• Sonuç bulunamadı

İNGİLTERE’DE TOPLUM DESTEKLİ POLİSLİĞE GEÇİŞ SÜRECİ

1929’da kurulduğunda, kuruluş felsefesi doğrultusunda, suçun önlenmesi polise temel hedef olarak gösterilmiştir. Yayınlanan İlk Emir’de, polis amir ve memurlarının suçları önledikleri oranda ödüllendirilip yükseltileceği açıkça belirtilmiştir. Kırsal bölgelerde görevli polis memurlarının görev anlayışında uzun süre devam eden bu felsefe, şehirlerde yerini kısa zamanda işlenmiş suçların aydınlatılmasının daha önemli olduğu anlayışına bırakmıştır. Suç oranının sürekli artışı, II. Dünya Savaşı’ndan sonra suçun önlenmesi anlayışını gündeme getirmiş ise de, erken çıkış yapan proaktif felsefe, 1967’de İngiltere İçişleri Bakanı’nın, reaktif nitelikli “birim bölge polisliği” projesini açıklamasıyla birlikte önemli bir darbe yemiştir. Polisin hareket kabiliyetini yükseltmek ve halktan gelen çağrılara daha hızlı cevap verilebilmesi için, her polis amir ve memuruna şahsi telsiz verilmiş, polis devriye mıntıkalarındaki yaya devriye faaliyetleri asgarî düzeye indirilmiştir. Buna karşılık, bol miktarda araç devriyesi yapılmasına ve motorize ekiplerin meydana gelen olaylara süratle müdahale edebilmesi için tedbirler alınmasına karar verilmiştir (Seyhan, 2002: 192-193).

Organizasyonel yapısını ve idari yönergesini hazırlayan Sir Robert Peel, Metropolitan Polis Teşkilatını kurarak, aynı zamanda geleneksel emir ve komuta zincirine bağlı polislik sistemine yeni bir misyon ve strateji kazandırmıştır. Kurulduğu tarihlerde Londra polisini diğer polislerden ayıran en önemli fark, halkla bütünleşmesini bilen ve otoritesini halkla ilişkilere önem vererek kuran homojen ve demokratik nitelikte olmasıydı (Şimşek, 2002:11).

Peel, yeni polis teşkilatını Avrupa ülkelerindekine benzer hiyerarşik bir yapıda, ordu modelinde kurmuştur. Görevle ilgili başarılı bulunan memurlar, bir üst rütbeye terfi ettirilmekteydiler. En alt kademedeki memurlar, üniformalı ve üzerlerinde gizli tuttukları birer cop taşıyan sınırlı yetkiye sahip kişilerdi (Wilson ve diğerleri, 1997:7)

Londra polisinin başarısı etkin yönetim ve güçlü idare şeklinde ifade edilebilecek iki kritik konuya bağlıdır. Miller (1975) bunu Peel'in Albay Charles Rowan

ve avukat Richard Mayne'i ilk Polis Komiserleri olarak atamasına bağlamaktadır. Zira bu ikili sıkı bir disiplin içindeki kuruma, gücün yapısının ve uygulanmasının şahsi olmadığı nosyonunu aşılamayı başarmışlardır. 8 yıllık yönetimleri sırasında, bütün teşkilat tasfiye ve takviyelerle 3 kez yenilenmiştir (Klockards, 1985:42).

Moore ve Stephens'a(1991:41) göre bir stratejinin başarısını sınamak için aşağıdaki üç konuda sorgulama yapılmalıdır:

Birincisi; Belirlenen gaye ve hedefler, topluma yönelik makbul bir değer taşıyan bir amacı tanımlamalıdır.

İkincisi; Amaç operasyonel olarak uygulanabilir olmalı ve organizasyona ait yetenek ve kabiliyetlerin avantajlarını taşımalıdır.

Üçüncüsü; Teşebbüsün devamını sağlayacak politik ya da yasal mercilerin desteğini alabilecek bir devamlılığı olmalıdır (Moore ve Stephens'a,1991:41) .

