• Sonuç bulunamadı

IRAK’IN SİLAHSIZLANDIRILMASI

B) BM Kararları

IV) 1991-2003 YILLARI ARASINDA IRAK’A UYGULANAN BM

4) IRAK’IN SİLAHSIZLANDIRILMASI

687 sayılı GK kararıyla Irak’a silahsızlanmayla ilgili belirli yükümlülükler getirilmiştir. Ayrıca GK bu yükümlülüklere düzenli bir şekilde uyulmasını sağlamak ve denetleme görevinde bulunmak üzere özel bir komisyon kurulmasına karar vermiştir.

GK’nın 687 sayılı kararıyla silahsızlanma ile ilgili olarak getirilen ilk grup yükümlülüklere göre, Irak’ın savaşta boğucu, zehirli ve biyolojik silahların kullanılmasını yasaklayan 1925 Cenevre Sözleşmesi ile 1968 Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nda yer alan yükümlülüklere sadık kalacağını bir kez daha teyit etmesi istenmiştir. Irak’tan yine 687 sayılı kararla, biyolojik veya zehirli silahların yapılması ve stoklanmasını yasaklayan ve bunların imha edilmesini öngören 1972 Cenevre Sözleşmesini onaylaması da istenmiştir324.

Irak’a 687 sayılı GK kararıyla silahsızlanma konusunda getirilen diğer bir yükümlülük de, yukarıda bahsi geçen üç antlaşma çerçevesinde yasak kapsamına giren silahların, bunların üretildiği ve saklandığı tesislerin yerlerini belirten bir listenin 15 gün içerisinde BM Genel Sekreteri ve IAEA Genel Direktörüne sunulması olmuştur. Ayrıca, Irak’tan bu listede yer alan bütün unsurların duruma göre tahrip edilmesi, sökülmesi veya nötralize edilmesi istenmiştir. Son olarak da, Irak’ın sahip olduğu silahların ve ilgili tesislerin yok edilmesi işlemlerinin BM Özel Komisyonu (UNSCOM) ve IAEA tarafından yürütülmesi kararlaştırılmıştır.

UNSCOM’a verilen görevlerin nasıl uygulanacağı BM Genel Sekreteri tarafından hazırlanan bir planda düzenlenmiş ve GK tarafından onaylanmıştır. Daha

323 Çağıran, a.g.e., s.23-26.

324 Çağıran, a.g.e., s.13.

sonra 715 sayılı GK kararı ile UNSCOM’un faaliyetlerine ilişkin olarak belli aralıklarla GK’ya raporlar sunması kararlaştırılmıştır325.

UNSCOM ve IAEA, 9 Haziran 1991’de kimyasal silahlara ilişkin, 30 Haziran 1991’de ise nükleer silahlara ilişkin denetim işlevine başlamıştır.

UNSCOM/IAEA’nın göreve başlamasından kısa bir süre sonra, 23 Haziran’da daha işin başında Irak, nükleer tesislerini BM gözlemci heyetine açmak istemeyerek ve heyetin istediği belgeleri vermekten kaçınarak bundan sonra sıkça yaşanacak krizlerden ilkini de başlatmıştır326.

Bununla beraber, daha işin başından itibaren ABD de, BM’nin Irak’a yönelik aldığı kararların takibinden kendisini sorumlu görmüş ve bu doğrultuda zaman zaman Irak’a yönelik tehditlerde bulunmuştur. Bu doğrultuda George Bush, Saddam Hüseyin’in, nükleer, biyolojik, kimyasal ve diğer silahların bulunduğu alanları uluslararası denetime açmadığı takdirde ya da BM’nin ateşkes koşullarına uymaması durumunda Irak’a yeni bir saldırının kaçınılmaz olacağını açıklamıştır327. Bu sırada 28 Eylül 1991’de Irak askerlerinin, nükleer silahlarla ilgili araştırmalarını sürdüren 44 BM görevlisini otomobillerinde gözaltında tutmakta olduğu haberi alınmıştır.

Irak’ın beş gün sonra, Bağdat’ta gözaltında tutulan 44 kişilik BM ekibinin, yanlarındaki gizli belgelerle Bağdat’tan ayrılabileceğini bildirmesiyle sorun çözümlenmiştir328.

