• Sonuç bulunamadı

Küresel rekabet ortamında işletmelerin teknoloji ve AR-GE yönetimlerinin etkileri üzerine araştırma ve örnek bir uygulama

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Küresel rekabet ortamında işletmelerin teknoloji ve AR-GE yönetimlerinin etkileri üzerine araştırma ve örnek bir uygulama"

Copied!
206
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İŞLETME ANABİLİM DALI

ÜRETİM YÖNETİMİ VE PAZARLAMA BİLİM DALI

KÜRESEL REKABET ORTAMINDA İŞLETMELERİN

TEKNOLOJİ VE AR-GE YÖNETİMLERİNİN ETKİLERİ

ÜZERİNE ARAŞTIRMA VE ÖRNEK BİR UYGULAMA

Afra HORASAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin İLERİ

Konya–2010

 

 

 

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Üretim Yönetimi ve Pazarlama Alanı Yüksek Lisans Programı dahilinde hazırlanan bu yüksek lisans tez çalışmasında Küresel Rekabet Ortamında İşletmelerin Ar-Ge ve Teknoloji Yönetimlerinin Etkileri Üzerine bir çalışma yapılmış ve bunun Türkiye’deki Şeker Fabrikaları Üzerine analizini bir araştırma ile değerlendirilmiştir.

Tez konusunun seçilmesinde ve çalışmanın hazırlanmasında katkıda bulunan kıymetli hocam tez danışmanım Yrd.Doç. Dr. Hüseyin İleri’ye, çalışmam boyunca her türlü desteği sağlayan canım aileme, tez çalışmamda karşılaştığım zorluklarda yardımlarını esirgemeyen arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.

(5)

ÖZET

Baş döndürücü hızla gelişen, rekabetin her geçen gün daha da arttığı bilgi çağında teknolojiye ve Ar-Ge’ye büyük önem verilmesiyle işletmeler, kalıcı ve sürdürülebilir kârlı bir büyümeyi sağlarlar. İşletmenin yapısına ve içinde bulunduğu koşullara uygun bir Ar-Ge ve teknoloji yönetimleri benimseyen ve uygulayan küçük veya büyük işletmeler geliştirdikleri başarılı yeniliklerle pazarda ve teknolojide önemli bir üstünlük sağlayabilmektedirler. Küresel rekabet ortamında teknoloji yönetiminin ve Ar-Ge yönetiminin önemini kavrayan ve teknolojiyi üreten, geliştiren, teknolojiye hakim olan ve üzerine yoğunlaşan işletmeler, lider işletmeler olarak dünyaya istedikleri şekilde yön verebilmektedirler. Bu çalışmada, küreselleşme, teknoloji, Ar-Ge ve rekabet kavramları şeker fabrikaları çerçevesinde incelenmiş ve önemi açıklanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, Rekabet, Teknoloji, Ar-Ge, Ar-Ge Yönetimi

ABSTRACT

In the age of information that dizzying fast growing increasing competition day by day, companies provide permanent and sustainable profitable growth by given a great importance to technology and R&D. The small and large companies wich are adopting in the stuaition and the structure of the company, can head by successful innovations in market and technology. At this global competitive enviroment, companies that understand the importance of technology management and R&D management, produce developing and mastering the major innovative technologies lead the world. In this study, globalization, technology,R&D and competition are analyzed in the context of sugar factories and explained the importance of the business.

Key Words : Globalization, Competition, Technology, R&D, R&D Management

(6)

İÇİNDEKİLER

Önsöz ... i

Özet ... ii

İçindekiler ... iii

Simgeler ve Kısaltmalar ... vi

Tablolar Listesi ... vii

Şekiller Listesi ... xi

Giriş ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM - KÜRESELLEŞME VE REKABET ... 4

1.1. Küreselleşme ve Küresel Rekabet Ortamı ... 4

1.1.1 Küreselleşme Kavramı, Tanımı ve Önemi ... 4

1.1.2.Küreselleşmenin Gelişimi ... 9

1.1.3.Küreselleşmenin Boyutları ... 11

1.1.3.1.Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu ... 11

1.1.3.2.Küreselleşmenin Siyasi Boyutu ... 13

1.1.3.3.Küreselleşmenin Kültürel Boyutu ... 14

1.1.4.Küresel Rekabet ve Küresel Rekabet Ortamı ... 15

1.1.4.1.Küresel Rekabet ... 15

1.1.4.2.Küresel Rekabet Ortamı ... 18

1.1.5.Küreselleşmenin Teknolojiyle İlişkisi ... 19

1.1.6.Küreselleşmenin Ar-Ge İle İlişkisi ... 21

1.1.7.Küreselleşmenin Rekabet İle İlişkisi ... 23

1.1.8.Küreselleşme Sürecinde İşletmelerin Uluslararasılaşma Süreci ... 25

1.1.9.Küreselleşmenin Sonucu ... 26

1.2. Rekabet Olgusu ve Rekabet Stratejileri ... 28

1.2.1.Rekabet Kavramı ... 28

1.2.2.Rekabet Gücü Kavramı Ve Önemi ... 32

1.2.3.Rekabetin Amacı ... 34

1.2.4.Rekabetüstünlüğü Kavramı ve Rekabetçi Üstünlük ... 35

(7)

1.2.5.1. Değer Zincirini Oluşturan Faaliyetler ... 40

1.2.6. Rekabet Stratejisi ve M. Porter’ın Sektörlerin Yapısal Analizi ... 42

1.2.6.1. Rekabet Stratejisi ... 42

1.2.6.2. M. Porter’ın Sektör Beş Kuvvet Analizi ... 46

İKİNCİ BÖLÜM - ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME (AR-GE) VE TEKNOLOJİ ... 48

2.1. Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) Kavramı, Yönetimi ve İşletmelerin Rekabetine Etkisi ... 48

2.1.1.Ar-Ge Kavramı ... 48

2.1.2.Araştırma Geliştirmenin Nedenleri ... 51

2.1.3.Araştırma ve Geliştirmenin Önemi ... 52

2.1.4.Ar-Ge Yönetimi ... 54

2.1.4.1.Temel araştırma ... 56

2.1.4.2.Uygulamalı Araştırma ... 57

2.1.4.3.Geliştirme ... 58

2.1.5.Ar-Ge ve Rekabet İlişkisi ... 59

2.2.Teknoloji Kavramı, Tanımı, Yönetimi ve İşletmelerin Rekabetine Etkisi ... 61

2.2.1.Teknolojinin Tanımı Ve Teknolojiyle İlgili Kavramlar ... 62

2.2.2.Teknolojik Gelişme ... 64

2.2.3.Teknolojik Değişim ... 67

2.3.Teknoloji Yönetimi ... 69

2.4.Teknoloji Yönetimi Kapsamı ... 72

2.4.1.Teknolojik Transfer ... 72

2.4.2.Teknoloji Transferi Ve Gelişmekte Olan Ülkeler ... 73

2.4.3.Teknoloji Yönetimi Aşamaları ... 77

2.5.Teknoloji Yönetiminin Rekabete Etkisi ... 78

2.5.1.Teknolojik Rekabet Stratejileri ... 80

(8)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM - TÜRKİYE’DEKİ ŞEKER FABRİKALARININ AR-GE

VE TEKNOLOJİ YÖNETİMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ... 89

3.1.Küresel Rekabet, Türkiye’de Teknoloji ve Ar-Ge ... 89 

3.2.Türkiye’de Teknoloji Ve Ar-Ge ... 98 

3.2.1. Ar-Ge’nin İşletmeler Açısından Stratejik Boyutu ... 98

3.2.2. İşletmelerin Büyüklüğünün Ar-Ge ve Teknoloji Yönetimi Arasındaki İlişki ... 99

3.2.3.Türkiye’de Devletin Ar-Ge ve Teknolojiye Verdiği Önem Ve Yatırımlar ... 100

3.2.4.Türkiye’deki Ar-Ge Harcamaları ... 103

3.3.Uygulama ... 107

3.3.1. Araştırmanın Amacı ve Hipotezları ... 107

3.3.1.1. Araştırmanın Amacı ... 107

3.3.1.2. Araştırmanın Hipotezleri ... 108 

3.3.2. Araştırmanın Yöntemi ... 109

3.3.2.1. Anket Formunun Hazırlanması ... 111 

3.3.2.2. Verilerin Kodlanması, Düzenlenmesi ve Analizi ... 111 

3.3.3. Araştırma Bulgularının Değerlendirilmesi ... 111

3.3.3.1. Araştırmaya Katılan İşletmeler Hakkında Genel Bilgiler ... 112 

3.3.3.2. İşletmelerin Uyguladıkları Rekabet Stratejileri Hakkında Bilgiler ... 115 

3.3.3.3. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Faaliyetleri Hakkında Bilgiler ... 128 

3.3.3.4. Araştırmaya Katılan İşletmelere Dair Oluşturulan Hipotezlerin Değerlendirilmesi ... 154 

Sonuç ... 167

Kaynakça ... 170

(9)

SİMGELER VE KISALTMALAR

SİMGELER KISATMALAR

AR-GE : Araştırma Geliştirme ABD : Amerika Birleşik Devletleri DPT : Devlet Planlama Teşkilatı

GATT : General Agreement on Tariffs and Trade GSYİH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

KOBİ : Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler

OECD : Organization For Economic Co-operation and Development SPSS : Statistical Package for Social Sciences

TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası

TÜBİTAK : Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

TÜSİAD : Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği URAK : Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu WEF : World Economic Form

(10)

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa No Tablo-3.1. 2009-2010 Küresel Rekabet Endeksi Sıralaması ve 2008-2009 Küresel

Rekabet Endeksi Sıralaması Karşılaştırılması ... 91

Tablo-3.2. 2009-2010 Küresel Rekabet Endeksi ... 93

Tablo-3.3. 2009-2010 Küresel Rekabet Endeksi ... 96

Tablo-3.4. 2009-2010 Küresel Rekabet Endeksi ... 97

Tablo-3.5. Türkiye’de Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla(GSYİH) içindeki payı ... 104

Tablo-3.6. Ar-Ge Harcamalarını Finanse Eden Kurumlar ... 106

Tablo-3.7. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayıları ... 112

Tablo-3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Mülkiyet Durumları ... 113

Tablo-3.9. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Hitap Ettikleri Pazarlar ... 114

