• Sonuç bulunamadı

1.3 Romantik Aşk –Aşk ve Sevgi

2.1.6 Kürk Mantolu Madonna Eserinin Özeti

Bu çalışmada incelenen eserlerden Türk Edebiyatına ait olan, Sabahattin Ali’nin iki bölümden oluşan Kürk Mantolu Madonna adlı eseridir. Birinci bölümü, hikâyenin ana karakteri olan Raif Efendi’nin genç arkadaşı anlatır, ikinci bölüm Raif Efendinin tuttuğu notlardan meydana gelir. Hikâye Havran, Berlin ve Ankara’da geçer.

Eser, adını bilmediğimiz anlatıcı olan gencin çok değer verdiği Raif Efendi ile nasıl tanıştığını anlatması ile başlar. Memurluktan çıkarılan anlatıcı genç uzun süre işsiz kalır. Bir şirkette müdür olan arkadaşı ona küçük bir memurluk ayarlar.

Şirketin mütercimi olan Raif Efendi’nin odasına bir masa koydurtur. Raif Efendi anlatıcı genç ile ilgilenmez, tercümelerini yapar. Yalnız yemek molasında ara verir.

İşi olmadığı zaman masasının altında Almanca kitap okur. Raif Efendiyle günlerce aynı odada karşı karşıya oturmalarına rağmen hiçbir şey konuşmazlar. Raif Efendi utangaç yapıdadır, akşamları diğer memurlarla çıkmaz, şirketin en eski memurlarından olmasına rağmen zam istemez. Bu hali, diğer memurlar tarafından küçümsenmesine sebep olur.

Ancak yaşadıklarını okur ile paylaşan anlatıcı genç, Raif efendinin bir olay karşısındaki tutumu nedeniyle, herkesin düşündüğü gibi onun basit ve saf olmadığı kanısına varır, onu tanımak ister. Raif Efendi ise her daim mesafeli durur. Çok sık hastalanan Raif Efendi’ye, bu dönemlerde yapacağı çeviriler evine gönderilir. Yine hastalandığı dönemde anlatıcı genç gönüllü olarak çevirileri götürmek, Raif Efendi’yi ziyaret etmek ister. Raif Efendi Ankara’nın kenar semtlerinden birinde oturur. Anlatıcı genç, eve gittiğinde onun kendi çocukları, karısı, iki kayınbiraderi, bacanağı, baldızı, onların çocukları olmak üzere kocaman bir aile ile yaşadığını fark eder. Raif Efendi gencin gelişine çok şaşırır, mutluluğunu belli eder. Raif Efendi’nin eşi Mihriye Hanım, evde temizlik, yemek ve her türlü ev işlerinden Raif Efendi ise evin geçimden sorumludur.

O günkü ziyaretten sonra Raif Efendi ile gencin arasında yakınlık kurulur.

Şirkette, Raif Efendi biraz daha rahat davranır, eski çekingenliği azalır. Raif Efendi tekrar hastalanır, bu sefer durumu ciddidir, uzun süre işe gelemez. Anlatıcı genç onu üst üste ziyaret eder. Bu ziyaretlerin birinde, Raif Efendi anlatıcı gençten iş yerindeki masasının çekmecelerinde bulunan her şeyi getirmesini ister.

Anlatıcı genç, Raif Efendi’nin eşyalarını getirir. Bunların arasında siyah kaplı bir defter de vardır. Raif Efendi’nin durumu ağırdır, anlatıcı genç ile yalnız kalmak ister. Raif Efendi gence siyah kaplı defteri sobaya atıp yakmasını söyler. Anlatıcı genç bu defterin Raif Efendi için önemli olduğunun farkına varır. Ona bu zamana kadar onu tanımasına izin vermediği için sitem eder, defterin sabaha kadar onda kalmasını, sabah getirip sobaya atacağını söyler. Tereddüt eden Raif Efendi kabul eder. Anlatıcı genç o gece defteri okur.

