• Sonuç bulunamadı

1.1. Küreselleşme ve Küresel Rekabet Ortamı

1.1.4. Küresel Rekabet ve Küresel Rekabet Ortamı

1.1.4.1. Küresel Rekabet

Zaman içerisinde küreselleşme süreci ile birlikte küresel pazarlar, küresel tüketiciler, küresel markalar, küresel işletmeler ve küresel sanayiler ortaya çıkmış ve buna bağlı olarak da rekabette küreselleşmiştir (Ömürbek, 2003: 53).

Günümüzde işletmeler için küreselleşmenin getirmiş olduğu en önemli sonuç giderek artan rekabete karşı değişme zorunluluğudur. İşletmeler ölçek ekonomilerini bırakarak, uygun ölçekte çeşit ekonomisine yönelmek zorundadır. İşletme yönetiminin her kademesinde tüm çalışanların katılımı, toplam kalite yönetimi,

kaliteli insan gücü yetiştirilmesi, teknolojik yeniliklerin yakalanması, araştırma geliştirme giderlerine daha çok kaynak aktarılması, değişim için yapılması gerekenlerdir (Çağlıyan, 2002: 14).

Küreselleşme, çokuluslu işletmelerin uluslararası yatırım stratejilerinde, özellikle üretimin yerel olmaktan çıkarılıp farklı bölgelerde gerçekleştirilmesini içeren radikal bir yeniden belirleme çabası gerektirmektedir (Akın, 1998: 7).

Küreselleşme sürecinin başlangıcı ile birlikte pek çok işletme hayatta kalabilmek için, uluslararası faaliyetlere katılmak ve küresel yeterliliklerini arttırmak ihtiyacını hissetmektedir. Böylece Dünya çapında faaliyet gösteren çok uluslu işletmeler ortaya çıkmaya başlamıştır (Bilge, 2004: 10).

Rekabetin uluslararası sınırları aşmasında en önemli etken; iletişim teknolojisindeki gelişmeler sonucunda bilginin hızla yayılma imkanı bulmasıdır. Dünya ekonomilerinde ürünlerin ve rekabetin küreselleşmesinin de gözle görülebilir bir hız kazandığı izlenmektedir (Tekin ve Ömürbek, 2004: 48).

Küreselleşmeyi ortaya çıkaran diğer bir husus ise, firma stratejilerindeki değişmelerdir. Gerek hükümetlerin deregulasyon politikaları, gerekse teknolojik gelişmeler sonucu firmaların faaliyetleri global bir boyut kazanmıştır. Bu firmalar, üretim alanı olarak tek bir ülkeyi değil; bütün dünyayı hedeflemektedirler. Firma faaliyetlerinin globalleşmesi, bir taraftan yatay ve dikey birleşmeler yoluyla firmalar arasındaki işbirliğini artırmış; diğer taraftan da, global rekabetin artmasına yol açmıştır (Aktan ve Şen, 2004: 8).

Dünya ekonomisinde sarsıcı bir şekilde artan rekabetle birlikte, değişen pazar şarları ve teknolojik gelişmelerde, işletmelerin ve dolayısı ile ülkelerin rekabet güçlerini önemli ölçüde etkilemiştir (Tekin ve Ömürbek, 2004: 50).

Uluslararası pazarlarda karşılıklı ticaret anlaşmaları sonucu daha yoğun ticari ilişkilerin ortaya çıkmasıyla birlikte, işletmeler pazarda rekabet edebilmek için küreselleşmenin zorunlu olduğunu daha iyi anlamışlardır. Artık ulusal pazarlarda bile rekabet eden işletmeler kazandıkları üretim gücü ya da serbest ticaret faaliyetleri sonucunda yabancı rakipleriyle rekabet edebilmek için küresel rekabet ortamı koşullarına göre rekabet etmek zorunda kalmıştır (Tekin ve Ömürbek, 2004: 50).

Küresel rekabette başarıyı kazanabilmek için teknoloji geliştirme yarışı hızlanmış, teknolojik değişim daha düşük maliyetlerle daha yüksek kalitede yeni ürünlerin dünya piyasalarına sunulmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla küreselleşme, rekabet ve teknolojik gelişmeyi teşvik ederken, teknolojik gelişme ve artan rekabet işletmelerin faaliyetlerini küresel boyutlara taşınmalarını zorunlu hale getirmektedir (Ömürbek, 2003: 58).

Genel olarak rekabet, kapitalist ekonomi sisteminin yarattığı ve yarattıktan sonra da temelinin dayandırdığı bir kavramdır. Piyasa ekonomilerinde işlerliğin sağlanması ve korunması için uygulanan ekonomik politikaların temel ve merkezi unsuru rekabettir. Başka bir değişle, rekabet ancak piyasa ekonomisiyle bir varlığa sahiptir ve piyasa ekonomisinin işlerliği, sağlıklı bir rekabet ortamında mevcudiyetine bağlıdır (Özkök, 2005: 20).

