• Sonuç bulunamadı

3. BİR MARKALAŞMA ARAYIŞI, TASARIM KENTİ İZMİR

4.4 İzmir Nasıl Tasarım Kenti Olur?

4.4.1 İzmir’de icat çıkartmak

Türkçeye yerleşmiş, yaratıcılık ve yenilikçilik karşıtı iki deyim vardır. “İcat çıkartmak” ve “eski köye yeni adet getirmek” olumsuz anlamda kullanılan, icat ve yeniliğin coşku ve hoşgörü ile karşılandığı değil, mevcut durumu bozan ve tedirginlik yaratan etkiler olarak karşılandığı muhafazakar bir dili ve onu kuran ve onunla kurulan bir gündelik hayat kültürünü işaret etmektedir.

Bu dil ile yaratıcılığa, yaratıcı ekonomilere, tasarıma ve yeniliğe dair cesur girişimlerde bulunmak mümkün müdür? Eyleme geçilecekse tek yol dile yerleşmiş klişelerden kurtulup değişim için icat çıkartmaktır.

İzmirlilerin, tez çalışması kapsamında yapılan anket çalışmasına verdikleri cevaplarda (Çizelge B.1) İzmir’de yaşamaktan gurur duydukları ve kentin yaşantısını sevdikleri görülmektedir. Ama yukarıda bahsedilen deyimlerin ruhunu taşıyan tümceler sıklıkla hem İzmirliler hem de kentin dışındakiler tarafından İzmir’i tanımlamak için kullanılmaktadır. “İzmir’de bir şey olmaz, insanı rahattır, kimse ilginç bir şey yaratmaz” tanımı kenti bir imkansızlık alanı olarak tarif etmektedir. Bu ifadelerin benzerleri Çizelge B.2’de de görülmektedir.

Tez çalışması süresince çeşitli etkinlikler ve girişimler sırasında yapılan gözlemlerde İzmir’de yaşayan çoğu insanın heyecanla ve merakla kentte ve çevresinde neler olduğunu araştırmadığı, ona keşfetmek için bakmadığı; dolayısıyla kentte ne olup bittiğini pek bilmediği tespit edilmiştir. Bu durum, etkin medya araçlarının insanların karşısına bu bilgileri birdenbire çıkarmadığı bir ortamda onlara ulaşmak için kişilerin emek sarfetmesi gerekmesinden kaynaklanmaktadır. Bu hevessizlik İzmir’de yaratıcılık ve tasarım kültürünün yerleşebileceğine dair inancın yokluğuna da işaret etmektedir. Hangi gelir düzeyine ve kültürel birikime sahip olursa olsun yukarıdaki zihin dünyasına sahip İzmirli için emek sarfetmektense sadece şikayet etmek ve görmezden gelmek daha kolay bir yol olarak görülmektedir. Eylemsizliği ortadan kaldıracak bazı imkanları kendisine verdiğinizde ve sadece kendisinin eyleme geçmesinin bir şeyleri değiştirmeye yeteceği durumlarda bile başını diğer tarafa çevirmesine sebep olan bir savunma mekanizması, tam bir muhafazakarlık geliştirmiş görünmektedir. Öyle ki modern Türkiye’yi yaratan onlarca yıl önce yaşanmış tarihsel olayları ve kavramları simgeleştirerek bunları bir taraftar forması gibi üstüne giyerken doğrudan eylem ve yaratım demek olan devrimsel değerlerden hiçbir motivasyon taşımamasını, o değerleri güçlendirecek yeni şeyler yaratmamasını çelişki olarak görmemektedir.

