmaktadır. Bu kadın, sebebini kendisinin bile bilmediği ve

348

Kephart, W. M.: A.g.e., s. 213-214. 349

Külahçı Ş. : “Kadının Ev Dışında Çalışmasının Aile Yaşamına Etkisi”, I. Aile Şurası, A.A.K.Yay., Ankara, 1990, s. 239-240.

her zaman anlayamadığı bunalımlar yaşamaktadır.350 Bir de yaptığı iş konusunda eş ve çocuklar tarafından takdir edilmemesi, kadını bu noktada daha çok psikolojik sorunla yüzleştirmektedir. Bu nedenle kadının çalışması bir yandan onu bu sıkıntıdan uzaklaştırdığı, ev işleriyle monoton yaşantıdan kurtardığı gibi351 diğer yandan da artan etkileşim ile sosyalleşmesini ve bağımsız bir kişilik kazanmasına yol açmaktadır.352

Kadının çalışma hayatına girmesiyle içinde yaşadığı toplum ve aile içinde daha önce sahip olmadığı bir güç ve yetki elde etmektedir. Aile içinde alınan kararlarda ve çocuklar üzerinde söz sahibi olmaktadır. Ayrıca çalışmakla birlikte kadın, kendinden beklenen rolleri değiştirme fırsatı bulmaktadır.353 Dolayısıyla kadının çalışma hayatına katılımı, ona, ekonomik bir güç yanında psikolojik ve sosyal bir yarar sağlamaktadır. Bu yarar toplamı ise, kadının sahip olduğu ailede kendini hissettirmektedir. Ancak madalyonun diğer yüzünü de görmek veya değerlendirmek gerekir. Nitekim, kadının çalışma hayatına katılımının aileye olumlu yansıdığını savunan görüşler kadar, olumsuz yansıdığını savunan görüşler de bulunmaktadır.

Kadının çalışma hayatına katılımı ile evlilikte geçimsizlik ve boşanma arasında ilişki vardır. Kadının çalışmasının aileye olumsuz yansıdığını ileri sürenler, görüşlerini kadının çalışma hayatına girmesiyle sorumluluk ve yükünün arttığı, aile ve evlilik konusuna karşı bir tavır takındığı üzerine inşâ etmektedirler.354 Kentleşme ve sanayileşmenin birlikte hazırladığı sosyal şartlar sonucunda ailenin küçülmesi ve kadının çalışması, aile içinde eşlerin aynı statüye kavuşmasına neden olmaktadır. Yaşanan sosyal değişime bağlı olarak, kadının eskiye nazaran hayattan beklentisi artmakta ve çeşitlenmektedir. Eşininkine yakın bir geliri elde eden kadın, aile içi alınan önemli kararlarda etkili olmaktan, evlilikten ve sosyal yaşamdan beklentiye kadar birçok psiko-sosyal özellikleri yaşamaya başlamaktadır. Dışarıda çalışıp ekonomik bağımsızlığı kazanmakla birlikte kitle iletişim araçlarının etkisiyle kadın, erkeğine karşı koyabilme ve onunla çatışabilme gücünü elde edebilmektedir.355 Kadının gelir getiren bir işe sahip olması ona, tatmin etmeyen evliliği sonlandırmakta kolaylık

350

Işınsu E. : “Aile Birliğinde Erkeğin Rolü”, I. Aile Şurası, A.A.K.Yay., Ankara, 1990, s. 59 351

Bilen, M. : A.g.e., s. 187. 352

Cömertler, N. : “Kadının Penceresinden Yoksulluk”, IV. Aile Şurası (Aile ve Yoksulluk), 18-20 Mayıs 2004, A.A.K.B.Yay., Ankara, 2005, s. 62.

353

Bernard J. : “The Good-Provider Role”, Marriage And Family In A Changing Society, (Edit. J. M. Henslin), The Free Pres, U:S:A., 1992, s. 275-277.