Tablo-3.10. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Hitap Ettikleri Pazarlarla İlgili Rekabet Stratejisi/Maliyet Liderliği ... 115

Tablo-3.11. Hitap Edilen Pazarlarla İlgili Rekabet Stratejisi/Ürün Hizmet Farklılaştırılması ... 116

Tablo-3.12. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Hitap Ettikleri Pazarlarla İlgili Rekabet Stratejisi/Maliyete Odaklanma ... 117

Tablo-3.13. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Hitap Ettikleri Pazarlarla İlgili Rekabet Stratejisi/Farklılaştırmaya Odaklanma... 118

Tablo-3.14. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Unsurları/Fiyat ... 119

Tablo-3.15. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Unsurları/Kalite ... 119

Tablo-3.16. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Unsurları/Yenilik-Teknoloji .... 120

Tablo-3.17. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Stratejileri/Saldırgan Strateji ... 121

Tablo-3.18. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Stratejileri/Takipçi Strateji ... 122

Tablo-3.19. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Stratejileri/Savunmaya Yönelik Strateji ... 123

Tablo-3.20. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Stratejileri/Fırsatları İzlemeye Yönelik Strateji ... 124 Tablo-3.21. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Stratejileri/Geleneksel Strateji . 125

(11)

Tablo-3.22. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Geliştirme Durumları ... 126 Tablo-3.23. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Transferi İçin Kullandıkları Bilgi Kaynakları ... 128 Tablo-3.24. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Seçimlerinde Etkili Olan

Faktörler/Stratejik Faktörler ... 129 Tablo-3.25. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Seçimlerinde Etkili Olan

Faktörler/Ekonomik Faktörler ... 130 Tablo-3.26. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Seçimlerinde Etkili Olan

Faktörler/Müşterilere Yansıyacak Olumlu Etkiler ... 131 Tablo-3.27. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Seçimlerinde Etkili Olan

Faktörler/Tedarikçilere Yansıyacak Olumlu Etkiler ... 132 Tablo-3.28. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimine Sahip Olma Durumları 133 Tablo-3.29. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimi Oluşturma

Nedenleri/Rakiplerin Tutum ve Davranışları ... 134 Tablo-3.30. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimi Oluşturma

Nedenleri/Müşterilerin İstek ve Beklentilerini Karşılama ... 135 Tablo-3.31. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimi Oluşturma

Nedenleri/Şirketin Genel Stratejisi ... 136 Tablo-3.32. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Biriminde Yapılan

Faaliyetler/Temel Araştırmalar ... 137 Tablo-3.33. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Biriminde Yapılan

Faaliyetler/Uygulamalı Araştırmalar ... 138 Tablo-3.34. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Biriminde Yapılan

Faaliyetler/Geliştirme ... 139 Tablo-3.35. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimlerinin Temel ve Stratejik İşbirliği Yaptığı Kuruluşlar ... 140 Tablo-3.36. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Maliyetleri Azaltma ... 142 Tablo-3.37. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

(12)

Tablo-3.38. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Hız ... 144 Tablo-3.39. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Esneklik ... 145 Tablo-3.40. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Yeni Pazarlara Girme ... 146 Tablo-3.41. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ İşletmelerin Rekabet Gücünü Artırdı ... 147 Tablo-3.42. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Ürün Çeşidi Arttı ... 148 Tablo-3.43. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ İsraflar Önlendi ... 149 Tablo-3.44. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ İşletmeye Daha Dinamik Bir Yapı Kazandırdı ... 150 Tablo-3.45. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Projelerinin Hangi Kriterler

Üzerinde Ağırlıklı Durdukları/Ürün Odaklılık ... 151 Tablo-3.46. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Projelerinin Hangi Kriterler

Üzerinde Ağırlıklı Durdukları/Süreç Odaklılık ... 152 Tablo-3.47. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çiftçi Pancar Bedellerinin Hangi Kriter Üzerinden Değerlendirildiği ... 152 Tablo-3.48. Hitap edilen pazarlarla ilgili rekabet stratejisi/maliyet liderliği ile rekabet unsurları /Fiyat ... 154 Tablo-3.49. Hitap edilen pazarlarla ilgili rekabet stratejisi/maliyet liderliği ile rekabet unsurları /Fiyat ... 155 Tablo-3.50. Teknoloji Geliştirme Durumu İle Teknoloji İçin Bilgi Kaynakları Ar-Ge Faaliyetleri ... 156 Tablo-3.51. Teknoloji Geliştirme Durumu İle Teknoloji İçin Bilgi Kaynakları

Üniversiteler ... 157 Tablo-3.52. Ar-Ge Birimi Oluşturmanızın Temel Nedenleri/Müşterilerin İstek ve

Beklentilerini Karşılama İle Ar-Ge Biriminde Yapılan Faaliyetler/Temel

(13)

Tablo-3.53. Ar-Ge Birimi Oluşturmanızın Temel Nedenleri/Müşterilerin İstek ve Beklentilerini Karşılama İle Ar-Ge Biriminde Yapılan Faaliyetler/Uygulamalı

Araştırmalar ... 159 Tablo-3.54. Ar-Ge Birimi Oluşturmanızın Temel Nedenleri/Müşterilerin İstek ve

Beklentilerini Karşılama İle Ar-Ge Biriminde Yapılan Faaliyetler/Geliştirme ... 161 Tablo-3.55. Ar-Ge Birimi Oluşturmanızın Temel Nedenleri/Rakiplerin Tutum ve

Davranışları İle Ar-Ge Biriminde Yapılan Faaliyetler/Temel Araştırmalar ... 162 Tablo-3.56. Ar-Ge Birimi Oluşturmanızın Temel Nedenleri/Rakiplerin Tutum ve

Davranışları İle Ar-Ge Biriminde Yapılan Faaliyetler/Uygulamalı Araştırmalar ... 163 Tablo-3.57. Ar-Ge Birimi Oluşturmanızın Temel Nedenleri/Rakiplerin Tutum ve

(14)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 1.1. Rekabet Ortamını Şekillendiren Dinamikler ... 34

Şekil-1.2. Değer zinciri Modeli ... 39

Şekil-1.3. Rekabet Stratejisi Çarkı ... 43

Şekil-1.4. Rekabet Stratejisinin Kurulduğu Bağlam ... 44

Şekil-1.5. Sektördeki Rekabeti Güdüleyen Güçler ... 46

Şekil-2.1. Yapılabilir Projelerin Etüdü ve Seçimi ... 57

Şekil-2.2. Teknolojik Gelişmede Lineer Model ... 66

Şekil-2.3. Teknoloji Yönetiminin İlişki Halinde Olduğu Diğer Fonksiyonel Birimler .... 70

Sekil-2.4. Değişim Dinamikleri ... 79

Şekil-2.5. Bir Ar-Ge İşletmesinin Gerçekleştirdiği Farklı Roller ... 84

Şekil-3.1. Toplam Yurtiçi Ar-Ge Harcaması ... 103

Şekil-3.2. Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı ... 103

Şekil-3.3. Gerçekleştirilen Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları ... 105

Şekil-3.4. Gerçekleştirilen Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları Oranı ... 106

Şekil-3.5. Araştırmada Uygulanan Yöntem ... 110

Şekil-3.6. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Mülkiyet Durumları ... 113

Şekil-3.7. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Hitap Ettikleri Pazarlar ... 114

Şekil-3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Hitap Ettikleri Pazarlarla İlgili Rekabet Stratejisi/Maliyet Liderliği ... 116

Şekil-3.9. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Hitap Ettikleri Pazarlarla İlgili Rekabet Stratejisi/Maliyete Odaklanma ... 117

Şekil-3.10. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Hitap Ettikleri Pazarlarla İlgili Rekabet Stratejisi/Farklılaştırmaya Odaklanma... 118

Şekil-3.11. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Unsurları/Fiyat ... 119

Şekil-3.12. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Unsurları/Kalite ... 120

Şekil-3.13. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Unsurları/Yenilik-Teknoloji ... 121

Şekil-3.14. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Stratejileri/Saldırgan Strateji ... 122

(15)

Şekil-3.16. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Stratejileri/Savunmaya Yönelik Strateji ... 124 Şekil-3.17. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Stratejileri/Fırsatları İzlemeye Yönelik Strateji ... 125 Şekil-3.18. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Stratejileri/Geleneksel Strateji .. 126 Şekil-3.19. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Geliştirme Durumları ... 127 Şekil-3.20. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Transferi İçin Kullandıkları Bilgi Kaynakları ... 128 Şekil-3.21. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Seçimlerinde Etkili Olan

Faktörler/Stratejik Faktörler ... 130 Şekil-3.22. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Seçimlerinde Etkili Olan

Faktörler/Ekonomik Faktörler ... 131 Şekil-3.23. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Seçimlerinde Etkili Olan

Faktörler/Müşterilere Yansıyacak Olumlu Etkiler ... 132 Şekil-3.24. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Teknoloji Seçimlerinde Etkili Olan

Faktörler/Tedarikçilere Yansıyacak Olumlu Etkiler ... 133 Şekil-3.25. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimine Sahip Olma Durumları . 134 Şekil-3.26. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimi Oluşturma

Nedenleri/Rakiplerin Tutum ve Davranışları ... 135 Şekil-3.27. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimi Oluşturma

Nedenleri/Müşterilerin İstek ve Beklentilerini Karşılama ... 136 Şekil-3.28. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimi Oluşturma

Nedenleri/Şirketin Genel Stratejisi ... 137 Şekil-3.29. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Biriminde Yapılan

Faaliyetler/Temel Araştırmalar ... 138 Şekil-3.30. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Biriminde Yapılan

Faaliyetler/Uygulamalı Araştırmalar ... 139 Şekil-3.31. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Biriminde Yapılan

Faaliyetler/Geliştirme ... 140 Tablo-3.32. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Birimlerinin Temel ve Stratejik İşbirliği Yaptığı Kuruluşlar ... 141

(16)

Şekil-3.33. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Maliyetleri Azaltma ... 142 Şekil-3.34. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Kalitede Artışlar ... 143 Şekil-3.35. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Hız ... 144 Şekil-3.36. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Esneklik ... 145 Şekil-3.37. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Yeni Pazarlara Girme ... 146 Şekil-3.38. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ İşletmelerin Rekabet Gücünü Artırdı ... 147 Şekil-3.39. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ Ürün Çeşidi Arttı ... 148 Şekil-3.40. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ İsraflar Önlendi ... 149 Şekil-3.41. Araştırmaya Katılan İşletmelere Son 5 Yılda Ar-Ge Biriminin

Kazandırdıkları/ İşletmeye Daha Dinamik Bir Yapı Kazandırdı ... 150 Şekil-3.42. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Projelerinin Hangi Kriterler

Üzerinde Ağırlıklı Durdukları/Ürün Odaklılık ... 151 Şekil-3.43. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ar-Ge Projelerinin Hangi Kriterler

Üzerinde Ağırlıklı Durdukları/Süreç Odaklılık ... 152 Şekil-3.44. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çiftçi Pancar Bedellerinin Hangi Kriter Üzerinden Değerlendirildiği ... 153

(17)

GİRİŞ

Tüm dünyada 1980’li yılların ortasından itibaren küreselleşme çok daha belirgin olarak hissedilmeye başlanmıştır. Küreselleşme ile, ulus-devlet egemenliği güç kaybetmekte ve kültürler birbirlerine daha da yakınlaşmaktadır. Aynı zamanda, ekonomik küreselleşme açısından rekabet çok büyük önem kazanmakta ve küresel rekabet, ülkeleri sürekli teknolojik gelişmelere ve araştırma geliştirme yapmaya itmektedir.

