• Sonuç bulunamadı

2.2. EVLİYÂ ÇELEBİ’NİN ESERİ

2.2.1. Seyahatnâme

2.2.1.2. Seyahatnâme Ciltlerinin Özetleri

2.2.1.2.2. İkinci Cildin Özeti

Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme’nin bu cildine “Evvela feleklerin yaratıcısına hamd edelim.” diyerek başlamış devamında da bir mesneviden aldığı dört beyite eserinde yer ayırmıştır. Ardından herkesçe bilinen “Şefaat yâ Resulallah” diyecekken“Seyahat yâ Resulallah” dediği o meşhur rüyayı ve Peygamber Efendimizin (s.a.v) verdiği karşılığı anlatmıştır. Bunu takiben Bursa şehrini gezmek ve ziyaretlerde bulunmak üzere yola çıktıklarını söylemiştir. Bursa’ya varmadan önce Mudanya kazasını, Mudanya Kalesi’ni, buranın Osmanlı Devleti’nde hangi padişahın döneminde ele geçirildiğini tarihleriyle birlikte anlatmış, Mudanya’dan sonra Bursa’yı, Bursa Kalesi’ni, imaretlerini, camilerini ayrıntılı olarak anlatmıştır. Özellikle Ulu Cami’ye ayrı bir yer ayırarak Ulu Cami’yi “Bursa şehrinin Ayasofyası” olarak tanımlamıştır. Camilerin peşinden hanlar, hamamlar, kervansaraylar, çarşı ve pazarlar hakkında detaylı bilgi vermiştir. Sonrasında Bursa’da türbesi bulunan Osmanlı sultanları ile ilgili bilgi vermiş, ayrıca bu türbeleri ziyaret ettiğini bildirmiştir. Bursa’yı ziyaretinin ardından İstanbul’a geri döndüğünü söylemekte, İstanbul’a döndüğünde babasının yanına gelip elini öptükten sonra babasının kendisine seyahatname yazmasını öğütlediğini anlatmaktadır. Sonrasında Trabzon’a doğru yola çıktığını söylemiş ve bu yerleşim yerine giderken Karadeniz Ereğlisi, Bartın, Amasra, İnebolu, Sinop, Samsun, Giresun gibi yerlere uğrayarak oralarda bir müddet konakladığını söylemiştir. Seyyâh-ı Âlem, Trabzon eyaletine vardıktan sonra buranın şairleri ve alimleri hakkında bilgi verip bunun peşinden Trabzon Kalesi, sarayları, camileri, medreseleri ve imaretlerini anlatmıştır. Trabzon’un meşhur sanatları, yiyecek ve içecekleri konusunda da ayrıntılı bilgi vererek bu şehri etraflıca bize tanıttıktan sonra buradan Rize, Gürcistan ve Mikrilistan’a gittiğini anlatmıştır. Sonrasında Abaza vilayetindeki aşiretler hakkında bilgi verip burada Azak Kalesi kuşatmasına katılarak bu kaleyi fethedemeden Kırım ülkesine geçtiğini bildirmiştir. Kırım hakkında da kısa bilgi verdikten sonra Silistre vilayetine deniz yoluyla geçerken uğradıkları saldırıyı, saldırıyı atlattıktan sonra

15 Bu bölümdeki bilgiler için aşağıdaki kitaplar okunmuş ve özet çıkartılmıştır:

Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, (2014), Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Bursa- Bolu-Trabzon-Erzurum-Azerbaycan-Kafkasya-Kırım-Girit, 2.Kitap, 1.Cilt, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, (2014), Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Bursa- Bolu-Trabzon-Erzurum-Azerbaycan-Kafkasya-Kırım-Girit, 2.Kitap, 2. Cilt, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

gemilerinin batıp sandalla Silistre’ye ulaşabildiklerini söylemiştir. Silistre vilayeti hakkında kısa bilgi verdikten sonra İstanbul’a döndüğünü kaleme alır. Uğradıkları saldırı ve atlattıkları badireden sonra Eyüp Sultan Hazretleri’nin türbesini ziyaret edip kurban keserek Allah’a şükrettiğini eserinde bildirmiştir.

