• Sonuç bulunamadı

B. İslam Siyaset ve Ahlak Felsefesinde Kadın

1. İslam Felsefesinin İsimlendirmesi ile Tek Anlamda Buluşan Ahlak, Siyaset ve Tedbîr Kavramları

Bu başlık altında klasik İslam felsefesi içerisinde ameli felsefenin temel kavramları olan ahlak, siyaset ve tedbirin nasıl anlaşıldığı incelenmektedir. Her üç kavram ve genel olarak ameli felsefe, filozofların toplumun düzenlenmesi hakkında yürüttükleri tartışmaları çerçevelemektedir. Kadınların gerek ailenin içinde gerek de kamusal alandaki konumu da bu çerçevede tartışma konusu yapılmaktadır. Bu başlıktaki inceleme yoluyla filozofların kadınların toplumsal konumlarına ilişkin görüşlerinin nasıl bir bağlamın içerisine yerleştiğinin daha iyi bir şekilde anlaşılması amaçlanmaktadır.

Varlığı itibariyle insanın temel amacının ne olduğu meselesi felsefe ve dinin ortak sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsan varlığının anlamı nedir ve koskoca evrenin içerisinde akıllı bir canlı olarak insan niçin vardır? Başka bir ifadeyle, tahayyül dahi edilemeyecek kadar büyük olan bu yaşlı evrende işgal ettiği hacmin esamesi bile okunmayacak kadar küçük olan bir canlı olarak insanın var oluş gayesi nedir? Alem-i sagîr olan insanın dünyadaki amacı nedir? İşte bütün bunları ve beraberinde gelen soruların cevabını arayan felsefenin amacı nedir? İslam felsefesi, pek çok farklı filozofun sesi ile, hem kendisinin hem de insanın amacını mutluluğa/saadete erişmek olarak ifade etmiştir.

134 İslam filozoflarından Kindî ve Fârâbî, felsefenin amacının olduğu gibi insanın amacının da mutluluk321 (saadet) olduğu kanaatindedirler.322 Bu iki filozofun başlatıcısı oldukları mutluluk felsefesi geri kalan bütün İslam filozoflarını tesiri altına almıştır. İnsanın nihai amacının mutluluk olduğunu düşünen filozoflar mutlu olmak için akıllı olmayı ve felsefe bilmeyi araç olarak görürler. Onların mutluluk felsefesi mantıktan başlayıp varlığa, oradan bilgiye, ardından metafizik ve ahlaka kadar uzayan köklü ve bütünlüklü bir felsefedir. Ve bütün bunlar, kendisi bir şeyin aracı olmayan amaç için, yani mutluluk içindir.323

Mutluluk ve bilgelik arasında kurulan bağ İslam filozoflarının kaynaklarından olan Platon’dan bu yana kabul edilegelmiştir. Fakat mutluluğa ulaşmak için teorik bilgelik yeterli değildir. Felsefenin ontoloji ve epistemolojinin yanında değer ile ilgili olan bölümünü teşkil eden aksiyoloji ya da ahlak/siyaset mutluluğa ulaşmak için uyulması gereken kuralları izah etmektedir. Fârâbî’ye göre teorik ve pratik bilgelik tam bir erdemdir.324

İslam filozoflarının pek çoğunun bütünlüklü ve çok katmanlı felsefelerinin içerisinde bir ahlak/siyaset felsefesi yer almaktadır. Ahlak/siyaset felsefesi ise nefsin yönetimi, evin

321 “Mutluluk (sa'adet) salt iyilik (hayr) dir.” Bkz. Fârâbî, es-Siyasetü'l Medeniyye veya Mebâdi'ül-Mevcûdât, İstanbul: Büyüyen Ay Yayınları, 2012, s. 78.

322 Önder Bilgin ve İlim Esra Erek, İslam Ahlak Felsefesinde Akıl ve Mutluluk İlişkisi, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt 12, sayı 66, 2019, s. 1280-1282.

323 Mehmet Kasım Özgen, Fârâbî'nin Mutluluk Anlayışı, (Yayınlanmamış doktora tezi), Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005, s.47.

324 A.g.e. s. 168.

135 yönetimi (tedbîrü’l-menzil) ve toplumların yönetimi (tedbîrü’l-müdün/siyâsetü’l-medeniyye) olarak üçe ayrılarak değerlendirilmektedir.325

Tekil bireylerin siyaseti, evin ve ailenin yönetimi/siyasetive toplumların, şehirlerin idaresi olarak ahlak ve siyaset felsefesi “ahlak”, “siyaset” ve “tedbîr” gibi iç içe geçmiş kavramlarla ifade edilmektedir. Bu kavramların incelenmesinden hemen önce, İslam filozoflarının içerisinde bulunduğu kitaplı bir din olan İslam dini ve İslam düşünce mirası çerçevesinde ahlak bahsinin tartışılagelen bir konu olduğunu da hatırlatmak gerekmektedir. Gerek Kur’an metni içerisinde gerek hadis rivayetlerinde bulunan ahlak mevzusu bu kaynaklardan inkişaf eden ilimlerce tartışılmıştır.