Dünya düzeyinde verimliliği ve büyümeyi teşvik eden küreselleşme eğilimi mal ve faktör piyasasındaki rekabeti arttırmış ve ulusal şirketlerin ve malların korunmasına ve desteklenmesine yönelik politikaların yürütülmesi zorlaşmıştır.

Özellikle artan küreselleşme ile, dünyanın herhangi bir bölgesinde ortaya çıkan bir teknolojik yeniliğin, dünyanın geri kalan bölgelerini etkilemesi kaçınılmaz olmuştur. Mal, hizmet ve bilgi üretimi yapan işletmeler, bu değişimlere ayak uyduramadıkları ve doğru zamanda doğru kararlar alıp hayata geçiremedikleri takdirde, yaşamlarının sona ermesi de dahil olmak üzere bir çok problemle karşı karşıya kalabilmektedirler. Her geçen gün yeni üretim teknolojilerinin ortaya çıkması, işletmeleri rakipleri karşısında zayıf duruma düşürebilmektedir. Bununla birlikte hızla değişen çevreye uyum ve müşteri taleplerine yeterli ölçüde cevap verilmesi zorunluluğu, değişiklikleri önceden tahmin etmeyi ve bu değişikliklere uyum sağlamayı gerektirmektedir.

Teknoloji ve Ar-Ge işletmelerin alanları ile ilgili ele aldığı önemli konulardan biridir. Küreselleşme sürecinin giderek hız kazanmasının ve etki alanını genişletmesinin en önemli nedeni teknolojik yeniliklerin üretimi ve toplumu dönüştürmesidir. Teknolojik yeniliklerin hayata geçme süreleri giderek kısalmaktadır. Bu yarışta geri kalmamak için gerekli donanımlara sahip olmak makro bazda ülkeler mikro bazda da işletmeler açısından giderek önem kazanmaktadır. Küresel ve yerel piyasalarda değişime uyum sağlamadan ayakta kalmanın

(18)

imkânsızlığını fark eden işletmeler, vizyonları çerçevesinde Ar-Ge ve teknolojiye yaptıkları yatırımları arttırmaktadırlar. Yoğun Ar-Ge sonucunda elde edilen buluşları teknolojiye dönüştürerek toplumların hizmetine sunmak en önemli amaç haline gelmektedir. İşletmeler, rekabetin artması ve müşteri taleplerindeki hızlı farklılaşmalar nedeniyle teknoloji değişimlere araştırma ve geliştirmenin önemine daha hassas yaklaşmaya başlamıştır.

Teknolojik gelişmelerle belirsizlik ortamı oluşturmakta, insanların birbirleriyle iletişimini kolaylaştırdığı için ise küreselleşmeyi ortaya çıkarmakta ve buna bağlı olarak da uluslararası rekabeti oluşturmaktadır. Bu rekabette, üstünlük sağlayabilmeleri için de firmaların, öncelikle Ar-Ge yönetimine önem vermesi ve teknolojiye ulaşması sonra da teknolojiyi yönetmesi kaçınılmaz bir hal almaktadır.

Dünyadaki ekonomik ve siyasi yöndeki değişmeler, küreselleşmenin gitgide hız kazanması işletmeler arası yoğun rekabet ortamını oluşturmaktadır. İşletmeler artık yurtiçindeki işletmelerle değil, yurtdışındaki uluslararası işletmelerle de rekabet durumundadırlar. Günümüz yoğun rekabet ortamında işletmeler karlarını büyümelerini, varlıklarını sürdürebilmeleri, kaynaklarının etkin kullanılması için teknolojik gelişmelerine ve Ar-Ge faaliyetlerine önem vermeleri gerekmektedir.

İleri teknoloji alanlarında, ülkeler arasında amansız bir yarışma hüküm sürmektedir. Bu yarışmada teknolojiyi iyi yönetenler ve bilgi teknolojilerini en etkin kullananlar kazanırken, teknolojiyi iyi yönetemeyenleri ise teknolojinin kendilerini yönetmesi tehlikesi kapılarında beklemektedir. Yaşamımızın her noktasına etkili hale gelen teknolojinin her düzeyde yönetilmesi gerekmektedir.

İşletmeler, gerek rekabetin artması ve gerekse taleplerdeki hızlı farklılaşmalar yönünden teknolojik değişimlerden ve Ar-Ge yönetiminden en çok etkilenen kurumlardır. Mal, hizmet ve bilgi üretimi yapan işletmeler, bu değişimlere ayak uyduramadıkları ve doğru zamanda doğru kararlar alıp hayata geçiremedikleri takdirde, yaşamlarının sona ermesi de dahil olmak üzere bir çok problemle karşı karşıya kalabilmektedirler. Her geçen gün yeni üretim teknolojilerinin ortaya

(19)

çıkması, işletmeleri rakipleri karşısında zayıf duruma düşürebilmektedir. Bununla birlikte hızla değişen çevreye uyum ve müşteri taleplerine yeterli ölçüde cevap verilmesi zorunluluğu, değişiklikleri önceden tahmin etmeyi ve bu değişikliklere uyum sağlamayı gerektirmektedir. İşletmelerde teknoloji yönetimi bağlamında üretim ve yönetim teknolojileri değişime uyum sağlamada ve rekabette ön plana çıkmaktadır.

Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde küreselleşme ve rekabet konuları üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde ise, Ar-Ge, teknoloji ve yönetimleri üzerinde durulmuştur.

Son bölüm ise çalışmanın araştırma bölümünü oluşturmaktadır. Küresel rekabet ortamında Türkiye’deki Şeker Fabrikaların Ar-Ge ve teknoloji yönetimleri ve rekabet durumları incelenmiştir.

(20)

BİRİNCİ BÖLÜM

1. KÜRESELLEŞME VE REKABET

1.1. Küreselleşme ve Küresel Rekabet Ortamı

1.1.1. Küreselleşme Kavramı, Tanımı ve Önemi

Baş döndürücü hızla yaşadığımız teknolojik değişiklik bize enformasyon çağı, bilgi toplumu, küreselleşme gibi kavramlar hediye etmiştir (Külünk, 2005; 13).

Modern toplumlardan önceki toplumlarda, yaşam içine kapanık bir yapıya sahipti. İletişim teknolojisi olmadığı için ilişkiler yüz yüze gelişmekte idi ve buda ilişkilerin coğrafi sınırlarını oldukça daraltmaktaydı. Böylece toplumlardan etkilenme ya da onları etkilemek mümkün değildi. Küreselleşme ile birlikte mekan ve zaman kavramlarının coğrafi sınırları ortadan kalkmaya başladı (Açıkalın, 2006: 155).

Küreselleşme ile ortaya çıkan köklü yapısal değişmede sanayi toplumu yerini giderek tamamen yapısal farklar gösteren bilgi toplumuna bırakmaktadır. Farklı paradigmalara dayanan bilgi toplumda, fabrika ve maddi üretim toplumun temel özelliği olma niteliğini kaybetmekte, bunun yerine sembolik unsurların önem kazandığı bilgi üretimi önem kazanmaktadır. Benzer biçimde, sanayi toplumunda stratejik rol oynayan sermaye, yerini bilgiye bırakmakta ve üretim faktörleri arasında önemli yeri olan hammadde ve işgücü önemini giderek kaybetmektedir (Bayraç, 2009:3).

Teknoloji ve iletişim teknolojisindeki devasa gelişmeler ülkeleri ekonomiden, siyasete kadar pek çok alanda birbirlerine doğru iyice yakınlaştırmıştır. Teknolojik

(21)

gelişmeler ve bunların ortaya koyduğu iletişim ve bilgi ağındaki ilerlemeler dünyayı adeta ‘global bir köy’e dönüştürmüştür (Aktan, 2009: 1).

1980’li yıllardan itibaren oldukça fazla kullanılmaya başlanan küreselleşme kavramı, tarihsel süreç içinde hep varolmuştur. Fakat sanayi devrimi ile birlikte hızlanma eğilimi göstermiştir. Özellikle 20. yüzyılda, uluslararası ticaretin ve yatırımların artması, bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler küreselleşme sürecinin hızını arttırmıştır. Sonuçta küreselleşme süreci dünya üzerinde bulunan her ülkeyi ekonomik, sosyal, politik ve kültürel olmak üzere farklı şekillerde etkilemiştir (Uysal, 2003: 301).

Küreselleşme, iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda bazı ortak değerlerin yerel ve milli sınırları aşarak dünya çapında yayılmasını ifade etmektedir. İktisadi alanda hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde benimsenen iktisadi sistem ve buna bağlı olarak uygulanan iktisat politikaları giderek benzerlik göstermektedir. Reel sosyalizmin çöküşü ile birlikte dünyada liberal ekonomik düzen, yani serbest piyasa ekonomisi giderek küreselleşiyor. Tüm Dünyada kamu ekonomisinin görev ve fonksiyonları yeniden tanımlanmaya çalışılmaktadır (Çavuş, 2006: 4).

Küreselleşme kavramı; sermayenin serbest dolaşımına ve ulusal ekonomilerin giderek küresel finans piyasaları tarafından güdülmesi olgusuna işaret eder (Soros, 2003: X).