Fakat bu gelişmeler üzerine BMGK harekete geçerek, 11 Ekim 1991’de aldığı 715 sayılı kararı almıştır. Böylece Irak’ın sahip olduğu KİS’i araştıran BM heyetlerinin yetkilerinin genişletilmesi ve Irak’ın bu konuda yaptığı engellemelerin kınanması ile, gerektiğinde Irak’a karşı güç kullanılması kararlaştırılmıştır329.

Bu dönemde ABD’de yapılan Başkanlık seçimini George Bush Bill Clinton karşısında kaybetmiştir. Clinton yönetimi, Irak’a karşı İran’ı da içine alan “çifte

325 Çağıran, a.g.e., s. 17-18.

326 Tayyar Arı, Irak, İran, ABD ve Petrol, İstanbul: Alfa Yayınları, 2007, s.478.

327 Hürriyet, 20 Eylül 1991.

328 Hürriyet, 29 Eylül 1991.

329 Cumhuriyet, 13 Ekim 1991.

çevreleme” politikasını izlemiştir. Bu politikaya göre ABD, İran ve Irak’ı siyasi, ekonomik ve askeri olarak baskı altına tutarak, bir yandan bu iki ülkenin bölgedeki diğer ülkeler için tehdit olmasını engellerken, diğer yandan iç dinamikleri yoluyla bu ülkelerin dönüşümlerini sağlamaya çalışmıştır. Bu süreçte ABD’nin teşvikiyle, Saddam muhaliflerinin bir araya gelmesiyle Irak Ulusal Kongresi kurulmuştur330. Saddam Hüseyin’in başında olduğu rejimi alaşağı etmek ve demokratik bir hükümetin ortaya çıkışını teşvik etmek üzere Irak Ulusal Kongresi’ne 97 milyon dolara varan askeri yardımda bulunulmuştur331.

Bir yandan ABD’nin Saddam Hüseyin rejimine son verme çalışmaları devam ederken diğer taraftan UNSCOM Irak’ın silahsızlandırılması çalışmalarını sürdürmüştür. 1994 yılına gelindiğinde UNSCOM Irakta’ki çalışmalarını önemli ölçüde tamamlamıştır. Irak’ın kimyasal silahları tamamen imha edilmiştir. Biyolojik silahlarla ilgili herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Ancak komisyon bazı tesislerin bu tür silahların üretimi için de kullanılabileceğini rapor etmiştir. Klasik silahlarla ilgili imha işlemleri buldozer ve benzeri makinelerle gerçekleştirilmiştir. 1994 sonu itibariyle UNSCOM Başkanı’nın açıklamalarına göre, Irak artık komşularına tehdit oluşturabilecek bir kapasiteye sahip değildir. Bu tespit ABD tarafından kuşkuyla karşılanmış, dolayısıyla Irak’ın daha sonraki yıllarda GK kararlarına aykırı davranmakla suçlanmasını engellememiştir.

BMGK’nın 14 Nisan 1995’te aldığı 986 sayılı karar Irak’a karşı uygulanan ambargoya ilişkin olarak önemli bir dönüm noktasıdır. BMGK bu kararla Irak’ta

“gıda karşılığı petrol” programını başlatmıştır. Karar, Irak halkının insani gereksinimlerini karşılamak amacıyla ve önemli bir kısmı Kerkük-Yumurtalık boru hattından olmak şartıyla Irak’ın 3 ayda 1 milyar dolarlık petrol ihraç etmesini öngörmektedir. Buradan elde edilen gelirlerin yüzde 30’u savaş tazminatı için ayrılacak, yüzde 10’u Irak’taki tüm BM görevlilerinin giderlerine harcanacak; yüzde 15’i Irak’ın kuzeyindeki Kürtler’in gıda ve diğer insani gereksinimlerini karşılamak

330 Ivo H. Daalder ve James M. Lindsay, “Bush’s Foreign Policy Revolution”, (Ed..), Fred I.

Greenstein, The Goerge W. Bush Presidency: An Early Assesment, Baltimore and London, The John Hopkins University Press, 2003, s.109.

