• Sonuç bulunamadı

Küresel Kent-Dünya Kenti Kavram! ve Küresel Kentlerin Mekânsal Özellikleri

Dünya kenti kavram• 18. yy’dan itibaren kullan•lm•• olmakla birlikte bugünkü anlam•n• 1980’den sonra kazanm••t•r. !lk defa Goethe taraf•ndan 18. yy’da Paris ve Roma’n•n kültürel zenginli•ini ifade etmek için, daha sonra !skoç planc• Geddes taraf•ndan ise dönemin yeni büyük metropoliten alanlar•n• tan•mlamak için kullan•lm••t•r. Kavram•n anlam• ünlü planc• Peter Hall taraf•ndan geni•letilmi•, 1966’da yazd••• “Dünya Kentleri” ba•l•kl• kitab•nda dünya kentlerini dünyan•n en önemli ekonomik aktivitelerinin yo•unla•t••• alanlar olarak tan•mlam••t•r. Hall’ün dünya kenti hala bir sanayi kenti, fakat ayn• zamanda güçlü ulusal hükümetlerin, bazen uluslararas• otoritelerin de yer seçti•i kenttir (Gottman, 1989). Dünya kenti, finans ve yönetimi de

içine alan ekonomik aktivitelerin ve büyük e•itim ve kültürel aktivitelerin yer ald•••, t•p ve hukuki konular ba•ta olmak üzere de•i•ik alanlarda uzmanla•m•• insanlar•n yo•unla•t••• yerlerdir. Bu kriterlere göre Hall, Londra, Paris, Hollanda’n•n Randstad Bölgesi, Moskova, New York, Tokyo ve Ruhr Vadisi’nin dünya kenti oldu•unu ileri sürmektedir (Öktem, 2005:27; Hall, 1984). Bir dünya sistemi teorisyeni olan Braudel’e göre ise dünya kenti, içinde bulundu•u ekonomik sisteme hâkim olan kenttir (Braudel, 1984). Bu yakla••mda 17. yy Hollanda’s•nda Amsterdam, 19. yy Britanya’s•nda Londra ve 20. yy’•n ABD’sinde ise New York bir dünya kentidir.

Kavram bugünkü anlam•yla 1980’lerin ba•lar•ndan itibaren kullan•lmaya ba•lanm••t•r. Cohen (1981) dünya kenti kavram•n•, yeni uluslararas• i• bölümünün (New International Division of Labour-NIDL) merkezi olarak tan•mlam••t•r. Kavram daha sonra 1982’de Friedmann ve Wolff taraf•ndan geli•tirilmi•tir. Friedmann ve Wolff dünya kentini, ortaya ç•kan yenidünya ekonomisiyle ba•lant•l• olarak tan•mlam••lard•r. $zleyen y•llarda birçok akademisyenin bu hipoteze önemli katk•lar• olmu•tur. Bunlar•n aras•nda Friedmann ve Wolff’un çal••malar• dünya kenti ara•t•rmac•lar• için temel referans kaynaklar• olmu•lard•r. Küresel kent söyleminin argümanlar• 1980’lerin ba•lar•ndan itibaren de etkili bir politik söylem olarak dünyadaki birçok büyük kentin kentsel politikalar•n• belirlemektedir (Öktem, 2005:28).

Söz konusu kentler dünya ölçe•inde gücün ve kontrolün merkezi mekânlar• olarak da tan•mlanmaktad•r. Sassen, küresel kentlerin, ekonomik ili•kilere ba•l• olarak ortaya ç•kt•••n• ileri sürmektedir (Sassen, 1996:26). Dünya kentleri, çok uluslu sermayelerin topland••• dü•ünce, karar ve uygulama üreten merkezlerdir. Bu kentler, içinde bulunduklar• ülkenin di•er kentlerine öncülük etmelerinin yan• s•ra, ad•ndan da anla••laca•• üzere dünyadaki di•er kentlere de hizmet sunarlar. Dünya kentlerini ekonomik güç ve teknolojik geli•melerine ba•l• olarak bir s•ralamaya koymak da mümkündür.

Friedman dünya kentleri için a•a••daki analizleri ileri sürmektedir (Sar•o•lu, 2005: 42-43, Ç•nar, 1998: 80-85):

çekebilecek altyap•ya sahip olmas• gerekmektedir. Kentin dünya ekonomisine eklenme biçimi ve bu süreçteki mekânsal i•levler kentte olu•an yap•sal de•i•iklikleri etkilemektedir.

· Uluslararas• sermayenin ilgi oda•• olan dünya kentleri, bu çerçevede geli•imini sürdüren, bunun yan•nda da bünyesinde ucuz emek ve imalat sektörünü bar•nd•ran kentlerdir. Kent ekonomisinde sanayisizle•tirmeye ko•ut olarak hizmet sektörü ön plana ç•kmaktad•r.

