• Sonuç bulunamadı

B. MÜFESSİRLERİN GÖRÜŞ, DÜŞÜNCE VE

2) Dirâyet Tefsiri

Dirâyet tefsiri; rivâyetlere münhasır kalmayıp Arap dili ve edebiyâtı, dînî ve felsefî ilimler ile çeşitli müspet ilimlere daya nılarak yapılan tef-sirdir. Bu kaynaklarla yapılan tefsire de “dirâ yet tefsiri”189 veya “re’y ile tefsir” ya da “ma’kûl tefsir” denir.190 Zehebî’nin ifadesine göre re’y ile

186 Hatîb Bağdadî, Târih-i Bağdâd, Beyrut, ts. , II, 164.

187 es-Suyûtî, el-İtkân, II, 1235.

188 Cerrahoğlu, İsmail, “Câmiu’l-beyân an te’vîli’l-Kur’ân”, DİA., İstanbul 1993, VII, 106; Muh-sin Demirci, Tefsir Tarihi, s. 143-144.

189 Bilmen, age., I, 108.

190 Cerrahoğlu, T. Usûlü, s. 230.

tefsir; müfessirin, Arap sözle rini, konuşma şekillerini, Arapça lafızların mânâlarını ve delâlet vecihlerini bildikten sonra, câhiliyye devri şiirin-den de yararlana rak, nüzûl sebeplerine vâkıf olarak Kur’ân âyetlerinin nâsih ve mensûhunu ve tefsir bilgininin muhtaç olduğu diğer konuları bildikten sonra Kur’ân’ı içtihât ile tefsir etmekten ibârettir.191 Yani dirâyet tefsirinde asıl bahis mevzûu olan husûs, şahsî gö rüş ve içtihâttır.

Zira dirayet tefsirini rivayetten ayıran en belirgin özellik, müfessirin herhangi bir meselede kendi görüşüne yer vermesidir. Ancak bu onun rivâyet tefsir kaynaklarını hiç kullanmayacağı anlamına gelmez. Burada takip edilecek en sağlıklı yöntem, öncelikle rivayet tefsiri için söz konusu edilen kaynaklara başvurmak ve sonuçta o kaynaklardan elde edilen bil-gileri akıl süzgecinden geçirmek yani içtihatta bulunmaktır. Tabiatıyla bu, müfessirin tefsir ettiği âyet hakkında sözü edilen kaynaklarda bilgi bula madığında, ya da kendisine ulaşan rivâyetlerdeki ihtilâfları ortadan kaldırmak veya ilgili konu hakkında çözüm üretmek istediği zaman müracaat edeceği bir yoldur. Bu da demektir ki, herhangi bir âyetin tefsiri esnasında yorum yapacak müfessirin bir taraftan rivâyet tefsir kaynaklarını kullanabilecek bir alt yapıya yani dil, kültür ye tarih bilinci-ne, diğer taraftan da nasları Kur’ân ve sahih sünnetin ruhuna uygun bir şekilde yorumlayacak sentez kabiliyetine ve te’vil gücüne sahip olması gerekmektedir.192 Bazı usûlcüler bütün bunların yanında Allah’ın kita-bını tefsirde isabet edebilmek için, mevhibe ilmine de ihtiyaç olduğunu ileri sürmüşlerdir. Meselâ Suyûtî “el-İtkân” adlı eserinde müfessir için zorunlu gördüğü on dört ilmi saydıktan sonra ilm-i mevhibe’ye de yer vermektedir.193

Dirâyet tefsiri yapacak müfessirin, tefsir usûlüne göre kendisi için şart olan ilimleri öğrenmiş olması gereklidir. Aksi takdirde, sadece kendi re’yi ile yapacağı tefsir, Kur’ân’a ters düşeceğinden haram sayılmıştır.194 Çünkü tefsir bir bakıma Allah adına söz söylemektir. Allah’ın kelâmından muradın ne olduğunun tayin edilmesi, mes’uliyetli bir iştir. Bu mes’uliyeti

191 ez-Zehebî, et-Tefsir, I, 255.

