• Sonuç bulunamadı

5. İdari Taksimatı

3.1. Hindistan Yolunun Tahkimi

3.3.3. Irak’ta İlk Misyoner Faaliyetleri

İngilizlerin Irak’ta ilk hangi tarihte misyonerlik faaliyetleri yürütmeye başladıklarına dair kesin bir kayda ulaşamadık fakat bu bölgenin stratejik ve ekonomik öneminin Avrupalılar tarafından farkına varılmasını müteakip bu faaliyetlere de başladılar398.

İngilizlerin bölgede 1830’lu yıllarda yürüttükleri misyonerlik faaliyetleri hakkında bilgi veren klasik eserler mevcuttur399. Bilindiği gibi, Napolyon’un Mısır’ı işgali ile Hindistan’a ulaşan deniz yolu için adeta bir karakol noktası olan Irak’ın da Fransızların kontrolüne geçmesinden korkan İngilizler derhal siyasî faaliyetlere başlamışlardı400. Fransızları bölgeden uzak tutmakta muvaffak olan İngilizler, Irak’ın yalnızca Kraliyet Yolu için güvenlik noktası olmaktan ziyâde kestirme yollara ve verimli topraklara sahip olduğunun farkına varmakta gecikmediler. Siyasî ve askerî faaliyetlere yüzyılın ilk yıllarından itibaren başlayan İngilizler 1830’lu yıllardan itibaren sömürgeciliğin olmazsa olmazlarından misyonerliği Irak’a gönderdiği tecrübeli misyonerleri vasıtasıyla icraya başladılar401.

Misyoner Herald’ın ve diğer misyonerlerin Irak’ın kuzeyinde yürüttükleri misyonerlik faaliyetleri ile ilgili önemli bilgiler ihtiva eden ve yine aynı kişi tarafından Irak’ta bulunduğu süre içerisinde kaleme alınan klasik eserde Wright ve Breath adındaki iki misyoner arkadaşının faaliyetlerine başlamadan önce bölgenin önde gelen Kürt aşiret liderlerinden Bedirhan ve Nur Ali Han ile görüştüklerinden ve şahısların asıl amacının

398 Polk, Irak’ı Anlamak, s. 71

399 Journal of a Residence at Baghdad During the Years 1830-1831- The Missionary Herald, Reports from Northern Irak

400 Geoff Simons, Iraq from Sumer to Post-Saddam, Third Edition, Palgrave Macmillan, New York,

2004, s. 182-Litvak, Shi‘i Scholars of Nineteenth Century, s. 117

dağlı Nastûrîler arasında çalışmalar yürütebilmek için zemin hazırlamak olduğundan bahsediliyor. Ayrıca Bedirhan’ın bu çalışmalara ılımlı yaklaştığı fakat Nur Ali Han’ın mesafeli durduğu bilgisine yer veriliyor. Adı geçen bu şahısların Irak’ın kuzeyinde bilhassa Kürtler ve Nastûrîlerin yaşadıkları yerlerde faaliyetlerde bulundukları muhakkaktır. Hatta devletin mülkî ve askerî amirlerini bir hayli sıkıntıya soktukları ve büyük isyanları tertipledikleri malumdur. Bedirhan ve Nur Ali’nin bu etkin pozisyonları sebebiyle adı geçen misyonerler kendileri ile görüşme tertiplediler. Bu kişilerin misyonerlere çalışmaları için müsaade ettikleri ya da karşı çıktıklarına dair herhangi bir bilgiye ulaşamadık lakin bu görüşmeden çok kısa bir süre sonra Nastûrîler arasında faaliyetlere başladıklarına göre iki ihtimal ön plana çıkmaktadır. Birincisi; faaliyetlerini icra edebilmeleri için kendilerine müsaade edildiği ikincisi ise; misyonerlerin faaliyetlerini gizli gizli yürüttükleridir402.

Herald, Bay Stoddard isimli misyonerin günlük defterinden alıntı yaparak yürütülen misyonerlik faaliyetlerinden birisi ile ilgili şu bilgileri veriyor: “…Bay

Stoddard’ın günlük defterinde, geçen kış bir okuldaki ilginç bir canlanma bir dirilişten haber veriliyor. Şöyle ki, Gavar’dan bir dağlı iş için geldi. Papaz yardımcısı Temo tarafından burada kalması için ikna edildi. Bunda amaç ise şahsın fikrini değiştirmekti. Hıristiyan arkadaşları tarafından canı gönülden dua edildi, vaaz verildi. Şahıs derhal etkilendi ve kısa süre sonra da İsa’nın dizlerinin dibine çöktü…403.”

Yine aynı eserde Irak’ın kuzeyine yapılan seyahat esnasında uğradıkları Gavar adında Nastûrî köyünde yaşananlar şöyle izah ediliyor: “…Papaz yardımcısı Temo’nun

köyüne yaklaşıyorlar iken köyün erkek halkı ellerini açmışlar en samimi duygularla onları karşılıyorlardı. Misyonerlerin söyledikleri büyük bir istekle dinlendi. Köylülerin zahiri görünümlerindeki değişiklik şayan-ı dikkat idi. Dokuz on kişide değişiklik hâsıl oldu…404.

İngilizlerin Irak’ta yürüttükleri misyonerlik faaliyetleri hakkında oldukça mühim bilgiler ihtiva eden bir başka eserde de misyonerlerin yerli halkın İncil’i okuyup anlayabilmeleri için İngilizce dersleri verdikleri, burada kutsal kitaplarını büyük bir gayretle dağıttıkları hatta burası ile sınırlı kalmayıp ayrıca çevre şehirlere mesela Şiraz, Tebriz, Halep, Şam ve Diyarbakır’a da İncil gönderdikleri bilgisine yer veriliyor405.

402 The Missionary Herald, Reports from Northern Irak, s. 1 403 The Missionary Herald, Reports from Northern Iraq, s. 13 404 The Missionary Herald, Reports from Northern Iraq, s. 2

Aynı eserde yer alan bilgiler sayesinde misyonerlerin kutsal davalarını devam ettirmek ve ülkelerinin burada nüfuz kurması için ne kadar mücadele verdiklerini, canlarını dahi ortaya koymaktan çekinmediklerini görüyoruz. Şöyleki, 1830-1831 senelerinde meydana gelen veba salgını ve büyük sel felaketi sonrasında başta Bağdat olmak üzere onu çevreleyen köy kasaba ve şehirlerde yaşayan binlerce insan hayatını kaybetti. Hayatta kalanların büyük bir kısmı yerleşim yerlerinden uzak yerlere kaçarak hayatta kalmaya çalıştılar fakat misyonerler burada kalarak kutsal saydıkları misyonlarını icra etmeye devam ettiler çünkü bu musibet kutsal davalarını burada kalıcı hale getirebilmeleri ve menfaat sağlayabilmeleri için fırsat olabilirdi406.

Kısacası Misyonerler burada etkin olabilmek için her yolu denediler fakat işleri bir hayli zordu, zaten Müslümanları İslamiyetten döndürmek neredeyse imkânsızdı. Diğer milletlere gelince yukarıda da bahsedildiği gibi misyonerler Nastûrîler arasında kısmen de olsa başarılı olabildiler. Bunlardan başka Ermeniler, Yahudiler, Katolik Hıristiyanlar, Yezidîler ve Keldânîler ile münasebet kurdular bunlara İncil dağıttılar, İngilizce öğrettiler ve bunlar arasında Hıristiyanlığı anlattılar ama hedefledikleri başarıyı bir türlü sağlayamadılar407.