• Sonuç bulunamadı

Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi

2. Hıristiyan Müslüman Çatışmasının Türk-Rum Çatışmasına

4.1. Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi

1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı aynı zamanda Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu olan 3. Makarios’ tu. 1977 yılında ölünceye kadar bu iki görevi beraber yürütmüş olan Makarios, din adamlığı kimliği ile devlet başkanlığı kimliğini beraber taşıdığı için eleştirilmiştir.733

Kıbrıs’ta 46 yılında Barnaba ile ortaya çıkan Hıristiyanlık ile ilgili olarak 325 yılında yapılan İznik Konsili’ ne Baf Piskoposunun katılmasına kadar geçen süreci öğrenebileceğimiz bir kaynak yoktur. Ancak Apostolik Kıbrıs Kilisesi’nin temellerinin bu dönemde atıldığı, Kıbrıs’ta Hıristiyanlığın bireysellikten kurumsallığa geçiş sürecinin başlayıp, klasik ruhban sınıfının bu dönemde oluştuğu bilinmektedir.734

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı ve Başpiskopos Makarios 1977 yılında ölünce yerine 1. Hrisostomos geçmiştir. 1. Hrisostomos’un 2006 yılında hastalanması üzerine de bugün adada başpiskoposluk görevine devam eden 2. Hrisostomos geçmiştir. Kıbrıs Kilisesi’nin Başpiskoposluk merkezi Lefkoşa’da bulunmaktadır. Kıbrıs Başpiskoposluğu’na bağlı Kıbrıs Adası’nda dokuz Metropolitlik vardır.

Kıbrıs Kilisesi yedi sakramenti kabul eder.735 1974 yılından sonra tahrip

olmasına rağmen manastırlara büyük önem verilmiştir. Keşişlerin sayısı azalmasına rağmen on adet aktif manastır çalışmaya devam etmektedir.

Kıbrıs’ta Ortodoks Kilisesi Hıristiyanların millileşmesinde aktif rol oynamıştır. Bu yüzden kendini aklamaya çalışsa da736 Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Kıbrıs’ta

Kıbrıs sorununun odak noktasında yer almaktadır. Osmanlı İdaresi altında özellikle 1856 yılından sonra her türlü özgürlüğü kazanmış olan Kıbrıs Kilisesi, İngiliz idaresi 733 Yıldırım, Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi, 87.

734 Spyridakis, A Brief History of Cyprus, 32; Şahin, Kıbrıs’ın Sosyal Tarihi, 13. 735 Yıldırım, Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi, 115.

736 Ahmet Tolgay, “Ortodoks Kilisesi’nin Aklanabilecek Durumu Yoktur”, Kıbrıs Gazetesi (13 Aralık

döneminde bu imkânlardan mahrum olmuştur. Örneğin daha önce belirtildiği gibi Kilisenin vergileri toplarken kendilerine devlet tarafından sağlanan destek İngiliz idaresi döneminde durdurulmuştur.

Kıbrıs Kilisesi’nin herhangi bir devlet müdahalesi olmadan başpiskoposunu seçme ve içişlerini kendi yönetmesi hakkı devlet tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemeleri ile kendisine verilmiştir. Bu özelliği ile Kıbrıs Kilisesi diğer bağımsız Ortodoks Kiliselerinden ayrılmaktadır.737

Adanın 1974 yılında ayrılmasından sonra yaklaşık 520 Kilise Kuzey kesiminde kalmıştır. Bu sayının içinde manastır ve şapeller de bulunmaktadır. Türklerin yerleştiği Rum bölgelerinde bu kiliseler asılları korunarak camii olarak kullanılmaktadır. Güney kesiminde olmasına rağmen kapanan ya da müzeye çevrilen manastırlar da vardır. Kikko Manastırı bunlardan biridir. Bu azalmaya rağmen Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi önemini korumaya devam etmiştir. Bunun sebebi Kilisenin ekonomik olarak güçlü olması, çeşitli dini kurumların, mülklerin, otellerin, işletmelerin hatta bankaların sahibi olmasıdır. Kilise kurumları tam özgürlüğe sahip olduğundan devlet denetimine tabi değildir. Örneğin Kikko Manastırı Piskoposu Nikiforos Phileleftheros Gazetesine verdiği röportajda 1983 yılında 450,000 Kıbrıs Lirası olan yıllık gelirlerinin 2003 yılında on kat artarak 4,500,000 Kıbrıs Lirası olduğunu ifade etmiştir.738

