• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: FIKIH-NAHİV İLİŞKİSİ

2.3. NAHİV-KUR’ÂN İLİŞKİSİ

2.3.3. Kur’ân’da Farklı İ‘râb Yorumlarının Saikleri

2.3.3.5. Kıraat Farklılıklarından Kaynaklanan Sebepler

Halife Ebû Bekir döneminde toplanan Kur’ân-ı Kerim, daha sonra duyulan ihtiyaca binaen Hz. Osman döneminde istinsah edilmişti. Bu dönemde kaç adet mushafın istinsah edildiği ve hangi merkezlere gönderildiği farklı rivâyetlere dayanan tartışmalara konu olmuştur. Bunların en az dört olduğunu söyleyen rivâyetlerin yanısıra sayıyı

dokuza kadar çıkaranlar da bulunmaktadır.165

En çok kabul gören rivâyete göre Hz. Osman yazılan mushaflardan Mekke, Şam, Kûfe ve Basra’ya birer tane göndermiş, iki tanesini de Medine’de alıkoymuş, Medine’de kalan nüshalardan birini Zeyd b. Sabit’e

verirken diğerini de kendisine ayırmıştır.166

Bu mushafların istinsahı sırasında kâtiplerin kelimeleri farklı yazmaları ya da Hz. Osman’ın, farklı kıraatleri tek bir yazım şeklinde göstermenin mümkün olmadığı kelimeleri, her bir nüshada farklı olacak şekilde yazdırmasından kaynaklanan yazım farklılıkları ortaya çıkmıştır. Noktasız ve harekesiz bir şekilde yazılan bu nüshalarda mütevatir kıraat vecihlerinin muhafazası büyük ölçüde mümkün iken, noktalama ve harekeleme işleminden sonra alternatif kıraat imkânları büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.

Hz. Peygamber zamanında sınırlı ölçüde ve ihtiyaca binaen ortaya çıkan bazı dilsel sorunların çözülmesinde, bizzat Hz. Peygamberin izahlarının varlığını gösteren rivâyetler bulunmaktadır. Ancak nüzul dönemine ve sebebine vakıf olan sahabeler, dil

164 İ‘râbın farklılaşmasına neden olan nahve bağlı etkenlere dair çalışmalara örnek olarak bkz. Ülgen, İ‘râbü'l-Kur’ân’ın Tefsirdeki Yeri ve Önemi, s. 164-244; Velîd Hüseyin Muhammed Abdullah, Nazariyyetü'n-nahvi'l-‘Arabî fî dav’i te‘addüdi't-tahlîli'n-nahvî, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ürdün Üniversitesi, Ürdün 2006, s. 201-370; Melh, “Nazariyyetü’l-ihtimâlâti’l-i‘râbiyye fi’n-nahvi’l-Arabî” el-Menâra, s. 210-246;

165

İlk Kur’ân nüshaları ve bunların günümüze ulaşanları hakkında Diyanet İşleri eski başkanı Prof. Dr. Tayyar Altıkulaç’ın geniş bir araştırması bulunmaktadır ve bu çalışmaların bir kısmı farklı makalelerde yayınlamıştır.

72

ve anlayış bakımından aynı seviyede olmasalarda bu bağlamda çok fazla sorunla

karşılaşmadıkları için bu tür soruların sayısı oldukça azdır.167

Sonraki dönemlerde ise Kur’ân metni üzerinde dil analizinin yapılmaya başlandığını görüyoruz. Bu çalışmalar çerçevesinde kıraatler de kendisine yer bulmuş ve kıraatlere yönelik farklı yaklaşımlar sergilenmiştir.

Hicrî 8. asırda neredeyse son şeklini aldığını söyleyebileceğimiz kıraat olgusunun kabulünde ise bazı şartların konduğunu görmekteyiz. Bir kıraatin kabulünde temelde rivâyet esas alınmakla beraber sahih rivâyetin yanı sıra başka şartların da konduğu

bilinmektedir.168 Söz konusu bu şartlardan biri, Mushaf imlasının imkân vereceği bir

okuyuş olmasıdır.169

Yani resm-i Osmânî olarak da isimlendirilen mushafların yazım şekline uygunluk, kıraati sahih kabul etmenin bir ölçütü olmuştur. Zira Mushaf imlasının mümkün kılmadığı okuyuş şekilleri şaz kabul edilmiş ve bazen de tamamen

reddedilmiştir.170

Bir başka şart ise Arapça dil kuralları açısından sorun teşkil etmeyen

bir okuyuş olmasıdır.171

Ancak kıraatin sıhhati için nahiv kurallarına uygun olması şartı, nahiv kuralını hâkim, kıraati mahkum konuma sokmaktadır. Halbuki kıraatlerin haber-i vahid bile olsa dil kuralı belirlemede hüccet olduğuna dair nakiller olduğuna değinmiştik. Böyle bir sorunun çözümü ise ya ilgili kıraatin işaret ettiği kullanımın şaz kabul edilmesi, ya da Kur’ân’a mahsus bir kullanım olarak alınması şeklinde olmuştur.