İstanbul’da bir ay kaldıktan sonra Erzurum şehrine doğru yola çıkmıştır ve bu yol üzerinde uğradığı şehirleri de tek tek saymıştır. Söz konusu bu şehirler Gebze, Bolu, Amasya, Tokat ve Niksar’dır. Bu şehirlerin kaleleri, yiyecekleri, camileri hakkında bilgi verdikten sonra Evliyâ Çelebi, Erzurum vilayetine vardığını söylemekte, Erzurum’un köylerinden başlayarak, türbeler, camiler, kaleler, kervansaraylar, hanlar, bedestenler hakkında bilgi vermiştir. Hatta havasından bahsederken yine herkes tarafından bilinen Erzurum darb-ı meselini şöyle anlatmıştır: “Hatta bir kere bir kedi bir damdan bir dama atlarken aralıkta donup kalır. Sekiz aydan sonra bahar gelince, anılan kedinin donu çözülüp mırnav deyip yere düşer. Bu da latife şeklinde anlatılan bir darb-ı meseldir. ”Çelebi, bu olayı anlattıktan sonra Aras nehri kenarından Acem ülkesine seyahat ettiğini söylemektedir. Bu ülkede Karış Kalesi, Karabağlar şehri, Nahşivan Kalesi, Tebriz şehri gibi yerleri tanıtmıştır. Tebriz şehrinin özelliklerini sayarken camilerini, kalesini, imaretlerini, tekkelerini, sebillerini, bedestenlerini, yazar ve şairlerini, giyeceklerini, mesire yerlerini tek tek anlatarak söz konusu bu yerleşim yeri hakkında teferruatlı bir bilgiyi bizlerle paylaşmaktadır. Bunun ardından İran halkının kötü huylarını, yerilecek hallerini kendi bakış açısıyla yorumlamıştır. Tebriz şehrinin ardından eski taht merkezi Merağa şehri, Azerbaycan Kehrevanı Kalesi, Erdebil Kalesi, Erdebil Gölü, Hoy Kalesi, Revan Kalesi ve şehrini anlatmıştır. Revan Kalesi’nden Şirvan, Şamahı, Tiflis ve Termenis vilayetlerini, Gence şehri, Eriş Kalesi ve Bakü Kalesi menzillerine doğru bir seyahat yaparak buraların özelliklerini anlatmıştır. Bu esnada karşılaştığı Hazar Denizi’nin özelliklerini, içinden çıkan balıkları saymıştır. Ardından Tiflis Kalesi’nin özelliklerini ve hangi Osmanlı padişahı tarafından nasıl fethedildiğini de ayrıntılı olarak tarih vererek anlatmıştır. Bunlardan sonra Çıldır, Ahıska, Ardahan şehirlerini anlatmış ve Revan diyarına doğru yola çıktığını bildirmiştir. Revan’a giderken Kars Kalesi ve Kağızman Kalesi’ne uğramış ve bu kalelerin özelliklerini de anlatmıştır. Revan şehrini anlattıktan sonra Erzurum’a uğrayıp padişah emriyle Bayburd ve Gümüşhane şehirlerine, İspir’e, Tortum’a, Akçakale’ye, Kemah’a, Erzincan’a seyahat etmiştir. Bu şehirlerin özelliklerini de kaleme alıp akabinde İstanbul’a yola çıktıklarını bildirerek

sırasıyla Ladik, Merzifon, Çorum ve Tokat’a uğramıştır. Daha sonra Kızılırmak’ı büyük zorlukla geçip Ankara’ya vardıklarından bahsetmiştir. Ankara’yı anlatırken öncelikle Ankara isminin nereden geldiğini söylemiş, sonrasında da Ankara Kalesi, Hacı Bayram- ı Velî Tekkesi hakkında bilgi vermiş, ardından Beypazarı, Taraklı Kalesi, Geyve Kalesi’nin özelliklerini anlatıp İstanbul’a vardığını bildirmiştir. Burada Sultan İbrahim’in tahttan indirilmesi ve Sultan İbrahim Han’ın oğlu Sultan IV. Mehmed Han’ın tahta çıkış sürecini ayrıntılarıyla vermiştir. Sipahilerle yeniçeri askerlerinin padişah değişikliğinden kaynaklanan Atmeydanı’ndaki cenklerini anlatarak Atmeydanı olaylarının nasıl son bulduğunu ayrıntılarıyla vermiştir. Evliyâ Çelebi, bu ciltte son olarak Üsküdar’dan meram bağlı ve cennet kokulu Şam’a hareket ettiğini söylemiş, “Cenab-ı Bârî esenlikle, bollukla, sağlık ve rahatlıkla ulaştıra.” duasıyla söz konusu bu cildi tamamlamıştır.