• Sonuç bulunamadı

Başkalarının Şöhret ve Ahlakının Korunması

2.2. AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ’NDE İFADE

2.2.1. Sınırlamanın Meşru Sebeplere Dayanması Şartı

2.2.1.4. Başkalarının Şöhret ve Ahlakının Korunması

Başkalarının şöhret ve ahlakının korunması, ifade özgürlüğü ile diğer haklar arala- rında bir denge kurulmasının zorunluluğuyla meydana gelmiş bir meşru sebeptir. Ger- çekten de, ifade özgürlüğü ile AİHS’in 8’inci maddesinde düzenlenen özel ve aile haya- tına saygı hakkının karşı karşıya geldiği durumlarda, bu haklar arasında bir denge ku-

rulması gerekmektedir184. Bu kapsamda kişilerin kişilik haklarının ve özel hayata saygı

haklarının korunması gerekçesiyle ifade özgürlüğü tamamen ortadan kaldırmamalıdır185.

Bu nedenle AİHM, bu meşru sebep kapsamında ifade özgürlüğünün korunması için geniş bir içtihat geliştirmiştir.

Öte yandan mahkeme, ifade özgürlüğü kapsamında sağlanan güvencenin, kaba, müstehcen, saldırgan, aşağılayıcı, tahrik edici, onur kırıcı söz ve yazılarla kötüleme, iftira atma, sövme, kötüleme amaçlı yapılan ifade açıklamalarını kapsamadığını belirt-

mektedir186. AİHM, başkalarının şöhret ve haklarının korunması meşru sebebine ilişkin

verdiği kararlarında kişilerin sıfatlarına göre farklı değerlendirme yapmaktadır. Kamuya mal olmuş kişilerin kendisine yöneltilecek eleştirilerde daha hoşgörülü olması gerektiği ve hatta bu kişinin bir siyasetçi olması durumunda ifade özgürlüğünün koruma kapsa-

183 Müller ve Diğerleri/İsviçre Kararı, Başvuru No: 10636/84, Karar Tarihi: 24 Mayıs 1988, par. 35-36; Avrupa Konseyi İnsan Hakları Genel Müdürlüğü, Avrupa’da Düşünce Özgürlüğü, s.42.

184 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Madde 8: Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir; YÜKSEK, s.129.

185 DOĞRU, Osman/NALBANT, Atilla, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Ka-

rarlar, Cilt 2, Pozitif Matbaa, Ankara, 2013, s.232.

mının daha da geniş olması gerektiği hususu kabul edilmektedir187. Bu noktada özellikle siyasetçilerin ve yöneticilerin, özellikle yaptıkları görevlerle ilgili olarak eleştiri içeren

ifadelere karşı getirilecek sınırlamalarda özenli davranılması gerekmektedir188. Buna

ilişkin verilen AİHM Tuşalp/Türkiye Kararında, yazar olan başvurucuya, yayınlanan bir

makalesinde başbakana hakaret ettiği iddiasıyla tazminat davası açılmıştır189. Mahkeme

söz konusu davayı değerlendirirken, politikacıların ve özellikle üst mertebede bulunan

kişilerin sert eleştirilere karşı daha toleranslı olmaları gerektiğinin üstünü çizmiştir190.

Davaya konu olan ifadeleri inceleyen mahkeme, ifadelerin saldırganlık niteliği taşıdığını

belirtse de, toplum tarafından zaten bilinen gerçeklikler olduğunu da belirtmiştir191. Bu

kapsamda mahkeme, ifade özgürlüğü ile kişinin itibarının korunmasına ilişkin kişisel çıkarlar arasında bir denge kurmak için yaptığı değerlendirmede, söz konusu ifadelerin Başbakan’ın özel yaşamına etki edecek nitelikte bulunmadığını ve bu sebeple başvura-

nın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir192.

Başkalarının şöhret ve ahlakının korunması kapsamında gazetecilerin toplumu bilgilendirme görevi özel bir yere sahiptir. Gazeteciler, özellikle siyasetçiler ve topluma mal olmuş kişilerle ilgili yaptıkları haberlerle bu kişilerin şeref ve itibarlarının korun-

ması arasında bir dengenin kurulması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır193. AİHM’nin bu

husustaki içtihatları doğrultusunda basının bilgilendirme görevi ile kişilerin şeref ve itibarları arasında oluşturulacak denge için bazı ölçütler belirlemiştir. Bu ölçütlere göre, mahkeme kararlarında, basında çıkan ifadelerin toplumun genel yararına sağladığı katkı,

187 YÜKSEK, s.129; SUNAY, s.95. 188 YÜKSEK, s.129.

189 Tuşalp/Türkiye Kararı, Başvuru No: 32030/08 - 40607/08, Karar Tarihi: 20.02.2002, par. 9; T.C. Adalet Bakanlığı, Tuşalp-Türkiye Davası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Daire, Gayrires- mi Çeviri, Adalet Bakanlığı, Ankara, 2012, s.4.

