• Sonuç bulunamadı

İngiltere Ceza Hukukunda Uzlaşma

1.7. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA UZLAŞMA

1.7.2. İngiltere Ceza Hukukunda Uzlaşma

Ceza muhakemesinde “kovuşturma mecburiyeti” ilkesinin karşıtı “maslahata uygunluk” ilkesidir. Maslahat, emir, buyruk, madde, husus, dirlik ve düzenlilik anlamındadır. Hukukta maslahat, kamu yararı demektir. Bu nedenle, maslahata uygunluk şartına kamu yararı şartı da diyebiliriz. Kamu davasının açılması için kamu yararı aranmaktadır. Maslahata uygunluk kamu davasının görülmesi için de aranabilir. Dava açmada, kovuşturma mecburiyeti değil, kamu yararını kabul eden bu sisteme göre dava açılması için kanuni şartların bulunması yetmez, her dava için maslahata uygunluk diye ifade edilen gereklilik şartı da araştırılmalıdır. Yani, her olayda kamusal fayda düşüncesi ile lüzum takdir edilecektir. Bu nedenle maslahata öğretide takdirilik ilkesi de denilmektedir. Eğer dava açılması suçtan meydana gelen zarardan veya suçlunun cezasız kalmasındaki toplum zararından daha büyük bir zarar doğuracaksa veya suçlunun şahsiyeti bakımından işlediği suça göz yummak daha faydalı ise dava açılmayabilecektir (Uğur, 2007: 258-259).

İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde geçerli bulunan Anglo-Sakson Hukuku sistemi çeşitli yönleriyle Kıta Avrupası hukuk sisteminden farklıdır. Bu farklı yönlerden biri konumuz açısından iddia faaliyetidir. Bu sistemin kaynağı durumunda olan İngiltere’de bilinen anlamda bir savcı ve savcılık bulunmamaktadır. İngiltere’de işlenen suçların çok büyük bir bölümünün kovuşturması polis tarafından yapılmaktadır. Polis, suç haberini aldığında kovuşturmaya başlayıp işi yetkili mahkemeye götürüp götürmemek hususunda tam bir takdir yetkisine sahiptir. Bu konuda bazı kriterler vardır; “kamu yararı” “kamu düzeni” “usul ekonomisi” “failin yaşı” ve “hukuk kuralının anlamı ve amacı” gibi. Ancak 1946’dan beri bazı ağır ve devlet için tehlikeli suçları, herhangi bir maslahat mülahazası olmadan derhâl Cumhuriyet başsavcılıklarına (Director of public prosecutions’a) bildirmek mecburiyeti getirilmiştir. Bunlara örnek olarak vatana ihanet, rüşvet, kalpazanlık ve çocuklara karşı cinsel suçlar gibi suçlar sayılabilir (Uğur, 2007: 261- 262).

Maslahata uygunluk çerçevesinde her ne kadar soruşturmanın kısa zaman içerisinde sonuçlandığı görülür ise de bu defa mağdurun suçtan zarar görmesi ve bunun göz ardı edilmesi ve failin yargılanma faaliyetinden ayrı tutularak ileride beraat etme imkânını ortadan kaldırdığı yönünde eleştiriler getirilmiştir. Tüm bunlara rağmen ceza adalet sisteminde esas kabul edilen maslahata uygunluk ilkesi başta İngiltere’de olmak üzere Kıta Avrupası hukuk sisteminden farklı olarak uzlaşmanın daha kolay uygulanabilirliğini beraberinde getirmiş ve sıkça şikâyet edilen mahkemelerin iş yükünü hafifletme açısından değer görmüştür.

İngiltere hukukunda, iddia makamı, cezanın ne olacağı konusunda görüş bildirmemektedir. Mahkemeler, uzlaşılan uyuşmazlıklarda genellikle 1/3 veya 1/4 oranında bir indirim yapmaktadır. Müdafi de, yargılamanın mahkûmiyet veya beraatla sonuçlanma ihtimali veya verilecek cezanın nasıl olacağına yönelik faile bilgi vererek uzlaşma konusunda bilgisini almaktadır. İngiltere’de, Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi uzlaştırmanın temel prensiplerine uymayan bu nedenle farklı bir alternatif çözüm yöntemi olarak kabul edilebilecek olan iddia pazarlığı yöntemi uygulanmaktadır. Buna göre fail ile polis görüşmekte, polis faile, suçu kabul karşılığında sorguya son verme, isnadın bir kısmından vazgeçme, tutuklama konusunda ılımlı davranma gibi bir takım imkânlar sunabilmektedir. Bu sayede fail, hakkındaki isnatların bir kısmından

mahkeme önüne çıkmadan kurtulmakta, polis de suçları aydınlatma oranını yükseltmiş olmaktadır (Şahin, 1998: 274-275; Kaymaz ve Gökcan, 2007: 77).

