• Sonuç bulunamadı

2.1. Dünyada Yükseköğretim Sistemleri

2.1.2. İngiltere’de Yükseköğretim Sistemi

İngiltere’de üniversiteler dört dalga (four waves) halinde kurulmuş olup ilk dalgadaki üniversiteler Oxford ve Cambridge’dir. Bu iki üniversitenin kurulmasının ardından uzun bir süre üniversite kurulmamış fakat sanayi devriminin yol açtığı kalifiye eleman ihtiyacı redbrick28

üniversiteleri olarak tabir edilen üniversitelerin kurulmasına zemin hazırlamıştır. Üçüncü dalgada, yükseköğretime ilişkin artan toplumsal talebin karşılanması için 1960’larda kurulan üniversiteler yer almaktadır. Son olarak ise, 1992 yılında yapılan düzenlemeyle politeknik olarak adlandırılan okullara üniversite statüsü verilmiş ve üniversite sayısında önemli bir artış olmuştur. İngiltere’de üniversiteler eski ve yeni olarak ikiye ayrılmakta ve eski üniversiteler ilk üç dalgadaki üniversitelerden oluşurken, yeni üniversiteler ise son dalgada kurulan eski politeknik okullarını kapsamaktadır. Politeknikler temel olarak, çalışan kesimin genel bilgi birikimlerinin ve sanayi yeteneklerinin geliştirilmesi amacıyla yarı ve tam zamanlı olarak kurulmuştur (Leisyte, 2007: 15). Yeni üniversiteler olan ifade edilen politeknikler 1992 yılında üniversite statüsüne kavuşturulsa da, birçoğunun meslek okullarına kadar dayanan uzun bir geçmişe sahip olduğu (HEFCE, 2009: 7) belirtilmektedir.

İngiltere yükseköğretiminde 1960’lı yıllar önemli dönüm noktalarından birisidir. Öyle ki, yükseköğretime devam eden öğrenci sayısında yaşanan azalmalar ve hazırlanan Robbins Raporundaki önemli tespitler ciddi önlemlerin alınmasını sağlamıştır. Söz konusu Rapor sonrası alınan önlemlerle, okullaşma oranı ve üniversite sayılarında artışlar yaşanmış, Warwick, Lancaster, York, Sussex, Essex gibi yeni üniversiteler açılmıştır (Toğrol, 2012: 57). Böylelikle, günümüz İngiltere yükseköğretiminin en iyi üniversitelerinin temelleri o yıllarda atılarak, Robbins Raporunda yer alan olumsuz bulgular aşılmaya çalışılmıştır.

İngiltere üniversitelerinin tamamı özerk olup kamunun üniversiteler yönetimi üzerinde bir yetkisi bulunmamaktadır. Devlet, üniversitelere fon dağıtsa da bunu İngiltere Yükseköğretim Finansman Konseyi (HEFCE) gibi bağımsız konseyler vasıtasıyla yapmaktadır (Baskerville, 2013: 11). İngiltere’de yazılı bir anayasa olmamasından dolayı İngiliz yükseköğretimine ilişkin yasalar, gelenekler, teamüller ve mahkeme kararları bulunmaktadır (Küçükcan ve Gür, 2009: 106). İngiliz

28 Redbrick üniversiteleri; Birmingham, Bristol, Leeds, Liverpool, Manchester, Sheffield gibi 19. Yüzyılın sonu ve 20. Yüzyılın başlarında önemli sanayi merkezleri olan şehirlerde kurulan üniversitelerdir (Baskerville, 2013: 8).

64 üniversitelerinde rektörlüğe karşılık gelen bir makam olan Vice-Chancellor bulunmaktadır. Vice-Chancellor Oxford ve Cambridge Üniversitelerinde kıdemli öğretim üyelerinden oluşan Regents House tarafından seçilirken, diğer üniversitelerde ise konsey tarafından aday tespit komitesinin belirlediği kişiler arasından belirlenmektedir (Doğramacı, 2007: 49). Vice-Chancellor genel olarak; kurum faaliyetlerinin stratejik planı, programlanması, takibi, yönetimi ve geliştirilmesini de kapsayan resmi işlem ve mali anlaşmalarda temsil görevi üstlenmektedir (Eurydice, 2008: 33-36).