Küreselleşme, iktisadi anlamda pazar ekonomisinin, siyasi anlamda ise liberal demokratik düzenin ve hukuk devletinin bütün dünya yüzeyine yayılması olarak algılanabilir. Ekonomik alanda ulusal ve giderek bölgesel ölçeklerin sınırına dayanan iktisadi aktörler çok uluslu şirketler sonrasında küresel düzeyde yatırımı düşünmeye başladı. Teknolojik gelişmenin, özellikle iletişim teknolojisinin öncülük ettiği gelişmelere paralel olarak gündeme gelen küreselleşme süreci de böylelikle hız kazanmaya başladı (Çiçek, 2003: 39).

(22)

Küreselleşme; mal, para ve sermaye hareketlerinin uluslararası serbestçe dolaşımı; demokrasi insan hakları ve hukukun üstünlüğünün giderek ülkelerin gönüllü benimsemeleriyle yaygınlaşmasıdır (Toprak, 2001: 58).

Küreselleşme; ülkeler arasındaki iktisadi, siyasi, sosyal ilişkileri yaygınlaşması ve gelişmesi, ideolojik ayrımlara dayalı kutuplaşmaların çözülmesi, farklı toplumsal kültürlerin, inanç ve beklentilerin daha iyi tanınması, ülkeler arasındaki ilişkilerin yoğunlaşması gibi farklı görünen ancak birbirleriyle bağlantılı olguları oluşturmaktadır. Küreselleşme maddi ve manevi değerlerin ve bu değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin ulusal sınırları aşarak, dünya çapında yayılması anlamına gelmektedir. Bu değerler, iktisadi nitelikte olabildiği gibi siyasi, sosyal ve kültürel özellikleri de olabilmektedir (Güzelcik, 1997: 17).

Bir diğer tanıma göre, küreselleşme üretim ve işbölümünün uluslararasılaştığı, güneyden kuzeye yeni bir işçi göçünün başladığı ve yeni bir rekabet çevresinin ortaya çıktığı, bütün bu süreçleri hızlandıran ve devleti küreselleşen dünyanın birer birimi konumuna sokan bir trend olarak tanımlıyor (Çalış, 2003: 36).

Küreselleşmenin temel belirleyicilerinden birisi bilginin bugüne kadar görülmemiş bir hızla üretilmesi ve iletilmesidir. Bilginin, teknolojinin, sermayenin birkaç saniye içerisinde binlerce kilometre uzaklara taşınabildiği bir dünyada yaşıyoruz (Çiçek, 2003: 41).

Bilginin süreçlere uygulanması, teknolojik gelişmeleri iletişim ve ulaşım alanlarındaki gelişmeler Dünya’nın herhangi bir yerindeki değişimin, başka bir bölgeye kolayca taşınabilmeleri imkanlarını beraberinde getirmiştir. Bu gelişmeler sonucunda, en büyük güç kaynağı olan bilgiye ulaşan işletmeler, kişiler ve işletmeler açısından hem kolay hem de oldukça önemli faaliyetler oluşmuştur. Bu gelişmeler küreselleşme sürecinin başlangıcı sayılmaktadır (Bilge, 2004: 6).

(23)

Geniş bir tanımla küreselleşme; uluslararası sistem ile ve birbiriyle dünya ekonomisinin birleşen parçalarının tamamen bütünleşmesi sürecidir (TCMB, 2002: 58).

Küreselleşme; ülkeler arasında mal, hizmet, uluslararası sermaye akımları ve teknolojik gelişimin hızlı bir şekilde artması ve serbestleşmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik gelişmeyi ifade eder. Ülkelerin birbirleriyle olan mal alım-satım işlemleri, çeşitliliği, değer artışları hizmetleri uluslararası sermaye akımları, teknolojinin çok hızlı ve yaygın bir şekilde yükseltilmesi ve bu sayıların ülkeler arasında giderek serbestleşmesi sayesinde ekonomik gelişmeyi ifade eder (Bilge, 2004: 4).

Küreselleşme, kimi zaman ekonomik ilişkilerdeki yaygınlaşma ve gelişme kimi zaman liberalleşme, kimi zamanda kültürlerin inançların ideallerin sınır dışına taşarak daha fazla birbirine benzemesi anlamında kullanılan bu kavram en genel şekli ile her türlü değer ve birikimin devlet sınırını taşarak daha fazla birbirine benzemesi anlamında kullanılan bu kavram, en genel şekli ile her türlü değer ve birikimin devlet sınırını aşarak, Dünya çapında yaygınlaşmasını gösterir. Bu değerler para mal gibi inançlar, kültürel özellikler, idealler gibi soyut değerler olabilmektedir (Güzelcik, 1997: 18).

Küreselleşme ülkeler arasındaki ekonomik, siyasi, sosyal ilişkilerin yaygınlaşması ve genişlemesi, farklı toplumsal kültürlerin, inanç ve beklentilerin daha iyi tanınması, ülkeler arasındaki ilişkilerin yoğunlaşması gibi farklı görünen ancak birbirleriyle bağıntılı olguları içeren, maddi ve manevi değerlerin ve bu değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin ulusal sınırları aşarak dünya çapında yayılması sürecidir (Tanrıverdi, 2004: 8).

Değişimin kaçınılmazlığı belki Herakleitos’tan bu yana insanların farkında olduğu bir konu. Gerek canlı organizmaların hayatında, gerekse toplumsal süreçte değişim kaçınılmaz ve çoğu zaman engellenmez bir olgu. Var olmak demek aynı zamanda değişmek demektir. Yani varlık eşittir değişim.

(24)

Bir Çin atasözü şöyle der; rüzgâr esmeye başlayınca aptallar duvar örer, akıllılar ise yel değirmeni yapar. Duvar örmekle belki rüzgârın etkisinden korunursunuz, ancak rüzgardan yararlanma fırsatını da kaçırırsınız (Çiçek, 2003: 43).

Küreselleşme ticarette siyasal sınırların giderek ortadan kalkması ve rekabetin artması sonucu firmaları daha iyi olmaya ve bunun içinde yeni organizasyonlara zorluyor (Çiçek, 2003: 45).

Dünya düzeyinde verimliliği ve büyümeyi teşvik eden küreselleşme eğilimi, mal ve faktör piyasalarındaki rekabeti arttırmış ve ulusal şirketlerin ve malların korunmasına ve desteklenmesine yönelik politikaların yürütülmesini daha da zorlaştırmıştır. Önceleri sadece ulusal politikalar kapsamında ele alınan sanayileşme, vergilendirme gibi konular, küreselleşmenin sonucu olarak, uluslararası boyutta da önem kazanmaya başlamıştır (Aydemir, 1998: 45).

Öyleyse yapılması geren şey işletmelerin küreselleşme süreci anlayarak hataya düşmeye izin vermeden sürece en iyi şekilde uyum sağlamalıdırlar (Çiçek, 2003: 46).

Küreselleşen piyasalarda bugün birçok işletme çok daha rekabetçidir. Rakipler dünyanın neresinde olursa olsun, ticari olarak başarılı olan yeni ürün ve hizmetlere çok çabuk ulaşırlar. Örneğin, internet kullanarak araştırma yapmak, haftalar değil, dakikalar alır. Bu, rakipleri aynı piyasa fırsatlarında harekete geçirir ve bu şekilde, iyi bir fikir genellikle kopyalanabilir ve yeni bir öneri yıllardan ziyade aylar içinde gelişebilir (Lowe ve Marriott, 2006: 201).

Küresel pazarlarda başarılı olmak isteyen işletmeler için üç temel kural vardır. Birincisi kendi kendine hizmet. Küreselleşme her işletmenin bilişim teknolojisine yatırım yapmasını ve bilişim teknolojilerinin kullanımını en iyi şekilde yapmasını gerektirmektedir. Çoğu başarılı işletme bilişim teknolojilerini bir rekabet üstünlüğü aracı haline dönüştürebilmektedir. İkinci kural, müşterilere yakınlaşmak

(25)

ve ihtiyaçlarını onlardan önce anlamak, Üçüncü kural teknolojinin önemi arttığı için en akıllı işletmeler gelişme sürecini müşterilere sunmaktadır (Ömürbek, 2003: 20).

Küreselleşme ile ilgili ne yönde bir tavır-karşıt, yandaş, tavırsız yada temkin alınırsa alınsın; küreselleşme, mutlak varlığı tartışılmaz ve gelişmesi durdurulamayan bir fenomen olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşadığımız yer içinde bulunduğumuz kültür, ideolojimiz vs. ne olursa olsun, bu süreç bizi bir şekilde etkilemektedir (Seymen ve Bolat, 2005: 23).

1.1.2. Küreselleşmenin Gelişimi

Dünya’da küreselleşme ve bölgesel entegrasyon hareketleri II. Dünya Savaşı’ndan sonra artmaya başlamıştır. Siyasal sınırlarla, ekonomik sınırların giderek ortadan kalkması şeklinde tanımlanan küreselleşme olgusu, aslında iki yüzyıldan fazla bir geçmişe sahip serbest ticaret savunucusunun bir uygulaması ya da sonucu sayılabilmektedir (Bilge, 2004: 8).

İkinci dünya savaşından sonra sayıları ve etkinlikleri önemli ölçüde artan uluslararası kuruluşların varlığı, siyasal ve politik etkinliklerin artık sadece ulus-devletlerle sınırlandırılamayacağını, dolayısıyla bugün ulusal ve uluslararası düzeyde politika belirlemede, küresel aktörleri göz önünde bulundurmayı gerekli kılan çok yönlü ve karşılıklı ilişkiler düzeni yaşanıyor (Tutar, 2000: 22). Bu dönemde devletin ekonomideki rolünün minimize edildiği edilmiş piyasa odaklı çözümler gibi kısa dönemli çözüm önerileri kabul görmeye başlamıştır (Ekodiyalog, 2010).

Ekonomik olayların küreselleşmenin ve bunun oluşturduğu durum genellikle 1960’larda ortaya çıktığı düşünülür. 1960, bir taraftan küresel şirketlerin ortaya çıktığı ve küresel düzeyde faaliyetlerini sürdürdüğü, diğer taraftan da ticari faaliyetlerin hızla geliştiği bir dönemdir. Ancak küresel faaliyetler, göreli olarak eski olsa da, bu işleyiş biçimini ifade eden kavram oldukça yenidir (Tutar, 2000: 21).

