• Sonuç bulunamadı

DOĞRUDAN DOĞRUYA İFLÂS YOLLARINDA TAHKİKAT

Belgede İflas davası (sayfa 173-180)

D. TAHKİKAT

II. DOĞRUDAN DOĞRUYA İFLÂS YOLLARINDA TAHKİKAT

Doğrudan doğruya iflâs yolları sonucunda ortaya çıkan iflâs davasında tahkikat ve yargılama diğer iki iflâs yolundan farklı olarak m.181’de düzenlenmiştir. Kanunumuzda, doğrudan doğruya iflâs yolu sonucunda ortaya çıkan iflâs davasındaki tahkikat için böyle ayrı bir yol belirlenmiş olması, öğretideki bir görüşe göre yerinde bir karardır. Çünkü doğrudan doğruya iflâs davasının söz konusu olduğu bazı hallerde daha şeklî bir inceleme ile yetinilmekte, bazı durumlarda ise ispat açısından tam bir ispat yerine gerçeğe yakınlık ölçüsünde bir ispat aranmaktadır886.

Doğrudan doğruya iflâs davası sonucunda ortaya çıkan iflâs davasındaki inceleme seçilen doğrudan doğruya iflâs sebebine göre değişiklik göstermektedir.

884 Bkz. §4-E. 885 Bkz. §4-D-I-1-c. 886 Berkin – İflâs, s.194.

1. Alacaklının Talebiyle Doğrudan Doğruya İflâs Davasında Tahkikat

İflâsa tabi bir kişinin alacaklısı, m.177’de sınırlı sayıda belirtilen durumlardan birinin varlığı halinde, borçlusu hakkında iflâs talebinde bulunabilir. Burada belirtilen iflâs sebepleri, her ne kadar genel anlamda borçlunun ödemelerini tatil etmesi veya borçlarını ödeme kabiliyetini kaybetmesi durumuna yönelik olsa da kanunkoyucu bu sebepleri farklı alt başlıklara ayırmıştır. Bu alt başlıkların her biri tahkikat aşaması için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Çünkü her bir iflâs sebebi, ispat bakımından kendine özgü özellikler taşıyabilecektir. Örneğin bazı iflâs sebeplerinin varlığını tespitte mahkeme, tam kanaate ulaşarak karar verecekken887 bazı iflâs sebeplerinin varlığında tam bir kanaat değil gerçeğe yakınlık ölçüsünde ispat888 aranacaktır.

Biz çalışmamızda, bu iflâs sebeplerine dayanılarak açılan iflâs davasındaki tahkikat aşamasının özelliklerini, konunun anlam bütünlüğünü sağlamak için, yukarıda889 iflâs yollarını anlatırken vermeye çalıştık. Dolayısıyla alacaklının talebiyle doğrudan doğruya iflâs davasında tahkikat aşaması için, alacaklının talebiyle doğrudan doğruya iflâs halleri için yaptığımız açıklamalara atıfta bulunmakla yetiniyoruz.

2. Borçlunun Talebiyle Doğrudan Doğruya İflâs Davasında Tahkikat a. Borçlunun Talebiyle İhtiyari İflâs Hallerinde Ortaya Çıkan İflâs Davasında Tahkikat

Borç ödemeden aciz halinde bulunan borçlu, kendi iflâsını talep ederse, söz konusu olacak iflâs davasında, yargılama şu şekilde yerine getirilecektir.

Kendi iflâsı için mahkemeye başvuran borçlu, dilekçesine, bütün aktif ve pasifi ile alacaklıların isim ve adreslerini gösteren mal beyanını (bilânçosunu) aciz halinde bulunduğunun ispatı890 için ekleyecektir891. Buna göre, kendi iflâsını isteyen borçlu,

887 Örneğin; ilâma bağlı alacağın icra emriyle istenildiği halde ödenmemesi nedeniyle doğrudan

doğruya iflâs yoluna gidildiğinde tam ispat aranmalıdır. Bkz. §1-C-II-1-f.