Kitabın ikinci bölümü bu defterden oluşur. Bu defter Raif Efendi’nin 20 Haziran 1933 tarihi ile başlayan notlarından oluşur. Bu tarih onun için önemlidir, zira yıllarca yanıldığını o gün öğrenir.

Raif Efendi notlarına çocukluğunu anlatarak başlar. Utangaç yapıda olan Raif Efendi yalnız bir çocukluk geçirir. Düş kurmayı, kitap okumayı sever. Okudukları onu etkiler. Raif Efendi Havranlıdır, okumak için İstanbul’a gider ancak devam

ettiremeyip geri döner. Durumu oldukça iyi olan babası, mis sabunculuğu öğrenmesi ve Türkiye’ye döndüğünde işlerin başına geçmesi için onu Almanya’ya göndermeye karar verir. Raif Efendi yıllardır kitaplarda okuduğu, çok merak ettiği Avrupa’yı göreceği için bu fikri kabul eder.

Raif Efendi hiç Almanca bilmediği halde yola çıkar. Bir pansiyona yerleşir, dil öğrenmek için ders almaya başlar. Bu pansiyonda çeşitli insanlarla tanışır, Frau van Tiedemann, Her Camera ve Herr Döpke ile arkadaş olur. Bir lüks sabun fabrikasına müracaat eder fakat bir süre sonra fabrikaya uğramaz. Akşamlarını Almanca dersinde, gündüzleri ise sergileri gezmekle geçirir.

Bir gün tesadüfen girdiği sergide, boş gözlerle eserlere bakarak salonda dolaşırken, bir tablonun önünde duraklar. Bu kürk manto içinde bir kadının tablosudur. Ressam kendi portresini çizmiştir. Raif Efendi resimdeki kadını okuduğu romanlardan, hayalindeki karakterlerden tanıdığını düşünür. Katalogdan isminin Maria Puder olduğunu öğrenir. Daha sonraki günler, her gün bu tabloyu seyretmeye gider, sergi salonu kapanana kadar gözlerini ayırmadan sadece bu tabloya bakar.

Böyle bir günde oturmuş tabloyu seyrederken, yanına tanımadığı bir kadın gelir, bu tabloyu neden her gün izlediğini sorar. Raif Efendi, alaycı sesle konuşan kadının yüzüne doğru düzgün bakmadan, portrenin annesine benzediğini söyler. Kadın kahkaha atıp uzaklaşır. Raif Efendi, o günden sonra galeriye uğrayamaz ve birkaç hafta içinde Türkiye’ye dönmeyi planlar.

Birkaç gün sonra, Frau Tiedemann ile dışarı çıkarlar. Sarhoş olan Frau Tiedemann pansiyona dönerken yakınlaşır, bu esnada tabloda gördüğü kadın, oradan geçer ve göz göze gelirler. Kadının onu ilk görüşünün bu şekilde olmasına üzülen Raif Efendi, kadının arkasından koşar ancak onu bulamaz. Ertesi gece aynı yerde bekler. Kadın yine aynı yerden geçer, Raif Efendi onu takip eder. Kürk mantolu kadın bir kabareye girer, orada keman çalarak şarkı söyler.

Şarkısını bitiren kadın, Raif Efendi’yi yıllardır tanıyormuşçasına yanına gelir, neden artık sergiye uğramadığını sorar. Raif Efendi onun sergiye son gidişinde,

yanına gelip alay eden kadın olduğunu anlar. Maria ile Raif Efendi arkadaş olurlar, ertesi gün için sözleşirler.

Bundan sonraki günlerde Maria ve Raif Efendi, iki arkadaş gibi her gün buluşur, el ele dolaşırlar ancak Maria mesafelidir. Raif Efendi ise mutludur, çocukluğundan beri aradığı insanı bulduğunu düşünür. Maria ise onu sevmediğini söyler ancak birbirini tutmaz davranışlar sergiler, bazen Raif Efendi’yi kışkırtacak kadar yakın bazen mesafeli davranır.