Dini kaynakların yanında İslam filozoflarının etkilenmiş olduğu bir diğer kaynak da tercümeler vasıtasıyla kendilerine ulaşan felsefi eserlerdir. Tercümeler yoluyla İslam filozofları, Platon’un Devlet’i, Aristoteles’in Nikhamakhos’a Etik’i ve Galen’in Fi’l-Ahlâk olarak Arapçaya çevrilen eseri ile tanışmışlardır. Filozoflar için dini kaynakların etkisi hazır bulunuşluk hali oluşturmuş ve kendilerinden önce yazılmış felsefi eserler İslam filozoflarının ahlak eserleri kaleme almalarına sebep olmuştur. Kindî, Ebubekir er-Razi, Fârâbî, İbn Miskeveyh, Yahyâ bin Âdî, Âmirî, İbn Sînâ, İbn Bâcce, İbn Rüşd gibi filozoflarının ahlak konusunu içeren eserleri bulunmaktadır.326 Buradan da yola çıkarak İslam filozoflarının temel konularından birinin ahlak/siyaset felsefesi olduğunu söylemek mümkün görünmektedir.

325 Müfit Selim Saruhan, İslam Düşüncesinde Ahlâk İlmi, Eski Yeni Dergisi, sayı 28, 2014, s. 64.

326 Murat Demirkol, İslam Ahlâk Düşüncesinin Gelişiminde Filozofların Katkısı, Eskiyeni Dergisi, sayı 28, 2014.

136 Ahlak, aksiyoloji ve pratik felsefenin önemli bir bölümüne tekabül eder. Ahlak kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup “huy, tabiat, seciye” gibi anlamlara gelen hulk veya huluk kelimesinin çoğuludur. İslam dininin kaynaklarından olan Kur’an’da ve hadis rivayetlerinde ve bunlara dayanılarak oluşturulmuş İslami ilimlerde de ahlak bahsi geniş bir yer tutmaktadır.327 Fakat çalışmanın konusu itibarıyla, yalnızca İslam felsefesi kaynaklarında yer alan ahlak bahsi ile yetinilmesi planlanmıştır.

İslam filozofları ahlakı “nefiste yerleşik olan yatkınlıklar” şeklinde tanımlamışlardır.

Ahlak ilminin görevi ise “nefs hakkında bilgiler vermek ve nefsi kendisinden faziletli fiiller sadır olacak şekilde terbiye etmektir.”328 İslam felsefesine göre ahlakın nihai amacı mutluluğa erişmektir. Gerçek mutluluk ise bilgeliğe bağlıdır. Bu sebeple ahlak bilimi hem erdemleri hem de kötülük türlerinin bilgisini de araştırır.329

İslam filozofların ahlak eserleri yahut eserlerinde ahlak bahsinin geçtiği bölümler nefsin kuvveleri mevzusu ile başlar. İnsanın nâtık kuvvesi onun akletmesine ve irade göstermesine sebep olmaktadır. İslam felsefesinin bilgi temelli ahlak tasavvuru mutluluğa erişmek için insanın iradeli davranışlarını konu almaktadır.

İslam ahlak felsefesine göre bir bireyin ahlaklı olabilmesi için öncelikle doğru düşünebilmeyi bilmesi (mantık), içinde yaşadığı dili iyi kullanabilmesi, kişiliğini behimî arzulardan sıyırarak mutlak iyiye doğru yöneltmesi ve bilgisi ile eyleminin bir olması

327 Saruhan, İslam Düşüncesinde Ahlâk İlmi, s. 60.

328 Mehmet S. Aydın ve Mustafa Çağırıcı, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt 2, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1989, 'Ahlak', s. 10.

329 Suat Çelikkol, Fârâbî'de Ahlak ve Ahlak Eğitimi, (Yayınlanmamış doktora tezi), Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensitüsü, 2010, s.72.

137 gerekmektedir.330 Birey merkezli bu ahlak tasavvuru, kendi içerisinde aile ve toplumun ahlakını/siyasetini de barındırmaktadır ve amelî felsefenin unsurları olan nefs, aile ve toplum yönetimi parçadan bütüne doğru lego blokları gibi birbirine geçmiş halde ve bağlı görünmektedir.