Bu durum “icat çıkartmak” “eski köye yeni adet getirmek” deyimlerini üretmiş bir dilin kültür alanının Türkiye’de yaygın biçimde görülebilen sonucudur. Bu açıdan İzmir genel olarak Türkiye’ye bakıldığında özgün bir yerde durmamaktadır. İnsanların ve yasalarla mevzuatlara sıkı sıkıya bağlı devlet kurumlarının bir gecede alışkanlıklarını değiştirmelerini beklemek nasıl naiflik ise mevcut koşulları değiştirmeden, yöntemler icat etmeden bunun bir haftada, bir yılda ve belki bin yılda gerçekleşeceğini beklemek de aynı derecede naifliktir. Tez kapsamında bahsedilen Akdeniz Akademisi ve İZBB’nin çeşitli konularda düzenledikleri “demokratik süreç” sıfatı verilen toplantılar, gönüllülük fetişizmi propagandasının yapıldığı, kentin yaratıcı ve üretken akıllarına özveri çağrılarında bulunulan birer ayine dönüşmektedir. Coşkulu bir beraber üretme ortamından çok entellektüel emeğin sömürüldüğü bir oyun kurulmaktadır. Bu bahsedilen “demokratik süreç” sonunda kararı yine en yüksek merci İZBB Başkanı vermektedir. Bu süreci örnekleyen görüşler, EK F’deki görüşmelerde de bulunmaktadır. Siyasi görüş ayırt etmeksizin Türkiye’deki yerel yönetim sistemi genel olarak bu şekilde işlemektedir.

İzmir’de özel sektörün alışkanlıkları, konu kent kültürü ve kentin kültür hayatı olduğunda devlet kurumlarından farklı görünmemektedir. Yarattıkları ekonomi açısından her biri kentten çok daha kuvvetli olan bu kurum ya da kişiler, iş kente itibar ekonomisi ile alakalı bir katkı yapmaya gelince, sorumluyu ya yerel yönetim olarak göstermekte ya da merkezi hükümetin temsilcilerinden bunu talep etmektedir (Url-52).

İşte bu ortamda yaratıcılık ve tasarım kültürünün yerleşebileceğine dair inanç yaratmak için bir icat çıkartmak, farklı bir düşünce biçimi yerleştirmek için yöntemler keşfetmek zorunlu görünmektedir. Kenti, üretmek için özgür bir alan, kişilerin akıllarındaki yaşantıyı, kendi kent fikrini yaratabilecekleri bir yer olarak görmek mümkün müdür? Çoğu insanın bir imkansızlık alanı olarak tarif ettiği İzmir’de bu inanç ancak yaratıcı üretimlerin mümkün olduğunu göstererek yeşerebilir görünmektedir.

Kentin yaratıcı kişiler ağının belgelenmesi, tasarımcıların görünür hale gelmesi, ticari kazanç sağlayabilecekleri alanların yaratılması, ulusal ve uluslararası tasarım ağları ile bağlantılarının artması ve onları daha özgür ve üretken olmaya itecek imkan ve hislerin yaratılması bu inancın doğmasına yardımcı olacaktır. Kente dair bu kaliteler UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı başvuru formunun başlıkları içinde de kendine yer bulmaktadır.

Yaratıcı insanların bir yere yerleşirken kişisel ve profesyonel ağları birincil etkenler olarak önemsediklerinden, yaratıcı kent ortamını canlı kılmak için kentteki yukarıdan aşağı ve aşağıdan yukarı örgütlenmiş ağların desteklenmesi gerektiğinden daha önce bahsedilmiştir. Bu kapsamda İZBB’nin yapmış olduğu çalışmalar yukarıdan aşağı ağların desteklenmesine karşılık gelmektedir. Ancak aşağıdan yukarıya örgütlenen, kentin yaratıcı bireylerini tespit eden, onlar arasında, onlar ve kamusal, özel ve üçüncü sektör kurumları arasında etkileşim sağlayacak bir ortam İzmir’de bulunmamaktadır.

Tez kapsamında gerçekleştirilen bir deney olarak, kentte yaratıcılık ve tasarım kültürünü yerleştirmek için inanç, organizasyon, koordinasyon ve etkileşim başlıklarına dair tanımlanan olumsuzlukları ortadan kaldırmak için alışılageldiği şekilde kentin karar alıcılarının başlattığı ve bugünkü İzmir algısını yaratan ortamı kuran girişimlerden farklı olarak, kentte yaratıcı alanda işler üreten ya da yaptıkları

işi yaratıcı şekilde yapan insanları keşfedip bir araya toplayacak, bir etkinlik yaratılmıştır. Uluslararası bir etkinlik olan PechaKucha Night etkinliğinin yapısı bu amaçla kullanılmış, etkinlik içeriği ve mesajları İzmir’de yaratıcılık ve tasarım kültürünü yerleştirmek için inanç, organizasyon, koordinasyon ve etkileşim kapsamında dönüşümler yaratmak için yeniden tasarlanmıştır.