Londra Metropolitan Polisi yukarıdaki gözlemin tarihi bir örneğidir. Değer sistemine göre görev yönetmeliği olarak hazırlanmış olup idari rehber niteliğini taşıyan ve günümüzde de bilinen Peel'in Kanun Uygulama İlkeleri, 9 maddeden oluşmakta olup takip eden bölümde bu maddeler sıralanmıştır.

Peel'in Kanun Uygulama İlkeleri

Londra Metropolitan Polisinin ve belki de modem polisliğin kurucusu olan Peel'İn dünyaca ünlü Kanun Uygulama İlkeleri şunlardır:

1. Polisin temel görevi, askeri güç ve yasal cezaların şiddetine alternatif olarak, suçların önlenmesi ve kamu düzeninin sağlanmasıdır.

2. Polisin görevini yerine getirebilmesi varlık, eylem ve davranışlarının halk tarafından kabul edilmesine ve halkın saygısının kazanılması ve sürdürülmesi yeteneğine bağlıdır.

3. Polis kanunun öngördüğü hizmetini ancak halkın desteğiyle yapabilecektir ve onların güvenliğini sağlamak, saygısını kazanmak ve muvafakatini almakla yükümlüdür.

4. Polis güvenliğini sağladığı halkın işbirliğinin büyüklüğü ile orantılı olarak, fiziksel güç ve zor kullanımının daima azalacağını bilmelidir.

5. Polis halkın desteğini; halkın taleplerini yerine getirerek değil, kanuna karşı tarafsız hizmet vererek, polisin bağımsızlığını ve kanunların kişilere göre doğru ya da yanlış olduğuna dair hüküm yürütmeksizin bağımsız hareket ettiğini göstererek, sosyal konumu ya da servetine bakılmaksızın kanun karşısında her vatandaşa eşit muamelede bulunarak, hayatın korunması ve idamesi için fedakârlıkta bulunarak kazanmak ve korumakla yükümlüdür.

6. Polis yasalara riayetin ve düzenin sağlanması için halkın desteğinin temin edilmesinde fiziksel gücü, yalnızca ikna, tavsiye ve uyarılarının yetersiz kaldığı durumlarda kullanmak ve polisiye görevlerin yerine getirilmesinde gerekli olan her durumda minimum düzeyde fiziksel güç kullanmakla yükümlüdür.

7. Polis, tarihi geleneklerin ortaya koyduğu şekliyle, bütün zamanlarda polisin halk halkın da polis olduğunu düşünerek halkla iyi ilişkiler kurmak, toplumun huzuru ve varlığı için aslında her vatandaşın sorumlu olduğu görevleri sürekli olarak yapmakla görevlendirilmiş yegâne birey olduğunun şuurunda olmak zorundadır.

8. Polisliğin operasyonel işlevlerine kati bir şekilde bağlı kalma gereğini kavrayarak yetkilerini, adli yetkisinin zorla gasp edilmesi anlamına gelse de, bireylere ya da devlete hakkını bildirmek yada suçluyu yargılamak ve cezalandırmaktan ayrı tutmak polisin görevlerindendir.

9. Polis, suç ve düzensizlikle mücadelesinin görünürlüğü değil, ancak suç ve düzensizliğin olmamasının polisin etkinliğinin göstergesi olduğunu bilmek zorundadır(Reith, 1984:64).

Yönetmelikteki dokuz ilke, özetle kamu düzenini sağlanması ve kanunun uygulanması bakımından bütün insan toplumları için gerekli olan fiziki kaba güç kullanımının değiştirilmesi sürecidir. Bu ilkelerin her biri bir inceleme, araştırma, buluş ve deneyimin sonucudur. Adı geçen kurallar aynı zamanda kamu düzeninin

sağlanmasında temel bir faktör olarak kişisel özgürlüklerin çıkarları arttırmayı amaçlamaktadır (Fındıklı, 1993:55).