192 Muhsin Demirci, Tefsir Tarihi, s. 159-160.

193 es-Suyûtî, el-İtkân, II, 1197 vd.

194 Taberî, Câmiu’l-beyân, I, 27; İbn Kesîr, Tefsir, I, 5.

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) sarâhaten ifade ederek, ihtiyatî bir tedbir koymuştur:

ِرאَّ ا َ ِ ُهَ َ ْ َ ْاَّ َ َ َ ْ َ ٍ ْ ِ ِ ْ َ ِ ِنآْ ُ ْ ا َلאَ ْ َ “Kur’ân hakkında, ilmi ol maksızın söz söyleyen, Cehennem’deki yerine hazırlansın.”195

َאَ ْ َا ْ َ َ َبאَ َאَ ِ ِ ْاَ ِ ِنآْ ُ ْ ا ِ َلאَ ْ َ “Kendi re’yiyle Kur’ân hak kında söz söyleyen kimse, isabet etse bile hata etmiştir.”196

Başka müteaddit hadislerde de, Kur’ân’ı Allah’ın muradından başka şekilde te’vîl edenlerin maruz kalacakları tehlike haber verilir.197

Re’yle tefsiri meneden hadislerin ekserisinin isnadı münakaşalıdır.

Birçok âlim, sahih olmak kaydı ile bu hadisleri çeşitli vecihlerle izah etmiş-ler; bunlarla tefsirin mutlak bir tarzda menedilmediğini belirtmişlerdir.

Mâverdî, Beyhakî, Gazzalî, İbn Atiyye, Şâtıbî, Kurtubî bunlardandır.

Hadisteki re’yden murat, âlimlerin ekserisine göre şahısta daha önce mev-cut olan bir fikirdir. Yani Kur’ân’ı, bu mezhebine uydurması zemmedil-miştir. “Bir kimse sırf şahsî görüşüyle Kur’ân hakkında söz söylerse, hakka isabet etse bile tuttuğu yol hatalıdır. Çünkü isabet etmesi tesadüfîdir.”

mânâsına da gelir.

Seleften Hz. Ebû Bekir (ö. 32/652), Muhammed İbn Sîrin (ö. 110/728), Said İbn el-Museyyeb (ö. 94/712), Ebû Vâil (ö. 82/701) gibi zevatın tefsir hususunda ihtiyata davet eden198 sözlerinden, Kur’ân tefsirinin câiz olma-dığını, yahut onların bu işi tecviz etmediklerini çıkarmak doğru değildir.

Onlar bilmedikleri meselelerde fikir beyan etmiyorlar, bildiklerini ise söy-lüyorlardı. Bu sebepten, aynı zâtlardan tefsir sahasında görüşler rivâyet edilmiş olmasında bir zıtlık yoktur.199

Genişleyen İslâm sınırları içinde yeni Müslüman olan kitlele rin antik çağın eski ve güçlü kültür çevrelerine mensup olmaları (Hıristiyan, Yahudi, Kildânî, Kıptî, İrân, Türk ve Mısır kültürleri) İslâm dünyasında çeşitli

195 Tirmizî, Tefsiru’l-Kur’ân, 1.

196 Tirmizî, Tefsiru’l-Kur’ân, 1.

197 İbn Abdi’l-Berr, Câmiu Beyâni’l-İlm, Medine, 1388, 2/267; Ahmed İbn Hanbel, Müsned, 4/155.

198 Bu sözler için bakınız: Taberî, 1, 35; Arthur Jeffery, Mukaddemetân, s. 183-184; İbn-Kesir, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim, 1, 6.