Kıbrıs’ta bugün yaklaşık 700 Papaz görev yapmakta, Kuzey kesimindeki pasif Kiliseler hariç olmak üzere 500’den fazla Kilise bulunmaktadır. Aynı zamanda yeni Kiliseler de inşa edilmeye devam etmektedir.739

Bugün daha önce de söylediğimiz gibi Kıbrıs Kilisesi’nin onaylamadığı bir siyasi yaklaşım ya da barış Kıbrıs’ta söz konusu değildir. Kıbrıs Rum halkının %70’i dini liderlerin devletin karar alma mekanizmalarını etkilediğini düşünmektedir. %82’si ise Kilisenin siyasete karışmaması gerektiğini düşünmektedir. Buna rağmen 737 Vasilios N. Makrides, “The Church of Cyprus’ Transition into the 21st Century”, Orthodox

Christianity in 21st Century Greece: The Role of Religion in Culture, Ethnicity and Politics, ed.

Victor Roudometof (London: Routledge, 2010), 3.

738 Makrides, “The Church of Cyprus’ Transition into the 21st Century”, 4. 739 Makrides, “The Church of Cyprus’ Transition into the 21st Century”, 5.

Kilise, amacının siyaset olmadığını, Kiliseyi korumak ve eski haklarına yeniden kavuşmak istediğini, Kuzey kesiminde kalan Kiliselerini aktif hale getirmek istediğini beyan ederek, siyasetçileri sert bir dille eleştirmektedir. Kıbrıs halkı Kilisenin siyaset üzerinde etkisinin günden güne daha da arttığını düşünmektedir.740

Kutsal Sinod’un dağılımı ve dengesi ile ilgili de Kıbrıs Kilisesi’ne eleştiriler gelmektedir. 2006 yılında başpiskoposluk seçimi yapılmış ve Baf Metropoliti 2. Hrisostomos Kıbrıs Başpiskoposu olmuştur. Bu süreçte Girne, Morphou (Omorfo- Güzelyurt), Baf, Limasol, Kitium (Larnaka), Kikko metropolitleri de seçilmiştir. Bu metropolitliklerin zenginlikleri, koltuk dağılımları ve kaynakları oldukça dengesizdir. Örneğin, Lefkoşa Başpiskoposluk bölgesi adanın Rum nüfusunun %25’ine karşılık gelen 200.000 kişiyi kapsayan geniş bir bölgeden sorumlu iken Girne ve Morphou Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarında kaldığı için etkisiz durumdadır. Daha önce İngiliz idaresinde yaşanan başpiskoposluk sorunu benzer şekilde ama daha kısa süre ile 2006 yılındaki başpiskoposluk seçimlerinde de yaşanmıştır. 1. Hrisostomos için Alzheimer Hastası olması sebebiyle sağlık raporu istenmiş, 2002 yılından itibaren yerine 2. Hrisostomos vekâlet etmiştir. 2003 yılından itibaren de Kutsal Sinod’ da uzun tartışmalar olmuş, idari çatışmalar yaşanmıştır. Bu süreçte Ekümenik Patrik Bartholomeos’tan arabuluculuk yapması istenmiş ve onun müdahalesi ile seçimler gerçekleşmiştir. Bu yüzden 2. Hrisostomos göreve geldikten sonra 1914 yılında çıkarılan, 1970 ve 1980 yıllarında revize edilmesine rağmen problem olmaya devam eden başpiskoposluk seçim yasasını düzenlemiştir. Seçimle birlikte Kilise ile ilgili hukuki ve ekonomik konularda da yeni düzenlemeler yapılmıştır. Yeni metropolit bölgeleri oluşturmakla birlikte bu yeni yasa ile Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Kutsal Sinod’a tam yetki vererek otosefal hüviyetini yeniden kazanmaya çalışmıştır.741 Çünkü hem İngiliz idaresi döneminde hem de bu dönemde dışarıdan

müdahale olmadan başpiskoposluk seçimi mümkün olmamıştır.