190 Tuşalp/Türkiye Kararı, Başvuru No: 32030/08 - 40607/08, Karar Tarihi: 20.02.2002, par. 45; T.C. Adalet Bakanlığı, Tuşalp-Türkiye Davası, s.12.

191 Tuşalp/Türkiye Kararı, Başvuru No: 32030/08 - 40607/08, Karar Tarihi: 20.02.2002, par.47; T.C. Adalet Bakanlığı, Tuşalp-Türkiye Davası, s.45.

192 Tuşalp/Türkiye Kararı, Başvuru No: 32030/08 - 40607/08, Karar Tarihi: 20.02.2002, par. 49; T.C. Adalet Bakanlığı, Tuşalp-Türkiye Davası, s.46.

söz konusu ifadede bahsedilen kişinin tanınmışlık düzeyi, ifadenin yazılma amacı, içe-

riği, içeriğinin elde edilme yöntemi, ifadenin sonuçları ve yaptırımı incelenmektedir194.

AİHM, Lingens/Avusturya Kararında, politikacılarla ilgili yapılan haberler konu-

sunda daha hoşgörülü davranılması gerekliliğini tekrar etmiştir195. Söz konusu karar, bir

derginin yazı işleri müdürünün Başbakan aleyhine yazmış olduğu iki yazı neticesinde başbakanın başvurucu aleyhine iki ayrı hakaret davası açması ve başvurucunun bu dava- lar sonucunda mahkûm edilmesiyle ilgilidir. Mahkeme önüne gelen bu başvuruda, bası- nın kamuyu bilgilendirme hakkının varlığının üstünde durarak, kamunun genel yararı için yapılan yayınların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini be- lirtmiştir. Mahkeme yine aynı davada, bir politikacının eleştirilere karşı hoşgörü sınırını sade bir vatandaşa göre daha geniş olması gerektiğini ve kamunun politikacıların her hareketlerinin kamu tarafından izlenmesinin kaçınılmaz olduğunu belirterek, söz konusu

başvuruda ifade özgürlüğünün ihlali kararı vermiştir196. Mahkeme yine başkalarının

şöhret ve ahlakının korunmasına ilişkin Erdoğan/Türkiye Kararında, kamuya mal olmuş kişilerin kaçınılmaz şekilde kamu kontrolüne tabi olacaklarını belirterek, kendilerine yöneltilecek eleştirilere hoşgörülü davranma sınırlarının daha geniş olması gerekliliği- nin altını çizmiştir. Söz konusu davada başvuran, belediyeyi dava eden bir avukattır. Başvuran, dilekçesinde belediye aleyhine yobaz, hukuk tanımaz ve zalim gibi sıfatlar kullanmıştır. Belediye Başkanı bu dilekçede yer alan bu ifadelerle şerefine ve namusuna

saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle başvuran aleyhine tazminat davası açmıştır197. Mah-

keme değerlendirme yaparken bu ifadelerin kışkırtıcı ve kin dolu olduğunu belirtmiş, ancak ilgili ifadelerin sadece dava dilekçesinde yer alarak mahkeme salonundan dışarı

194 AİHM Von Hannover/Almanya Kararı, Başvuru No: 40660/08, Karar Tarihi: 07.02.2012; Mahkeme bu kararında özellikle ifade özgürlüğü ile özel hayata saygı hakkının çatıştığı durumlarda yapılan ya- yının kamu menfaatine yaptığı katkının incelenerek karar verilmesi gerektiğini belirtmektedir. par. 60; Ancak kararda, başvurucunun Monako Prensinin kızı olması önem arz etse de, yayımlanan fotoğrafla- rın başvurucunun günlük yaşantısından ve gizlilik değeri taşıyan eylemlerini içerdiği ve kamu menfaa- tine katkı sağlayacak bir resmi görevin yayınlanmamasından dolayı bu davada özel hayatın gizliliği ile ifade özgürlüğü arasında denge kurarken özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği kanaatine varmıştır. par. 61-65.

195 Lingens/Avusturya Kararı, Başvuru No:9815/82, Karar Tarihi:08.07.1986; Avrupa Konseyi İnsan Hakları Genel Müdürlüğü, Avrupa’da Düşünce Özgürlüğü, s.10.