888 Örneğin; borçlunun alacaklıların haklarını ihlâl eden işlemlerde bulunması veya bunlara teşebbüs

etmesi halinde yaklaşık ispat aranmalıdır. Bkz. §1-C-II-1-c.

889 Bkz. §1-C-II-1.

aciz halinde bulunduğunu ispatla yükümlüdür892. Yapılacak yargılama sırasında hâkim de re’sen aciz halinin varlığını araştırmak zorundadır893. Bunlara ilaveten kötüniyetli iflâsları önlemek amacıyla Kanunumuz, m.166’da belirtilen ilânın yapılması üzerine alacaklıların davaya müdahale894 yoluyla itirazlarını ileri sürebileceklerini de kabul etmiştir895.

Mal beyanını alan mahkeme, bu mal beyanını maliye ve muhasebe konusunda uzman olan896 bilirkişiye havale edecek ve bilirkişiden mahkemeye verilen rapora göre borçlunun gerçekten aciz halinde bulunup bulunmadığının tespitini isteyecektir897.

891 Kuru – İcra İflâs, s.2793; Altay – İflâs, s.482; Bekar, s.85.

892 Altay – İflâs, s.482; “…İİK’nun 178/I maddesi gereğince iflâsa tabi bir borçlu aciz halinde

olduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflâsını isteyebilirse de, böyle bir talep halinde borçlunun bütün aktif ve pasifi ile alacaklıların isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflâs talebine eklemesi zorunluluğu vardır... Borçlunun doğrudan doğruya iflâsını istemesi halinde dahi mahkemece iflâs şartlarının doğup doğmadığı bakımından gerekli araştırmayı yapıp şartların mevcut olması halinde iflâs kararı vermesi gerekir…”11. HD. 3.2.1988 T., 8011/515 (Kuru – İcra İflâs s.2795) (Eriş s.404 -405); “…Davacı vekili, ticaretle iştigal eden müvekkilinin para sıkıntısı nedeniyle aciz haline düştüğünü ileri sürerek İİK’nun 178/I. maddesi uyarınca iflâsına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece toplanan delillerle ve bilirkişi raporuna dayanılarak davacının aldığı borçları nereye, ne şekilde sarf ettiğinin açıklık kazanmadığı, müstakilen ticaret işletmesinin inşaat işleri ile ilgisi olmadığı, ortak olarak faaliyette bulunduğu gerekçesiyle inandırıcı ve gerçekçi bir durum arzetmeyen iflâs talebinin reddine karar verilmiştir... Dolayısıyla mahkemece gerekli araştırma ve değerlendirme yapılarak hüküm kurulmasında yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.” 11. HD. 29.9.1988 T., 5341/5357 (YKD/1 s.56 -57).

893 “İİK.nun 178. maddesinde, alacaklılarını zarara düçar edecek eylemler sonucu aciz haline

geldiğini bildirilerek, kendisinin iflasını talep etmesi,haklı kabul edilemez. Mahkemece yapılacak iş, borçlunun ticari defterleri üzerinde, uzman bir bilirkişi aracılığı ile tetkikat yaptırılarak ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, alacak borç miktarı ile borçlunun haklı bir acz içinde bulunup bulunmadığının saptanması ve alacaklı müdahillerin borçlunun mal kaçırmaya yönelik iddiaları yönünden toplanacak delillerle, İİK.nun 178. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir.” 19. HD. 16.4.1992 T., 2431/1328 (Corpus İçtihat Programı).