Üniversite yönetiminde akademik kurul ya da başka bir ifadeyle senato29

, üniversite tarafından sunulan eğitim ve araştırma hizmetleriyle ilgili konularda önemli rol oynamaktadır. 1992 yılı öncesi kurulan üniversitelerde yer alan senato; akademik faaliyetlerin düzenlenmesi ve yönetilmesinden sorumludur. Ayrıca, akademik derecelerin hak eden öğrencilere verilmesi görevini üstlenmektedir. 1992 yılı sonrasında eğitime başlayan İngiliz üniversitelerinin bir organı olan akademik kurul; rektörlük makamına ve baş yöneticiye (CEO) kurumun akademik faaliyetleri ve kaynak ihtiyacı hakkında tavsiyelerde bulunmaktadır. Bununla birlikte, öğrenci başvurularında ölçütlerin belirlenmesi ve müfredat içeriklerinin düzenlenmesinde akademik kurulun sorumluluğu altında yer almaktadır (Eurydice, 2008: 33, 39, 129).

Kendi iç örgütlenmelerinde bağımsız olan İngiliz üniversitelerinde “Governing Body” ya da “Decision-Making Body” olarak ifade edilen makamın, kurumların etkin olarak yönetilmesi ve gelişim planlarının yapılması noktasında sorumlukları bulunmaktadır (Leisyte, 2007: 52; HEFCE, 2009: 8). Bu bağlamda, sözü edilen makam tarafından üniversitenin uzun dönem stratejik planları yapılmakta, genel eğitim ve araştırma politikalarına yön verilmektedir (Eurydice, 2008: 33, 39). 1992 yılı öncesi kurulan üniversitelerde “Karar Verme Organı” (Decision-Making Body) makamı, konsey olarak adlandırılmaktadır. Konsey, üniversitenin tüm ilişkilerinden sorumlu olup üniversite yöneticileri, seçilmiş personel, öğrenci temsilcileri ve yerel otoriteler tarafından atanmış temsilcilerden oluşmaktadır (Leisyte, 2007: 52). Aynı zamanda konsey, yükseköğretim kurumlarının finans ve yatırımlarından sorumlu olmakla beraber

29 İngiltere yükseköğretim sisteminde akademik kurul ve senato kelimelerinin kullanımları üniversitelerin kuruluş tarihine göre değişmektedir. 1992 yılı öncesi kurulan üniversitelerde senato kelimesi kullanılırken, 1992 sonrası kurulan üniversitelerde ise akademik kurul ifadesi kullanılmaktadır (Eurydice, 2008: 129).

65 kurumlar adına anlaşmalara imza atmakta ve öğrenim, öğretim, araştırma gibi faaliyetlerle ilgilenmektedir (Eurydice, 2008: 129).

1992 yılı sonrası üniversite statüsü kazanan ya da kurulan yükseköğretim kurumlarında ise “Karar Verme Organı / Decision Making Body” makamı yöneticiler kurulu olarak ifade edilmektedir. Yöneticiler kurumu, üniversitenin tüm ilişkilerinin yürütülmesinde önem rol oynamaktadır. Bağımsız üyeler, mevcut üyelerin seçtiği yeni üyeler, seçilmiş personel, öğrenci temsilcisi ve yerel otoriteden temsilci üyeler söz edilen kurumun üyelerini oluşturduğu (Leisyte, 2007: 52) belirtilmektedir. Eğitim karakteri ve misyonunun belirlenmesi, kaynakların etkili ve verimli kullanımının takibi, personelin özlük hakları ve çalışma koşullarının düzenlenmesi gibi konularda yöneticiler konseyi rol almaktadır. İngiltere yükseköğretim sisteminde bazı üniversitelerde danışma kurulu bulunmaktadır. Danışma kurulunun karar alma sürecine olan etkisi oldukça sınırlı olsa da, üniversiteye dair sorunların gündeme getirilmesi süreci için önem arz etmektedir (Eurydice, 2008: 129).