Dava açıldıktan sonra ise iddia pazarlığı ancak, iddia makamının delillerinin yetersiz olduğu durumda gündeme gelmektedir. Bu durumda savcı failin diğer isnatları kabulü hâlinde ispatında zorluk bulunan isnatları iddiasından çıkarabilmektedir. Ancak sonradan yapılacak böyle bir değişiklik için davaya bakan hâkimin muvafakati gerekmektedir (Şahin, 2005: 791-792).

Genelde İngiltere gibi yargılama giderlerinin yüksek olduğu ülkelerde, davaların çözülmesi veya geri alınması konusunda büyük bir çaba ve isteklilik vardır. Nitekim, İngiltere’de uzlaştırma programlarına 1970’li yıllardan itibaren ilgi duyulmaya başlanmıştır. 1972 tarihli Ceza Kanunu’nda tazminata ilişkin çeşitli hükümlere yer verilmiştir. 1980’li yıllardan itibaren mağdurların haklarına yönelik ilgi artmış, uzlaştırma programları faaliyete geçirilmeye başlanmıştır. 1985 yılında başta uzlaştırma olmak üzere arabuluculuk alanındaki programları düzenlemek üzere Birleşik Krallık Arabuluculuk Kurumu (Mediation UK) kurulmuştur. İngiltere’de faaliyet gösteren uzlaştırma kurumlarının büyük bir çoğunluğu bu kurumun üyesidir. Bu kurum uzlaştırmada uygulanmak üzere uygulama kuralları çıkarmış, uzlaştırmacıların eğitimine yardım ederek, bu husustaki plan ve projeleri teşvik etmiş, İngiltere’de uzlaştırmanın gelişmesinde oldukça etkili olmuştur. İngiltere’de uzlaştırma programları bütün suç türleri açısından da uygulanabilir. Bu programların uygulanması hem failin hem de mağdurun rızasına bağlıdır. Uzlaştırma programları fail ve mağdurun doğrudan bir araya getirilmesi şeklinde uygulandığı gibi fail ve mağdur bir araya getirilmeksizin de uygulanabilmektedir. Bu ikinci yönteme daha çok mağdurun faille bir araya gelmek istemediği durumlarda başvurulmaktadır (Özbek, 2005a: 115).

İngiltere’de uzlaşma konusunda yapılan en kapsamlı çalışma 1980’lerde İçişleri Bakanlığı tarafından yapılmıştır. Bu araştırma, faille bir araya gelme imkânı sunulması hâlinde suçtan zarar görenlerin büyük çoğunluğunun bunu kabul edeceklerini göstermiştir. Üstelik uzlaşmaya katılanların büyük çoğunluğu da yaşadıkları tecrübeyi faydalı bulduklarını belirtmişlerdir. Ancak bu araştırma sırasında suçtan zarar görenlerin ve faillerin bazı olumsuzluklar yaşadıkları anlaşılmış ve bunların önüne geçilmesi amacıyla “Mediation UK” tarafından uygulama rehberleri hazırlanmıştır. Daha sonra

yapılan araştırmalar da, uzlaşmanın bu standartlara uygun olarak yapıldığı durumlarda, mağdurların duydukları yüksek seviyedeki memnuniyeti doğrulamıştır. Yine araştırmalarda, doğrudan gerçekleştirilen uzlaşmanın dolaylı uzlaşmaya göre daha fazla suçtan zarar gören memnuniyeti sağladığını göstermiştir. Uzlaşma anlaşmalarının yerine getirilme oranı da, zararın giderilmesine ilişkin mahkeme kararlarının yerine getirilme oranı da oldukça yüksektir. Yine İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan araştırma, sadece doğrudan uzlaşmaya katılan failler üzerinde uzlaşmanın yeniden suç işlemeleri bakımından az da olsa olumlu etkilerinin olduğunu göstermiştir (Çetintürk, 2009: 369- 370).