Ahlak kavramı ve biliminin içeriğini kısaca tartıştıktan sonra diğer bir önemli kavram olan siyaset hakkında da birtakım tespitlerde bulunmak gerekmektedir. Siyaset sözlük anlamı itibarıyla “bir nesneyi düzgün ve iyi durumda bulunması için özenle gözetip korumak; hayvanı ehlileştirmek, atı terbiye etmek”331 gibi anlamları taşımaktadır. İslam filozoflarınca ahlak ile siyaset birbiri ile neredeyse aynı anlamda kullanılmıştır. Bu durumu Ahmet Arslan “Fârâbî’nin siyasetle ahlakı iç içe geçmiş konular olarak gördüğü, hatta bir bakıma siyasetle ahlakı bir ve aynı sorunun iki ayrı görüntüsü olarak gördüğü ortaya çıkar”332 şeklinde ifade etmiştir. Arslan, İslam ahlak/siyaset felsefesi içerisinde önemli bir yeri olan Fârâbî özelinde bu ifadeleri kullanıyor olsa da bu ifadeyi İslam ahlak felsefesinin geneline teşmil etmek mümkün görünmektedir.

Kişinin gücü nispetiyle yaratıcıya benzemesi ile felsefeyi tanımlayan Kindî’ye göre felsefe nazari ve ameli felsefe olmak üzere ikiye ayrılır. Zihindeki (nefs) bilgi, nasıl akıl

330 Aygün Akyol, İslam Ahlak Felsefesi: Birey ve Özgürlük Temelli Bir İnceleme, Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmalar Dergisi, sayı 36, 2017, s. 95-97.

331 Hızır Murat Köse, DİA, cilt 37, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2009, 'Siyaset', s. 294.

332 Fârâbî, Mutluluğun Kazanılması, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2016, s.

xiii.

138 ve duyu bilgisi şeklinde ikiye ayrılıyorsa, felsefe de nazari ve ameli olarak ikiye ayrılır.333 Siyaset felsefesi ve onun bir parçası olarak ahlak ve ev yönetimi (tedbîrü’l-menzil) ameli/pratik felsefe kapsamı dahilindedir.

Siyaset felsefesi ile en çok mesai harcayan filozoflar Fârâbî, İbn Sînâ ve İbn Rüşd olarak karşımıza çıkar. Fakat Fârâbî siyaset felsefesi ile ilgili tartışmasız en çok çalışması olan filozoftur. Onun konu ile ilgili Siyasetü’l-Medeniyye, Medinetü’l-Fazıla, Tahsili’s-Saade, Fususu’l-Medeni, Fusul Müntezea ve’s-Siyase eserleri bulunmaktadır.334

Fârâbî siyaset ilmini şöyle tanımlar: “İrade ile yapılan işlerle (ef'âl) hareketlerin (sünen) çeşitlerini, bu işler ile hareketlerin meydana gelmesine sebep olan meleke, ahlâk, seciye ve huyları ve bunların kendileri için yapıldığı gayeleri, bunların insanda nasıl var olmaları lâzım geldiğini, onların insanlarda bulunmaları lâzım geldiği yön üzere onlardaki tertiplerindeki yönün nasıl olduğunu araştırır ve tetkik eder. İşlerin kendileri için yapıldığı ve hareketlerin kullanıldığı gayeleri birbirlerinden ayırır.”335

Fârâbî Tahsîlü’s-Saade adlı eserinde ise siyaset ilmini bu defa “şehir insanlarından her birinin, siyasi toplum vasıtasıyla, yaradılışının mümkün kıldığı ölçüde mutlu olmasını sağlayan şeylerin ilmidir”336 şeklinde tarif etmektedir. Fârâbî’nin insanın nihai amacı olan mutluluk (salt iyilik) ile siyaseti birbiriyle ilişkilendirerek tanımladığı görülmüştür.

333 Kindî, Beş Terim Üzerine (Kitâbü'l-Cevâhiri'l-Hamse), İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri içinde, İstanbul: Klasik Yayınları, 2003, s. 43.

334 Mahmut Kaya, DİA, cilt 12, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1995, 'Fârâbî', s. 153.

335 Fârâbî, İhsa'ül-Ulûm - İlimlerin Sayımı, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1990.

336 Fârâbî, Mutluluğun Kazanılması, s. 15.

139 İslam filozoflarının eserlerinde ameli ilimler olarak sınıflandırdıkları ahlak ve siyaset felsefesiyle iç içe geçen bir diğer önemli kavram da tedbîr kavramıdır. Tedbîru’l menzil, tedbîru’l müdün/medine gibi kavramlar filozofların eserlerinde siyaset kelimesi ile paralel veya eş anlamda kullanılmıştır.337

Tedbîr “hedeflenen amaca yönelik fiillerin tertibine/düzenlenmesine işaret eden”338 ve

“bir kimsenin işini çekip çevirmesi, sonunu hesap etmesi”339 gibi anlamlara gelen bir kavramdır. Filozofların eserlerinde ev idaresi ile ilgili konular tedbirü’l-mezil, devlet yönetimi, şehir idaresi ile ilgili olan konular ise tebîrü’l-müdün başlığı altında yer almıştır.