(26)

Bu konudaki somut adımlar GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması)’nın imzalanması ile atılmıştır (Aktan, 2004: 3).

Küreselleşme sürecinin başlangıcıyla birlikte pek çok işletme hayatta kalabilmek için, uluslararası faaliyetlere katılmak ve küresel yeterliliklerini arttırmak zorunda kalmışlardır. Böylece dünya çapında faaliyet gösteren çok uluslu işletmeler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu işletmeler gümrük tarifelerinden dolayı, ihracatta karşılaşılan güçlükleri aşmak kaygısıyla yabancı pazarlarda yatırım yapmak yöntemini uygulamışlardır. Bunların amacı, sermayenin ucuz olduğu yerden elde edilmesi ve en yüksek karı getireceği yerde kullanılmasıdır (Çağlıyan, 2002: 9-10).

Bu süreçte küresel firmalar önemli bir fonksiyon üstlenmekte ve bu firmalar vasıtasıyla teknoloji gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru yayılmaktadır. Telekomünikasyon, bilgi ve ulaşım teknolojisindeki hızlı gelişmeler, GATT, WTO ve IMF gibi uluslararası kuruluşların çabalarıyla dünya ekonomisinde sağlanan liberalleşme hareketleri, ülkelerin hızlı ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmede piyasa ekonomisinin önemini kavramaları, uluslararası firmaların sınır-ötesi satış yapma ve maliyet düşürmek amacıyla daha ucuz kaynak sağlama gibi faktörler ekonomik küreselleşmeye ortam hazırlamıştır (Aktan, 2004: 3).

Küreselleşme, özellikle doğu bloğun yıkılması ile kapitalist sitemin zaferini ilan etmesinden sonra giderek daha fazla dünya gündemine oturan ve dünyamızın bugünü ve geleceğini etkileyecek bir süreç olmuştur. Bu özelliğiyle de, ekonomiden politikaya, hukuktan insan haklarına, çevre politikalarından teknolojiye, iletişimden kültürel yapılara kadar toplumları ilgilendiren her alanda karşımıza çıkmaktadır (Çiçek, 2003: 38).

1980’lerden beri, küreselleşme süreci; uluslararası finansal sistem ile bütünleşmeye ve birbiri ile bağlantılarını güçlendirmeye yönelik çarpıcı adımlar atan bireysel iç pazarları gördü. Bu nedenle, bütün büyük sanayileşmiş ülkeler; kendi iç finansal piyasalarını liberalleştirmek için ekonomik politika girişimlerine başlarlar.

(27)

Bu süreçte gelişmekte olan ülkelerin çoğu sanayileşmiş ülkeleri takip ederler (TCMB, 2002: 10).

1.1.3. Küreselleşmenin Boyutları

Günümüzde küreselleşme olgusu her geçen gün güçlenmektedir. Bu süreç yerel olan her türlü faaliyetin, binlerce mil uzaklıktaki olaylarla bir biçimde ilişkili ve onlardan etkilendiği bir gelişmeyi ifade etmektedir. Bugün artık gelişen teknolojiyle birlikte zaman mekan kavramı anlamsızlaşmış ve yeniden tanımlanmıştır. Mekanın fiziki sınırlarının algılanış biçimi, gelişen teknoloji sayesinde değişmiştir (Tutar, 2000: 19).

Küreselleşmenin bir nicel birde nitel yönünden söz edilebilir. Nicelik yönünden ticaret, sermaye akımları, yatırımlar ve insanların ülkeler arasındaki dolaşımında meydana gelen artışı ifade etmekte olup, nitel yönden ise siyasal, iktisadi ve sosyal süreçleri içermektedir. Küreselleşme uluslararası her bakımdan karşılıklı bağımlılığı arttırmakta ve yaşamlarımızı giderek daha fazla bizden çok uzakta meydana gelen olaylara ve alınan karalara daha fazla bağımlı hale getirmektedir (Babataş, 2004: 309).

Küreselleşme sürecinin ortaya çıkmasında çok sayıda faktörün etkisi olmuştur.

1.1.3.1. Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu

Gelişmiş Ülkelerde iç piyasaların doyması, özellikle 1970’lerdeki petrol krizi sonrasında dış piyasalara açılma arayışı ile iktisadi faaliyetlerin hacimlerinin artmış olması küreselleşme sürecini ortaya çıkartan ekonomik faktörlerden bazılarını oluşturmaktadır.

(28)

Zaman içerisinde hiçbir ülkenin ekonomik yönden kendine yeterli olamayacağı anlaşılmıştır. Ülkeler gerek hammadde kaynakları, gerek işgücü teknoloji, mamul ve pazar açısından birbirlerine muhtaçtırlar. Bu şartlarda eldeki imkanları ekonomik işbirliği içinde paylaşarak büyümenin çatışarak büyümekten daha rasyonel olduğu anlaşılmıştır. Böylece Dünya önce ekonomik birlikler içinde bütünleştirilecek ve daha sonraki aşamada bir siyasal bütünleşme söz konusu olabilecektir (Güzelcik, 1997: 25).

Ekonomik gelişmeler içerisinde yer alan sermayenin hareketliliği konusu küreselleşmenin en önemli göstergelerinden birisidir. Küreselleşme ile birlikte sermaye önemli ölçüde hareketlilik kazanmıştır. Sermaye adeta vatansızlaşmıştır. Dünya’nın herhangi bir yerindeki ekonomik birimler, Dünya’nın başka bir yerindeki ekonomik birimlerle bütünleşme sürecine girmiştir (Bilge, 2004: 8). Çok uluslu şirketlerin yapmış olduğu uluslararası yatırımlar ekonomik küreselleşmeye ivme kazandırmıştır. Gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler dorudan yabancı sermaye yatırımlarının çekim merkezi haline gelmişlerdir (Uysal, 2003: 307).

Ekonomik küreselleşme, ülke ekonomilerinin dünya ekonomileriyle entegre olmasını, yani dünyanın tek bir pazarda bütünleşmesini ifade ediyor. Yani ülkelerarası mal, sermaye ve emek dolaşımının artması sonucu ülkeler arasında ekonomik ilişkilerin artması ve ülkelerin birbirlerine yakınlaşması anlamına geliyor. Küreselleşme sürecinde mal, hizmetler ve uluslararası sermaye hareketleri sınır ötesine taşınmakta ve teknoloji dünya genelinde hızlı bir biçimde yayılmaktadır. Bu süreçte dünya çapındaki firmalar aracılığıyla teknoloji gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru yayılmaktadır (Aygün, 2003: 109).

Küreselleşmeyle birlikte teknoloji ve diğer sosyo-ekonomik şartların değişimine paralel olarak yönetim kavramında ve işletmelerin yapısında da önemli değişimler ortaya çıkmıştır. Küreselleşmeyle birlikte sermaye vatansızlaşmış ve hareketlenmiş işletmelerin yapısında ve yönetim anlayışında da değişimler gözlenmiştir (Güzelcik, 1997: 27).

(29)

Bu süreçte küresel firmalar önemli bir fonksiyon üstlenmekte ve bu firmalar vasıtasıyla teknoloji gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru yayılmaktadır. Telekomünikasyon, bilgi ve ulaşım teknolojisindeki hızlı gelişmeler, GATT, WTO ve IMF gibi uluslararası kuruluşların çabalarıyla dünya ekonomisinde sağlanan liberalleşme hareketleri, ülkelerin hızlı ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmede piyasa ekonomisinin önemini kavramaları, uluslararası firmaların sınır-ötesi satış yapma ve maliyet düşürmek amacıyla daha ucuz kaynak sağlama gibi faktörler ekonomik küreselleşmeye ortam hazırlamıştır (Aktan ve Şen, 2004: 3).

1.1.3.2. Küreselleşmenin Siyasi Boyutu

Küreselleşme ile birlikte meydana gelen bilgi toplumunda bilginin ana ülkesinin olmadığı kabul edilmektedir. Bu nedenle küreselleşme ve bilgi birbirlerinin hem sebebi hem sonucu olmaktadır. Bilgi dolaşımının son derece süratli gerçekleşmesi neticesinde, insanlar mevcut bilgiyi veya yeni bilgiyi kısa sürede paylaşma imkanına kavuşacaklardır. Bu nedenle de siyasi küreselleşme, ekonomik küreselleşmenin sonucu olarak görülmeye başlanmıştır. Ekonomik küreselleşmenin sonucu olarak ortaya çıktığı belirtilen siyasi küreselleşme, iktisadi ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak devletin otoritesinin yavaş yavaş azalması söz konusudur (Güzelcik, 1997: 28).

Sermayenin statik (durağan) olmaması ve ekonomik avantajları takip etmesi sonucunda, sermaye dolaşımının ulusal bağımlıktan çıkarak küreselleşmeyi desteklediği görülmektedir. Ulusal değil uluslararası sermaye daha büyük önem arz etmeye başlamıştır (Bilge, 2004: 14).

Ekonomik alandaki bütünleşmeler, Dünya’nın Siyasi konjonktürünü de etkilemektedir. Bilgi toplumunda ulusal devlet anlayışı yerine, uluslarüstü devlet anlayışına bırakmaktadır. Dünya’nın birçok bölgesinde aynı bilginin paylaşılması ile amaçlarda bir yakınlaşma, hatta bütünleşmenin oluşması mümkün olabilecektir.

(30)

Ortak bilginin kullanımı arttıkça, Dünya’daki pek çok zıtlık ve çatışmanın da çözümlenebileceğine inanılmaktadır (Güzelcik, 1997: 28).

Sonuç olarak; ekonomik açıdan küreselleşme çalışmalarıyla birlikte, ulus devletin önemi de azalmıştır (Güzelcik, 1997: 30).

1.1.3.3. Küreselleşmenin Kültürel Boyutu

Kültürlerin birbirlerinden etkilenmeleri ve kendi kültürlerine kabul edebileceklerini istemeleri küreselleşmenin kültürel sosyal boyutunu oluşturmaktadır. Kültürlerin Küreselleşme sonucu değişmesi ise, zorla olmamaktadır. Kültür değişmesi; adım adım ilerilere, daha ileriye, daha güzele varabilmek için ihtiyacı olanı arayıp bulup seçip benimsemesidir (Bilge, 2004: 14-15).