Peel'in ilkeleri dikkatle incelendiğinde polisliğin toplumun ihtiyaçları, ilgisi ve ortaklığı temeline dayanan önleyici, yasalarla sınırları belirlenmiş hareket kabiliyetine sahip bir meslek olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre polisin yetkisi yasalarla sınırlandırılmalı ve memurların devriye hizmetleri ile sokak güvenliğini sağlamaları asla terk edilmemelidir. Bu ilkeler 1829'da olduğu gibi günümüzde de polisliğin olmazsa olmaz prensipleridir.

Bazı araştırmacılara göre günümüzdeki anlamıyla ilk modern polis organizasyonu bu ilkelerin yayınlanmasıyla ilk kez 1829 yılında İngiltere'de kurulmuştur (Şimşek,2002:12).

İngiliz polisinin dünyanın hayranlığını kazanması, yalnız silahsız olarak düzeni sağlamasından dolayı değil, polislik ilkelerine tümüyle bağlı kalması ve bu ilkeleri eksiksiz bir biçimde uygulamasının sonucudur. Yine onların silahsız olmalarından çok daha önemli bir tarihi özelliği, kamu düzenini sağlama ve sürdürme yeteneklerinin bütünüyle hareket ve davranışlarının halktan gördüğü kabul ve desteğe bağlı olmasıdır. Bu anlamda toplum destekli polisliğin temellerinin Peel'in ilkelerine dayandığını söylemek mümkündür (Reith, 1984: 1).

Toplumsal huzursuzluğu yaratan sınıf ayrılıklarının olduğu bu dönemde. Ülke homojen bir nüfusa ve kurumsal bir yasa sistemine sahipti. İçişleri Bakanlığı ve Parlamentonun konuşlanmasıyla, Londra polisi yetkisini yerel siyasetçiler yerine hiyerarşik olarak bağlandıkları ulusal hükümetin yerel temsilcilerinden almaya başladı. Böylece kontrol kapasitelerini parçası bulundukları kurumun sosyal otoritesinden ve gücünden faydalanarak güçlendirdiler (Klockards. 1985:49).

Özellikle 1980’li yılardan sonra İngiltere ve Amerika’da polis ile halk arasındaki kopukluğun ortadan kaldırılmasına yönelik bir takım yeni çalışmalar başlatılmıştır. Suçların kontrol ve önlenmesinde sorumlulukların polis ile toplum arasında paylaşılması polisin verimliliğini artıracaktır. Bu öneri ilk olarak İngiltere’de

1984 yılında John Alderson tarafından ortaya atılmıştır. Alderson, kamu ve özel kuruluşlarıyla sivil toplum örgütlerinin ortak programlar içinde polis ile birlikte çalışmaları gerektiğini öne sürmüştür. Bu tür uygulamalar toplum destekli polislik anlayışı içerisinde Kanada başta olmak üzere Amerika, İngiltere, Belçika gibi gelişmiş Ülke’ler polis teşkilatlarında uygulamaya sokulmuştur (Bahar, 2002: 144).

Amerika’nın farklı politik ve sosyal faktörleri İngiltere'nin başardığı sistemin konuşlandırılmasındaki başarısızlıkta önemli ölçüde rol oynamıştır (Wilson ve diğerleri. 1997:9).

Peel’in bildirisinde, özellikle zor kullanmanın azaltılması, halkla beraber suç problemlerine eğilmek, suçların önlenmesi ve kamu düzeninin sağlanmasının amaçlandığı dikkati çekmektedir. Özellikle, Kara Avrupa’sı modellerinden etkilenen dünya polisliğinde, kamu düzeninin merkezi, fiziksel şiddet tekelini elinde bulunduran, merkez idareye hesap veren, suçluları bulmak için bilim ve teknolojiden yararlanan, bürokratik bir yapılanma daha önemli görülmektedir. Ancak, salt bastırma yöntemi, toplumsal yapıda bilinç yaralanmaları oluşturmakta ve bu yaralar, devlet güvenliği aleyhine daha büyük suç örgütlerini üretebilecek zemini meydana getirmektedir. Modern polislik, etkin, yasalara uygun ve toplum gözünde meşru, bilimsel yöntemlerle yasal güç kullanımını en aza indirgemekte ve çalışmalarında, kurum, kuruluş ve vatandaşlarla işbirliği yapmaktır (İç Bak.:2004:7)