Aristoteles ve Platon’un insanı political animal olarak tanımladıkları ve insanın sosyal bir canlı olduğunu vurguladıkları görülmektedir.340 İslam filozofları da insanı hayevânu’l-medenî yani medeni canlı olarak tanımlamışlar ve toplum olmadan erdemin de olmayacağını düşünmüşlerdir.341 Mutluluğa ulaşmak için evin yönetimi gibi devletin de yönetimi gerekmektedir. Devleti oluşturan bütün unsurların mutlak iyiye ve nihayetinde mutluluğa erişmeleri için Tedbîrü’l-Müdün/Medîne kavramı kullanılmıştır.

Devleti yönetme işine gelince “Her tür ilaç ve gıdalarda orta ve mutedil olanı ortaya çıkaran ve ortaya koyan kişi, doktordur. Doktorun bunu kendisiyle ortaya koyduğu (şey)

337 Mustafa Çağrıcı, DİA, cilt 40, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2011, 'Tedbîrü'l-Menzil', s. 260.

338 Bâcce, s. 18.

339 Mustafa Çağrıcı, DİA, cilt 40, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2011, 'Tedbîrü'l-Medîne', s. 259.

340 Aristoteles, Politika s. 9.

341 Fârâbî, Medinetü'l Fazıla, s. 79.

140 ise tıptır. Ahlak ve fiillerde orta ve mutedil olanı ortaya çıkaran kişi şehrin yöneticisi ve sultandır. Sultanın bunu kendisiyle ortaya koyduğu sanat ise siyasi sanat (es-sanâ’atu’l-medeniyye) ve sultanlık mahareti (el-mihnetü’l-melikiyye)dir.”342 Fârâbî’ye göre devlet, ilk reisin kurduğu ve o devletin sakinlerinin mutluluğa ulaşması için faal akıl ile ittisal kurularak kurallar koyulduğu devlettir. Yönetici, peygamber ya da filozof kraldır. Onun ideal devletinde bir yönetici hem siyaset hem de hikmeti aynı anda taşımıyorsa birden çok yönetici iktidarda olmalıdır.343

Tedbîrü’l-menzil kavramı ise, evin içerisinde bulunan ve ailenin unsurlarını oluşturan karı, koca, çocuk, dönemin sosyal yapısının vazgeçilmezi olan hizmetçiler ve malın idare ve yönetimi, aile fertlerinin sorumlulukları, malın kazanılması ve harcanmasına ilişkindir.344

Filozofların devlet anlayışı ile paralel olarak aile ve ev de bir reisin yönetiminde olmalıdır. Ve evin reisi, ailenin unsurlarını bir araya getirip onların mutlak iyiyi gerçekleştirmeleri ve dolayısıyla mutlulukları için çaba sarf eder. Fârâbî, Fususü’l-Medeni’sinde evin reisinin tıpkı bir doktor gibi onlara neyin iyi gelip gelmeyeceği hakkında kararlar verdiğini söylemektedir.345

342 Fârâbî, Fususü'l-Medenî, İzmir, 1987, s. 36.

343 el-Câbirî, Felsefi Mirasımız ve Biz, s. 92-93.

344 Çağrıcı, Tedbîrü'l-Menzil, s. 260.

345 (Evi oluşturan) bu unsur ve ortaklıkların yöneticisi, bir bütün olarak onların ortak işler yapmalarını, tek bir amacın gerçekleşmesi ve evin iyi şeylerle tam olarak tesisi ve iyi şeylerin kendileri için korunması yolunda onların karşılıklı yardımlaşmalarını sağlayacak şekilde onların bir kısmını diğerleriyle birleştiren ve her birini diğerleriyle

141 İslam felsefe tarihinde siyaset hakkında görüşleri en kapsamlı olan filozof Fârâbî’nin siyaset felsefesi, şehrin yöneticisinin özellikleri, erdem skalasına göre şehirlerin özellikleri hakkında görüşleri bulunmaktadır. Fakat çalışmanın kapsamı bakımından yukarıda ifade edildiği kadarıyla iktifa etmek yeterli görünmektedir.

Bu başlık altında, İslam felsefesinde ilimler tasnifine göre pratik felsefe/aksiyoloji/ameli felsefe içerisinde yer alan ahlak, siyaset, tedbîr kavramları yüzeysel bir biçimde incelenmiştir. Bir sonraki başlıkta genel olarak kişinin nefsinin yönetimi, ailenin yönetimi ve toplumun yönetimi konularını içeren ameli felsefe içerisinde kadının varlığı ve konumu hakkında araştırma yapılacaktır.