• Sonuç bulunamadı

2.4. Yabancı Dil Eğitiminde Bireysel Farklılıklar 60 

2.4.2. İkinci / Yabancı Dil Eğitimi ve Öz-Yeterlik Algısı 74 

Son yıllarda duyuşsal değişkenler dil öğreniminde bireysel farklılıkları açıklamak amacıyla üzerinde sıkça durulan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır (Alishah ve Dolmaci, 2013). Eğitimin diğer alanlarında olduğu gibi ikinci/yabancı dil eğitimi alanında bilişsel unsurlar yanında kaygı, motivasyon gibi duyuşsal unsurların öğrenme-öğretme sürecinde dikkate alınması kuşkusuz son derece önemlidir. Dörnyei (1994), dil öğreniminde motivasyonun önemine dikkat çekmekte ve motivasyon kapsamındaki birçok unsurun ikinci dil araştırmalarında göz ardı edildiğini vurgulamaktadır. Dörnyei’e göre, ikinci dil motivasyonu çok yönlü bir yapı arz etmekte ve birçok unsuru içermektedir. Bu unsurlar dil, öğrenen ve öğrenme

durumu olarak üç temel düzeyde açıklanmaktadır. En genel düzey olan dil düzeyi

öğrenenlerin dil öğrenmeye ilgi duyma ve yönelme, bu konuda çaba sarf etme nedenlerini yansıtmaktadır. Bu genel motivasyon boyutu, bütünleyici ve araçsal motivasyon olarak adlandırılan iki genel motivasyon alt sistemi ile açıklanmaktadır. Öğrenen Düzeyi, bireyin kişilik özelliklerini oluşturan duygu ve düşüncelerin bileşimini içermekle beraber başarı gereksinimi ve özgüven bileşenlerinden oluşmaktadır. Öğrenme durumu düzeyi ise ders, öğretmen ve grup ile ilgili motivasyon durumlarını içermektedir. Öz-yeterlik algısı, bu çerçeve içerisinde öğrenen düzeyi altında bulunan öz-güvene ait bir unsur olarak yer almaktadır. İkinci/yabancı dil öğrenme motivasyonunun bileşenleri Tablo 5’de verilmektedir (Dörnyei, 1994: 280).

Tablo-5: İkinci/Yabancı Dil Öğrenme Motivasyonunun Bileşenleri

DİL DÜZEYİ Bütünleyici motivasyon alt sistemi

Araçsal motivasyon alt sistemi ÖĞRENEN DÜZEYİ Başarı gereksinimi

Öz-güven

* Konuşma kaygısı * Algılanan dil yeterliği * Nedensel özellikler * Öz-yeterlik

ÖĞRENME DURUMU DÜZEYİ

Derse özgü motivasyon bileşenleri

Öğretmene özgü motivasyon bileşenleri

İlgi, Alaka, Beklenti, Memnuniyet Duygusal yakınlık Otorite tipi Motivasyonun toplumsallaştırılması * Modelleme * Görev sunum * Geri dönüt

Gruba özgü motivasyon bileşenleri Hedefe yönelimlilik Kural ve ödül sistemi

Grup dayanışması Sınıfın hedef yapısı

(Dörnyei, Zoltán (1994). Motivation and motivating in the foreign language classroom. Modern

Eğitim psikolojisi alanındaki motivasyon teorileri özellikle 1990’lı yıllarda ikinci dil araştırmacılarının dikkatini çekmeye başlamış ve bu yıllardan sonra ikinci dil araştırmalarına konu olmaya başlamıştır. Yabancı dil motivasyon araştırmacılarının bireyin kendi yetenekleri konusundaki algıları ve geçmiş yaşantılarının motivasyon kapsamındaki önemli unsurlar olduğunu vurgulamaları ile yabancı dil eğitimi alanında öz-yeterlik algısı araştırmalara konu olmaya başlamıştır (Mills vd., 2007: 418).

Öz-yeterlik algısı, kabul gören motivasyon kuramlarından biri olan Albert Bandura’nın Sosyal Bilişsel Kuramı’nda öne çıkan kavramlardan bir tanesidir. Öz- yeterlik belli bir işi yerine getirmede bireyin kendi yeteneği hakkındaki inancı olarak tanımlanmaktadır (Dörnyei, 1994: 277). Olumlu öz-yeterlik algısı, bireylerin psikolojik durumlarına ve performanslarına pozitif yönde ve önemli düzeyde katkı sağlamaktadır. Öz-yeterlik algısı aile düzeni, zihinsel gelişim özellikle de öğrencilerin akademik gelişimi, kariyer gelişimi ve arayışı, insan sağlığı ve hayattaki genel yeterlik algısında önemli etkiye sahiptir (Bandura, 1995). Bunun yanında öz- yeterlik algısı öğrenme-öğretme ortamlarında öğrencilerin motivasyonlarını, performanslarını ve akademik başarılarını etkilemektedir (Zimmerman, 1995; Mills vd., 2006). Dolayısıyla öz-yeterlik algısının günümüzde son derece önemli olan ve uzun, zorlu bir süreci gerektiren ikinci/yabancı dil öğrenimi üzerinde büyük etkiye neden olduğu söylenebilir. Dörnyei (1994: 277)’ e göre güçlü bir öz-yeterlik algısının oluşturulmuş olması, öğrenme ortamında yaşanan bir takım başarısızlıkların çok fazla olumsuz etkiye neden olmamasını sağlamaktadır. Bu anlamda yabancı dil öğrenmeye yönelik güçlü bir öz-yeterlik algısının, bireyin öğrenme-öğretme sürecine çok daha aktif ve özgür olarak katılımını sağlayacağı söylenebilir.