894 Bkz. §4-F.

895 Altay – İflâs, s.482. 896 Muşul, s.952.

897 “İcra ve İflâs Kanunu’nun 178. maddesi uyarınca iflâsa tabi her borçlu, aciz içinde bulunduğunu,

yani borçlarını ödemekten aciz olduğunu belirtmek suretiyle yetkili ticaret mahkemesinden iflâsını isteyebilir. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre borçlunun kendi iflâsını istemesi halinde mahkemece yapılacak iş borçlunun gerçekten aciz içinde olup olmadığını, aktif ve pasiflerinin durumunun iflâsı gerektirecek halde bulunup bulunmadığının bilirkişiler aracılığı ile tespiti ile sonucuna göre karar vermekten ibaret iken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm

Yargıtay içtihatlarına göre iflâs davasını inceleyen mahkeme, borçlunun aciz içinde olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırmak zorundadır898. Bilirkişi tarafından yapılacak inceleme sonucunda, borçlunun aciz hali içerisinde bulunduğu anlaşılmış olsa bile kanun hükmü gereği, alacaklıların ileri süreceği; borçlunun takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek niyetine sahip olduğu anlaşılırsa, bu halde mahkeme iflâs talebini reddedecektir899. Hatta öğretideki bir görüşe göre 3222 sayılı Kanun değişikliğine göre borçlunun aktifini kaçırmak suretiyle veya basiretsiz davranışları sebebiyle aciz haline düştüğünün anlaşıldığı durumlarda da, davanın reddine karar verilmelidir900.

Bu işlemler devam ederken mahkeme iflâs talebini, m.166/II’deki usulle gazetede ilân edecek ve bu ilânda borçlunun ihtiyari iflâs talebinde bulunduğu, bu talebe itirazı olan alacaklıların belirtilen duruşma gün ve saatinde mahkemede hazır bulunmaları veya hazır bulunmadıkları takdirde, duruşma gününe kadar itirazlarını mahkemeye yapabileceklerini belirtecektir.

1985 yılındaki 3222 sayılı kanun değişikliğinden önceki dönemde öğretideki ağırlık görüşe901 ve Yargıtay’a göre902 kendi iflâsını talep eden borçlunun açtığı iflâs

kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” 11. HD. 1.9.1990 T., 3888/5895 (Kuru – İcra İflâs, s.2796).

898 “Borca batıklık bildirimi üzerine borca batıklık durumunun ve mali durumun iyileştirilmesinin

mümkün olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümü mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez (HUMK m.275). Ancak çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren uyuşmazlıkta mahkemenin, bilirkişinin oy ve görüşünü alması gerekir.” 19. HD. 10.03.2005 T., 13373/2443 (Günel, s.235 – 237); “Davacı Anonim Şirket İ.İ.K.nun 179 ve T.T.K.nun 324. maddesine dayanarak iflasına karar verilmesini istemiştir, mahkemece ibraz edilen bilançoya göre Anonim Şirketin pasifinin aktifinden fazla olduğu gerekçesiyle iflasına karar verilmiştir. Oysa ibraz edilen bilanço ve ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan sadece şirketin ibraz ettiği bilanço ile yetinilerek karar verilmesi isabetsizdir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, İ.İ.K.nun 179 ve T.T.K.nun 324. maddesinde öngörülen borca batıklık halinin varlığının saptanması için bilirkişi incelemesi yaptırılarak varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.” 19. HD. 14.12.2001 T., 6232/8385 (Corpus İçtihat Programı).

899 Yılmaz – İhtiyariyle, s.27; Altay – İflâs, s.482. 900 Altay – İflâsta Paylaştırma, s.903; Altay – İflâs, s.483. 901 Berkin – İflâs , s.182, 195; Altay – İflâs, s.481.

902 “İİK’nun 178. maddesine göre iflâsa tabi olan borçlular iflâslarını isteyebilirler. Bu durumda

davasında aciz halinde bulunduğunu ispat etmesi zorunluluğu yoktu. Borçlunun, yalnızca aciz halinde olduğunu mahkemeye mal beyanı ve alacaklılar listesi ekinde bildirmesi ve iflâsa tabi şahıslardan olması mahkemece yeterli sayılıyordu903. Hâkim, hiçbir tahkikat yapmaksızın sadece borçlunun beyanına ve talebine dayanarak iflâs kararını veriyordu904. Belki de birkaç saat içinde çekişmesiz yargı prosedürü çerçevesinde borçlunun iflâsına karar veriliyordu905. Haliyle bu da alacaklıların ağır mağduriyetine yola açıyor, büyük haksızlıklar ve dürüstlük kuralına aykırı sonuçlar doğuruyor906 ve kamu düzeni olumsuz yönde etkileniyordu907. Çünkü borçlu, dürüst olmayan bir amaç veya hile düşüncesiyle aciz beyanında bulunmuş olsa dahi borçlunun beyanına dayanılarak iflâs kararı veriliyor ve bu iflâs kararının hile sebebiyle iptali istenemiyordu908.