Küreselleşme sürecinde ise sürekli yenilik ve gelişmeler ve de bu yeniliklerin hızla yayılması söz konusu olduğu için kültürel değişim daha yoğun olarak yaşanmaktadır (Bilge, 2004: 16).

Kültürel alanda, sermayenin küreselleşmesi sermaye kültürünü (sermaye emperyalizmini) evrenselleştirmektedir. Sermaye kültürünün evrenselleşmesi diğer toplumları küreselleşmeye adapte olmaya zorlamaktadır (Berberoğlu, 2008).

Üç önemli güç küreselleşmeye olan eğilimi arttırmıştır. Bunlar; ( Ömürbek, 2003: 10-11).

• Çok uluslu girişimlerin sayısının artması: Ekonomik dayanışma çokuluslu işletmelerin sayısıyla yakından ilgilidir. Bu işletmeler kendi pazarları dışında rahatlıkla iş yapabilmektedirler. Teknoloji ve Pazar liderliğinin geçiciliği yüzünden bu işletmeler sürekli olarak yeni ürünler ve fikirler araştırmaktadır. • Uluslararası taşımacılık ve iletişim maliyetlerinin hızlı bir şekilde düşmesi: Ulaşım ve iletişim alanlarındaki ilerlemeler ülkeler için uluslararası ekonomiden ayrılmayı hemen hemen imkansız hale getirmiştir. Ülkeler

(31)

koruma duvarlarının arkasına saklanmaya çalışsalar bile, ulaşım ve iletişim alanındaki gelişmeler bu çabaları boşa çıkarmamaktadır.

• Teknolojik yeniliklerin hızla artması: 18. ve 19. yüzyılın endüstriyel devrimi telgraf, buhar makinesi, çırçırı ve içten yanmalı motoru üretmiştir. 20. yüzyılda ise uçak, televizyon ve bilgisayar üretildi, atom enerjisi kullanıldı, yeni üretim teknikleri geliştirildi.

Küreselleşmeyle birlikte, sermayenin dolaşımı olağanüstü hızlanmış ve etki alanı genişlemiştir. Aynı zamanda teknolojik gelişme ve değişiklikler de büyük ölçüde artmıştır. Sermaye dolaşımının yeni teknoloji ile hızlanmasının yanı sıra, etki alanın da genişlemiştir (Güzelcik, 1997: 62).

Sonuç olarak küreselleşme, kültürel, ekonomik ve politik etkilerin bir bileşkesi tarafından yönlendirilen kompleks bir süreç olan küreselleşme yeni bir uluslararası güç ve sistem meydana getirir ve özellikle gelişmiş ülkelerde her gün değişen bir süreçtir (Eken, 2001: 261).

1.1.4. Küresel Rekabet ve Küresel Rekabet Ortamı

1.1.4.1. Küresel Rekabet

Zaman içerisinde küreselleşme süreci ile birlikte küresel pazarlar, küresel tüketiciler, küresel markalar, küresel işletmeler ve küresel sanayiler ortaya çıkmış ve buna bağlı olarak da rekabette küreselleşmiştir (Ömürbek, 2003: 53).

Günümüzde işletmeler için küreselleşmenin getirmiş olduğu en önemli sonuç giderek artan rekabete karşı değişme zorunluluğudur. İşletmeler ölçek ekonomilerini bırakarak, uygun ölçekte çeşit ekonomisine yönelmek zorundadır. İşletme yönetiminin her kademesinde tüm çalışanların katılımı, toplam kalite yönetimi,

(32)

kaliteli insan gücü yetiştirilmesi, teknolojik yeniliklerin yakalanması, araştırma geliştirme giderlerine daha çok kaynak aktarılması, değişim için yapılması gerekenlerdir (Çağlıyan, 2002: 14).

Küreselleşme, çokuluslu işletmelerin uluslararası yatırım stratejilerinde, özellikle üretimin yerel olmaktan çıkarılıp farklı bölgelerde gerçekleştirilmesini içeren radikal bir yeniden belirleme çabası gerektirmektedir (Akın, 1998: 7).

Küreselleşme sürecinin başlangıcı ile birlikte pek çok işletme hayatta kalabilmek için, uluslararası faaliyetlere katılmak ve küresel yeterliliklerini arttırmak ihtiyacını hissetmektedir. Böylece Dünya çapında faaliyet gösteren çok uluslu işletmeler ortaya çıkmaya başlamıştır (Bilge, 2004: 10).

Rekabetin uluslararası sınırları aşmasında en önemli etken; iletişim teknolojisindeki gelişmeler sonucunda bilginin hızla yayılma imkanı bulmasıdır. Dünya ekonomilerinde ürünlerin ve rekabetin küreselleşmesinin de gözle görülebilir bir hız kazandığı izlenmektedir (Tekin ve Ömürbek, 2004: 48).

Küreselleşmeyi ortaya çıkaran diğer bir husus ise, firma stratejilerindeki değişmelerdir. Gerek hükümetlerin deregulasyon politikaları, gerekse teknolojik gelişmeler sonucu firmaların faaliyetleri global bir boyut kazanmıştır. Bu firmalar, üretim alanı olarak tek bir ülkeyi değil; bütün dünyayı hedeflemektedirler. Firma faaliyetlerinin globalleşmesi, bir taraftan yatay ve dikey birleşmeler yoluyla firmalar arasındaki işbirliğini artırmış; diğer taraftan da, global rekabetin artmasına yol açmıştır (Aktan ve Şen, 2004: 8).

Dünya ekonomisinde sarsıcı bir şekilde artan rekabetle birlikte, değişen pazar şarları ve teknolojik gelişmelerde, işletmelerin ve dolayısı ile ülkelerin rekabet güçlerini önemli ölçüde etkilemiştir (Tekin ve Ömürbek, 2004: 50).

(33)

Uluslararası pazarlarda karşılıklı ticaret anlaşmaları sonucu daha yoğun ticari ilişkilerin ortaya çıkmasıyla birlikte, işletmeler pazarda rekabet edebilmek için küreselleşmenin zorunlu olduğunu daha iyi anlamışlardır. Artık ulusal pazarlarda bile rekabet eden işletmeler kazandıkları üretim gücü ya da serbest ticaret faaliyetleri sonucunda yabancı rakipleriyle rekabet edebilmek için küresel rekabet ortamı koşullarına göre rekabet etmek zorunda kalmıştır (Tekin ve Ömürbek, 2004: 50).

Küresel rekabette başarıyı kazanabilmek için teknoloji geliştirme yarışı hızlanmış, teknolojik değişim daha düşük maliyetlerle daha yüksek kalitede yeni ürünlerin dünya piyasalarına sunulmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla küreselleşme, rekabet ve teknolojik gelişmeyi teşvik ederken, teknolojik gelişme ve artan rekabet işletmelerin faaliyetlerini küresel boyutlara taşınmalarını zorunlu hale getirmektedir (Ömürbek, 2003: 58).

Genel olarak rekabet, kapitalist ekonomi sisteminin yarattığı ve yarattıktan sonra da temelinin dayandırdığı bir kavramdır. Piyasa ekonomilerinde işlerliğin sağlanması ve korunması için uygulanan ekonomik politikaların temel ve merkezi unsuru rekabettir. Başka bir değişle, rekabet ancak piyasa ekonomisiyle bir varlığa sahiptir ve piyasa ekonomisinin işlerliği, sağlıklı bir rekabet ortamında mevcudiyetine bağlıdır (Özkök, 2005: 20).

Küreselleşme rekabet yöneticileri, rekabet üstünlüklerini geliştirmek için işletme ve pazarlama stratejilerini değiştirmek zorunda kalmaktadır. Pazar gittikçe artan bir şekilde dinamik olmakta ve demografik ve sosyo-ekonomik değişiklikler tarafından etkilenmektedir. Tüketici davranışlarındaki değişiklikler ürün tasarımını da etkilemektedir. İşletmelerin pazardaki bu değişikliklere cevap verebilmek için işletme ve pazarlama stratejilerini değiştirmeleri gerekmektedir (Ömürbek, 2003: 55).

Küresel ölçekte düşünmeyen ve örgütlenmeyen işletmelerin küresel rekabet imkanları hızla daralmaktadır. Dolayısıyla küresel rekabet, işletmenin faaliyet ve

(34)

çalışmalarını, küresel değerde gerçekleştirmelerini zorunlu kılmıştır (Ömürbek, 2003: 55).

Küreselleşme küçük firmaların ulaşabilecekleri birkaç stratejiden birine odaklanmak için birkaç fırsat oluşturur. Fakat bu strateji sadece geniş anlamda daha büyük firmalarla rekabette savunma durumunda etkili olmaktadır (World Bank, 2002: 50).

Küresel rekabette belli bir yer edinebilmek için, verimli çalışılmalıdır. Sürekli iyileştirme ve gelişme olmadan rekabet edilebilirliğin imkanı yoktur (Özkök, 2005: 32).

1.1.4.2. Küresel Rekabet Ortamı

Küreselleşmeyle beraber, ülkeler arasındaki ticari sınırlar ortadan kalkmaya başlamıştır. Bu durum, işletmelerin hem ulusal rakipleriyle hem de uluslararası rakipleriyle sürekli ve yoğun bir rekabet içinde olmalarına zemin hazırlamıştır. Dolayısıyla işletmeler günümüzde daha sıkı ve zorlu bir rekabet ortamı içinde gelişimlerini ve devamlılıklarını sürdürmek zorundadırlar. İşletmelerin başarılı olmaları için küresel rekabet stratejilerini etkin bir şekilde kullanabilmelerinin yanı sıra aynı zamanda sürekli bir yenilik ve gelişim içinde olmaları gerekmektedir. İşletmeler avantajlarını en iyi şekilde kullanmak dezavantajlarını ise minimum düzeye indirmek zorundadırlar. Hız, standartlaşma, ortaklaşa rekabet gibi yeni kavramların ve yaklaşımların değer kazanmasıyla işletmelerin küresel rekabet ortamında başarılı olmaları da zorlaşmıştır. İşletmeler karlarını, pazar paylarını arttırmak ve devamlılıklarını sürdürebilmek için bu hızlı değişime ayak uydurabilmeleri gerekir (Bulut, 2004).

Küreselleşmenin ortaya çıkardığı fırsatlardan yararlanmak ve tehditlerden kaçınmak için mikro (işletme) ve makro (ulusal ve uluslararası çevre) düzeyinde

(35)

yapılan araştırmalar ışığında işletmelerin çevre koşullarına uyumunu sağlayacak stratejiler geliştirilmeli ve uygulamaya konulmalıdır (Çağlıyan, 2002: 13).