331 Bob Woodward, Saldırı Planı, Çev. Melih Pakdemir, Şefika Kamcez, Ankara, Arkadaş Yayınevi, 2004, s.10.

için bu bölgeye aktarılacak; geri kalan yaklaşık yüzde 45’lik bölüm ile de Saddam yönetiminin gıda ve diğer zorunlu harcamaları karşılanacaktır. Program çerçevesinde 1996 Aralığından 2003 Martındaki Irak Savaşı’na kadar 43 milyar dolarlık petrol satışı yapılmıştır.

1997 Haziranı’nda Irak UNSCOM helikopterlerinin uçuşlarına müdahale etmeye başlamış ve yine UNSCOM görevlilerinin bazı tesislere girişine izni vermemiştir. Irak’ın bu tutumu üzerine GK 21 Haziran 1997’de Irak’ı kınayan 1115 sayılı kararı kabul etmiştir. Ancak bu konudaki asıl gelişme, 27 Ekim 1997’de Irak parlamentosunun Irak’a uygulanan yaptırımların kaldırılmaması halinde BM gözlemci heyetiyle işbirliği yapılmamasını tavsiye eden bir karar almasıyla yaşanmıştır. Bu kararın ardından Irak hükümeti UNSCOM’daki Amerikalıların ülkeyi terk etmesini istemiştir. Irak’ın ikna edilememesi üzerine BMGK 12 Kasım 1997’de oybirliği ile 1137 sayılı kararı almıştır. Bu kararda Irak’ın engellemeleri kınanarak işbirliği yapmaya çağrılırken, bu tutumunda etkisi olan Irak yöneticilerinin yurtdışına çıkmalarına kısıtlama getirilmiştir. Saddam Hüseyin’in 20 Kasım’da UNSCOM’un çalışmalarına devam edebileceği yönündeki açıklamasıyla kriz aşılmıştır332.

Ancak çok kısa bir süre sonra 13 Ocak 1998’de Irak, başkanlık saraylarına girilmemesini, Amerikan U-2 uçaklarının keşif uçuşlarını durdurmasını ve UNSCOM’daki ABD’lilerin sayılarının azaltılmasını istemiş ayrıca heyetteki Amerikalıları casuslukla suçlayarak UNSCOM’un çalışmalarını durdurmuştur.

Bunun üzerine ABD Irak’ın koşulsuz olarak UNSCOM’un çalışmalarına izin vermesi gerektiğini, aksi halde güç kullanmanın kaçınılmaz olacağını açıklamıştır.

İngiltere, Kanada ve Avustralya ABD’nin bu politikasını desteklerken buna karşılık Rusya, Fransa ve Çin, öncelikle ve diplomatik bir çözüm bulunması konusunda çaba gösterilmesi gerektiğini savunmuşlardır333.

332 Arı, Irak, İran, ABD ve Petrol, s.483.

333 Arı, Irak, İran, ABD ve Petrol, s.482.

Yürütülen müzakereler sonucunda 23 Şubat’ta imzalanan anlaşmayla Irak, tüm BM kararlarını ve UNSCOM’un çalışmalarını koşulsuz olarak kabul ederken, heyetin çalışmalarına da hiçbir şekilde engel çıkarmayacağını kabul etmiştir. Buna karşılık BM özellikle sarayların denetimi sırasında UNSCOM’la beraber denetim faaliyetlerine katılmak üzere diplomatlardan ve silahsızlanma uzmanlarından oluşturulacak özel bir heyeti Irak’a göndermeyi kabul etmiştir. 2 Mart’ta BM’nin Irak’la yaptığı anlaşmayı GK’nın 1154 sayılı kararıyla onaylaması ve 5 Mart’ta UNSCOM heyetinin Irak’a dönmesiyle, iki aydır süren kriz sona ermiştir334.

Yaklaşık dört ay sonra 23 Temmuz 1998’de UNSCOM’un Başkanı ve 27 Temmuz 1998’de IAEA’nın GK’ya sunduğu raporlarda, Irak’ın nükleer, kimyasal ve biyolojik silahların geliştirilmesine ilişkin programlarla ilgili bilgileri ve dökümanları daha sonra kullanmak üzere gizlediği ve UNSCOM’un çalışmaları sırasında savaş başlığı parçalarına rastlandığı iddia edilmiştir335.

