• Sonuç bulunamadı

İFLÂS DAVASININ HUKUKİ NİTELİĞİ

Belgede İflas davası (sayfa 103-106)

İflâs davası bir iflâs takibi sonucunda ortaya çıkabileceği gibi; öncesinde herhangi bir takip olmadan da ortaya çıkabilir. Eğer bir kişinin iflâsını talep edebilmek için takipli iflâs yollarından biri tercih edilmişse, ortaya çıkacak süreç içerisinde iflâs davası iflâs takibinin devamı539 niteliğine sahip olacaktır. İflâs davası bir anlamda iflâs takibinin son halkasını oluşturarak, iflâs takibinin ön gördüğü amacın gerçekleşmesini sağlayacaktır.

İflâs davasında tahkikat farklı durumlar arz edebilir. Alacaklının veya yerine göre borçlunun açmış olduğu bir iflâs davası; öncesinde bir iflâs takibi olup olmamasına göre farklı tahkikata tabi olabilir. Alacaklı takipli iflâs yollarından birini seçmiş ise bunun ardından açacağı iflâs davası farklı bir tahkikata, önceden bir iflâs takibi yapmadan doğrudan doğruya iflâs davası açmışsa farklı bir tahkikata tabi olacaktır.

İflâs davası takipli iflâs yollarının devamında ortaya çıkarsa, bu davanın hukuki niteliğini, söz konusu iflâs takibi devamında gönderilen iflâs ödeme emrine itiraz edilip edilmemesi belirleyecektir. Bunun yanında alacaklı (bazı durumlarda borçlu) doğrudan doğruya iflâs davasına başvurmuşsa, bu sefer doğrudan doğruya iflâs davasının dayanak noktasını oluşturan sebep iflâs davasının hukuki niteliğini belirleyecektir.

538 §1-C-II-1.

539 Blumenstein, s.546; Altay, Sümer, Menfi Tespit Davası ile Takip Sürecinde Oluşan İflâs Davası

Arasındaki Karşılıklı Etkileşim ve Özellikle Bekletici mesele Konusu, İBD, 1986/10-12, s.707- 713, s.707 (Altay – Menfi Tespit Davası).

İflâs davasının hukuki niteliği konusunda öğretide genel anlamda iki görüş vardır. Öğretideki bir görüşe göre,540 iflâs davası, iflâs takibinde ortaya çıkan bir hadisedir. Buna karşılık öğretideki başka bir görüşe göre541, iflâs davası iflâs takibinin devamında ortaya çıkan bir davadır. İlk görüşe göre iflâs davası olarak uygulamamızda kullanılan kavram, teknik anlamı bir dava değil, iflâs yolu ile takibin bir bölümü ve hadisesidir542. Hatta iflâs davası, takipli iflâs yollarında iflâs ödeme emrine itiraz edilmesi durumunda da iflâs takibinin bir hadisesi niteliğine sahip olmakta ve m. 158 çerçevesinde yürütülmektedir. Buna bağlı olarak iflâs davasını, iflâs takip işlemlerinin hadisesi olarak gören ilk görüş, iflâs davasının adli tatil süresince de görülebileceğini kabul etmiştir.

İflâs davasının mahkemeden istenen hukuki korumaya göre ne tür bir dava olduğu hakkında öğretide iki görüş bulunmaktadır. Öğretideki yazarların bir kısmına göre543 iflâs davası, mahkemeden istenen hukuki korumaya göre inşai, yani yenilik doğuran bir dava olarak nitelendirilmelidir. Çünkü bu yazarlara göre iflâs davası sonunda verilen iflâs kararı, yenilik doğurucu nitelikte bir karardır. Özellikle bu görüşü savunanlar iflâs davasının asıl amacının, borçluyu belirli borcu ödemeye mahkum ettirmenin yanında, borçlunun bütün mal varlığının alacaklılar arasında paylaştırılmasının ve tasfiyesinin olduğunu ileri sürmekte ve bu davanın inşai nitelikli olduğunu net çizgilerle belirtmektedir544. İflâs davası sonucunda verilen iflâs kararı ile borçlunun ve alacaklının hukuki durumlarında önemli değişiklikler meydana gelmekte ve bunun yanında hukuki ve bazen cezai sonuçlar ortaya çıkmaktadır545. Ayrıca iflâs

540 Postacıoğlu – İflâs, s.21; Öktemer, Semih Y., İflâs İsteğinden Vazgeçme, YD1982/1-2, s.220,

s.221.

541 Kuru – El Kitabı, s.951.

542 Postacıoğlu – İflâs, s.21; Öktemer, s.220, s.221.

543 Altay – İflâs, s.126,179; Postacıoğlu – İflâs, s.34; Berkin – İflâs , 93; Pekcanıtez – Anonim

Ortaklık, s.48; Muşul, s.991; Berkin, Necmeddin M., Yargıtay’ın Yeni İflâs Hukuku İçtihatları ve Bazı İflâs Hukuku Sorunları, (Hıfzı Timur Armağanı, İstanbul, 1979, s. 1041 – 1087, s.1052) (Berkin – İçtihatlar); Üstündağ – İflâs, s.47 ;Peker, Ömer Lütfi, İcra ve İflas Hukukunda Doğrudan Doğruya İflas, Konya, 1997 , (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s.64.