İngiltere Yükseköğretim Finansman Konseyi (HEFCE), İngiliz yükseköğretim sisteminde mali konularla ilgili faaliyet sürdürülmesinde önemli görev üstlenmektedir. Bir yükseköğretim fonlama konseyi olan HEFCE, İngiliz yükseköğretiminin ihtiyaçlarıyla ilgili olarak hükümeti bilgilendirerek kaynakların daha uygun ve etkin kullanılmasını sağlamaktadır. Eğitim ve araştırma için ayrılan kaynakların yükseköğretim kurumlarına pay edilerek dağıtılması HEFCE tarafından yapılmaktadır. 2015-2016 öğretim yılı için dört milyar Pound’luk bir fonun İngiliz üniversitelerine verilmesi planlanmakta ve söz konusu fonun %75’i eğitim ve araştırma için ayrılmaktadır. Yükseköğretim kurumlarına araştırma amaçlı tahsis edilen fonların pay edilmesi noktasına birtakım hususlar göz önünde bulundurulmaktadır: Araştırmanın sayısı, maliyeti, kalitesi gibi ölçütler değerlendirilerek yükseköğretim kurumlarına fon dağıtımı yapılmaktadır (HEFCE, 2015: 3-11). Üniversitelerin, HEFCE fonları dışında sponsorluklar, öğrenci eğitim harçları, vakıf gelirleri ve bağışlar şeklinde çeşitli gelirleri bulunmaktadır (Leisyte, 2007: 45; HEFCE, 2015: 11).

İngiliz yükseköğretim sisteminde, lise mezuniyeti sonrası üniversiteye devam etmek isteyen öğrenciler A düzeyi olarak adlandırılan sınavlara girmekte ve bunun sonucuna göre yükseköğretim kurumlarına başvuru yapmaktadır. A düzeyi sınavlarında, A en yüksek notu simgelerken, E ise en düşük puana eşdeğerdir. Her üniversitenin kendine özgü kriterleri bulunmakta ve adaylar başvuru şartlarına göre yol izlemektedir.

66 Öyle ki, bazı üniversiteler A düzey sınavların haricinde de öğrencileri sınava tabi tutabilmektedir. Başvuru sürecinde sınavlardan alınan puanların yanı sıra, referans ve niyet mektupları da adayların yükseköğretime kabul edilmesinde önemli birer etkendir (Günay ve Gür, 2009: 235; Küçükcan ve Gür, 2009: 106). Yükseköğretime geçiş sürecinde, adayların yoğun olarak tercih ettiği üniversitelerde mülakat aşaması da öğrenci seçiminde sıkça kullanılan ve işlevsel olduğu düşünülen bir yöntemdir. İngiltere’de eğitim almak isteyen yabancı uyruklu öğrenciler için ise yükseköğretime geçiş süreci daha farklı olabilmektedir. İngiliz vatandaşı olmayan ve İngiltere’de yükseköğrenim görmek isteyen öğrencilerin kendi ülkelerinden aldıkları diplomalar, yükseköğretime geçişte aranan asgari şartlar için yeterli görülmeyebilmektedir. Zira üniversitelerin ilgili birimleri, yabancı uyruklu öğrencilerin diplomalarını kontrol ederek nihai kararı vermektedir (Leisyte, 2007: 21).

İngiliz yükseköğretim sisteminde, üniversitelere olan talebin yüksek olması ve öğrencilerin yükseköğretime geçiş sürecinde zorlu bir süreçten geçmesi, uzaktan eğitim sisteminin gelişmesine yol açmıştır. Bu bağlamda, İngiltere’ye gitme şansı çeşitli nedenlerden dolayı mümkün olmayan öğrenciler, uzaktan eğitim ile lisans, yüksek lisans hatta doktora eğitimi alma fırsatı elde etmektedir. İngiliz üniversitelerinin dünya çapındaki saygınlığı, uzaktan eğitime olan ilgiyi önemli ölçüde artırmakta ve öğrenciler kendilerine uygun programlarda öğrenim görme şansına sahip olmaktadır. Devlet bursuyla yurtdışında lisansüstü öğrenim görmeye hak kazanan Türk öğrencilerin de önemli bir çoğunluğu tercihini İngiliz üniversitelerinden yana yapmaktadır. Lisansüstü öğrenim sürelerinin diğer ülkelere göre nispeten kısa olması İngiliz üniversitelerini daha tercih edilebilir hale getirmektedir. Öyle ki, Türkiye dâhil dünyanın birçok ülkesinde yüksek lisans ve doktora öğrenimlerinin ortalama toplam bitirme süresi 6-8 yıl, İngiliz üniversitelerinde ise bu süre ortalama 4-5 yıl sürmektedir. Dolayısıyla, özellikle devlet bursuyla yurtdışına gönderilen bursiyerler, öğrenimleri sonrasındaki zorunlu hizmet yükümlülüklerinin daha kısa olması için İngiliz üniversitelerini tercih etmektedir.