Bugün öğretideki yazarların büyük bir kısmı, borçlunun ihtiyariyle iflâs talebi halinde görülen iflâs davasını, çekişmesiz yargı işi olarak nitelendirmektedir909.

Çekişmesiz yargıda çekişmeli yargının aksine re’sen araştırma ilkesi geçerli olduğundan, mahkeme ilgililerin beyanlarıyla ve getirdikleri delillerle bağlı olmadan

borçlunun beyanına dayanarak karar vermek zorundadır. Mahkemenin yapacağı iş, sadece borçlunun iflâsa tabi olup olmadığını araştırmaktan ibarettir.” 12. HD. 5.5.1981 T., 3278/4579 (YKD, 1982/3,s.367).

903 Yılmaz – İhtiyariyle, s.23; Kuru – İcra İflâs, s.2790; Altay – İflâs, s.481. 904 Berkin – İflâs , s.182.

905 Altay – İflâs, s.481; Altay – İflâsta Paylaştırma, s.903 Anayasa Mahkemesi de konu ile ilgili bir

kararında, borçlunun ihtiyariyle iflâs talebini bir nizasız kaza (çekişmesiz yargı) işi olarak nitelendirmektedir. (Anayasa Mahkemesinin 20.09.1984 gün ve 8/10 sayılı kararı: RG 28.12.1984, S. 18619, s.92).

906 Hakim, yalnız davanın taraflarına karşı değil, aynı zamanda toplumun bütün bireylerine karşı

adalet dağıtmakla ödevlidir. Hakimin ödevini gereği gibi yerine getirebilmesi için katı usul kuralları ile bağlı olmaması, hakimin yetkilerinin arttırılamsı ihitiyacı vardır. Yani, davanın âdil bir biçimde karara bağlanabilmesi için gerektiğinde yargılama kurallarında esneklik sağlayacak dürüstlük kuralı gibi genel kurallara başvurulması zorunludur. (Arslan – Dürüstlük, s.53).

907 Altay – İflâsta Paylaştırma, s.903; Yılmaz – İhtiyariyle, s.27; Ancak Anaysa mahkemesi

20.09.1984 gün ve 8/10 sayılı kararında bu durumun Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir. (R.G., 28.12.1984 T., S.18619, s.87–97).

908 Berkin – İflâs , s.182.

909 Atalay – Bankaların İflâsı, s.101,91; Yılmaz – İhtiyariyle, s.30; Altay – İflâs, s.485; Pekcanıtez –

her türlü araştırmayı yapıp kararında bunlara dayanabilir. Dolayısıyla re’sen araştırma ilkesinin bir sonucu olarak mahkeme, gerekli gördüğü her ilgilinin dinlenilmesine re’sen karar verebilir. Çekişmesiz yargı ile ilgili yukarıda910 ayrı başlık altında incelemede bulunduğumuz için, burada fazla ayrıntıya girmek yerine, oradaki açıklamalarımıza atıfta bulunmakla yetiniyoruz.

Borçlunun talebiyle ihtiyari iflâs davasına m. 166’ya göre yapılacak ilândan itibaren 15 gün içinde iflâs talebinin haksız olduğunu düşünen alacaklılar,911 müdahale ederek, iflâs kararının verilmesine engel olmak isteyebilirler. Alacaklıların itirazlarındaki dayanak noktası, iflâs talebinin takiplerin ertelenmesi ve ödemelerin geciktirilmesi amacına yönelik olduğudur912. Bu davada dinlenilme hakkına sahip olanlar yani davaya müdahil olanlar, hem şeklî hem de maddi anlamda menfaati olan kimselerdir. Özellikle 3494 sayılı kanun ile eklenen yeni m. 178/II hükmü ile ilgililerin davaya müdahale edebilmelerine imkân getirilmiştir.