· Dünya kentleri, iç göç, uluslararas• göç konusunda odak kentlerdir. Uluslararas• göçün önemli nedenlerinden biri, servis sektörünün merkezile•mesi, beraberinde bu sektörleri ayakta tutabilecek ucuz i• gücüne ihtiyaç duymas•d•r. Dünya kentleri, nitelikli i• gücü göçünü de çeken kentler olarak kar••m•za ç•kmaktad•r.

· Ya•anan göç; konut, e•itim, sa•l•k, ula••m gibi toplumsal gereksinimlerin artmas•na neden olmaktad•r. Bu nedenle, dünya kenti devletin mali kapasitesinin üzerinde sosyal maliyetler yaratmaktad•r. Çünkü ulusal kaynaklarla tüm bu ihtiyaçlar•n kar••lanmas• giderek olanaks•z hale gelmektedir.

· Dünya kenti mekânsal kutupla•ma ve sosyal s•n•f kutupla•mas• gibi olgulara da sahne olmaktad•r.

Dünya kentlerinde mekânsal yap•y• ele ald•••m•zda, bu kentlerde ya•ayan bir grup insan•n üretim ve tüketim trafi•ini belirleyen bir rol üstlenirken bir di•er grubun ise bu rolün bedelini yoksulluk olarak ödediklerini söylemek mümkündür. Dünya kentlerinde etnik ve cinsel ayr•mc•l•••n da belirmesiyle toplumun belirli kesimleri aras•nda duvarlar, s•n•rlar örülmektedir. Di•er yandan üretim ve tüketim trafi•ini belirleyen grubun kentsel ya•am maliyeti artmaktad•r. Bunun en önemli sebebi ise sermayenin bu kentlerde yo•unla•mas•, buna ba•l• olarak da, kentsel toprakta talebin artmas•d•r. Örne•in; Londra’da kentsel konut fiyat• 1987’den itibaren her y•l % 20 ile 25 oran•nda artm••t•r. Bu süreçte, kentte mekânsal yap• kullan•m• yeniden yap•lanmalara sebep olmu•tur. Kentsel topraklar ve yeni konut in•as•, sermaye için önem kazand••• ölçüde üretime yat•r•m yerine lüks konuta yat•r•mlar artm••t•r (Ercan, 1996).

Dünya kentleri zenginli•in yo•unla•t••• yerler olarak ortaya ç•karken bir yandan da mekânsal adaletsizli•in ve sosyal-mekânsal kutupla•man•n artt••• kentlerdir. Kentlere yans•yan, mekânsal ayr••ma ayn• zamanda, toplum aras•nda olu•an e•itsizli•in ve gruplar•n birbirlerine uzakla•mas•n•n sebebi olarak da görülebilir (Sar•o•lu, 2005:46). Di•er yandan, baz• politikac•lar dünya kenti kavram•na olumlu bir anlam vererek onu bir “meta-amaç” haline getirmekte, kente “prestij” kazand•rarak ve “reklam•n•” yaparak, uluslararas• sermayeyi çekebilmek için bu kavram• kullanmaktad•r (Ç•nar, 1998:74). Türkiye’de de !stanbul’un dünya kenti oldu•u ya da hedefinin bu yönde oldu•u s•kça gündeme gelmektedir.

Dünya kentlerinde toplumsal ko•ullar pek iç aç•c• görünmemektedir. Özellikle kentsel mekânda kutupla•malar bir süre sonra bölünmeleri beraberinde getirmekte, gelir da••l•m• ve adaletsizlik en uç noktalara varmaktad•r (Ç•nar, 1998: 96;). Küreselle•menin neden oldu•u gelir da••l•m•ndaki bu dengesizlik dünya kentlerinde fiziki mekana da yans•makta ve baz• alanlar bankac•l•k ve finans hizmetlerinin yer ald••• prestij alanlar•na dönü•ürken, kent çevrelerindeki do•al de•erler bak•m•ndan zengin alanlar da üst gelir grubuna yönelik konutlar olarak kullan•lmaktad•r. Kentin zengin kesimi, kent merkezlerinden uzakta ya•arken, yoksul kesim gecekondu alanlar•nda ya•amaktad•r (Friedman, 1986: 313-314). Üst gelir grubunun ya•ad••• konut alanlar• olarak in•a edilen pahal• siteler, giri•in kontrollü oldu•u, peyzaj düzenlemesi yap•lm••, her türlü hizmeti bünyesinde bar•nd•ran alanlar iken, gecekondu bölgeleri sa•l•ks•z ko•ullar alt•nda, altyap• hizmetlerinden yoksun ve dezavantajl• gruplar•n ya•am alanlar• olarak kar••m•za ç•kmaktad•r.