Mushaflar arasındaki yazım farklılıklarının kıraat vecihleriyle doğrudan ilişkili olması ve sahih kıraatlerin kabulünde resm-i Mushaf’a uygunluğun kriter kabul edilmesi, kıraatlerin ana kaynaklarından birisinin istinsah edilen Mushaflar olduğunu göstermektedir. İ‘râb alameti olarak isimlendirilen harekelerin ve harflerin kıraatlerle

167 Muhammed Seyyid Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîru ve’l-müfessirûn, Kahire, trz., I, 29-30. 168 Rufeyde, İbrahim Abdullah, en-Nahvu ve Kutubu’t-Tefsîr, II, 1064 vd.

169

Mehmet Ünal, Kur’ân’ın Anlaşılmasında Kıraat Farklılıkların Rolü, Ankara, Fecr Yayınları, 2005, s. 344; Alican Dağdeviren, “Kıraatlerin Kur’âniyyeti Meselesi”, II, Kur’ân ve Kıraati Sempozyumu, Sakarya, 2003, s. 184.

170 Abdülhamit Birışık, “Kıraat”, DİA., 2002, XXV, 428-429.

73

doğrudan ilgili olması, i‘râb farklılıklarının bir sebebinin de Hz. Osman döneminde

istinsah edilen Mushaflar olduğunu göstermektedir.172

İbn Cüzeyy (ö. 741/1340) et-Teshîl li ulûmi’t-Tenzîl isimli eserinde, müfessirlerin ihtilaf sebebi olarak on iki madde saymakta ve ilk sıraya da kıraat farklılıklarını koymaktadır. Bu sebeplerden birkaç tanesi şunlardır: Kıraat farklılıkları, kıraatler aynı bile olsa i‘râb vecihlerindeki farklılıklar, dilcilerin kelimenin anlamında ihtilaf etmeleri, lafzın iki veya daha fazla manada müşterek olması, umum-husus ihtimali, mutlak-mukayyed ihtimali,

hakikat-mecaz ihtimali…173

Konumuz açısından kıraat farklılıklarından kaynaklanan ihtilaflara yer verilmeyecektir. Zira genel olarak sahih kabul edilen kıraatlerden her biri, delil olma açısından diğerinden farklı görülmemiştir. Filhakika ortaya çıkan farklılık da zaten i‘râba dayalı bir yorum farkı olmaktan ziyade, rivâyete dayalı bir farklılıktır. Bu nedenle kıraatlerden birinin diğerine tercih edilmesi veya hamledilmesi, doğrudan i‘râbla ilgili bir hüküm

olmayıp tamamen kıraatin kabulüne yönelik bir tercih olacaktır.174

İbnü’l-Arabî de görüş/mezhep mevcut kıraat üzerine kurulur, görüşe/mezhebe göre kıraat oluşturulamaz,

derken kanaatimizce bu hakikate dikkat çekmektedir.175

Ancak burada şunu belirtmekte fayda var ki, hangi kıraat tercih edilirse edilsin, tercih edilen kıraatin de dil kurallarına uygun olup olmadığına dikkat edilmiş ve bu okuyuşu

mümkün kılacak kural ya da alt kurallar arayışına gidilmiştir.176

Bu da bize, fakihlerin hüküm istinbatında dili yok sayarak bir sonuca varmaya çalışmak gibi bir çabalarının

172

Ülgen, İ‘râbü'l-Kur’ân’ın Tefsirdeki Yeri ve Önemi, s. 120. 173

Ebü’l-Kâsım Muhammed b. Ahmed İbn Cüzeyy, et-Teshîl li ulûmi’t-Tenzîl, thk. Abdullah el-Hâlidî, Beyrut, 1416, I, 18-19.

174 Kıraat konusuyla ilgili geniş bilgi için bkz. Yonis İnanç, Teşekkül Sürecinde Nahiv-Kıraat İlişkisi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Sakarya Üniversitesi sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2015.

175 İbnü’l-Arabî, Ahkâmü’l-Kur’ân, I, 178. 176

Kıraat farklılıklarının fıkhî hükme etkisi konusunda en bariz örnek olarak abdest âyeti verilir. Âyette yer alan مكلجرأ kelimesi hem mansub halde hem de mecrur halde okunmuştur. Mansub okuyanlar kelimeyi yıkanması gerektiği ifade edilen ellere atfederek ayakların da yıkanacağını kabul ederler. Mecrur okuyanlar ise meshedilmesi istenen başlara atfedildiğini kabul ederek ayakların da meshedileceğini kabul ederler.

74

olmadığını göstermektedir. Özetle, ulaştıkları anlam ve sonucu muhakkak nahvin

kuralları çerçevesinde şekillendirmişlerdir.177