• Sonuç bulunamadı

Irkçı Nefreti Kışkırtan İfadeler

3. BÖLÜM

3.3. AİHM’NİN DOĞRUDAN NEFRET SÖYLEMİ OLARAK KABUL

3.3.3. Irkçı Nefreti Kışkırtan İfadeler

Irkçı nefret, ırkçı kötüleme, ırkçı nefret propagandası aynı anlama gelen kelime- lerdir. Irkçılık, ayrımcı gruplar arası ilişkilerin biyolojik temellerle doğrulanabileceği

yanıltmacasına dayanan, anti sosyal inanış ve davranıştır293. Irkçı düşünceler ise, bu

noktadan hareketle belli bir toplumda veya her yerde hoşgörüsüzlüğü yaymak, insanlar

289 WEBER, s.26.

290 Perinçek v. Switzerland, par. 117; European Court of Human Rights, Case of Perinçek v. Switzer-

land, s.69.

291 SCHAUER Fredrick, “Social Epistemology, Holocaust Denial and The Post-Millian Calcalus”, Ed. Michael Herz. Peter Molnar, The Content and Contecxt of Hate Speech : Rethinking Regulation

and Responses, Cambridge Universty Press, 2012, s.129.

292 WEBER, s.26.

arasında bunu teşvik etmek ve bunun her yerde mevcut olması için her türlü çalışmanın

yapılmasıdır294.

Irkçı ifadelerin kullanılması sonucu belli gruptan olan insanlar ikinci sınıf vatan- daş muamelesi görmekte, diğer insanlar tarafından dışlanmakta, onlara karşı ayrımcılık

yapılmakta ve onlara bağlı duruma getirilmektedir295. Irkçılık birçok insana - Siyahlara,

Kızılderililere, Göçmen işçilere, Yahudilere, azgelişmiş ülkelerde yaşayan insanlara, kendi dinini yaşayan, özellikle de Müslümanlara karşı kullanılmış etki vasıtasıdır. Irkçı ifadelerin kullanılması sonucu hedef alınan kişiler psikolojik sarsıntılar geçirmenin be- raberinde, kendileri toplumun üyesi olarak görmüyorlardır. Bu durum:

a. Onlar üzerinde belli psikolojik zarar etkisi yaratır;

b. Üçüncü kişilerin onlara karşı düşmanca nefret beslemesini kışkırtır296.

Uluslararası alanda bu mesele ile ilgili birtakım sözleşmeler de kabul edilmiştir. 7 Mart 1966’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Her Türlü Irk Ayrımcılığı- nın Ortadan Kaldırılması Uluslararası Sözleşmesi” kabul edilmiştir. Sözleşme gereği, ırk, renk, soy ve ulusal ve etnik köken temelinde ayrımcılık yapılması yasaklanmıştır. Devletler ise ırk ayrımcılığından kaçınmak ve bunun için önlemler almakla yükümlü- dürler.

AİHS’de bireylerin kendi düşüncelerini açıklamalarına geniş imkân tanınsa da, Sözleşme’nin 17. maddesi herhangi bir hakkın belli bir birey veya grup veya devlet tara- fından kötüye kullanılamayacağını açıkça belirtmiştir. Bunun gereği olarak ırkçı nefret söylemleri ifade özgürlüğü alanı içinde değerlendirilmemektedir. Bu yönde AİHM’nin tutumunu birtakım kararlarda görebiliriz.

294 KUZECİ Elif, “AIHS’nin 10. maddesi Işığında Nefret İçerikli ve Irkçı Nitelikli Düşünce Açıklamala- rı,” Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S.7, 2007, s.179.

295 SİEGEL Michael. L., “Hate Speech, Civil Rights and the İnternet: The Jurisdictional and Human Rights Nightmore Comment”, Albany Law Journal of Science&Technology, p.379.

296 WEST Carloine, “Words That Silence? Freedom of Expression and Racist Hate Speech”, Ed. Ishanı Maitra&Mary Kate McGowan, Speech&Harm, Oxford University Press, 2013, p.232.