544 Berkin – İflâs , s.93.

davasının talep sonucunun iflâs olması ve buna paralel olarak iflâs davası sonucunda iflâs kararı verilmesiyle borçlunun müflis statüsüne girmesi, iflâs hükümlerine tabi olması546 bunun yanında iflâs davası sırasında verilen depo kararının yerine getirilmesi halinde iflâs davasının talep sonucunun ortadan kalkması da iflâs davasının mahkemeden istenen hukuki korumaya göre inşai dava olduğunu ortaya koymaktadır. Yine iflâs kararı verilmesinden sonra genel kuralların aksine iflâs davasında feragat edilememesi (m.165), iflâs kararının ilân edilerek tüm iflâs alacaklıları ve müflis için iflâsın hukuki sonuçlarının yürürlüğe girmesi547 de iflâsın inşai niteliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Yargıtay’da vermiş olduğu çeşitli kararlarda iflâs davasının mahkemeden istenen hukuki korumaya göre inşai nitelikte olduğunu kabul etmiştir548.

Öğretideki bir diğer görüşe göre ise549 iflâs davası, mahkemeden istenen hukuki korumaya göre eda nitelikli bir davadır. Bu görüşe göre iflâs davası, konusu para olan bir davadır. Bu dava, borçlunun borcunu ödemesi ve ödemediği takdirde iflâsına karar verilmesi amacıyla açılan bir davadır. Burada alacaklının gerçek amacı, asıl talebi alacağının ödenmesidir, borçlunun iflâs etmesi değildir.

Kanaatimizce iflâs davası, mahkemeden istenen hukuki korumaya göre inşai nitelikli bir dava olarak kabul edilebilir. Yalnız bu durum iflâs davasının içinde bulunan eda hükmünün göz ardı edilmesini gerektirmez. Aslında iflâs davası bünyesinde iki talep bulundurmaktadır. Bu taleplerden biri alacağın tahsili iken, diğeri iflâs edebilecek olan bir kişinin iflâsıdır. Aslında öğretide ortaya çıkan iki farklı görüşün temelinde de bu durum bulunmaktadır. İflâs davasındaki alacağın tahsil talebi bu davanın niteliğinin eda nitelikli olduğunu ortaya koyarken, kişinin iflâsının talep edilmesi ise bu davanın inşai niteliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak iflâs davasının her zaman bir

546 Postacıoğlu – İflâs, s.34, Altay – İflâsta Paylaştırma, s.894. 547 Postacıoğlu – İflâs, s.99.

548 “İflâsın açılmasından sonra, ödemeye veya başka bir nedene dayanan vazgeçme istek ve iradesi;

iflâs hükmünün ve iflâs durumunun ortadan kaldırılması sonucunu doğurmaz, iflâsa ilişkin hükümlerin uygulanmasını engellemez… İflâs hükmü inşai bir karardır. Açılmış olan iflâs herkese karşı etkili olup, iflâs davasını yürüten alacaklı bu nedenle bu konudaki tasarruf yetkisi ve kuvvetini kaybeder.” HGK., T., 06.04.1983 12-693/335 (Altay – İflâs, s.211 no.41).

alacağın tahsili amacıyla açılması şart değildir. Borçlunun kendi iflâsını istediği durumlarda bir alacak veya alacaklının talebi söz konusu değildir. Yani aslında her iflâs davası bünyesinde bir iflâs talebi bulunmaktadır. Ancak her iflâs davasında bir alacağın tahsili talebi bulunmayabilir. Örneğin borca batıklık sebebiyle iflâs kararının verilmesi durumunda bir alacağın tahsilinden bahsedilemez. Yalnızca bir alacağın elde edilmesi için bir iflâs davası açılamaz. Eğer bir iflâs davası açılmışsa ve borç ödenmezse artık iflâs sonucu re’sen gelecektir. İflâs davası açıldıktan sonra veya mahkeme tarafından verilen depo kararından sonra, borçlunun borcu ödemesi üzerine artık borçlu hakkında iflâs kararının verilemeyecek olması, iflâs davası bünyesinde eda hükmünün yer aldığını ortaya koymuş olsa da bu, iflâs davasının eda hükmüne göre ağır basan iflâs talebinin, yani inşai etkisinin, göz ardı edilmesini gerektirmez.

İflâs davasının açılması konusunda tasarruf ilkesi550 geçerlidir (HUMK m.72). Yani mahkemelerin bir kişi hakkında re’sen iflâsa karar vermeleri bizim hukuk sistemimizde mümkün değildir. İflâsa ancak borçlunu aciz beyanı veya alacaklının müracaatı üzerine karar verilebilir. Türk İflâs Hukuku sisteminde, iflâs talebi iflâs kararının esaslı bir şartını teşkil etmektedir551.

Belgede İflas davası (sayfa 103-106)