Her işletme kendi işindeki yenilikleri, gelişmeleri ve rakipleri yakından izlemelidir. Tüm dünyayı izlemeyenin küresel rekabete günün birinde yenik düşmesi kaçınılmazdır. Küresel rekabet ortamında işletmeler dünya çapında büyüyüp geliştikçe, rekabeti yeni ve gerçekçi düzeylere getirmekte, bunun başarılması için de yöneticiler güçlü yönetim sanatlarını uygulamak zorunda kalmaktadırlar (Ömürbek, 2003: 59).

Küresel rekabet ortamına uyum sağlamaya çalışan işletmelerin temel amacı, evrensel karı maksimize edecek şekilde dünya çapında ekonomik faaliyetleri bütünleştirmek ve organize etmektir. Küresel şirketin her parçasının bütüne hizmet etmesi beklenen organik bir yapıdır (Bilge, 2004: 9).

Küresel rekabet ortamında işletmeler başarılarının kalıcı olması için müşterileriyle konuşmak, tedarikçi işletmelerle çalışmak, ekipler oluşturmak, hatta çoğu zaman rakipleriyle stratejik işbirliği oluşturmak zorundadırlar (Tekin ve Ömürbek, 2003: 56).

İşletmelerin küresel rekabet ortamında hayatta kalması için atılacak en önemli adım ise işletme yapılarının ve anlayışlarının önemli ölçüde değişmesidir. Küreselleşme, süreci işletmelerin yeni koşullara uygun olarak kendilerini değiştirmeleri gerektiği sonucunu ortaya çıkarmıştır ve zaman içerisinde daha çok işletme bu değişimin zorunluluğunu anlayıp değişimle birlikte tekrar yapılanmaya gitmiştir (Güzelcik, 1997: 81).

1.1.5. Küreselleşmenin Teknolojiyle İlişkisi

Dünya genelinde artan küreselleşme eğilimi ve buna bağlı olarak gelişen rekabet ortamında gözardı edilemeyecek en önemli faktör kuşkusuz teknoloji

(36)

olacaktır. Yüksek teknolojinin hızla gelişmesi ve artan uluslararası rekabet küresel ekonomilerdeki yapısal değişimin arasındaki en önemli etken olarak görülmektedir. Buna göre rekabet, teknolojik gelişmeye neden olmakta, geliştirilen yeni teknolojiler yeni fırsatlar doğurmakta ve piyasalar değişen talebi karşılayabilmek için yeni mamuller üretmektedirler. Yani, genel olarak ekonomide yaşanan değişim ve dönüşümler büyük ölçüde teknolojik ilerlemeye bağlı olmakta ve teknoloji küreselleşmenin temel dinamiği haline gelmektedir (Bulut: 2004 ).

Küreselleşme, firmalara girdilerine aktiflerine hareket imkanı sağlamak gibi bir avantaj getirmişti. Fakat küreselleşme, işletmelere, maliyetlerini düşürme ve sermayesini küresel kullanma gibi zaruretler getirmektedir. Çünkü başta herhangi bir şeye uzaktan ulaşma avantajına şimdi herkes sahip olduğundan artan küresel firma ve pazar sayısı küreselliğin getirmiş olduğu avantajı yok etmektedir. Sadece küreselleşmenin teknolojiye etkisi söz konusu olmamakta, teknolojide küreselleşmeyi etkilemektedir. Teknolojik değişim sosyo ekonomik yapının dönüşümüne sebep olmaktadır. Yani küreselleşme ile teknoloji arasındaki karşılıklı etkileşme; birbirini geliştiren, geliştikçe gelişim hızının arttığı, hız artıkça gelişmenin arttığı, birbirini teşvik edici bir ilişki içindedir. Bunun en önemli sebebini de, bilişim ve iletişim teknolojileri oluşturmaktadır. Çünkü bilişim ve iletişim teknolojileri, firmaların dünya çapında yayılarak organize olmalarına, yeteneklerini geliştirmelerine, yönetimlerin bu organizasyonları kontrolüne, bilgi ve teknoloji alışverişine, mal ve hizmet ticaretine, tedarikçileri ve ortaklarıyla kesintisiz iletişimine imkan vermektedir. Bu husus ise dünya pazarlarındaki rekabeti belirlemektedir (Özdiler, 2002: 33-34).

Küreselleşme sürecinin en önemli dinamiğini oluşturan teknoloji, küresel rekabet içinde mücadelesini sürdüren işletmelere bir ölçüde daha kolay ulaşmakta, teknolojiyi kullanan işletmeler ise kazandıkları güçle daha rahat küresel pazarlara çıkabilmektedir. Artık önemli olan ulusal ya da uluslararası pazarda rekabet edebilmek için çağdaş teknolojilere ayak uydurmaktır (Soyak, 2002: 100).

(37)

Küreselleşmeyle birlikte, sermayenin dolaşımı son derece hızlanmış ve etki alanları genişlemiştir. Ayrıca teknolojik gelişmeler ve değişikliklerde büyük oranda artmıştır (Güzelcik, 1997: 62).

Özellikle artan küreselleşme ile dünyanın herhangi bir bölgesinde ortaya çıkan bir teknolojik yeniliğin, dünyanın geri kalan bölgelerini etkilemesi kaçınılmaz olmuştur. Mal, hizmet ve bilgi üretimi yapan işletmeler, bu değişimlere ayak uyduramadıkları ve doğru zamanda doğru kararlar alıp hayata geçiremedikleri takdirde, yaşamlarının sona ermesi de dahil olmak üzere bir çok problemle karşı karşıya kalabilmektedirler. Her geçen gün yeni üretim teknolojilerinin ortaya çıkması, işletmeleri rakipleri karşısında zayıf duruma düşürebilmektedir. Bununla birlikte hızla değişen çevreye uyum ve müşteri taleplerine yeterli ölçüde cevap verilmesi zorunluluğu, değişiklikleri önceden tahmin etmeyi ve bu değişikliklere uyum sağlamayı gerektirmektedir (Aydoğan ve Semiz, 2004: 115).

Küreselleşme sürecinde dünyada meydana gelen değişimi tetikleyen ve devamlık sağlayan unsurların başında teknoloji gelmektedir. Bilimsel ve teknolojik buluşlar geliştirip, bunları aynı zamanda sanayide uygulayabilme ve sonrada pazarlayabilme yeteneğine sahip olan firma ve ülkeler, küreselleşme sürecinde büyük avantajlar sağlamaktadır (Özdiler, 2002: 32).

Teknoloji bugün, üretimde rekabet üstünlüğü sağlayan temel girdi durumuna gelmiştir. Teknoloji üretmek için Ar-Ge harcamalarına, önemli ölçüde kaynak ayırmak gerekmektedir. Teknoloji kullanımında dışa bağımlılıktan kurtulmak için Ar-Ge’ye ayrılan payın arttırılması öncelikli bir tedbir olarak görülmelidir (Tutar, 2000: 29).

1.1.6. Küreselleşmenin Ar-Ge İle İlişkisi

Günümüzde rekabet avantajının belirleyicisi artık yalnızca maliyetler değildir. Pazarın ihtiyaçlarına yanıt verme hızı, ürün ömürlerindeki kısalmalar, ürün ve hizmet

(38)

kalitesi, tasarım, yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi, müşteri isteklerine göre ürün ve hizmet üretimi, yeni yönetim ve organizasyon modelleri gibi pek çok faktörde işin içinde ve maliyetlerden çok daha önemlidir. İşte tüm bu faktörlerden dolayı işletmeler Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla önem vermeleri gerekmektedir. Yeni pazarlar girmenin varolan pazar payını yükseltmenin ve rekabet gücünü artırmanın yolu da buradan geçer (Çeliktaş, 2008: 28).

İktisadi hayatın küreselleşmesine bağlı olarak kamu ve özel işletmeler giderek artan rekabet ortamı karşısında ayakta kalabilmek için, bilgi ve bilgiye bağlı teknoloji üretmek veya ithal etmek zorundadırlar. Araştırma – geliştirme (Ar-Ge) ve yeni bilgi üretme uluslararası rekabet ortamında ön şart olmuştur (www.sugozu.com, 2009).

Ar-Ge çalışmalarındaki bir diğer eğilim ise bu alandaki ‘küreselleşmenin’ hız kazanması ve araştırma faaliyetlerinde işbirliğinin artması olarak gözlemlenmektedir. Bilişim teknolojilerinin etkisiyle Ar-Ge sonucu üretilen bilginin yayılması ve paylaşılması da kolaylaşmaktadır. Küresel değer zincirlerinin gelişmesi, Ar-Ge maliyetlerindeki sınır ötesi farklılıklar, sınır ötesi Ar-Ge çalışmalarının bilişim teknolojilerinin kullanımı ile daha esnek hale gelmesi ve fikri mülkiyet haklarının güvence altına alınması, küresel Ar-Ge çalışmalarına güç katmaktadır (www.türktrade.com,2009).

Ülkedeki farklı teknoloji dışalım araçlarının Ar-Ge üzerindeki etkisi ölçülerek, gelişmiş ülke firmaları için tasarlanan ve üretilen içerilmiş ve içerilmemiş teknoloji kaynaklarının, ülkede ne ölçüde yerel koşullara uyarlanıp özümsendiğini irdelenmelidir. Küreselleşme sürecinin önemli bir unsuru ve aktörü olan yabancı firmaların ülkede gerçekleştirdikleri yatırımların Ar-Ge’ye doğrudan ve dolaylı etkileri önemlidir ve bu potansiyel olumlu etkinin gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmelidir (Cost-Project, 2010).

Bir teknoloji politikası aracı olarak Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesinin altında yatan en önemli gerekçe firmaların Ar-Ge faaliyetlerine eksik yatırım

(39)

yapabilmesidir. Desteklemenin etkinliğinde, çözülmesi istenilen sorunların açıkça saptanmasının önemlidir. Ar-Ge faaliyetlerinin sonuçlarındaki belirsizlik fazla olduğundan dolayı bu faaliyetlere yatırım yapılamadığı düşünülüyorsa, aslında Ar-Ge faaliyeti başarılı olduğunda getirisi göz önüne alınarak yatırım yapılmalıdır. Piyasa mekanizmasının işlediği koşullarda sosyal getiri özel getirisini aştığı için Ar-Ge faaliyetlerine yeterince kaynak ayıramıyorsa, ülke politikasının Ar-Ar-Ge için nitelikli teşviklerin uygulaması önerilmektedir (Soyak, 2002: 112).