199 Suat Yıldırım, Peygamberimizin Kur’ân’ı Tefsiri, s. 17-18.

düşünce akımlarının zuhûru sonucunu doğurdu. Kur’ân’ı, dileyenin dilediği gibi ve keyfine göre tefsir etmemesi için âlimlerin kendi şahsî çabalarıyla ve fakat esaslı kâidelere bağlı olarak yaptıkları dirâyet tefsirleri ile doğabilecek fikrî kargaşanın izâlesi yoluna gidildi. Bazı âlimler dirâyet tefsirinin yanında yer alırken, bazıları da ona karşı çıktı lar. Bir kısmı Kur’ân’ın re’y ile tefsi-rine şiddetle karşı çıkarak; âlim de olsa, edîp de olsa, fıkıh, nahiv ve diğer konularda derin bilgiye de sahip olsa hiçbir kimsenin Kur’ân’ı re’y ile tefsir ede meyeceğini belirttiler. Bunlara karşı çıkan bir diğer grup ise Kur’ân’ın re’y ile tefsirinde bir beis olmadığını, zengin bir edebi yat bilgisine sahip olan kişinin Kur’ân’ı kendi görüş ve içtihadıyla tefsir edebileceğini belirttiler.

Şu halde re’y ile tefsirin bir kısmı yerilmiş, bir kısmı övül müştür.

Ancak câiz görülüp övülen kısım da belirli kayıt ve sı nırlarla sınırlandırıl-mıştır. Buna göre dirâyet tefsirinin câiz ol ması için dikkat edilmesi gere-ken hususları şöylece sıralayabili riz:

1. Âyetin tefsiri için öncelikle Kur’ân’a mürâcaat etmek.

2. Zayıf ve mevzû hadislerden sakınmak ve Hz. Peygam ber’den nak-ledilen sünnete uygun yorumlar yapmak.

3. Ashâbın tefsir tarzlarını göz önünde bulundurmak.

4. Kelimenin sözlük anlamını esas alarak, delâlet etmediği mânâlara yöneltmekten kaçınmak.

5. Sözün lafzından anlaşılan (zâhirî) mânâyı gözetip şerîatın delâlet ettiği husûsu benimsemek.200

Bu şartlara riâyet edilerek yapılan tefsirler câiz ve makbûl sayılmıştır.

Bu şartları göz önünde bulundurmadan ve buna aykırı olarak yapılan tef-sirler ise reddedilmiştir.

Dirâyet tefsirinde kaçınılması gerekli olan hususları şu şe kilde sırala-mak mümkündür:

1. Âyetin mânâsını, Arap dilini ve İslâm’ın ahkâmını bilme den Allah’ın kastetmediği anlama yönelterek beyân etmeye kal kışmak.

2. Allah’ın kelâmını bozuk görüşlere hamlederek yanlış yo rumlara sapmak.

200 ez-Zehebî, et-Tefsir, I, 274-275.

3. Allah’ın; bilgisini, yalnız kendisine tahsîs ettiği ve kendi sinden başka kimsenin bilemeyeceği konuları açıklayıp yorum lamaya teşebbüs etmek.

4. Allah’ın kelâmını hiçbir delîle dayanmadan tahsîs etmek.

5. Arzu ve heveslere uyarak Kur’ân’ı tefsire yeltenmek.201

İslâm Âlimleri, her önüne gelenin tefsir yapamayacağını, tef sir yap-mak isteyen bir kimsenin mutlaka bilmesi gereken ilimler olduğunu, bu ilimleri bilmeden Kur’ân’ı, kendi re’y ve içtiha dıyla tefsir yapmanın câiz olmadığını beyân etmişlerdir. Re’y ile tefsir yapacak kişilerin bilmesi gereken ilimleri şöylece sıralaya biliriz: Arapça (Sarf ve Nahiv), Belagat ilmi (Meânî, Beyân, Bedî’), Kırâat ilmi, Kelâm ilmi, Fıkıh ve Fıkıh Usûlü ilmi, Kur’ân ilimleri. (Esbâb-ı nüzûl, nâsih-mensûh, muhkem-müteşâbih vb.), Hadîs ilmi, Vehbî ilim (ilmine göre amel edenlere Allah tarafından verilen husûsî bir bilgi), 202 Sosyoloji, Psikoloji, Astro nomi, Fizik, Kimya, Tıp, Tarih vb. ilimler. İşte bu bilgilere sahip olan kimse Kur’ân-ı Kerim’i tefsir edebilir.