Rumların İngiliz idaresi döneminde tam olarak ortaya çıkan milliyetçilik söylemleri ile 1974 yılına kadar etnik temizlik, etnik çekişme ve askeri darbeler ile geçmiştir. 1974 yılından sonra adanın iki etnik grup arasında bölünmesi ile istikrar 740 Makrides, “The Church of Cyprus’ Transition into the 21st Century”, 5.

sağlanabilmiştir. Kilisenin yükselen Rum milliyetçiliği ile ilişkisi bu ve önceki bölümlerde net olarak ortaya koyulmuştur. Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etme çabaları çok büyük oranda Kilise çalışmaları etrafında gelişmiştir.

Bugün de aynı şekilde Kilise propagandası devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yasal garantörlük hakkına binaen yapmış olduğu Barış Harekâtı, Kilise tarafından hem okullarda hem de kiliselerde “işgal” olarak anlatılmakta, dünya kamuoyuna da bu şekilde lanse edilmektedir. Adanın kuzeyinde kalan Kilise ve Manastırlara papazlar atanmakta, bölge piskoposları tayin edilmektedir. Bu durum da adada barış isteyen her iki toplumun önüne siyasi engeller çıkarmaktadır. Çünkü Kilise, Kıbrıs’ın tamamını almadan akan kanın durmasının mümkün olmayacağını her fırsatta dile getirmektedir.

Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan yanlızca üç yıl sonra Türklere soykırım uygulayarak adayı Yunanistan’a bağlama yönünde çaba sarfeden Rum tarafının bu fikrinin arkasında kilise vardır. Bir kilise başpiskoposunun, iki toplumdan oluşan bağımsız bir devletin en üst noktasına getirilmesi, Cumhurbaşkanı olması siyasi olarak kilisenin adadaki etkisini göstermesi bakımından yeterlidir.742

Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu ve Cumhurbaşkanı Makarios, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilanını Enosis’e giden yolda bir atlama taşı olarak gördüğünü açıkça ifade etmiştir. Başpiskopos Makarios Cumhuriyetin ilanından itibaren “Akritas Planı” denilen planı hazırlatmış ve 21 Aralık 1963 tarihinden itibaren yürürlüğe koyarak Türklere karşı silahlı saldırıya başlamıştır. Kendinden sonra gelecek olan Rum liderlere bıraktığı vasiyetinde ise Enosis davasından asla vazgeçmemeleri gerektiğini söylemiştir.743 2004 yılında gündeme gelen Annan Planı

referandumunda tüm kamuoyu yoklamalarında Rumların bu plana evet demesi beklenirken, kilisenin halka hayır oyu kullanması yönünde çağrı yapması üzerine %76 oranında hayır oyu kullanılmıştır. Kilisenin Rum halkı üzerindekini etkisini göstermesi bakımından bu örnek oldukça çarpıcıdır.

742 Turgay Bülent Göktürk, “Rum Ortodoks Kı̇lı̇sesı̇’nı̇n Kıbrıs’ta Karar Alma Sürecı̇ne Etkı̇sı̇”,

Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi 15/30 (01 Haziran 2015), 338.

743 İrfan Kaya Ülger - Ertan Efegil (ed.), Avrupa Birliği Kıskacında Kıbrıs Meselesi: Bugünü ve Yarını

Kilisenin siyaset üzerindeki bu baskısı bu günlere kadar devam etmiştir. 12 Kasım 2006 tarihinde Başpiskopos Hrisostomos taç giyme töreninde yapmış olduğu konuşmada “Dini törenlerimizi işgal altındaki Kuzey topraklarında yapıncaya ve

Yunan bayrağını Beşparmak Dağları ve Girne kalesinde dalgalandırana kadar kutsal savaşımızı devam ettireceğiz. Sınırlarımız, Girne kıyılarındadır”744 diyerek

Enosis düşüncelerinde hiçbir değişiklik olmadığını ortaya koymuştur.745

Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi 1974 yılında kurulan Ortadoğu Kiliseleri Meclisi ( Middle East Council of Churches- MECC) üyesidir.746