• Sonuç bulunamadı

DOĞRUDAN DOĞRUYA İFLÂS YOLUNDA TARAFLAR

Belgede İflas davası (sayfa 136-140)

D. TARAFLAR

II. DOĞRUDAN DOĞRUYA İFLÂS YOLUNDA TARAFLAR

İlk paragrafta incelediğimiz gibi, doğrudan doğruya iflâs yoluna farklı durumlarda başvurulabilir. Kullanılan bu yollara göre, ortaya çıkacak iflâs davasındaki taraf kavramı da farklılık arz edecektir. Bu farklı durumları, başvurulan doğrudan doğruya iflâs sebeplerine göre belirtmek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Doğrudan doğruya iflâs yolunu önce, alacaklının talebi ile doğrudan doğruya

704 Altay – İflâs, s.442.

iflâs yolu ve borçlunun talebiyle doğrudan doğruya iflâs yolu olarak ikiye ayırabiliriz. Alacaklının talebiyle ortaya çıkan iflâs yollarından ilki, borçlunun yerleşim yerinin belli olmaması halinde ortaya çıkan iflâs halidir. Böyle bir durumda borçlu, dolayısıyla davalı sıfatına, yalnızca gerçek kişi borçlu sahip olabilecektir706. Çünkü, borçlunun yerleşim yerinin bilinmemesi sebebiyle, tüzel kişiler hakkında doğrudan doğruya iflâs yoluna başvurulamaz. Bu kişiler esas sözleşmelerinde yerleşim yerlerini belirtmek zorundadır707. Söz konusu davada davacı sıfatına ise, maddi hukuk kurallarına göre alacaklı sıfatına sahip olan herkes sahiptir.

Borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması sebebiyle açılacak doğrudan doğruya iflâs davasında borçlu, yani davalı tarafın, taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçma niyetine sahip olması gerekir. Bunun dışında davacı ve davalı tarafta bulunması gereken herhangi özel bir şart yoktur. Davalı taraf, gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir. Ancak tüzel kişilerin taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması, gerçek kişilerden farklı olarak alacaklıları zarara uğratmak ve taahhütlerinden kurtulmak amacıyla merkezin yurt dışına nakli şeklinde otaya çıkar708.

Borçlunun, alacaklıların haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunması veya bunlara teşebbüs etmesi halinde açılacak iflâs davasında davalı, yani borçlu, alacaklının (veya alacaklıların) haklarını zarara uğratmak amacıyla, malvarlığının azalması sonucunu doğuran her türlü hileli işlemleri yapan kişidir. Davacı ise, yapılan bu işlemden hakları ihlâl edilen gerçek veya tüzel kişiliğe sahip,709 alacaklı veya alacaklılardır.

Borçlunun haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını gizlemesi sebebiyle açılacak iflâs davasında alacaklı, yani davacı, yalnızca borçlu aleyhine takip yapan alacaklılar değil, henüz takip yapmayan alacaklılar da olabilir. Davalı ise, mallarını saklama yönünde bir kast veya niyeti bulunan tüzel kişi veya gerçek kişi borçludur.

706 Pekcanıtez – Anonim Ortaklık, s.21. 707 Bkz. dn. 269.

708 Pekcanıtez – Anonim Ortaklık, s.22. 709 Pekcanıtez – Anonim Ortaklık, s.22.

Borçlunun, ödemelerini tatil etmesi sebebiyle açılacak doğrudan doğruya iflâs davasında davalı, ödemelerini tatil ettiğini çeşitli vasıtalarla açıkça beyan eden gerçek veya tüzel kişi borçludur710. Davacı ise, ödemelerini tatil ettiğini çeşitli vasıtalarla beyan eden gerçek veya tüzel kişiden alacaklı durumda bulunan gerçek veya tüzel kişidir.

İlama bağlı alacağın, icra emriyle istenilmesine rağmen ödenmemesi halinde açılacak iflâs davasında davacı, eda davası sonucunda lehine aldığı para alacağına ilişkin ilâma veya ilâm niteliğindeki bir belgeye dayanarak alacağını, icra emriyle istemiş olmasına rağmen, alamayan gerçek veya tüzel kişi tâcirdir. Açılacak bu davada, davalı sıfatına, hakkında daha önceden ilâmlı icra takibi yapılmış kişi sahiptir.

Konkordatonun reddi, mühletin kaldırılması ve konkordatonun feshi hallerinde açılacak iflâs davasında davalı, m.301’e göre borçlunun konkordato talebinden sonra, konkordato talebi ticaret mahkemesince reddedilen (m. 298, m.301/I), konkordato mühleti icra mahkemesince kaldırılan (m. 290/III, m.301/I) veya konkordatosu m. 308/I’e göre feshedilen ve hakkında bu kararlar kesinleşen kişidir. Açılacak bu davada davalının, borçlunun iflâsa tabi borçlulardan olması zorunlu değildir. İflâsa tabi olmayan borçlular hakkında da bu sebeple doğrudan doğruya iflâs davası açabilir. Davacı ise, sayılan bu şartlar altında bulunan borçlunun gerçek veya tüzel kişiliğe sahip alacaklılarından herhangi birisidir.