Arap olmayanlara kurallara dayalı Arapçayı, dolayısıyla Kur’ân’ı öğret-me ihtiyacı, dirâyet tefsirlerinin yapılmasına sebep olmuştur. Zamanla bu tefsirler de gelişen ilim, fen, fikir ve or taya çıkan mezheplere göre çeşitlilik göstermişlerdir. Çünkü İslamî ilimlerin gelişmesi, âlimlerin bu ilimlerde ilerlemesi, te’lif edilen kitapların çoğalması ve çeşitliliği ve tefsir kitapla-rının da çoğalması neticesinde rivâyet tefsirinin yanında değişik dirâyet tefsir ekolleri doğmuştur.203

Dirâyet tefsiri kendi arasında ikiye ayrılır:

1. Mutlak Dirâyet Tefsiri. 2. Mukayyed Dirâyet Tefsiri.

Mutlak Dirâyet Tefsiri

Kendisinde muayyen bir görüşün meselâ; sûfî, felsefî veya fennî görü-şün hâkim olmadığı dirâyet tefsiridir.204

201 ez-Zehebî, et-Tefsir, I, 275.

202 es-Suyûtî, el-İtkân, II, 1197 vd.; ez-Zehebî, et-Tefsir, I, 265-268.

203 Dirâyet tefsirinin tanımı ve tefsirin metodu ile ilgili ayrıntı için bkz. ez-Zehebî, age., I, 255-280; Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, II, 236-237.

204 Seyyid Mursî İbrahim el-Beyûmî, Menâhicu’t-Tefsir Beyne’l-Kadîm ve’l-Hadîs, s. 16.

Şimdi de bu tarzda yazılmış birkaç önemli mutlak dirâyet tef sir ve müfessirlerini zikredelim:

1. Fahruddin er-Razî (606/1209). Mefâtîhu’l-Gayb (Tefsir-i Kebîr).

2. Kâdî Beydâvî (685/1288). Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl.

3. Nesefî (710/1310). Medârikü’t-Tenzîl ve Hakâkiku’t-Te’vîl.

4. el-Hâzin (741/1340). Lübâbu’t-Te’vîl fî Meâni’t-Tenzîl.

5. Ebû Hayyân el-Endelûsî (745/1344). el-Bahru’l-Muhît.

6. Hatîb Şirbînî (977/1569). es-Sirâcü’l-Münîr.

7. Ebussuûd Efendi (982/1574). İrşâdü’l-Akli’s-Selîm İlâ Mezâye’l-Kur’âni’l-Kerim.

Mukayyed Dirâyet Tefsiri

Kendisinde muayyen bir görüşün, meselâ; sûfî, felsefî, fıkhî, edebî-içtimaî görüşün hâkim olduğu tefsirdir.

Mukayyed Dirâyet Tefsiri kendi arasında bazı bölümlere ay rılır:

a. Tasavvufî/Sûfî Tefsir.

1. Nazarî Sûfî/Tasavvufî Tefsir.

2. İşârî veya Amelî Tefsir.

b. Felsefî Tefsir.

c. Fıkhî Tefsir.

d. Fennî Tefsir.

e. Edebî-İçtimaî Tefsir.

1. Edebî Tefsir.

2. İçtimaî Tefsir.

f. Lügavî Tefsir.

g. Târihî Tefsir.

h. Fırka Tefsirleri.

ı. İlhâdî Tefsir.

Şimdi de Mukayyed Dirâyet tefsirinin zikredilen alt bölümle rini metotlarıyla ve örnekleriyle birlikte kısaca açıklayalım.