AİHM ve AİHK bu yönde birçok içtihat ortaya koymuştur. Bunlardan ilki Birleşik Krallık aleyhine olan Norwood kararıdır. Bu kararda Başvurucu Irkçı Britanya Ulusal Parti üyesidir. Başvurucu Kasım 2001-9 Ocak 2002 tarihleri arasında kendi evinin ca- mına poster asmıştır. Posterde İkiz Kuleler yanarken gösterilmiş, “İslam Britanya’dan dışarı - Britanyalıları Koruyun” ifadeleri yazılı olarak gösterilmiş ve ay yıldızın üzerin- de çarpı işaretine yer verilmiştir. Başvurucu bu hareketinden dolayı ulusal mahkemeler- ce yargılanmış ve para cezasına çarptırılmıştır. İfade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Mahkeme’ye başvurmuştur.

Mahkeme, konuyu ele alırken, eylemin Birleşik Krallık’taki bütün Müslümanlara yöneldiğini, Sözleşme ile güvence altına alınan hoşgörü, toplumsal barış ve ayrımcılık yasağı gibi değerlerle uyum içinde olmadığını belirtmiş ve Başvurucunun Sözleşme’nin

17. maddesini suiistimal ettiğine karar vermiştir297. Nitekim Mahkeme bu ifadelere iliş-

kin başka kararında şöyle ifadeye yer vermiştir:

“Uluslararası metinlerin ve kendi içtihadının ışığında Mahkeme, hoşgörünün ve

tüm insanların onurlarına eşit saygının demokratik ve çoğulcu bir toplumun temelini oluşturduğunun altını çizer.

Dolayısıyla ilke olarak demokratik toplumlarda, getirilen “formalitelerin”, “şart- ların”, “sınırlamaların” veya “yaptırımların” izlenen meşru amaçla orantılı olmak şartıyla hoşgörüsüzlük (dini hoşgörüsüzlük dâhil) üzerine kurulu kin yayan, haklı göste- ren, buna teşvik eden ve ilerleten biçimlerinin tamamını öngörmenin veya cezalandır-

manın gerekli olduğu değerlendirilebilir”298.

AİHS’nin 17. maddesi kapsamında yer alan durumda, başvuru yapan kişi pencere- sine poster asmakla bir eylem gerçekleştirmiştir. Fakat başvuru sahibi bu eylem sebe- biyle 10 ya da 14’üncü maddelerin koruması içeriğinden yararlanamamıştır. Nitekim AİHM başvuruyu ileriki bir zamanda konu açısından (ratione materiae) AİHS hükümle- rine bağdaşmayan biçimde bulduğu sebebiyle kabul etmemiştir. Bir başka dava olan

297 Norwood v. The United Kingdom, Admisibility Case, SUNAY, s.95.

298 Gündüz v. Turkey, par. 40; Avrupa Konseyi İnsan Hakları Genel Müdürlüğü, Avrupa’da Düşünce

Pavel Ivanov v. Rusya299 davasında AİHM başvuruyu yapan kişinin 10’uncu maddenin korumasından yararlanamayacağını bildirmiştir. Zira yayınlar yazarın ulusal mahkeme- ler tarafından yargılanmasına sebep olmuştur. Ayrıca mahkeme söz konusu yayınların Yahudi toplumuna yönelik nefreti kışkırtma gayesi güttüğünü ve bu sebeple de AİHS’nin ana fikriyatında yer alan toplumsal barış, hoşgörü ve ayrımcılık yapmama

prensiplerine uygun olmadığı neticesine ulaşmıştır300.

Eğer yapılan konuşmalar bireyler veya gruplar için hakaret niteliğindeyse veya bu konuşmalarda kine teşvik edici veya itici somut ifadeler varsa bunlar Sözleşme’nin 10.

maddesindeki korumadan yararlanamayacaklardır301.