Yukarıda711 kollektif ve komandit şirket ortaklarının iflâsı başlığı altında konuyu iki başlık altında incelemeye çalışmıştık. Burada da kollektif ve komandit şirket ortaklarının iflâsı için açılan iflâs davasında, davanın taraflarını da söz konusu iki alt başlığı dikkate alarak inceleyebiliriz. Bunların ilki; kollektif şirkete tebliğ edilen icra emrine rağmen, borcun ödenmemiş olması durumudur. Bu sebeple açılacak iflâs davasında davacı, alacağını tahsil etmek için borçlu kollektif şirkete karşı bir alacak davası açan ve bu doğrultuda elinde para alacağına ilişkin bir ilâm bulunan alacaklıdır. Böyle bir durumda davalı ise, ya kollektif (veya komandit) şirket ve ortaklarının tamamı veya kollektif (veya komandit) şirket ve ortaklarının bir kısmıdır. Çünkü, bu sebeple

710 Pekcanıtez – Anonim Ortaklık, s.23. 711 Bkz.§1-C-II-1-h.

açılacak iflâs davasında yalnızca, kollektif veya komandit şirket ortaklarının tamamının veya bazı ortakların iflâsı talep edilemez. Ortakların tamamının veya bazı ortakların iflâsının istenebilmesi için, mutlaka bununla beraber borçlu kollektif şirketin de iflâsının istenmiş olması gerekir. İkinci başlık altında incelediğimiz kollektif (veya komandit) şirkete verilen depo kararının şirket ortaklarına da tebliği halinde açılacak iflâs davasında ise, davalı, yalnızca kollektif (veya komandit) şirket ortakları olabilir. Bu halde kollektif şirket ortaklarıyla beraber kollektif (veya komandit) şirketin ortaklarının da iflâsının istenmesi şart değildir. Bu davada davacı ise, daha önceden iflâs yoluyla takip yapan ve bu takip doğrultusunda ticaret mahkemesinde bir depo kararı elde eden alacaklıdır712.

Sermaye şirketleri ve kooperatifleri hakkında alacaklının talebiyle açılan iflâs davasında davalı taraf, pasifi aktifinden fazla olan sermaye şirketleri yani; anonim, limited ve kooperatif şirketlerdir. Davacı ise, pasifi aktifinden fazla olan bu sermaye şirketlerinin alacaklısıdır.

Borçlunun talebiyle açılan doğrudan doğruya iflâs davasında davalı, medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip, iflâsa tabi gerçek veya tüzel kişi borçludur713. Medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olamayan borçlu adına iflâs talebinde, borçlunun kanuni mümessili bulunacaktır714. Borçlu vesayet altında ise, iflâsını isteyebilmek için, sulh hukuk mahkemesinden izin alınması gerekmektedir (TMK m.462/10). Yargıtay bu halde açılan iflâs davasında, asliye hukuk mahkemesinden de izin alınması gerektiği görüşündedir715. Vekilin de aciz halinde bulunduğu gerekçesiyle müvekkilinin iflâsını isteyebilmesi için, vekâletnamesinde bu konuda açık bir yetkisinin

712 Kuru – Şahıs, s.35 713 Kuru – İcra İflâs, s.2790.

714 Kuru/Arslan/Yılmaz – İcra, s.550.

715 “TMK’nun 4.6. maddesinin 3. bendinde (yeni TMK m.463/b.3) ise hacir altına alınmış kimseye ait

bir iktisadi teşebbüsün iktisabı veya tasfiyesi durumunda sulh hâkiminin izninin alınmasından sonra vesayet dairelerinden olan Asliye Mahkemesinin dahi izninin alınması gerektiği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Hacir altındaki kimseye ait iktisadi işletmelerden birinin tasfiyesi dahi ayrıca Asliye Mahkemesinin iznine bağlandığına göre, aynı kimsenin tüm malvarlığının ve bu arada ticari işletmelerinin tasfiyesine müncer olacak iflâs talebinin dahi aynı prosedüre tabi olması gerektiği kuşkusuz bulunmaktadır.” 11. HD. 15.04.1987 T., 2105/2242 (Eriş, s.403-404 no. 5).

bulunması gerekir. Kanaatimizce, borçlunun talebiyle açılan iflâs davasında davacı sıfatı, davalı sıfatıyla birleşmiş durumdadır.

Tüm bu iflâs sebepleri dışında hukukumuzda, özel kanuni düzenlemelerle, çeşitli iflâs halleri kabul edilmiştir. Biz bunları yukarıda sermaye şirketlerinin iflâsı ve iflâsın ertelenmesi716, bankaların iflâsı, banka yöneticilerinin ve hâkim ortaklarının iflâsı717 ve terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesi718 başlıkları altında incelemiştik. Belirtilen bu hallerde ortaya çıkacak iflâs davasında davacı ve davalı sıfatlarının kime ait olacağını, konu bütünlüğünün sağlanması amacıyla, ilgili başlıklar altında incelemenin daha yararlı olabileceğini düşündüğümüz için, burada taraf kavramı için ilgili başlıklara atıfta bulunmakla yetiniyoruz.

Belgede İflas davası (sayfa 136-140)