Sosyal Bilişsel Kuram, birbirine uzak sayılabilen Davranışçı ve Bilişsel yaklaşımların olumlu yönlerini bir araya getiren ve yabancı dil öğretim sürecine katkı sağlayabilecek bir kuramdır (Turanlı, 2007: 2). Sosyal Bilişsel Kuram’ın temel unsurlarından olan öz-yeterlik algısının dil öğrenme-öğretme sürecindeki önemi ve rolü gecikmeli de olsa alan yazında araştırmacıların dikkatini çekmeye başlamıştır. Mikulecky vd. (1996)’e göre kendisini dil öğrenme açısından yeteneksiz olarak gören ve öğrendikleri dile değer vermeyen bireylerin bu dili öğrenmek için üst düzey

çaba göstermeleri beklenemez. Ehrman vd. (2003), dil öğretiminde öz-yeterlik algısının motivasyon, belirsizlik hoşgörüsü, kaygı gibi duyuşsal alana ait önemli bireysel farklılıklardan biri olduğunu ve dil öğrenme sürecinde yüksek motivasyona sahip öğrencilerin güçlü öz-yeterlik algısına sahip olduklarını vurgulamaktadır. Mills vd. (2006), öğrencilerin yabancı dilde okuma ve dinleme becerilerine yönelik öz- yeterlik algılarının güçlendirilmesi yoluyla, öğrencilerin yabancı dil becerilerinin gelişimine katkı sağlanacağını ifade etmektedirler. Onlara göre zayıf öz-yeterlik algısı, kaygının artmasına ve başarının düşmesine neden olmakta, öğrencilerin kendileri için çok fazla çaba ve kararlılık gerektirmeyen kolay hedefler belirlemelerine ya da akademik bir görevi yerine getirmekten tamamen vazgeçmelerine yol açmaktadır. Jabbarifar (2011)’a göre öz-yeterlik algısı, bireylerin yaşamlarının her alanında önem teşkil etmektedir. Bu alanlardan biri de yabancı dil eğitimidir. Jabbarifar, öz-yeterliğin yabancı dil eğitiminde performansın önemli yordayıcılarından biri olduğunu vurgulayarak yabancı dil eğitiminde öz- yeterlik algısının önemine dikkat çekmektedir. Görüldüğü gibi alan yazında eğitimin diğer alanlarında olduğu gibi ikinci/yabancı dil eğitimi alanında da öz-yeterlik algısının önemli rolü araştırmacılar tarafından doğrulanmaktadır.

Dörnyei (1994: 281) öğrenme hedeflerine ulaşılması açısından ikinci/yabancı dil öğrenme sürecinde öğrenenlerin öz-yeterlik algılarının güçlendirilmesi için öğrenme stratejileri, iletişim stratejileri, bilgi işleme stratejileri ve problem çözme stratejilerinin öğretilmesinin faydalı olacağını belirtmektedir. Ayrıca öğrencilerin mevcut süre içinde ne yapabilecekleri konusunda gerçekçi beklentiler oluşturmalarının sağlanmasının ve öğretmenin kendi dil öğrenme sürecinde yaşadığı sorunlarla ilgili açıklama yapmasının katkı sağlayacağını öne sürmektedir. Graham (2011), öz-yeterlik algısının ikinci dilde dinleme becerisinin gelişimi açısından son derece önem teşkil ettiğini belirtmektedir. Ona göre öz-yeterlik algısı, dinleme stratejileri öğretimi ile güçlendirilebilmekte ve özellikle İngilizcenin akademik amaçlı öğretildiği ortamlarda güçlü bir öz-yeterlik algısı öğrencilerin dinleme becerilerine olumlu yönde katkı sağlamaktadır. Jabbarifar (2011)’a göre yabancı dil sınıflarında öğrenenlerin öz-yeterlik algılarının belirlenmesi ve güçlendirilmesi konusunda öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Ona göre zorlayıcı fakat

öğrencinin başarabileceği hedefler belirlenerek öğrencilere başarı duygusunun kazandırılması yoluyla ve öğrenci merkezli eğitim programları ile öğrencilerin öz- yeterlik algılarına katkı sağlanabilir. Ayrıca yabancı dil sınıflarında karşılıklı destek, dikkat ve saygının teşvik edilmesinin öğrenmeyi olumlu yönde etkileyeceğini ifade etmektedir.