Bunun üzerine Irak hükümeti 5 Ağustos 1998’de BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a ve GK’ya gönderdiği mektuplarla, UNSCOM’un görevi yeniden tanımlanıncaya kadar heyetle işbirliği yapmaktan vazgeçtiğini bildirmiştir. BMGK Irak’ın bu kararının kesinlikle kabullenilemez olduğunu açıklamıştır. Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz, yedi yıldır süren denetimin yeterli olduğunu belirterek 6 Ağustos itibariyle UNSCOM’la işbirliğini durdurduklarını, ancak heyetteki Amerikan etkisinin azaltılması şartıyla işbirliğine devam edebileceklerini ifade etmiştir336. Bu gelişmeye rağmen UNSCOM Irak’taki rutin faaliyetlerini sürdürmüştür. Fakat bu dönemde UNSCOM içindeki Amerikalı grubun başkanı olan Scott Ritter’ın istifasından sonra yaptığı açıklamalarda, çalışmalarını sürdürürken sık sık İsrail’e giderek silahlarla ilgili birçok bilgiyi onlarla paylaştığını ifade etmesi üzerine, Irak 31 Ekim’de bundan böyle UNSCOM’la işbirliği yapmayacağını açıklamıştır337.

334 The New York Times, 6 March 1998.

335 The New York Times, 23 July , 1998.

336 “Tricks and games,” The Economist, 8 August , 1998.

337 Washington Post, October 31, 1998.

Bu arada BM GK 5 Kasım 1998’de oybirliği ile aldığı 1205 sayılı kararında Irak yönetimini kınayarak, Irak’ın 5 Ağustos ve 31 Ekim tarihli kararlarından vazgeçmesini talep etmiştir338. Irak yönetiminin 14 Kasım’da GK’ya yazdığı mektupta, UNSCOM’un faaliyetlerine izin vererek işbirliğinin sürdürüleceğini belirtmiş ve ABD Başkanı Clinton bu açıklamayı o an için yeterli buldukların ifade etmiştir. Bunun üzerine UNSCOM heyeti, 16 Kasım’da tekrar Bağdat’a dönerek denetim faaliyetlerine tekrar başlamıştır. Ancak 20 Kasım’da Irak, UNSCOM Başkanı Butler’ı ellerinde olmayan belgeleri isteyerek kriz çıkartmaya çalışmakla suçlamıştır339.

Bu gelişme üzerine bölge ülkelerini ziyaret eden ABD Savunma Bakanı William Cohen, gerekirse Washington yönetiminin tek taraflı bir müdahale yapabileceğine işaret etmiştir340. Nitekim Amerikan ve İngiliz uçakları 16-19 Aralık 1998 tarihleri arasında Çöl Tilkisi Operasyonu çerçevesinde Irak’ı bombalamıştır. Bu gelişme üzerine 19 Aralık’ta Irak yönetimi bundan sonra UNSCOM’un Irak’a dönmesine izin vermeyeceğini açıklamıştır341. Böylece Çöl Tilkisi Operasyonu’yla Irak’taki KİS’nin denetimi de sona ermiştir.

Bu arada 1998 yılında ABD’nin Irak’a yönelik olarak izlemiş olduğu politikaya ilişkin ABD içinde bazı gelişmeler yaşanmıştır. Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi (YAYP) üyeleri342, 26 Ocak 1998 tarihinde Başkan Clinton’a bir mektup yazmışlardır. Bu gruba göre; ABD’nin uyguladığı çifte çevreleme politikasının başarılı olmaması nedeniyle Orta Doğu’da büyük bir tehdit gelişmekte, bu nedenle ABD’nin yeni bir strateji izlemesi gerekmektedir. Bu stratejinin temel amacı, Saddam Hüseyin rejimini iktidardan uzaklaştırmak olmalıdır. Zira Saddam Hüseyin, BM çalışmalarını engellemekte olup, KİS edinmeye çalışmakta, bu yüzden Irak ABD’nin ekonomik çıkarlarına ve dünya güvenliğine büyük bir tehdit

338 New York Times, 5 November,1998.

339 Financial Times, 15 November , 1998.

340 “Saddam does it again,” The Economist 7 November, 1998

341 “What next for Iraq,” The Economist, 2 January, 1998.

