• Sonuç bulunamadı

B. MÜFESSİRLERİN GÖRÜŞ, DÜŞÜNCE VE

9. İlhâdî Tefsir

Bu kelime genel olarak, Allah’ın varlığına, birliğine inanma yış, gerçek itikattan sapıtma, inanç bozukluğu, itikatsızlık, din sizlik gibi mânâlarda kul-lanılmıştır. İlhâd kelimesi felsefede “ateizm”in karşılığı olarak kullanılır.

İlhâdî tefsirler, İslâm dinini yıkmak gayesi ile gerek Kur’ân’ı inkâra yeltenen ve gerekse bazı âyetler hakkında fâsid te’vîllerde bulunarak gayelerine ulaşmak isteyenlerin yazmış olduğu tefsirlerdir. Kısacası bu tefsir çeşidi, ilme, îmâna, İslâm’a aykırı ve İslâm dinine zıt düşen fikir ve hareketlerdir ki, dinin bütün asıllarını inkâr edenlerle tek bir aslını inkâr edenler, ayırt edilmeksizin bu lafzın içerisinde mütalaa edilmişlerdir.

295 Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, v.143b-144a.

296 Tebyînu Kizbi’l-Mufteri, Şam baskısı, s. 133.

297 Emîn el-Hûlî, Kur’ân Tefsirinde Yeni Bir Metod, s. 30.

298 Celal Kırca, Kur’ân’a Yönelişler, s. 123-129.

İslâmiyet’in bidâyetinden beri, bazı kimseler ve gruplar bir takım hîlelerle İslâm’ı yıkmak istemişler ve bu işte kendilerine göre en sağlam yol olarak da Kur’ân-ı Kerim’i kendi hevâ ve heveslerine göre gelişi güzel te’vîl etmiş ve hatta tahrifte bulun muşlardır. Geçmiş asırlarda olduğu gibi, asrımız-da asrımız-da İslâm’a saldırılar eksik değildir. İslâm’ı ve Kur’ân’ı hedef alan bu ilhâd hareketlerinin en korkuncu, Kur’ân-ı Kerim’in arkasına saklana rak, O’nu asıl mecrasından saptıracak olan ilhâdî izah tarzlarıdır. Bu faâliyetler, geçmişte sapık fırkalar tarafından icra ediliyordu. Bugün ise, bunlar aynen varsa da, İslâm’ı batılıların kaynakla rından öğrenen kendi insanlarımız tarafından da ifâ edilmektedir. Kur’ân’ı ve O’nun âyetlerini hevâ ve heveslerine göre te’vîl ve hatta tahrîf ederek takip edilen yol, Kur’ân’ı mecrasından sap tırmada en câzip yol olarak görünmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, İslâm ve Kur’ân düşman-ları kendilerine câzib görünen bu yolu ısrarla takip edeceklerdir. Ondüşman-ların bu hareketine hız veren en mühim âmil, Müslümanların bugün içinde bulun-dukları zayıf ve cılız durumlarıdır. Zayıflıklarının sebebi de ilim ve irfândan mahrum oluşları ve geçmişleriyle irtibâtlarını kesmeleridir.

et-Tefsir ve’l-Müfessirûn adlı eserin müellifi, fitne ve düş manlığa sebep olmamak için bu şahısların isimlerini vermediğini söyler ve onların eserlerinden bol bol örnekler vermek sûretiyle, onların tefsirdeki tutumla-rını göstermiş olur.299

Tefsir tarihinde ilk sapma hareketinin Şiîliğin bazı kolları ara sında ortaya çıktığı görülmektedir. Bu fırkanın “Gurâbiyye”, “Sebeiyye” ve

“Bâtıniyye” kollarının yaptıkları yorumların, İslâm’ın ana ilkeleri ve Kur’ân’ın ruhu ile bağdaşması asla mümkün değildir.

Sebeiyye fırkasının, Ra’d’ı (gök gürültüsü), Hz. Ali’nin sesi, berk’i (şimşek çakması) O’nun kamçısının veya gülüşünün par laması olarak yorumlaması bir sapmadır. Bâtınî ekolün ise, zekât’ı dînî vecibeleri bilmek sûretiyle nefsin tezkiyesi; Ka’be’yi, nebî; kapısını Hz. Ali; Cennet’i, beden-lerin dînî mükellefiyetler den uzak olması; şeytan’ı Ebû Bekr; Hz. Âdem’i Hz. Ali; Deccal’ı Hz. Ebu Bekr ve Ye’cûc’u ise zâhirî anlayışa sahip olanlar şeklinde anlayıp yorumlamaları da bir sapmadır ve ilhâdî tefsire çarpıcı örneklerdir.300

299 ez-Zehebî, et-Tefsir ve’l-Müfessirûn, II, 522-546..

300 Celal Kırca, Kur’ân’a Yönelişler, s. 258-259.

İlhadî tefsir hareketine meyledenlerden bir kısmı da “Hulûl”e inanan-lardır. Allah Teâlâ’nın hulûl ettiğine inanan ve inanç sistemlerini bu esasa göre kuran grupların yaptıkları yorumlar da ilhâdî yönelişin örneklerini oluştururlar. Namazı, dua şek linde anlama; Hacc’ı, Ka’be yerine bir başka yeri ziyaret etme; Zekât’ı sekiz sınıf insan yerine Şeyhlere, Pir’e verme ve zamanın ezeliliğine inanma gibi İslâm inancının ve ibadet esaslarının özünü zedeleyen yorumlar da ilhadî yönelişlerdir.301

Tefsirdeki ilhâd hareketleri belli bir devreye ve yere mahsûs bir hareket değildir. Asrımızda İslâm ülkelerinde ve ülkemizde de görül-mektedir. İslâm âleminden bir kaç isim verecek olursak; Mansûr Fehmi, Tâhâ Hüseyin, Mahmûd Azmi, Hüseyin Mahmûd, Ömer İnâyet, Kâmil Geylânî ve Ahmet Hayyât’ı sa yabiliriz. Bunlardan bazıları daha sonra ilhâdî görüşlerinden rücû ederek, İslâm’a dönüş yapmışlardır.

