• Sonuç bulunamadı

1.2. NEFRET SÖYLEMİ İLE İLİŞKİLİ KAVRAMLAR

1.5.2. Düşünce / Kanaat Özgürlüğü

İfade özgürlüğüne ilişkin her değerlendirme düşünce özgürlüğüne giriştir, düşün- ce kişi olmanın yapı taşıdır. Kişi büyük ölçüde ne düşündüğüdür ve düşünmeden de

duramaz111. Buradan hareketle düşünce özgürlüğünü şu şekilde tanımlayabiliriz; Kişile-

rin herhangi bir düşünce ve kanaate sahip olma veya bunlar yüzünden baskıya maruz kalmama hakkını ifade eder.Bu hak kişinin sahip olduğu düşünce ve kanaatini zorla açıklamama ve bundan dolayı kınanmamasını ifade eder. Düşünce özgürlüğü hakkı,

aslında düşünce sahibini korur denilebilir112.

Düşünce özgürlüğü, toplumsal yaşamda bireylerin kendilerince tespit ettikleri bü- tün sorunlara yine kendilerince hazırladıkları ve seçtikleri cevapları serbest bir şekilde başkalarına aktarabilmeleridir. Bir başka tanımla düşünce özgürlüğü, bireylerin özgürce bilgi kaynaklarına ulaşabilmesi, elde ettiği bilgiler ışığında elde ettiği kanı ve fikirler nedeniyle dışlanmaması ve bunları tek başına ya da başkalarıyla beraber toplu olarak uygun vasıtaları kullanma serbestliği içerisinde dış âleme aktarabilmesi, savunabilmesi

anlamına da gelir113. Düşünce Ridder’e göre şu şekilde ifade edilmiştir: “Akla dayanan

düşünce sürecinin ürünü, bireyin, şahsi belleği kanalıyla ölçülü bir biçimde nesnelleşti- rilebilir ve anlatılabilir hale getirilmiş sanatsal ve düşünsel, netice olarak duyulabilir düşünce, sesli, idrak edilebilen, her durumda söz konusu unsurları dışarıya vurabilen

bireyin şahsi bilinç eseri ve başarısıdır.”114

111 TRAGER/DİCKERSON, s.16.

112 ERDOĞAN, İfade Özgürlüğü ve Sınırları…, s.21. 113 KABOĞLU, Özgürlükler Hukuku…, s.334-335.

114 CAN Osman, “Düşünceyi Açıklama Özgürlüğü: Anayasal Sınırlar Açısından Neler Değişti”, Teorik

ve Pratik Boyutlarıyla İfade Hürriyeti, Ed. Bekir Berat Özipek, Liberal Düşünce Topluluğu, Cante-

Düşünce özgürlüğü niteliği itibariyle insanın iç âleminde oluşan ve düşünme süre- cinin son kısmıdır. Bu haliyle düşüncenin içsel bir eylem olduğu harici âleme aktarıl- madığı takdirde pozitif veya negatif bir etki oluşturamayacağı, düşüncenin dış âleme aktarılmasında ise bu içsel eylemin dışa aktarılması olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca düşünce özgürlüğünün hukuki düzenlemelerle kısıtlanması söz konusu olmasa da bu

özgürlüğün güvence altında olmasını sağlayıcı düzenlemelerin var olması gereklidir115.

Schauer’e göre; İnsan sessiz olarak düşünebilir, yani düşünmek için konuşmak veya yazmak gerekli değildir. Birey sessiz olarak düşündüğü zaman, düşünceleri her- hangi bir otorite tarafından engellenemez. Ancak şu da belirtilmelidir ki düşünceler egemen olanlardan etkilenebilir. Bireyin iç dünyasında ki sessiz bir düşünce cezadan muaftır ve açık ifade veya haberleşmeden belirgin biçimde farklıdır. Bazı Nazi toplama kamplarındaki mahkûmlar, adının “Meine Gedanke Sind Frei” (Düşüncelerim Özgür- dür) olduğunu farz ettikleri bir şarkı söylemişlerdir. Bu şarkıda kastedilen anlam, “bana ne yaparsan yap, fiziksel olarak beni ne yapmaya ya da ne söylemeye zorlarsan zorla, yine de düşüncelerim özgürdür, çünkü onlar senin gücünün erişme alanının dışında

kalmaktadır” düşüncesine uymaktadır116.

Düşünce ve özgürlük, insanın doğasında var olan ve birbirinden ayrılmaz şekilde bir bütün oluşturur. Toplumsal düzen ve somut gerçeklik şu ki, düşüncenin açıklanması içerik bakımından sınırlanamayacak, fakat suçun önlenmesi veya cezalandırmanın bir parçası olarak sınırlamaya tabi olabilecektir. Aslında düşünce sahibi olma özgürlüğü ile düşünceleri açıklama özgürlüğü birlikte değerlendirilmelidir. Nitekim bazı düşünceler tehlikelidir, açıklanamaz dendiği zaman düşünce özgürlüğünün özüyle birlikte yok sa- yıldığı açıktır. Böyle bir sınırlama, farklı düşünce sahiplerinin bir temel haktan yararla- namaması ve bazı düşüncelere imtiyaz tanıma anlamına gelir ki bu da yine anayasada yeri bulunan “demokratik hukuk devletinin eşit yurttaşları” ilkesine aykırılık teşkil eder117.

