• Sonuç bulunamadı

2.2. EVLİYÂ ÇELEBİ’NİN ESERİ

2.2.1. Seyahatnâme

2.2.1.2. Seyahatnâme Ciltlerinin Özetleri

2.2.1.2.1. Birinci Cildin Özeti

Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme’sine “Lâ ilâhe illâllâh Muhmmedü’r-Resulullâh

sâdıku’l-va’di’l-emin”diyerek başlar. Devamında Hz. Muhammed başta olmak üzere

Osmanlı padişahlarına (Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, II.Bayezid,Kanuni Süleyman Han, IV.Murad Han,…) dua ve güzel övgülerde bulunur. Sonrasında Seyahatnâme adlı eserin yazılma sebebini açıklar ki bu bir rüya metoforuna dayanır Evliyâ Çelebi’nin gördüğü bu rüya, hayatının anlatıldığı bölümde geniş bir şekilde yer almaktadır. Gördüğü rüyayı hem bir yorumcuya hem de Mevlevihane şeyhine anlatır, yapılan müspet yorumlardan sonra eseri yazmaya karar verir ve ilk olarak İstanbul’un anlatımı ile işe koyulur. Dolayısıyla söz konusu bu birinci cilt İstanbul’u anlatmaktadır.

Bu şehrin tanıtımına evvela İstanbul (Kostantiniyye)’un ilk kurucularını (Hz. Adem Peygamber’den sonrası) zikretmekle işe başlar. Bu kişiler sırasıyla Hz. Süleyman, Hz. Süleyman’ın oğlu Melik Rac’im, Madyan oğlu Yanko, Büyük İskender, Yanko’nun oğlu Pozantin, Rum Kayseri, Yanko’nun torunu Vezendon, Vezendon’un

14 Bu bölümdeki bilgiler için aşağıdaki kitaplar okunmuş ve özet çıkartılmıştır:

Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, (2011), Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: İstanbul, 1.Kitap, 1. Cilt, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, (2011), Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: İstanbul, 1.Kitap, 2.Cilt, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

oğlu Yağfur, Kostantin’dir. Evliyâ Çelebi, söz konusu bu kurucuların İstanbul için yaptıkları katkılardan ve ortaya koydukları eserlerden söz eder. Örneğin; Vezendon zamanında Ayasofya’nın yapımına başlanıp nasıl yapıldığı ile ilgili bilgi verirken öte yandan Kral Yanevan’ın Tuna Nehri’ni İstanbul’a akıtma çalışmalarından ve Kostantin’in binlerce kilise yaptırmasından, Mecusî mezhebinden çıkıp Mesih mezhebine girmesinin hikâyesini anlatır. İstanbul’u etraflıca bizlere tanıtan Evliyâ Çelebi, yıllar içerisinde bu şehrin aldığı birbirinden farklı isimleri listeler. Sonrasında İstanbul Kalesi’nin anlatımına geçer, kale hakkında tarihi bilgi verdikten sonra kendi döneminde bu kalenin nasıl olduğunu, bizzat yerinde yaptığı araştırmalar ile bizlere anlatır. İstanbul’u elde eden tarihteki şahsiyetlere eserinde yer ayırdıktan sonra bu şehrin İslâm dini için ne kadar önemli olduğunu dile getirir ve burada meşhur olan İstanbul’un fethini müjdeleyenhadis-i şerifi nakleder. Devamında ise Fatih Sultan Mehmed Han’a gelir ve onun önderliğinde canla başla kazanılan, kuşatmanın elli üçüncü günü fetholunan İstanbul’u ve fethini detaylı bir şeklide kaleme alır. İstanbul fetholduktan sonra ganimetlerin paylaşımı ve devamında da çeşitli toplulukların İstanbul’un farklı yerlerinde iskân edilme süreçlerini yazar. Örneğin; Sofya halkı Ayasofya’ya; Anadolu Türkleri, Üsküdar’a; Sinop ve Samsun halkı Tophane’ye yerleştirilmiştir. İstanbul’un fethini detaylı bir şekilde anlatan Evliyâ Çelebi, yazısının devamında da İstanbul’u detaylı anlatmaya başlar ve ilk olarak adalet konusunu ele alıp hakimlerden ve onların görevlerinden bahseder. Sonrasında ise İstanbul içindeki selâtin camileri anlatmaya başlar ki ilk olarak Büyük Ayasofya Camii’ni zikreder ve sırasıyla Küçük Ayasofya Camii, Süleymaniye Camii, Zeyrekbaşı Camii, Fatih Camii, Sultan Bayezid Han-ı Veli Camii, Sultan Süleyman Camii, Süleymaniye Camii, Haseki Sultan Camii, Mihrimâh Sultan Camii, Şehzâde Sultan, Şehzâde Cihangir Camii, Sultan I. Selim Han Camii’ni kaleme alır. Evliyâ Çelebi bu camileri sadece ismen saymaz, aynı zamanda söz konusu bu camilerin hangi yıl başlanıp-bittiğine, yapıların iç ve dış mimarî özelliklerine ve camiyi yaptıran padişahın tanıtımına da yer verir. Ayrıca Çelebi, camilerin anlatımı kısmında Sultan Süleyman Han için ayrıca bir bölüm açıp burada Süleyman Han’ın veziriazamlarından, beylerbeylerinden, kaptanlarından ve bilginlerinden bahsedip kısaca kendileri hakkında bilgiler verir. Devamında ise Sultan III. Murad, Sultan Mehmed Han, Sultan Ahmed Han (Evliyâ Çelebi bu Han’ın saltanatı zamanında dünyaya gelmiştir), Sultan Mustafa, Sultan Osman, Sultan IV.Murad Han’ın