Diğer bir karar Le Pen v. Fransa kararıdır. Fransız siyasetçisi Le Pen Monde gaze- tesine verdiği röportajdaki “Sayıları 5 milyon değil de 25 milyon olsa Fransa’yı onlar yönetiyor olacak” ifadesi nedeniyle ulusal makamlarca bir grup insanın kökeni veya etnik grup, ulus, ırk veya din bir gruba üye olma veya olmamaya dayalı olarak ayrımcı- lık, nefret ve şiddete tahrik ettiği gerekçesiyle para cezasına mahkûm olmuştur. Başvu- rucu ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Mahkemeye başvurmuştur.

Konuyu ele alan Mahkeme’ye göre politikacıların ifade özgürlüğünü kullanırken,

hoşgörüsüzlüğü güçlendirecek yorumlar yapmaktan kaçınmaları gerekmektedir302.

Irkçı ifadeleri söyleyen kişi ile beraber, ırkçı ifadeleri söylemeyip de böyle ifade- lerin yayılmasına yardımcı olanların da durumunu belirlemek gerekmektedir. Jersild v. Danimarka kararında AİHM’nin tutumu aşağıdaki şekilde olmuştur: “Röportajlara da-

yanan haberler, ister düzenlenmiş isterse de düzenlenmemiş olsun, basının “halkın göz- cüsü” rolünü oynayabileceği en önemli araçlardan birini oluşturur. Bir gazetecinin başka bir kimsenin röportaj sırasındaki beyanlarının yayılmasına yardım etmesi sebe- biyle cezalandırılması, basının halkı ilgilendiren konularda tartışmaya katkıda bulun-

299 Pavel Ivano v. Rusya (dec.), No. 35222/04, 20 Şubat 2007 tarihli karar, SUNAY, s.97. 300 WEBER, s.27.

301 Gündüz v. Turkey, par. 41; Avrupa Konseyi İnsan Hakları Genel Müdürlüğü, Avrupa’da Düşünce

Özgürlüğü, s.55.

masını ciddi surette engelleyecektir; cezalandırma için çok güçlü sebepler bulunmadık-

ça, cezalandırma tasavvur dahi edilmemelidir”303.

Başvurucu Jersild’in hazırlamış olduğu programda “Yeşil Ceketliler”adlı grubun hedef aldıkları grup bakımından söylemiş olduğu ifadeler Sözleşme’nin 10. maddesi gereği koruma altında olmamakla beraber, hakaretten daha kötü olsa da, bir bütün ola- rak bakıldığında röportajın başvurucunun Ceza Kanunu’ndaki bir suçtan mahkûmiyetini

ve cezalandırılmasını haklı kıldığı söylenemez304. Başvurucunun söz konusu yayını der-

lerken ırkçı amacı bulunmadığı tartışma konusu değildir. Başvurucu bu noktaya iç hu- kuktaki yargılama sırasında dayanmış olmakla birlikte, konuyla ilgili kararların gerekçe-

lerinde böyle faktörün dikkate alındığı görülmemektedir305.

AİHM alenen ırkçı anlatımla karşılaştığında ya da her hangi bir dava söz konusu olduğunda Sözleşmenin 10’uncu maddesinde yer alan korunma kapsamı dışında tutula- cağını belirtmektedir. Diğer yandan direkt olarak 17’nci maddeden başvurular genelde nadir karşılaşılan bir husustur. Zira AİHM kimi zaman bu hükmü, yapılacak yorumla- maların kuşkuya yer olmayan davalarında ifade özgürlüğünün kısıtlanmamasının zaruri olup olmadığının değerlendirilmesi maksadıyla dolaylı biçimde bir “yorum prensibi” şeklinde kullanmayı seçmektedir. Söz konusu davaları AİHM 10’uncu maddenin elve- rişlilik sorusunu değerlendirmeye alacak, fakat 10. maddeye elverişlilik koşulları 17’nci

madde kapsamında değerlendirilmeye alınacaktır.306

3.3. AİHM’İN DEVLETLERE TAKDİR PAYI TANIDIĞI ÖZEL