Küreselleşme rekabet yöneticileri, rekabet üstünlüklerini geliştirmek için işletme ve pazarlama stratejilerini değiştirmek zorunda kalmaktadır. Pazar gittikçe artan bir şekilde dinamik olmakta ve demografik ve sosyo-ekonomik değişiklikler tarafından etkilenmektedir. Tüketici davranışlarındaki değişiklikler ürün tasarımını da etkilemektedir. İşletmelerin pazardaki bu değişikliklere cevap verebilmek için işletme ve pazarlama stratejilerini değiştirmeleri gerekmektedir (Ömürbek, 2003: 55).

Küresel ölçekte düşünmeyen ve örgütlenmeyen işletmelerin küresel rekabet imkanları hızla daralmaktadır. Dolayısıyla küresel rekabet, işletmenin faaliyet ve

çalışmalarını, küresel değerde gerçekleştirmelerini zorunlu kılmıştır (Ömürbek, 2003: 55).

Küreselleşme küçük firmaların ulaşabilecekleri birkaç stratejiden birine odaklanmak için birkaç fırsat oluşturur. Fakat bu strateji sadece geniş anlamda daha büyük firmalarla rekabette savunma durumunda etkili olmaktadır (World Bank, 2002: 50).

Küresel rekabette belli bir yer edinebilmek için, verimli çalışılmalıdır. Sürekli iyileştirme ve gelişme olmadan rekabet edilebilirliğin imkanı yoktur (Özkök, 2005: 32).

1.1.4.2. Küresel Rekabet Ortamı

Küreselleşmeyle beraber, ülkeler arasındaki ticari sınırlar ortadan kalkmaya başlamıştır. Bu durum, işletmelerin hem ulusal rakipleriyle hem de uluslararası rakipleriyle sürekli ve yoğun bir rekabet içinde olmalarına zemin hazırlamıştır. Dolayısıyla işletmeler günümüzde daha sıkı ve zorlu bir rekabet ortamı içinde gelişimlerini ve devamlılıklarını sürdürmek zorundadırlar. İşletmelerin başarılı olmaları için küresel rekabet stratejilerini etkin bir şekilde kullanabilmelerinin yanı sıra aynı zamanda sürekli bir yenilik ve gelişim içinde olmaları gerekmektedir. İşletmeler avantajlarını en iyi şekilde kullanmak dezavantajlarını ise minimum düzeye indirmek zorundadırlar. Hız, standartlaşma, ortaklaşa rekabet gibi yeni kavramların ve yaklaşımların değer kazanmasıyla işletmelerin küresel rekabet ortamında başarılı olmaları da zorlaşmıştır. İşletmeler karlarını, pazar paylarını arttırmak ve devamlılıklarını sürdürebilmek için bu hızlı değişime ayak uydurabilmeleri gerekir (Bulut, 2004).

Küreselleşmenin ortaya çıkardığı fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden kaçınmak için mikro (işletme) ve makro (ulusal ve uluslararası çevre) düzeyinde

yapılan araştırmalar ışığında işletmelerin çevre koşullarına uyumunu sağlayacak stratejiler geliştirilmeli ve uygulamaya konulmalıdır (Çağlıyan, 2002: 13).

Her işletme kendi işindeki yenilikleri, gelişmeleri ve rakipleri yakından izlemelidir. Tüm dünyayı izlemeyenin küresel rekabete günün birinde yenik düşmesi kaçınılmazdır. Küresel rekabet ortamında işletmeler dünya çapında büyüyüp geliştikçe, rekabeti yeni ve gerçekçi düzeylere getirmekte, bunun başarılması için de yöneticiler güçlü yönetim sanatlarını uygulamak zorunda kalmaktadırlar (Ömürbek, 2003: 59).

Küresel rekabet ortamına uyum sağlamaya çalışan işletmelerin temel amacı, evrensel karı maksimize edecek şekilde dünya çapında ekonomik faaliyetleri bütünleştirmek ve organize etmektir. Küresel şirketin her parçasının bütüne hizmet etmesi beklenen organik bir yapıdır (Bilge, 2004: 9).

Küresel rekabet ortamında işletmeler başarılarının kalıcı olması için müşterileriyle konuşmak, tedarikçi işletmelerle çalışmak, ekipler oluşturmak, hatta çoğu zaman rakipleriyle stratejik işbirliği oluşturmak zorundadırlar (Tekin ve Ömürbek, 2003: 56).

İşletmelerin küresel rekabet ortamında hayatta kalması için atılacak en önemli adım ise işletme yapılarının ve anlayışlarının önemli ölçüde değişmesidir. Küreselleşme, süreci işletmelerin yeni koşullara uygun olarak kendilerini değiştirmeleri gerektiği sonucunu ortaya çıkarmıştır ve zaman içerisinde daha çok işletme bu değişimin zorunluluğunu anlayıp değişimle birlikte tekrar yapılanmaya gitmiştir (Güzelcik, 1997: 81).