Temelde, bilimsel ve teknolojik bilginin uzun dönemli ekonomik büyümede ve rekabet gücünde oynadığı kritik rol göz önüne alındığında, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınma politikalarında kamusal ve özel Ar-Ge sektöründeki yatırımların döngüsünün artırılarak ve aynı zamanda ulusal - uluslararası Ar-Ge ağlarının güçlendirilmesi amaçlanmalıdır (Cost-Project, 2010).

Teknolojinin hedefi, araştırmacı insan gücü kaynaklarını geliştirerek, ucuz ve kaliteli yeni ürünlerin üretimini sağlamak ve refah seviyesinin artırılmasına hizmet etmektir. Bu sebeple, bütün ülkeler, özellikle bilim ve teknolojinin önemini çok iyi bilen, getirdiği ekonomik faydaları elde eden gelişmiş ülkeler bilim ve teknolojiden azami ölçüde yararlanmaktadırlar. Bugün bilim ve teknolojinin etkin olduğu, teknolojinin sınır tanımaz özelliği dolayısıyla bütün ülkeleri etkilediği ve küreselleştiği bir dünya'da yaşıyoruz. Bu gelişmelerin oluşmasında bilimsel Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri önemli rol oynamıştır (www.ekodialog.com, 2009).

1.1.7. Küreselleşmenin Rekabet İle İlişkisi

Küreselleşmeyle birlikte işletmelerin uluslararası pazarlara girmesiyle ve teknolojik gelişmelerin sonucu olarak ürünlerin dünyanın her yerinde üretilebilir hale gelmesiyle, ürünlerin çeşitliliği de artmıştır. Böylece daha önce ulusal rakipleriyle rekabet eden işletmeler, uluslararası işletmelerin dünya pazarlarına girmesiyle

(40)

birlikte uluslararası rakipleriyle de rekabet etmek zorunda kalmışlardır. Yani küreselleşme sonucu rekabet artmıştır (DPT, 2006: 37).

Rekabet gücü, uzun dönemli ve sürdürülebilir rekabet avantajı yaratılabilecek stratejik alanlara yönelerek artırılabilir (DPT, 2006: 37).

Küreselleşmenin sonucu olarak rekabetinde yapısı değişmiştir. Daha önce ulusal boyutlarda olan rekabet, küreselleşmeyle birlikte artık uluslararası boyutlara taşınmıştır (Güzelcik, 1997: 39).

Küreselleşmeyle birlikte günümüzde hem rekabet, hem de rekabet çeşitleri artmıştır. Aynı işi yapan rakip işletmelerin artması, tüm pazarların yapısını değiştirmiştir. Benzer ürünler ayrı pazarlarda ayrı rekabet bazlarında satılmaktadır (Hammerve Champy, 1997: 19).

Pazar taleplerine uygun mal ve hizmet üretilerek rekabet gücünün artırılması ve dünya hasılasından daha yüksek pay alınabilmesi için Ar-Ge, teknolojik gelişmeler ve yenilikçilik sisteminin geliştirilmesi giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte rekabet önem kazanmasıyla yeni rekabet anlayışının yeniliğe ve yaratıcılığa dayalı özelliği, piyasa sisteminin dinamizmini belirlemiştir (DPT, 2006: 42).

Küreselleşme süreci ile uluslararası sınırların giderek ortadan kalkması ve artan rekabet, işletmeleri daha iyi olmaya zorlamıştır. İşletmeler küresel rekabet ortamı içerisinde başarılı olabilmek için değişmek zorundadırlar (Bono, 1996: 84).

Küreselleşmeyle ekonomik sınırların ortadan kalktığı dünya pazarlarında başarının en önemli koşulu rekabet gücü olmuştur. İşletme ne kadar büyük, güçlü ve verimli olursa olsun, dünya pazarındaki konumu için her gün başkalarıyla rekabet halindedir (Güzelcik, 1997: 40).

(41)

1.1.8. Küreselleşme Sürecinde İşletmelerin Uluslararasılaşma Süreci

İşletmeler uluslararasılaşma sürecinde birbirinden farklı ancak, birbiriyle bütünleşen bir takım aşamalardan geçmektedir. Bu aşamalar her bir işletme için süre açısından farklılık göstermektedir. Bazı işletmeler, bu aşamalardan hızla geçerken, bazıları daha yavaş bir gelişme sergileyebilmektedir

(www.webcache.googleusercontent.com, 2010).

• Ulusal işletmeler: Uluslararasılaşmanın temelini ulusal işletmeler oluşturmaktadır. Bu işletmeler, tek bir ülke sınırları içerisinde faaliyetlerini yürüten işletmelerdir. Yani bu işletmeler, uluslararası etkinlikte bulunmazlar. Bu işletmeler genellikle uluslararası piyasalarda rekabet etmek için yeterli gücü bulamadığı için uluslararası piyasalara yönelmezler.

• Uluslararası işletmeler: Bu işletmeler, uluslararası piyasalarda faaliyette bunmakla birlikte, yurt dışındaki yatırımları sınırlı işletmelerdir. Uluslararası işletmelerin herhangi bir ülkede bir ana işletmesi ve çeşitli ülkelerde de birbirine bağlı üretim ve satış birimleri bulunur.

• Çok Uluslu İşletmeler: Bir işletmenin yabancı ülkelerdeki üretimi, karı ya da personel sayısı, yatırım aşaması en önemli adımıdır. Çokuluslu işletmeler küreselleşeme sürecinin hızlanması ile daha fazla ön plana çıkmaktadırlar. Güçlü sermaye yapıları, gelişmiş teknolojiye sahip alt yapıları ve faaliyet gösterdikleri alanın genişliği sebebiyle, küresel alanda faaliyetlerini ve rekabet güçlerini kolaylıkla yürütebilmektedirler. Mevcut rekabet ortamında güçlü bir rekabetçi yapı sergileyen çokuluslu işletmeler, küreselleşme sürecinin hızlanmasıyla da yakından ilgilidirler. Çokuluslu işletmeler günümüzde uluslararası ticaretin önemli bir aktörü haline gelmiştir. Dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış faaliyetleri ile dünya ticaretinde önemli bir yer tutmaktadırlar.

• Küresel işletmeler: Çok uluslu işletmelerin küresel işletmeye dönüşmesi olarak adlandırılabilecek bu aşama, çok uluslu işletmelerin yönetim ve örgüt

(42)

yapısı, üretim ve pazarlama faaliyetleri birleşmekte ve tüm dünyadaki faaliyetlerde küresel stratejiler uygulanmaya başlamaktadır. Küresel işletmeler tüm dünyayı tek bir pazar gibi görür.

• Ulusötesi işletmeler: Uluslararamsılaşmanın en son aşaması olarak kabul edilen Ulus ötesi işletme modeli Ulusötesi işletme (çok uluslu işletme, uluslararası işletme), bir ana merkezle, bu merkeze bağlı olarak değişik ülkelerde faaliyet gösteren şubelerden oluşan bir ekonomik bütündür. Ulusötesi işletmeler, faaliyetlerini küresel boyutta sürdüren büyük ölçekli işletmelerdir (www.webcache.googleusercontent.com, 2009).

• Uluslarüstü İşletmeler: Hali hazırda mevcut olamayan ve köken itibariyle hiçbir ülkeye mensup olmayan, daha çok uluslararası bir anlaşma ile kurulan, uluslararası bir kuruluş nezdinde tescil edilmiş olup bu kuruluşa bağlı olan onun tarafından denetlenen, ona vergi ödeyen ve böylece milliyetini kaybeden işletmelerdir (Bolat ve Seymen, 2005: 23).

Küreselleşme sürecinde ayakta kalmaya çalışan işletmelerin faaliyetleri, uluslararası sermaye, bilgi ve teknoloji transferi gerçekleştirdikleri için ulusal sınırların ötesine geçmektedir. Uluslararası rekabet, firmaların verimliliklerini arttırmaya ve yeni ürünler geliştirmeye zorlamaktadır (Bingöl, 64: 2006).

Şirketlerin küreselleşme süreci içerisinde yer almaları, onların kendi iç sorunlarını çözmelerinin yanında, kapital girişimlerinin arttıracak düzenlemelere gitmelerini, teknolojilerin düzenlenmesi, çok uluslu şirketlerle ortaklık kurulması gibi faktörler sağlayacaktır (Uysal, 2003: 317).

1.1.9. Küreselleşmenin Sonucu

Değişimden bahsederken sık sık ünlü filozof Nietzce’nin şu sözünü hatırlatırlar. “Derisini değiştiremeyen yılan ölür” (Çiçek, 2003: 46).

Referanslar

Benzer Belgeler

Kamu Yönetimi Tezli Yüksek Lisan Programı (Bologna Süreci Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi’nde 1. Düzey, Türkiye Yükseköğretim Yeterlilikler

Uygulama bölümünde; hazır beton üretimi yapan bir işletme için beton kalitesinin en belirleyici özelliği olan beton basınç dayanımı verileri kullanılarak,

Ürünlerin çevre dostu (yeşil ürün) özelliğine sahip olması ve ürünlerin çevreye zararlı kimyasallar yaymadan üretilmesi ile ürünlerin çevre dostu özelliğiyle

Sadece Müslüman kadın olarak adlandırılmak isteyen İslamcı kadın yazarlar, kadın-erkek eşitliği, kadın hakları, kadının toplumdaki yeri gibi feminist kavrama

Bu tez çalışmasında finansal oran analizine dayalı Çok Kriterli Karar Verme (Entropi Ağırlık, TOPSIS, VIKOR ve Borda Kuralı) yöntemleri ile BİST İnşaat

Bu araştırmayla birlikte artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojilerini pazarlama faaliyetlerinde kullanan işletmelerin uygulamalarını sarmalama hissi,

Aşina olanı tercih etme etkisi ile insanlar kendi çalıştıkları şirketin hisse senetlerini alma, yatırım için birçok şirket.. olmasına rağmen daha çok kendi

Bu bağlamda, çalışmanın amacı Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinin işleyişi ile ilgili bir simülasyon modeli oluşturup, sistemde kaynakların