• Sonuç bulunamadı

Ahkâmü’l-Kur’ân Literatüründe Esas Alınan Yöntemler

BÖLÜM 1: İBNÜ’L-ARABÎ ve AHKÂMÜ’L-KUR’ÂN EDEBİYATI

1.2. AHKÂMÜ’L-KUR’ÂN EDEBİYATI

1.2.3. Ahkâmü’l-Kur’ân Literatüründe Esas Alınan Yöntemler

1.2.3. Ahkâmü’l-Kur’ân Literatüründe Esas Alınan Yöntemler

Ahkâm âyetleri edebiyatını diğer tefsir çeşitlerinden farklı kılan en önemli husus belki de metotlarının farklı olmasıdır. Bu alanda verilen eserlerin metodu incelendiğinde üç farklı sistematiğin olduğu görülmektedir. Sonuç itibariyle aynı alan konu edilmiş olsa da bu sistematik yapılar birbirinden farklı bir durum arz etmektedir. Ancak sistematik farklılıklara yer vermeden önce bu eserler arasında genel değerlendirme kapsamında kabul edilebilecek bir hususa değinmekte fayda görüyoruz.

Ahkâmü’l-Kur’ân edebiyatının neredeyse tamamının ortak özelliği farklı görüşlere de yer vermiş olmalarıdır. Diğer mezheplerin görüşlerine yer vermeleri çoğu zaman bu görüşleri eleştirmek ve kendi mezhep görüşlerinin daha isabetli olduğunu göstermek için olsa da bazı konularda bu görüşlerden herhangi birinin kabul edildiği de görülmektedir. Hatta -İbnü’l-Arabî’den biraz sonra nakledeceğimiz örnekte olduğu gibi-

46

Çetiner, “Ahkâmü’l-Kur’ân”, DİA., I, 552. 47

Türcan, “Fıkhî Tefsir geleneği”, I, 186.

48 Ahkâm âyetlerinin sayısı hakkında geniş bilgi için bkz. Ali b. Süleyman el-Ubeyd, Tefâsîru âyâti’l-ahkâm ve menâhicuhâ, Riyad 2010, I, 45 vd.

29

zaman zaman mevcut görüşlerin dışında yeni bir ictihada gidildiğine de rastlanabilmektedir. Bu bağlamda günümüzde klasik dönem ahkâm tefsirleri farklı tasniflere tabi tutulmuş ve fıkhî ihtilaflara yer verme oranlarına göre gruplandırılmıştır. Cessâs, İbnü’l-Arabî, Kurtubî, İbnü’l-Feras el-Ğırnâtî, Semîn el-Halebî gibi müellifler, fıkhî ihtilaflara bolca yer veren müellifler olarak zikredilmiştir. Söz konusu ihtilaflara orta derecede yer ayıran müellifler ise Kiyâ el-Herrâsî, İbnü Nûriddîn el-Mûzi’î, eş-Şenfekî olarak sayılmıştır. Farklı görüşlere en az yer verenler ise Mukâtil b. Süleyman (dönem olarak mezheplerin teşekkül çağından önce olması nedeniyle mezhepler arası ihtilaflara yer vermemesi anlaşılabilir bir durumdur), el-Beyhakî, el-Beğâî ve

Celâleddîn es-Süyûtî (ö. 911/1505) olarak sıralanmıştır.50

Esas alınan sistematik bakımından ise bu eserler şu şekilde gruplanabilir:

a) Kur’ân’ın Bütününü İçeren Eserler: Bu tür eserlerde âyetler arasında ahkâm

âyeti olan veya olmayan şeklinde bir ayırıma gidilmeksizin tamamının konu edildiğini görmekteyiz. Klasik tefsir eserlerinden bir farkı olmayan bu tür çalışmaların tipik örneği, yine Endülüs ulemasından biri olan Kurtubî’nin

el-Câmi‘u li-ahkâmi’l-Kur’ân isimli eseridir. Eser, Kur’ân’ın tamamını kapsamakla

birlikte daha çok ahkâm âyetleri üzerinde durulmuştur. Söz konusu bu özelliği nedeniyle de ahkâmü’l-Kur’ân edebiyatına dair eserler arasında şöhret bulmuştur. Bu özelliğinin yanı sıra müellifin eserine verdiği isim de, eserin tefsir geleneğindeki yerini belirlemede etkili olmuş olabilir. Kurtubî tarafından esere verilen tam isim “Câmi‘u ahkâmi’l-Kur’ân ve’l-mübeyyinu limâ tedammene

mine’s-Sünneti ve âyi’l-Furkân” şeklindedir. Oldukça önemli bir tefsir olarak

kabul edilen bu eserde kıssa ve tarihi olaylara az yer verilmiş olmakla beraber ahkâmü’l-Kur’ân, delillerin istinbatı, kıraatler, i‘râb ve nâsih-mensûh konularına

ağırlık verilmiştir.51

50 el-Ubeyd, Tefâsîru Âyâti’l-Ahkâm ve Menâhicuhâ, I, 78-79.