354

Kephart, W. M. : A.g.e., s. 230. 355

Bilgiseven, A. K. : “Kadının Ülke Ekonomisindeki Yeri”, Türk Sosyoloji Dergisi, Genç Sosyologlar Derneği Yayınları Yayın No: 3, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1998, s. 42-43.

sağlamaktadır.356 Kendine olumsuzluklardan kurtulma gücü bulan kadın, başta adalet olmak üzere toplumsal kurumlara başvurmakta hiç tereddüt etmemektedir. Aile problemi olan çalışan kadın için boşanma, hem ruhsal hem de fiziksel açıdan ayakta kalabilmeleri için tek çare anlamını taşımaktadır.357 Çalışma hayatına katılarak ekonomik bağımsızlığı kazanmak, kadına iyi yürütülmeyen evliliği bitirmekte kolaylık tanımaktadır. Kadın çalışarak gelecek korkusunu giderince, onun için geçimsizlik ve tartışmaya dayalı evliliği bitirmek daha kolay olmaktadır. Araştırmadan elde edilen sonuç da bu yargıyı güçlendirmekte ve doğrulamaktadır. Kadının çalışması ile boşanma arasındaki ilişki tablo 8’de verilmektedir. Tablodan da görüldüğü üzere, boşanan kadınların %50’ye yakını ev dışında gelir getiren bir işte çalışmaktadır. Örneklem içindeki boşanan kadınların %17.8’i memur, %14.7’si işçi, %10.1’i temizlikçi ve %4.7’si ise öğretmendir. Dolayısıyla, kadının çalışma hayatına katılımı ile boşanma arasında bir ilişki bulunmaktadır. Örneklemdeki ev kadınlarının boşanmalarında ise, çalışmaktan başka faktörler etkili olmaktadır.

Tablo 8: Kadının çalışması ile boşanma arasındaki ilişki 335 12 7 25 9 388 86,3% 3,1% 1,8% 6,4% 2,3% 100,0% 75,5% 66,7% 23,3% 54,3% 40,9% 69,3% 59,8% 2,1% 1,3% 4,5% 1,6% 69,3% 41 0 0 2 0 43 95,3% ,0% ,0% 4,7% ,0% 100,0% 9,2% ,0% ,0% 4,3% ,0% 7,7% 7,3% ,0% ,0% ,4% ,0% 7,7% 68 6 23 19 13 129 52,7% 4,7% 17,8% 14,7% 10,1% 100,0% 15,3% 33,3% 76,7% 41,3% 59,1% 23,0% 12,1% 1,1% 4,1% 3,4% 2,3% 23,0% 444 18 30 46 22 560 79,3% 3,2% 5,4% 8,2% 3,9% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 79,3% 3,2% 5,4% 8,2% 3,9% 100,0% Sağ Öldü Boşandı Anneniz Total

Ev hanımı Öğretmen Memur İşçi Temizlikçi Annenizin mesleği nedir?

Total

x2: 91.929 df: 8 p<0.05

Kadının çalışma hayatına katılımı ile boşanma arasındaki ilişkinin gerisinde, kadının yaşadığı sıkıntılar bulunmaktadır. Zira, çalışma imkânına kavuşan kadın, ev ve iş arasında güç bir tercihle yüzleşmektedir. Bu güç tercihte işi zorlaştıran bir nokta ise kadının çalışmasıyla temizlik yapma, yemek hazırlama ve çocuk bakma gibi geleneksel rollerinden kurtulamamasıdır. Kadın her ne kadar, günün belirli bir kısmını çalışarak geçirse de evde onu bekleyen geleneksel ev işleri bulunmaktadır.358 Ayrıca çocuklarını

356 Kut, S.; vd. : A.g.e., s. 11. 357 Collange, C. : A.g.e., s. 4. 358

Gerson K. : “Hard Choices”, Marriage And Family In A Chaning Society, (Edit. J. M. Henslin), The Free Pres, U.S.A., 1992, s. 287.

bırakıp işe gitmek zorunda kalan çalışan annenin aklı, gün boyu evde kalmaktadır. İşinin arasında her fırsatta çocuklarını düşünen anne, kendini suçlu hissetmektedir. Çocuklarının beslenmesi, okula hazırlığı konularında hep bir eksiklik şüphesine düşen anne, bir taraftan işteki verimi elde edemezken; diğer taraftan evlilik ilişkisinde de arzu ettiği sonuca ulaşamamaktadır.359 Bunlar ise, kadını yıpratmakta, gerginleştirmekte ve sinirli yapmaktadır.