342 Yeni Muhafazakarlar (Neo-Conservatives) olarak bilinen ve Clinton’a gönderilen mektubun altında imzası bulunan şahıslar şunlardır: Elliot Abrams, Richard L. Armitage, William J. Bennett, Jeffrey Bergner, John Bolton, Paula Dobrionsky, Francis Fukuyama, Robert Kagan, Zalmay Khalilzad, William Kristol, Richard Perle, Peter W. Rodman, Donald Rumsfeld, William Schneider Jr., Vin Weber, Paul Wolfowitz, James Woolsey, Robert B. Zoellick,.

oluşturmaktadır. Bu tehdidin ne kadar büyük olduğu ve diplomatik yöntemlerin de başarılı olmadığı düşünüldüğünde, Saddam Hüseyin rejimini devirmenin tek yolunun askeri hareket yapılması olduğu ortaya çıkmaktadır. Yine YAYP üyelerine göre bu yöntemin uygulanması, BM kararlarına da uygundur. Ama eğer BM GK böyle bir askeri harekata karşı çıkarsa, ABD tek başına hareketi gerçekleştirmekten çekinmemelidir343. Başkan Clinton, bu mektupta dile getirilen taleplere olumlu bir cevap vermemiştir. YAYP üyeleri, Clinton yönetimi üzerinde etkili olmadıklarını anlayınca, bu kez Kongreye yönelmişler ve 31 Ekim 1998’de “Irak’ı Özgürleştirme Yasası’nın” çıkmasını sağlamışlardır. Clinton yönetimi her ne kadar bu yasayı imzalamış ise de, yasanın istediği adımları atmakta istekli ve kararlı davranmamıştır344.

ABD’de Irak’a yönelik bu gelişmeler yaşanırken, Irak’ın UNSCOM heyetinin geri dönmesine izin vermeyeceğini açıklamasından yaklaşık bir yıl sonra, GK 17 Aralık 1999’da 1284 sayılı kararı almıştır. Bu kararla, 687 sayılı GK kararının 9 (b) maddesi gereğince kurulmuş olan UNSCOM yerine, Irak’ta denetim işlevini yerine getirmek amacıyla UNMOVİC oluşturulmuş ve bundan böyle Irak’ta denetim işlevini IAEA ve UNMOVİC’in yapması kararlaştırılmıştır. Kararda ayrıca, bölgede kimyasal ve nükleer silahları kapsayan genel bir silahsızlanmaya gidilmesi ve Irak’ın 2 Ağustos 1990 sonrasında el koyduğu ve henüz iade etmediği Kuveyt mallarını geri vermesi de istenmiştir. Irak BM’nin teklifini derhal reddetmiştir345.

Irak’taki KİS’nin denetimine ilişkin hareketsizlik devam ederken 7 Kasım 2000’de yapılan ABD Başkanlık seçimleri sonucunda ortaya çıkan belirsizlik ABD Anayasa Mahkemesi’nin beş hafta sonra verdiği bir kararla sona ermiştir. Bu karara göre ABD Başkanlığını George W. Bush’un kazandığı ilan edilmiştir346. Bush’un yönetici kadrosu ise Babası döneminde görev yapmış olan Cumhuriyetçi Parti

343 Mektubun tam metni için bkz: http://www.newamericancentury.org/iraqclintonletter.htm (24.06.2007)

344 Ramazan Gözen, “ABD’nin Irak’ı İşgali: Yeni Muhafazakar/Demokratik Emperyalist Bir Proje”, II. Körfez Savaşı, (Ed.) Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin, Ankara: Platin Yayınevi, 2006, s.39.

345 Gwyne Dyer, “Oil Prices in the Sanctions balance,” News World Communications www.globalpolicy.org/security/sanctions/iraq1/sponeck5.htm (09.03.2008)

346 Gözen, a.g.m., s.40-41.

mensupları ile YAYP örgütünün üyelerinden oluşmuştur347. Dolayısıyla Bush yönetimi Dışişleri Bakanı Colin Powell hariç yeni muhafazakarlar olarak adlandırılan kişilerden oluşmuştur.