Ancak yaşanan bir olayla arkadaşlıklarının bütün boyutu değişir. Yılbaşı gecesi Maria’nın isteği üzerine eğlenmeye giderler, sarhoş olan Maria geceyi Raif Efendi ile geçirir. Bu olaydan sonra Maria bir süre görüşmemelerini ister, Raif Efendi’yi sevemediğini söyler. Raif Efendi bu duruma çok üzülür, onu her gece gittiği kabarenin yolunda bekler, ancak günlerce gelmediğini görünce evine gitmeye karar verir. Maria’yı evinde bulamayan Raif Efendi, onun ağır hastalandığı için hastaneye yatırıldığını öğrenir.

Hastaneye koşan Raif Efendi gece olduğu için giremez, bütün geceyi dışarıda bekleyerek geçirir. Maria’yı çok sevdiğini o gece anlar. Maria uzun süre hastanede kalır, Raif Efendi onu her gün ziyaret eder. Maria doktorlara Raif Efendi’nin ona daha iyi bakacağını söyleyerek hastaneden çıkar. Raif Efendi uzun süre Maria’ya bakar, yemeğini yedirir, kitap okur, her ikisi de o geceden bahsetmez. Bir gece Maria, Raif Efendi’den o günden sonra neler yaptığını anlatmasını ister. Raif Efendi’nin anlattıklarından sonra onun sevgisine inanır ve kendisinin de onu sevdiğini söyler.

Maria sağlığına kavuşmaya başladığı sıralarda Türkiye’den Raif Efendi’ye babasının vefat ettiğini bildiren bir telgraf gelir. Maria, Raif Efendi’nin gitmesini ister. Kendisi de Prag’a annesinin yanına gitmek için yolculuk hazırlıkları yapar.

Bilet alınır, Maria Prag trenine bineceği sırada Raif Efendi’ye onu nereye çağırırsa geleceğini söyler. Raif Efendi de bu sözün güveni ile Türkiye’ye döner.

Raif Efendi Havran’a döndüğünde hoş karşılanmaz. Babasının işlerini devralmak ister ancak enişteleri malları devralmışlardır, işleri umduğu gibi gitmez.

Maria ile mektuplaşırlar, Maria’ya onu kısa zamanda çağıracağını söyler. Maria ise mektubunda Raif Efendi’ye güzel bir haberi olduğunu ancak bunu yanına geldiğinde söyleyeceğini yazar.

Bir süre sonra Maria’nın mektupları kesilir. Raif Efendinin gönderdiği mektuplar ulaşmadığı için geri gelir. Raif Efendi bir daha Maria’dan haber alamaz.

Bu onun için şiddetli bir sarsıntı olur. Maria’nın başka bir adamla tanıştığını onu unuttuğunu düşünür, insanlara derin bir güvensizlik duyar, daha da içine kapanır.

Raif Efendi evlenir, çoluk çocuğa karışır ve memur olur ancak Maria yüzünden duyduğu güvensizlikten dolayı hiçbir zaman insanlarla yakın ilişki kuramaz.

On yıl sonra Ankara’da pansiyondan arkadaşı Frau Tiedemann’a rastlar. Frau Tiedemann Maria’nın akrabasıdır, yanında bir kız çocuğu vardır. Raif Efendi çocuğun vefat eden Maria’nın kızı olduğunu öğrenir. Maria’nın ona vereceği güzel haberin bu olduğunu anlayan Raif Efendi, onun hakkında yanlış hüküm verdiğini fark eder. Bu olaydan çok derin üzüntü duyan Raif Efendi, içindekileri dökmek isteği ile siyah kaplı deftere yazar.

Anlatıcı genç, defteri okuyup bitirir ve söz verdiği üzere onu Raif Efendi’ye götürür, ancak evden gelen ağlama seslerinden Raif Efendinin vefat ettiği anlar.

Anlatıcı genç üzülür fakat Raif Efendi’yi artık tanıdığı için memnundur.

2.2 ANRÉ MAUROIS’NIN HAYATI ve EDEBİ KİŞİLİĞİ