51 Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed el-Kurtubî, el-Câmi‘ li-ahkâmi'l-Kur’ân, 2. Basım, Kahire 1384/1964, Naşirin önsözü.

30

Genelde diğer tefsir eserlerinde de ahkâm âyetlerinin tefsiri yapılmış olmakla beraber bu literatüre giren tefsirler içinde Kurtubî’nin sistematiğine benzer başka bir eser bilmiyoruz.

b) Yalnızca Ahkâm Âyetlerini Fıkıh Konularına Göre İçeren Eserler: Sayısı

oldukça fazla olan ahkâm tefsirleri arasında çok az bir yer tuttuğunu söyleyebileceğimiz bu eserlerde yöntem, hadis ve fıkıh kitaplarındaki bablandırmaya benzer bir yapı göstermektedir. Fıkıh konuları sistematiği esas alınarak kaleme alınan bu eserlerde âyet ve sûre sırası dikkate alınmamıştır. Ahkâm âyetleri tefsiri alanında elimize ulaşan ilk eser olarak şöhret bulan Mukâtil b. Süleyman’ın Kitâbu tefsîri’l-hamsimieti âyetin mine’l-Kur’ân adlı eseridir. Bu eser ilk olarak helal-haram ve imanın tefsiri ile başlar ve namaz, zekât, oruç şeklinde fıkıh babları olarak devam eder. Eser üzerinde çalışmalar yapan araştırmacılar tarafından bazı âyetlerin yer aldığı bab ile ilgisi olmadığı ifade edilmektedir. Mesela oruç babının altında hac, miras babının altında riba ile ilgili âyet ve hükümler yer almaktadır. Bu noktadan hareketle kitapta sayılan sekiz babın alt bölümler halinde çoğaltılmasının mümkün olduğu da verilen bilgiler arasındadır. Eserde Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsiri öncelenmiş olmakla beraber hadis rivâyetlerine ve sahabe görüşlerine de yer verilmiştir. Dönemi nedeniyle bir mezhep olgusundan ve mezhep görüşünden bahsedilemeyeceği ise

aşikârdır.52

Bu başlık altında değerlendirilecek ikinci eser ise İmam Şâfiî’ye nispet edilen ve Beyhakî tarafından toplandığı söylenen eserdir. Aslında İmam Şâfiî’nin bizzat kendisine ait olduğu söylenen bir ahkâmü’l-Kur’ân eseri de kaynaklarda yer almaktadır. Araştırmalara göre bu eserin çok eksik bir nüshası, sadece 12

varaktan oluşan bir parçası mevcuttur.53

Dolayısıyla bizim burada bahsedeceğimiz eser Beyhakî tarafından kaleme alınan “Ahkâmü’l-Kur’ân

li’ş-Şâfiî” isimli eserdir. Beyhakî bu eseri, İmam Şâfiî’nin eserlerinden ve

52 Mukâtil b. Süleyman’ın eseri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. el-Ubeyd, Tefâsîru âyâti’l-ahkâm ve menâhicuhâ, I, 101 vd.; Güngör, Fıkhî Tefsir Hareketi, s. 106 vd.

31

öğrencilerinden gelen rivâyetlerden toplamıştır. Eserin ilk kısmında İmam Şâfiî’nin fıkıh usûlü konularındaki görüşlerine yer verilmiş, umum-husus, sünnetin ve haberi vahidin delil olması, istihsanın geçersiz olması ve icma gibi hususlardan bahsedilmiştir. Devamında ise fıkıh babları esas alınarak âyetlerin yorumuna geçilmiştir. Taharet, namaz, zekât, oruç, hac ve ardından da muamelât

konuları gelecek şekilde devam edilmiştir.54

Bu bağlamda değerlendirebileceğimiz bir başka eser ise Tahâvî’nin (ö. 321/933)

Ahkâmü’l-Kur’âni’l-Kerîm isimli eseridir. Taharet, namaz, zekât, oruç, itikaf,

hac, talak ve mükâtebe bölümlerinden oluşan eser, fıkıh konularına göre tasnif

edilmiş bir yapı arz etmektedir.55

c) Ahkâm Âyetlerini Mushaf Sırasına Göre İnceleyen Eserler: Yukarıda

sayılanların dışında bu alanda yazılan eserlerin tamamının Kur’ân’daki sûre ve âyet sırası dikkate alınarak yazıldığı görülmektedir. Bu nedenle söz konusu eserlerden herhangi birinin tanıtımına yer verilmeyecek ve bu sistematik içinde yer alan, bu çalışmamızın da esasını oluşturan eser hakkında bilgi vermekle yetinilecektir.