Yeni muhafazakarların dış politika anlayışlarını anlayabilmek için YAYP’nin 3 Haziran 1997 tarihinde deklare ettiği İlkeler Beyannamesine bakmakta fayda bulunmaktadır348. Bu beyannameye göre Clinton yönetiminin dışişleri ve savunma harcamalarında yaptığı kesintiler, ABD’nin dünya üzerindeki etkisini ve gücünü giderek zayıflatmaktadır. Bunun sonucunda, ABD’nin mevcut tehditleri yok etmesi ve ileride doğabilecek daha büyük potansiyel sorunlarla mücadele etme yeteneği de riske atılmaktadır. Beyannamede ayrıca XX. yüzyıl tarihinin ABD’ye, kriz çıkmadan önce durumu ve şartları kontrol altına alması ve kötüleşmeden önce tehlikeleri bertaraf etmesi gerektiğini öğrettiği iddia edilmiştir349.

YAYP’nin ilkeler Beyannamesine göre, ABD yönetimlerinin dört ana misyonu bulunmaktadır: 1. Savunma harcamaları önemli ölçüde artırılmalı; 2.

ABD’nin demokratik müttefikleriyle olan bağları güçlendirilirken, ABD’nin çıkarlarına ve değerlerine düşman olan rejimlere karşı mücadele edilmeli; 3. Dışarıda siyasi ve ekonomik özgürlük mücadelesi artırılmalı, demokrasinin yayılması için çalışılmalı; 4. ABD’nin güvenliğine, zenginliğine ve ilkelerine uyumlu bir uluslararası düzeninin kurulması ve genişlemesi sürecinde ABD’nin büyük bir rolünün ve sorumluluğunun olduğu kabul edilmelidir350.

Başkan Bush’un göreve başladığı sırada ise ABD’nin Bill Clinton döneminde Irak’ta uygulamakta olduğu çifte çevreleme stratejisi çeşitli zorluklarla karşı karşıya bulunmakta, Irak’a seyahat ambargosu fiilen kalkmış durumdadır. GK da Fransa, Rusya ve Çin’den sonra İngiltere’nin de Irak konusunda politika değişikliği yapılması gerektiğini ileri sürmeye başlamıştır. ABD Irak’ın çevreleme politikasında yalnız kalmaya başlamıştır. 2000 Eylülünün son haftasında başlayan İsrail-Filistin

347 Daalder ve Lindsay, a.g.e., s. 102-103.

348 www.newamericancentury.org/statementofprinciples.htm. (04.06.2008)

349 Daalder ve Lindsay, a.g.e, s.106.

350 Tüm metin için bkz: http://www.newamericancentury.org/RebuildingAmericasDefenses.pdf.

(04.06.2007)

çatışmaları da bölgede ABD ve İsrail karşıtı kamuoyunun güçlenmesine neden olurken uluslararası kamuoyu önünde Irak’ın lehine bir ortam oluşmuştur.

Başkan Bush göreve başladıktan kısa bir süre sonra Başkanın Ulusal Güvenlik Kurulu (UGK) danışmanı Condelezza Rice başkanlığında, aralarında Cheney, Powell ve Rumsfeld’in de bulunduğu yöneticiler komitesi toplantısı yapılmıştır. 5 Şubat 2001’de gerçekleşen bu toplantının amacı Irak politikası ile diplomatik ve askeri faaliyetlerin durumunu gözden geçirmektir. Ayrıca Irak’ta varlığından şüphelenilen KİS konusundaki istihbarat toplama işinin nasıl artırılabileceği konusu da bu toplantıda tartışılmıştır351. Bu toplantı sırasında Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz, Saddam Hüseyin yönetimine son vermenin gerekli olduğunu ısrarla vurgulamıştır352. Fakat bu dönemde ne ABD kamuoyu ne de uluslararası kamuoyu böyle bir yönetim değişikliğini desteklememektedir.

