• Sonuç bulunamadı

2.2. EVLİYÂ ÇELEBİ’NİN ESERİ

2.2.1. Seyahatnâme

2.2.1.2. Seyahatnâme Ciltlerinin Özetleri

2.2.1.2.9. Dokuzuncu Cildin Özeti

Evliyâ Çelebi bu ciltteki seyahati ile birlikte yarım bıraktığı Anadolu seyahatini tamamlamıştır. Ayrıca ömrü boyunca yanıp tutuştuğu ve çok arzuladığı kutsal toprakları ziyaret ederek hac vazifesini de yapmıştır.

Seyyâh-ı Âlem, söz konusu bu dokuzuncu cilte Besmele ile başlamıştır ve Hâlık-ı Kevneyn’e sonsuz şükranlarını ve sayısız övgülerini sunmuş, devamında Sultan IV. Mehmed Han’a hayır dualarda bulunmuştur. Sonra Asitane-i Saadet (İstanbul)’ten Allah’ın farz kıldığı hac ibadetini yerine getirmek için Üsküdar’dan Mekke-i Mükerreme’ye doğru seyahete çıkar. Bu seyahat boyunca karşısına çıkan büyük şehirleri, kasabaları ve köyleri bütün halleriyle kaleme alır. Seyahatinin başlangıcında öncelikle eski taht merkezi olan Bursa’ya uğrar. Bursa şehrini 2.ciltte detaylı anlattığı için bu yerleşim merkezi üzerinde çok durmayarak Kütahya’ya geçer. Aynı zamanda Evliyâ Çelebi’nin memleketi de olan Kütahya, Seyahatnâme’de detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Kütahya’nın anlatımına kalesinden başlanılmış olup sancakları ve mahalleleri ile devam edilmiştir. Devamında camileri, hanları, beğenilenleri, ziyaret yerleri ve ılıcası, eserde detaylı bir şekilde yer bulmuştur. Kütahya’dan sonra Afyonkarahisar’a geçen Çelebi, Karahisâr-ı Sâhip vilayetini de teferruatlı bir biçimde anlattıktan sonra Uşak’a, Uşak’tan Manisa’ya, Manisa’dan İzmir’e geçen Seyyah, bu bölümde İzmir’in kalesinden ve yapılarından bahsettikten sonra Ödemiş’e doğru hareket eder. Seyahatinin ilerleyen bölümlerinde eski taht merkezi olan Tire’ye uğrar ve bu yerleşim yeri hakkında da teferruatlı bilgileri bizlerle paylaşır. Bu bilgilerden bazıları Tire’de bulunan mahalle camileri, mesiregâhları ve evliya ziyaretgâhlarına aittir. Çeşitli köy ve kasabaları ardında bıraktıktan sonra Denizli’ye ulaşır. Denizli’nin tarihinden ve kısaca mimarî ve tarihî yapılarından bahsettikten sonra Muğla’ya varır. Tıpkı diğer yerleşim yerlerinin anlatımında olduğu gibi burada da Muğla’nın tarihinden başlayarak, kalesi, imaretleri, ziyaret yerleri ile köy ve kasabaları hakkındaki bilgileri bizlerle

22 Bu bölümdeki bilgiler için aşağıdaki kitaplar okunmuş ve özet çıkartılmıştır:

Seyit Ali Kahraman, (2011), Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Kütahya-Manisa- İzmir-Antalya-Karaman-Adana-Halep-Şam-Kudüs-Mekke-Medine, 9.Kitap, 1.Cilt, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Seyit Ali Kahraman, (2011), Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Kütahya-Manisa- İzmir-Antalya-Karaman-Adana-Halep-Şam-Kudüs-Mekke-Medine, 9.Kitap, 2.Cilt, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