saltanat yıllarını da kaydedip varsa bu padişahların yaptırdığı eserleri de kaleme almıştır. Örneğin; Sultan IV. Murad Han’ın Gül Camii’ni yaptırdığını kaydeder. Buradan sonra Murad Han’a ayrıca bir bölüm açılıp Han’ın özelliklerinden, alışkanlıklarından, dönemdeki şeyhülislâmlardan, mollalardan, vezirlerden bahsedilir. Son olarak da Sultan IV.Murad’ın vefatını nakleder. Tarihi silsileyi aktarmaya devam eden Seyyâh-ı Âlem, Sultan İbrahim Han ve Sultan IV.Mehmed Han’ın saltanat yıllarından bahseder. Kısaca diyebiliriz ki, Fatih Sultan Mehmed Han’dan başlayarak Sultan IV.Mehmed Han’a gelinceye kadar ki padişahların kendi döneminde hüküm sürdüğü saltanat yıllarından, dönemdeki vezirlerden, devlet adamlarından, fetihlerden ve hayırlardan bahseder. Bu bölümden sonra Ayasofya Camii ile başlayıp anlattığı selâtin camilere geri dönen Evliyâ Çelebi sırasıyla, Adliye Camii, Şeyh Emir Buharî Selâtin Camii, Fethiye Selâtin Camii, Orta Camii, Eyüp Sultan Camii, Şeyh Hazret-i Ebülvefa Selâtin Camii, Cihangir Camii, Mihrimâh Sultan Camii, Kösem Vâlide Sultan Camii’yi sayıp kısaca bu yapıları tanıtır. Evliyâ Çelebi bu bölümden sonra Galata, Tophane, Beşiktaş, Arnavutköy, Kanlıca, Çengelköy, Üsküdar, Kadıköy gibi yerlerin kuruluşundan tutunda, halkına hatta bu mekânda yer alan cami, dükkân, hamam, kervansaray vb. yapılara değinerek ayrıntılı olarak söz konusu bu mekânları bizlere tanıtır. Sonrasında ise Hz. Adem’den başlayarak Hz. Hatemü’l-Enbiya Muhammed Mustafa’ya kadar geçen peygamberlerin sanatlarından bahsedip devamında da bu meziyetlerin kendilerine Hz. Cebrail tarafından öğretildiğini nakleder. Akabinde de Hz. Peygamber’in Miraç hadisesini detaylı bir şekilde anlatıp kendilerinin Mekke’den Medine’ye göç etmelerine değinir. Bu bölümden sonra tarikatlara ayrıca bir bölüm açarak burada tarikatın ilminden erkanına, tarikatın temelinden dervişlerin şekillerine kadar genişçe bir bilgi verir. Devamında neredeyse bu cildin sonuna kadar Çavuşân esnafı, Asesbaşı askeri esnafı, Ordu mollası esnafı, Hekimbaşı esnafı, Çiftçibaşı esnafı, Ekmekçiler esnafı gibi toplamda 47 adet esnaf sayar ve bu esnafların alt biriminde yer alan esnaflarla birlikte onlarca esnaf ismi zikreder. Evliyâ Çelebi, bu esnafları sadece ismen eserinde geçirmez, aynı zamanda her ele aldığı esnaf hakkında da bilgi vererek ilk cildi böylece tamamlar.