Kadınlar için toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin geleneksel değer ve tutumlar, iş ve aile yaşamının birlikte yürütülmesi sorununu beraberinde getirmektedir. Böylece kadınlar için ev dışında çalışmanın ruhsal maliyeti artmaktadır.360 Çalışmak, kendini ifade etmek ve bağımsız hareket etmek isteyen kadın, iş ve ev arasında denge sağlamanın yarattığı psikolojik baskıyı üzerinde hissetmektedir. Zamanının büyük bölümünü iş yerinde geçirmek zorunda olan anne veya eş, evdeki işlerin bir kısmını bırakmak ya da eksik yapmak durumunda kalmaktadır.361 Bu da eş ve çocukların aileden beklenilen tatminin azalmasına neden olmaktadır. Çalışmasından dolayı kadının, üzerinde olan eş ve anne rollerini tam anlamıyla yerine getirememesi, aile içi ilişkileri olumsuz etkilemektedir.

Kadın dışarıda gelir getiren bir işte çalışmaya başlaması, hem toplum içinde ideal koca ve baba protipi değiştirerek, hem de kadının daha kendine dönük tutum ve davranışlarda bulunması nedenleriyle aile içindeki değerlerde bir değişiklik yaratmaktadır.362 Kadının çalışma hayatına katılması, eşler arasındaki ilişkilerin değişmesine, geleneksel kadına ve erkeğe ait rol kavramlarının anlamlarını kaybetmesine yol açmakla birlikte, yapılan araştırmalar evle ilgili faaliyetlerin çoğunun yine kadınlar tarafından yerine getirildiğini göstermektedir. Önür’ün çalışan personeller üzerindeki yaptığı araştırma sonuçları bu düşünceyi güçlendirmektedir. Araştırmada, örneklemden erkeğin ev işi yapması hususundaki görüşleri istenmiştir. Kadınların %28.4’ü “kadın çalışıyorsa erkek işi yapmalı”, %25.3’ü “belirli şartlarda erkek ev işi yapmalı”, %5.8’i “erkeğin ev işi yapmasına gerek yok”, %40.4’ü “kadın çalışsa da çalışmasa da erkek ev işi yapmalı” cevabını vermiştir. Bu soruya erkeklerin cevabı ise şöyledir: Erkeklerin %19.6’sı “kadın çalışıyorsa erkek ev işi yapmalı”, %47.7’si “belirli şartlarda erkek ev işi yapmalı”, %13.6’sı “erkeğin ev işi yapmasına gerek yok”, %19.1’i

359

Berg, B. : “The Guilt That Drives Working Mothers Crazy”, Marriage And Family In A Chaning

Society, (Edit. J. M.Henslin),The Free Pres, U.S.A., 1992, s. 299.

360

Gönen, E. ; Hablemitoğlu, Ş. ; Özmete, E. : İş ve Aile Yaşamının Dengelenmesi Akademisyen

Kadınlar Üzerine Araştırma, Toplumsal Dönüşüm Yay., İstanbul, 2004, s. 24-25.