paylaşır. Seyahatinin devamında Evliyâ Çelebi, elliden fazla adayı geçerek Antalya’ya oradan sırasıyla Karaman, Tarsus, Adana, Kilis ve Maraş’ı ziyaret eder. Söz konusu bu yerleşim yerleri hakkındaki bilgileri ve buralarda başından geçen olayları bizlerle paylaşmaktadır. Bu bilgi paylaşımından sonra Çelebi’nin ziyaret ettiği ilk yer Halep şehri olur. Halep şehrini anlatırken üzerinde en çok durduğu ve en çok bilgi verdiği husus, ziyaret yerleri olmuştur. Peygamber ve velilerin ziyaret yerlerine uğrayıp Fatiha okumayı ihmal etmeyen Seyyâh-ı Âlem’in uğradığı yerlerden bazıları şunlardır: Hz. İbrahim Makamı, Hz. Hızır Makamı, Kırklar Makamı, Hz. Yûşa Makamı. Buradan sonra ilk kıble olarak kabul görülen, yüz yirmi dört bin peygamberin yuvası ve Beyt-i Mukaddes olarak da bilinen Kudüs’e geçer ki Evliyâ Çelebi, Kudüs’e eserinde büyük önem verir ve oldukça teferruatlı bir anlatım ile Nuh Tufanı’ndan önce ve sonra insanoğlunun kıblesi olan bu yerleşim yerini kaleme alır. Akabinde Kudüs’de yer alan ve ilk yapıcısının Hz. Davud olduğu Mescid-i Aksa’nın anlatımına geçer. Buranın kıble olması, Allah’ın emri olduğu için Müslümanlar tarafından oldukça önemlidir. Evliyâ Çelebi de buraya hayli önem göstererek Mescid-i Aksa’yı her yönden tanıtmıştır. Kudüs’ün anlatımında sadece Mescid-i Aksa’yı kaleme almayan Çelebi, ayrıca söz konusu bu yerin içindeki imaretlerini, havasını, suyunu da kaleme alarak bu kutsal mekânı bizlere tanıtmıştır. Seyahatinin devamında çeşitli ziyaret yerlerini de ziyaret ederek Şam’a ulaşır. Şam vilayetinin anlatımına da sancaklarından başlayıp vezir saraylarının anlatımı ile sürdürmüş ve ziyaret yerlerinin anlatımını ile noktalamıştır. Evliyâ Çelebi Şam’da on beş gün konakladıktan sonra yıllarca özlemini çektiği hac ibadetini yerine getirmek üzere Kâbe-i Şerife doğru yola koyulur. İlk olarak Medine’ye varır. Bu bölüm Seyahatnâme’de oldukça uzun tutulmuştur. Cahiliye devrinde Yesrib adıyla anılan Medine şehrinin anlatımına Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretininanlatımı ile başlanmaktadır. Bu şehir hakkında hayli teferruatlı bilgi veren Çelebi, öncelikle Medine’nin çevresinin büyüklüğünü anlatmakla işe başlar, sonrasında ise bu belde de bulunan Ravza-i Mutahhara Camii’nin anlatımına, devamında ise Hazret-i Muhammed Emin sallallâhu aleyhi ve sellem’in mübarek kabirlerini ziyaret edişini kaleme alır. Son olarak ise Medine şehrinin ibadet ve ziyaretgâhları ile sahabe-i kirâmları bildirerek Mekke‘ye geçer. Mekke’de gerçekleştirdiği hac ibadetinin bütün usul ve şartlarından bahseder. Hatta nerede hangi duanın okunacağından hangi ibadetin yapılacağına varıncaya kadar teferruatlı bir anlatım ile hac ibadetini kaleme alır. Aynı

zamanda Mekke’nin anlatımında Hz. İbrahim Makamı, Safa ve Merve Tepeleri, Arafat Dağı ve Cebel-i Nur Dağı da detaylı bir şekilde eserde yerini almıştır. Seyyâh-ı Âlem, devamında Kabe-i Şerif, Hacerü’l Esved taşı ve Zemzem suyunu da anlatarak Mekke şehrinin anlatımı ile noktalamıştır. Evliyâ Çelebi, veda tavafının ardından Mekke’den ayrılır, Tûr-ı Sînâ Dağı’nı da geçerek hac görevini yerine getirmenin huzuru ile ömrünün son yıllarını geçirmek üzere Mısır’a gider ve böylece dokuzuncu ciltte tamam olmuş olur.