İngiltere’de, farkına varmadan, halk ile polis arasına araba camları ve siren sesleri gibi bariyerler koymuş olan birim bölge polisliği, artan suç problemine çözüm getirememiştir. Kayıtlı suç her sene artmaya devam etmiş, halkın yükselen beklentileri karşılanamamış, özellikle genç polislerin mesleği zevk için icra etmeleri ve mesleki kayırmacılık gibi sakıncalı eğilimler ortaya çıkmıştır. İleri teknoloji ve yüksek bütçeye rağmen suçla mücadelede başarısız olununca, yöntemde yanlışlık yapıldığı düşünülmüştür. 1970’lerde yoğunlaşan eleştirilere karşın, 1979’da polis yöneticileri tarafından Toplum Destekli Polislik projesi ortaya atılmış, kısa sürede yankı bulmuş ve Amerika Birleşik Devletleri’nde de uygulanmaya başlanmıştır (Seyhan, 2002: 193).

Dünya’da gerçekleşen sosyal kargaşa, değişim süreci, araştırmalar ve toplumsal deneyimler, nihayetinde klâsik polis faaliyetlerinin etkinliğine dair toplumlar nezdinde şüphe uyandırmayı başarmıştır. Kimi polis yöneticileri, kısıtlı sayıdaki personel ve donanımıyla artan suç ihbarlarıyla yüzleştikleri, 1980’li yıllarda bürokratik suç denetim modeline uygun şekilde suça karşı reaktif (müdahaleci) operasyonel stratejileri terk edip, suç önlemeye, problem çözümüne ve toplumun katılımının sağlanmasına yönelik proaktif (önleyici) polisliği destekleyen felsefeyi uygulamaya başlamışlardır. Suçun denetiminde, toplumunun işbirliği ve desteğinin sağlanması çalışmaları, toplum destekli polislik olarak adlandırılan yeni bir reform hareketine yol açmıştır.

(http://www.arem.gov.tr/proje/ars_rapor/td_polis.htm#toplum_destek).

Toplum destekli polis, 20 yıldan beri çeşitli şekillerde İngiltere’de faaliyet göstermektedir. Toplum destekli polis ile ilgili geliştirme ve mükemmelleştirme çalışmaları bu gün bile hala devam ettiği görülmektedir. Polis teşkilatına bağlı bir birim olarak çalışan Toplum Destekli Polisler, polis gibi giyinme ve telsiz taşımalarına rağmen, polis gibi aynı yetkilere sahip değildirler. Sınırlı yetkiler ile daha ziyada kendilerine gösterilen alan içerisinde, halkın içerisinde bulunurlar, halkın gözünden olayların nasıl gözüktüğünü anlamaya çalışırlar, şikâyet istek ve talepleri alırlar. Her hangi bir olayla karşılaşmaları halinde durumu telsiz ya da telefon ile polise bildirirler.

Toplum Destekli Polis olmak isteyenler için de belirli şartlar vardır, fakat bunlar polis olmanın gerektirdiği şartlar kadar ağır değildir. Birçok insan daha kolay bir şekilde bu üniteye katılmaktadır. Ön eleme ve açılan mülakatta başarılı olanlar bir aylık bir kursa tabi tutulmakta, sonrasında gönderildikleri görev yerlerinde, tecrübeli bir polis nezaretinde, bir ay süreyle stajyer olarak çalışmaktadırlar. Bu görevliler, sonradan şartların uyuşması ve açılan sınavlarda başarılı olmaları halinde, normal polis olma şansına sahiptirler. Kendi içerisinde terfi imkânı bulunmamakta ve en alt rütbede çalışan polisin nezaretinde görev yapmaktadırlar. ( http://www.sucveceza.com/yazi-739.html).