361

Tan, H. : Psikolojik Danışma ve Rehberlik, M.E.B. İstanbul, 1992, s. 84. 362

ise “kadın çalışsa da çalışmasa da erkek ev işleri yapmalı” cevabını vermiştir. Dolayısıyla erkeğin ev işlerinde eşine yardım etmesi konusunda kadınlar, kendilerine yardım edilmesini istemeleri ve bunu doğru görmelerine rağmen, erkek hem yardım etmemekte hem de bunu onaylamamaktadır. Nitekim erkeklerin %13.7’si “çocuk bakmak” sorusuna “evet” derken %86.3’ü “hayır”, %10.5’i “ütü yapmak” için “evet”, % 89.5’i “hayır”, %9.9’u “ev temizliği” için “evet”, %90.1’i “hayır”, %2.5’i “bulaşık yıkama” için “evet”, %97.4’i “hayır”, %100 ise “çamaşır yıkama” için “hayır” cevabını vermişlerdir. Erkekler ancak kendilerine ait olduğu düşündüğü “tamirat işlerini”(%74.5) yaparak eşlerine yardımcı olmaktadırlar.363 Dolayısıyla kadın çalışsa da ev ve çocukla ilgili işlerde eşinden yardım görememekte ve birlikte bir faaliyet gerçekleştirememektedir. Zaten, Collins’in ifade ettiği gibi, birçok evlilikte kadınların eşlerinden faaliyetlerin paylaşımını istemesi durumunda, genellikle, eşler arasında gerginlik ve tartışma yaşanmaktadır. Tartışma yaşamak istemeyen çoğu kadın, memnun olmamasına rağmen, sorumluluk dağılımında eşit olmayan bu durumu, kabul etmek zorunda kalmaktadır. Evle ilgili faaliyetlerin paylaşımından duyulan memnuniyet yüksek olduğu takdirde, kadın ve erkek için evlilikte uyum ve mutluluk daha fazla, uyuşmazlık ve tartışma daha az olmaktadır.364 Kadının dışarıda gelir getiren bir işte çalışması ile birlikte, eşinin ev ve sosyal hayattaki faaliyetlerde kadına yardımcı olmamasından kaynaklanan çatışma ve tartışma, bir yandan evlilik yaşantısını olumsuz etkilerken diğer yandan da evdeki çocuklara karşı ebeveyn olmaktan doğan sorumlulukların, sağlıklı yerine getirilmesini engellemektedir. Tartışan eşler, çocuklarına iyi örnek olmamanın yanı sıra sevgi ve ilgi hissettirmemeye dayalı olarak problemli çocuk yetiştirmektedirler.365

Kadın pozisyonun güçlenmesi, erkeğin otoritesinin aleyhine sonuçlanmaktadır. Kadın bu bağlamda, yeni haklar elde etmekte ve önemli konulardaki kararların alınmasında erkeğe ortaklık etmektedir. Artık anne, ailede yeni bir iktidar merkezi olarak ortaya çıkmaktadır. Geleneksel olarak erkeklere ait pek çok alanda kadın kendi tecrübelerini geliştirme fırsatı bulmaktadır. Kendi konum ve önemini yeniden keşfederek önceki durumunu kritik ederek yeni bir bilinç geliştirmektedir. Yeni arkadaş

363

Önür, H. T. : “Türk Toplumunda Cinsiyete Dayalı İşbölümünü Etkileyen Sosyolojik Faktörler, Malatya Uygulaması”, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Malatya, 2004, s. 117 ve 125.

364

Şener, A. ; Terzioğlu, G. : A.g.e., s. 6. 365

Çöklü, E. ; Erol, E. Ö. : “Halkla İlişkilerde Sosyal Sorumluluk Kavramının Aile İçi İletişime Uyarlanışı”, I. Ulusal Aile Hizmetleri Sempozyumu (2000’li Yıllarda Aile Hizmetleri), A.A.K.Yay.No:117, Ankara, 2001, s. 305.

çevresi, yeni ilişkiler ve otorite kazanılması, ailede bu konudaki çatışmayı keskinleştirmektedir.366

Anlatılan tüm bu bilgiler doğrultusunda şu söylenilebilir ki, kadın gelir getiren bir meslek sahibi olduğunda boşanmaya daha çok yönelmektedir. Aşağıdaki verilen birçok araştırmadan elde edilen veriler de bu hükmü güçlendirmektedir: 1-On beş yıldan beri, kadınların iş hayatındaki etkinlikleriyle boşanma oranı artmaktadır. 2- Boşanmaların en fazla görüldüğü kesim, etkin bir meslek yaşamı olan kadınlar, yani memur, işçi ve hizmetler sektöründe istihdam edilen kadınlardır. 3- Eşlerin her ikisinin de çalışması durumunda boşanma oranı ev kadınlarınınkine göre dört kat fazla olmaktadır. 4- Boşanan kadınların %51’i ayrılmadan önce bir işte çalışmaktaydı. 5- Karşılıklı anlaşmayla boşanmanın dışındaki, boşanma taleplerinin üçte ikisi kadınlardan gelmektedir.367 Araştırma yaparken görüştüğümüz, boşanma davalarında vekil olan avukatlardan elde ettiğimiz bilgiler de bu görüşü doğrulamaktadır. Görüştüğümüz boşanma avukatlarının bize verdikleri cevaplarda, boşanmak için dava açan kadınların aşağı yukarı %80-85’i gelir getiren bir işe sahiptir.