196 Lingens/Avusturya Kararı, Başvuru No:9815/82, Karar Tarihi:08.07.1986; Avrupa Konseyi İnsan Hakları Genel Müdürlüğü, Avrupa’da Düşünce Özgürlüğü, s.10.

çıkmaması ve ifadelerin muhatabının bir siyasetçi olması dolayısıyla kişinin şöhretine zarar verecek bir durumun olmadığını belirterek ifade özgürlüğünün ihlali kararı ver- miştir198.

AİHM tarafından geliştirilen içtihatta, siyasetçilere kıyasla kamu görevlileri açı- sından daha geniş bir koruma öngörülmektedir. Yerine getirdikleri kamu görevi sebe- biyle, kamunun duyduğu güvenin demokratik toplumlardaki önemi bu korumanın teme-

lini oluşturmaktadır199. Bununla ilgili Lesnik/Slovakya Kararında başvurucunun savcıya

gönderdiği ve daha sonra da günlük bir gazetede yayınlanan mektupta savcının görevini kötüye kullandığı ve rüşvet aldığına ilişkin ifadeler yer almaktadır. Başvurucu aleyhine açılan davada, mektuptaki ifadeleri sebebiyle hapis cezası verilmiştir. Mahkemenin önüne gelen başvuruda, mahkeme, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirmek için kamu güvenine ihtiyaç duyduklarını, bunun için de kamu görevlileri lehine koruma sağ- lanması gerekliliğini dile getiren mahkeme, bireylere kamu görevlilerinin de eleştirilme hakkı tanındığını, ancak bu eleştiri sınırının aşılmaması gerektiğini belirterek, ifade öz-

gürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir200.

Bunun yanında, Mahkeme polis memurunun kötü müdahalede bulunmasına iliş- kin bir gazete yazısı sebebiyle mahkûm olan bir gazetecinin başvurusunda, ifade özgür- lüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir. Mahkeme söz konusu davaya ilişkin değerlen- dirme yaparken, basının kamuoyunu bilgilendirme görevinin üstünde durmuştur. Bu kapsamda, Mahkeme başvurucunun, polis memuruna hakaret etme amacı gütmeyip, yalnızca kamuoyunu bilgilendirerek, polisin kötü müdahalede bulunup bulunmadığının araştırılması için soruşturma yapılması talebini dile getirmektedir. Konunun kamuyu yakından ilgilendiren bir konu olması sebebiyle, Mahkeme söz konusu davada mahkûm

olan başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir201.

198 Bu kapsamda Mahkeme başkalarının şöhret ve ahlakının korunması kapsamında ifade özgürlüğünü değerlendirirken, ifadenin niteliğine, kim tarafından söylendiğine, kamu menfaatine sağladığı katkıya bakarken aynı zamanda başka bir ölçüt olarak ifadenin kimler tarafından algılanabilir olduğuna da ba- karak değerlendirme yapmaktadır. Erdoğan/Türkiye Kararı, 39656/03, Karar Tarihi:13.01.2013. 199 DOĞRU/NALBANT, s.236.

200 Lesnik/Slovakya Kararı, Başvuru No: 35640/97, Karar Tarihi: 11.03.2003; SOYDAN, s.79.

201 Throgeir Throgeirson/İzlanda Kararı, Başvuru No: 13668/88, Karar Tarihi: 25.06.1992; DOĞ- RU/NALBANT, s.236-238.

Başkalarının şöhret ve ahlakının korunması hususunda siyasetçiler, kamu görevli- leri veya gazeteciler dışında sade vatandaşlara yönelik başvurularda ise Mahkemenin değerlendirmesi, özellikle kişinin kişilik haklarının korunmasındaki yarar ile kamu ya-

rarı arasındaki dengeyle ilişkilidir202. Sade vatandaşların özel hayata saygı haklarını

korunma alanı siyasetçilere veya kamuya mal olmuş kişilere nazaran daha kuvvetlidir. Bu kapsamda sade vatandaşlara yönelik yapılan yayınların kamu yararı içerip içermedi- ğinin incelenmesi gerekmektedir. AİHM içtihatlarına göre, ifade özgürlüğü ile başkala- rının şöhret ve hakları arasında bir denge kurulması gereken durumlarda, bu kişi sade vatandaş ise kişilik haklarından yana, kişi siyasetçi veya kamuya mal olmuş biri ise ifa-

de özgürlüğünden yana değerlendirme yapılmaktadır203.