Prof. Dr. İsmail Cerrahoğlu, Türkiye’mizdeki ilhâdî tefsir hare-ketleri ile ilgili olarak, bir fitne ve münakaşa konusu olmaması için isim vermeden tespit mahiyetinde bazılarını okuyucularına sunar ve şöyle der:

“Müsteşriklerin maşası durumuna gelen kimseler, yurdumuzda meydanı boş bulmuşlar, Müslüman ma hallesinde salyangoz satmaya başlamış, atla-rını istedikleri gibi oynatabilmişlerdir. Bunlar, kendilerini inkâr edercesine geçmiş lerine ve İslâm’a lânet ve küfür edebilmişlerdir. İslâmî kaynak lardan hiç birine vâkıf olmadıkları halde, Batılı üstatlarının ya nında madalya kazanabilmek için, onların eserlerinden iktibâs lar yapmışlar ve bunların doğru olup olmadıklarını araştırma imkânına sahip olamamışlardır...

Birçokları itibariyle kendileri nin Müslüman olduğunu kabul eden kimseler ortaya çıkmış, hevâ ve heveslerini tatmin edebilmek için, Kur’ân-ı Kerim’i yakışık almayacak bir şekilde te’vîle yönelmişlerdir. Bunlar zayıf ve çirkin görüşleri, mesnetsiz iddiaları ileri sürmüşler ve insanları aldatmayı düşün-müşlerdir. Bunlardan kimisi “yenileşmek, re form” sloganı altında, kimisi de “kafalarında kurdukları düzeni ayakta tutabilmek” gibi bayağı bir hede-fin arkasında, Kur’ân’ın ve İslâm’ın tahrip olması pahasına da olsa böyle bir harekete girişebilmişlerdir...”302

301 Celal Kırca, Kur’ân’a Yönelişler, s. 260.

302 Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, II, 353-378.

İlhâdî Tefsire Örnek:

1928 senesinde Mısır’da İsmail Mazhar tarafından tesis edi len

“Mecelletü’l-Usûr” adlı mecmuada, ilhâd hareketlerinin açıktan açığa müdafaa edildiği ve ilhâda davet hareketlerinin arttığı görülmüştür. Mısır’da Müslümanlar arasında ilk ilhâda davet hareketinin tarihi 1924 senesinde Mahmûd Azmî’nin “el-Ehrâm” gazetesinde yazdığı “Din Yükselmeye ve İlerlemeye Mani Olan Bir Bağdır. Onu terk edin” adlı makalesi ile başlar.

Fakat İsmail Mazhar’ın “Mecelletü’l-Usûr” adlı mecmuası, ilhâdî fikirlerin yayıldığı bir minber olmuş, orada İslâmiyet’e, Arap ve Asyalılık akliyatına çatılmış, İslâm âleminin ve Doğu‘nun geri kalış sebepleri, bunlara bağlan-mak istenmiştir. Hüseyin Mahmûd, Ömer İnâyet ve Kâmil Geylâni gibi yazarlar, İsmail Mazhar’ın mecmuasında, fikirlerini savunmuşlardır.303

Belli bir devreye mahsûs olmayan ilhâd hareketlerine, Mı sır’dan misaller veren et-Tefsir ve’l-Müfessirûn adlı eserin mü ellifi ez-Zehebî gibi, İsmail Cerrahoğlu da Tefsir Tarihi isimli kitabında Türkiye’den misaller verir. “Değer hükümlerine gidip münakaşalarını yapmaksızın, tespit mâhiyetinde okuyucularımıza, bazılarını sunmaya çalışacağız.”

diyerek, ilhâdî tefsir yapanların veya Kur’ân’a saldıranların kendilerinin ve kitaplarının isimlerini vererek misaller zikreder. Bu hususta Mehmet Özdemir tarafından hazırlanmış “İlhâd ve Kur’ân-ı Kerim’e Yönelen İlhâd Hareketleri” isimli basılmamış mezuniyet tezini de referans olarak gösterir. Biz de, ilhâd hareketinde bu lunanların hepsinin isimlerini ve görüşlerini vermemiz mümkün olmadığından, Cerrahoğlu Hocamızın işaret buyurduğu ilhâdî görüşlerin bulunduğu kaynakların ve yazarlarının isimlerini vermek istiyoruz: Cemil Sena, Hz. Muhammed’in Felsefesi, İst.

1979, s.183; İlhan Arsel, Arap Milliyetçiliği ve Türkler, s.23; M. Faruk Güventürk, Atatürk İlkeleri Işığında Din ve Yobazlık, s.4; Fehmi Yavuz, Din Eğitimi ve Toplumumuz, s. 22-23; Osman Nuri Çerman, Modern Türkiye İçin Dinde Reform, s. 12; Fah rettin Altay, İslâm Dini, Aydın Gençler İçin, s. 30; Ahmet Hayyât, Kur’ân’ın İç Yüzü, Gerçek İslâm Dini-Kur’ân ve Ehl- i Beyt Nedir?304

303 Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, II, 357-358; ez-Zehebî, et-Tefsir ve’l-Müfessirûn, II, 522-546.

304 Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, II, 362-378.