Bu yüzden 11 Eylül 2001’de Washington ve New York’taki hedeflere yapılan terör saldırıları, Yeni muhafazakarlar için hem kendi kamuoylarını hem de uluslararası kamuoyunu Irak Savaşına ikna etmek konusunda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu saldırılar George W. Bush yönetimi ve YAYP üyeleri için

“yeni Pearl Harbour” olmuştur. YAYP üyeleri, 11 Eylül olayı sonrasında Başkan Bush’un dikkatini Irak’a savaş açmaya doğru çevirmeye çalışmışlardır. Bu doğrultuda 20 Eylül 2001’de Başkan Bush’a 11 Eylül sonrası gelişmelerle ilgili tavsiyelerini içeren bir mektup yazmışlardır353. Ayrıca YAYP üyeleri ABD Kongresi ile kamu görevlilerini ve Amerikan halkını Irak’a karşı bir savaşa ikna edebilmek amacıyla 11 Eylül sonrasında kapsamlı bir kampanya yürütmüşlerdir. Gerek ulusal ve uluslararası basın kanallarını kullanarak gerekse de ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütlerini harekete geçirerek, ABD’nin uluslararası terörizme, teröristlere ve bunlara yataklık ve yardım eden ülkelere karşı mücadele etmesi gerektiği yönünde propaganda yapmışlardır354.

351 Woodward, Saldırı Planı, s.13.

352 Woodward, Saldırı Planı , s.22.

353 Tam metin için bkz: http://www.newamericancentury.org/Bushletter.htm. (03.07.2008)

354 Sheldon Rampton ve John Stauber, Weapons of Mass Deception: The Uses of Propaganda in Bush’s War on Iraq, New York: Jeremy P. Tarcher/Penguin, 2003, s.38.

Fakat 11 Eylül saldırıları ile Irak’ın herhangi bir bağlantısı kanıtlanamadığı için ilk hedef Irak değil Afganistan olmuştur. Bu konuda 16 Eylül 2001’de, Başkan Bush Condelezza Rice’a terörizme karşı savaşta ilk hedefin Afganistan olacağını, Irak’ın şimdilik erteleneceğini ancak, nihai olarak bu soruna tekrar dönmek zorunda olduklarını söylemiştir355. Pentagon Savunma Politikaları Danışma Kurulu, 19-20 Eylül 2001 tarihlerinde Richard Perle ve Paul Wolfowitz’in başkanlığında yaptığı toplantıda, Afganistan ve Irak’a karşı askeri operasyonlar yapılması konusunu görüşmüştür. Toplantının bir bölümüne Iraklı muhalif lider Ahmet Çelebi de katılmıştır356.

Bu toplantıdan sadece 2 ay sonra 21 Kasım 2001’de, Başkan Bush Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’e, artık Irak’a dönme vaktinin geldiğine karar verdiğini söylemiştir357. Diğer yandan, ABD Kongresi’nden bir grup Kongre üyesi (Senatörler John McCain, Joseph I. Liberman, Jesse Helmsi, Trent Lott, Richard C. Shelby ve Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Henry J. Hyde), Başkan Bush’a 5 Aralık 2001 tarihinde bir mektup göndermişlerdir. Bu mektupta Kongre üyeleri Saddam Hüseyin’in KİS edinmeye çalıştığını ve iktidarda kaldığı sürece bu çabasından vazgeçmeyeceğini, bu silahları ABD’ye ve müttefiklerine karşı kullanacağından şüphe bulunmadığını, bu nedenle eninde sonunda ABD’nin Saddam Hüseyin’le çatışmaya gireceğini, dolayısıyla Başkan’ın sonradan çatışmaktansa tehlike büyümeden çatışmayı tercih etmesini istemişlerdir358.

Irak’ın ABD açısından bir hedef olduğunun kamuoyuna ilanı ise Başkan’ın 29 Ocak 2002 tarihindeki Ulusa Sesleniş konuşması ile gerçekleşmiştir. Başkan Bush bu konuşmasında Irak, İran ve Kuzey Kore’yi “şer ekseni” olarak nitelendirmiştir.

Irak’ın ABD açısından bir hedef olduğunun kamuoyuna ilanı ise Başkan’ın 29 Ocak 2002 tarihindeki Ulusa Sesleniş konuşması ile gerçekleşmiştir. Başkan Bush bu konuşmasında Irak, İran ve Kuzey Kore’yi “şer ekseni” olarak nitelendirmiştir.