115 KÜÇÜK, s.51-52.

116 SCHAUER, Frederick, İfade Özgürlüğü Felsefi Bir İnceleme, Liberal Düşünce Topluluğu, Ankara, 2002, s.77.

117 PAÇACI İrfan, “1982 Anayasası Mayınlı Alanı Düşünce Özgürlüğü”, İnsan Hakları Yıllığı, Cilt: 19- 20, 1999, s.146.

Düşünceleri açıklama özgürlüğünün, sınırsız olup olmadığı sorununu, salt pozitif ve anayasaya uygunluk yönünden değil, demokrasinin kendi siyasal sistematiği ve temel ilkeleri açısından çözüm bulmak gerekir. Burada en temel ilke şudur; demokratik siste- min olmazsa olmazı düşünce özgürlüğünün sınırsız kabul edilmesine bağlıdır, sınırlı düşünce özgürlüğü eşitlik ilkesine aykırıdır, düşünce özgürlüğü “düşünceyi yaymak” hakkını da kapsar. Düşünce açıklaması kavramı dışında kalan ve cezalandırılması öngö- rülen “suça dönük tehlike” eylemleridir. Düşünce ve açıklama, “açık ve somut bir tehli-

ke” oluşturma sınırına kadar birbirinden soyutlanamaz bir bütündür denilebilir118.

Kimi yazarlara göre; düşünce özgürlüğü, bireyin iç âlemine hapsedilmiş düşünce- ler için değil, dış âleme aktarılan düşünce ve kanaatler için söz konusudur. Bu temel gerçek karşısında düşünce özgürlüğünü, “düşünme özgürlüğü” ve “düşünceyi açıklama özgürlüğü” şeklinde ikili bir ayırıma tabi tutup; birincisinin sınırsız, ikincisinin sınırlan- dırılabilir olduğunu savunmak “düşünce özgürlüğü yoktur” demenin başkaca bir ifade- sidir119.

Bazı hukukçulara göre ise, düşünce özgürlüğünün, demokratik toplumlarda ki iş- levi ve önemi göz önünde bulundurulduğunda bu özgürlüğün her türlü sınırlama ve dü- zenlemeden ayrık tutulmasını gerektirmemektedir. Diğer özgürlükler gibi bu özgürlü- ğünde sınırlarının çizilmesi, kullanılma yöntemlerinin belirlenerek düzenlenmesi gere- kir. Bu özgürlüğün kayıt altına alınmasında ki amaç ise, özgürlüğün kötüye kullanımını önlemek ve herkes tarafından faydalanılmasını sağlamaktır. Ayrıca düşünce özgürlüğü ile diğer özgürlükler arasındaki etkileşimden dolayı da bu temel özgürlüğün sınırlandı-

rılması kaçınılmazdır120.

Demokratik sistem ile düşünce özgürlüğü arasında birbirini bütünleyen hassas ve özgün bir işleyişin olduğunu Soysal şu şekilde ifade eder: “(....) düşüncenin açıklanma- sını sınırlamak, düşünce özgürlüğünün yalnız ‘sınırlanması’ değil, özüyle birlikte ‘orta-

118 PAÇACI, s.148.

119 ERDEM Fazıl Hüsnü, “Düşünce Özgürlüğü ve Demokrasi”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı:1, 1998, s.8.

dan kaldırılması’ demek olur: düşünce özgürlüğü, ‘özgürlük’ ile “özgürlüğün özü” ara-

sında ayırım yapılmasına olanak tanımayacak bir bütünlük taşımaktadır”121.

Konu ile ilgili yayımlanan akademik bir raporda şu ifadeler dikkat çekicidir: “Dü- şünce hürriyeti, demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez temel unsurudur. Bu unsur aynı zamanda, hür rejimleri hür olmayan rejimlerden ayırt eden ana kıstaslardan biridir. Hür ve demokratik toplum, her türlü düşünce ve kanaatin engelle karşılaşmaksızın ser- bestçe açıklanabilmesi ve tartışılabilmesi esasına dayanır. Sübjektif siyasi ölçülerle bir kısım fikirlerin yasaklanmak istenmesi halinde toplumun ‘demokratik’ olma niteliği ve

iddiası da ortadan kalkar.”122

Günümüz çağdaş demokratik toplumlarında temel hak ve özgürlüklere ve özellik- le “düşünce özgürlüğüne” sınırlama getirilmesinden öte, bu temel özgürlüğün hukuk normlarıyla korunması ve garanti altına alınması anlayışı vardır. Bu felsefe, iktidara sahip olanların tüm ideoloji ve görüşlere hoşgörülü ve tarafsız davranmasını gerektirir. “Şiddet içermeyen ve şiddeti azmettirmeyen düşünce suçu, artık geride kalmıştır.” İnsan haklarına saygılı demokratik ve çoğulcu anlayış yönetiminin, ifade özgürlüğüne getirdi-

ği sınır, şiddet ve adaba aykırılık teşkil eden eylemlerin yasaklanmasından ibarettir123.

Sonuç olarak; düşünce özgürlüğü, demokratik, çoğulcu bir toplumun zorunlu bir öğesidir. İnsanın sahip olduğu fikir ve düşüncelerinden herhangi bir kaygı duymadan ister azınlıkta olsun ister çoğunlukta olsun ya da düşünce ve kanaati tahrik edici olsun kısıtlanamayacağı ve bu özgürlüğün kamu görevlileri dâhil herkes için güvence altına

alındığı söylenebilir124.

121 SOYSAL Mümtaz, Anayasanın Anlamı, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 1986, s.93’den aktaran; PA- ÇACI, s. 136.

122 Anayasa Nizamını Koruma Kanunu Tasarısı Hakkında Ankara Hukuk Fakültesi’nin Kurduğu Komis- yon Raporu, AÜHF Yayını, Ankara, 1969, s.3’den aktaran; PAÇACI, s.136-137.

123 ALİEFENDİOĞLU Yılmaz, “Bir Temel İnsan Hakkı: Düşünce Özgürlüğü”, Yeni Türkiye, S.22, 1998, s.807.