Mahkeme duruşma gününde, bilirkişilerin verdiği rapor ile birlikte, iflâs talebine itirazı olanların itirazlarını da değerlendirerek buna göre bir karar verir. Borçlunun talebi yerinde görülürse talebin kabulüne, aksi halde talebin reddine karar verilir.

b. Borçlunun Talebiyle Mecburi İflâs Hallerinde Tahkikat

Kanunumuzda mecburi iflâs hallerinin genel anlamda iki şekilde ortaya çıktığını yukarıda913 belirtmiştik. Bu haller; m. 178/III’te belirtilen hacizden sonraki borçları ödeme konusundaki yetersizlik ve m.179’da belirtilen sermaye şirketleri ve kooperatiflerin pasiflerinin aktiflerinden fazla olması halidir. İlk durum içerisinde bulunan her borçlu, ikinci durum içerisinde bulunan her sermaye şirketi ve kooperatif, kendi iflâsını istemek zorundadır. Böyle bir durumda iflâs talebiyle karşılaşan ticaret mahkemesi m.178/III veya m.179’da belirtilen şartların gerçekleşmiş olduğunu re’sen

910 Bkz. §2-C-IV.

911 Altay – İflâsta Paylaştırma, s.903. 912 Kuru – İcra İflâs, s.2796. 913 Bkz. §1-C-II-2-b.

araştırmak zorundadır. Öğretideki bazı görüşlere göre914 bu halde iflâs talebini inceleyen mahkeme, bilirkişi incelemesi yaptırabilir. Oysa Yargıtay verdiği çeşitli kararlarında,915 mahkemenin bilirkişi incelemesi yaptırmak zorunda olduğuna işaret etmiştir. Bunun yanında iflâs talebini inceleyen mahkeme müdahale eden alacaklılar varsa bunları da dinlemek zorundadır (m.178/I kıyasen)916.

Bunun yanında m.179’a göre iflâs talebinde bulunan sermaye şirketi veya kooperatif ise, iflâs talebiyle birlikte pasifinin aktifinden fazla olduğunu ispatlamak amacıyla bilânçosunu da mahkemeye sunmak zorundadır917. Yaptığı inceleme sonucunda borçlunun m.178/III veya m.179’da belirtilen şartlar altında bulunduğunu tespit eden ticaret mahkemesi, borçlunun iflâsına karar verir.

Eğer borçlunun bu şartlar altında bulunmadığını tespit ederse, ticaret mahkemesinin durumu borçluya bildirerek, iflâs mecburiyeti altında olmadığını hatırlatması gerekir. Bundan sonra mahkeme, borçluyu, davaya ihtiyari iflâs davası olarak devam edebilmek için beyana davet eder918. Borçlu bu beyanında talebini geri almazsa, artık ticaret mahkemesi talebi, ihtiyari iflâs talebi (m.178/I) anlamında değerlendirerek incelemelidir919. Böyle bir durumda yapılacak inceleme yukarıda920 borçlunun talebiyle ihtiyari iflâs hallerinde ortaya çıkan iflâs davasında tahkikat başlığı altında incelediğimiz şekilde olacaktır.

914 Kuru/Arslan/Yılmaz – İcra, s.553; Pekcanıtez – Anonim Ortaklık, s.46. 915 Bkz. dn. 745.

916 “…Aktifleri pasiflerini karşılamayan Anonim ve Limited Şirketler durumu derhal mahkemeye

bildireceklerdir, mahkeme aktif ve pasif yönünden inceleme yaparak bir karar verecektir. Burada maddede (TTK m.324) öngörülen halin varlığının mahkemeye bildirimli yeterli olup, şirket temsilcisi veya vekili davaya devam etmese dahi mahkeme gerekli araştırmayı yaparak iflâsla ilgili bir karar vermelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden önce dosyanın işlemden kaldırılmasına daha sonra açılmamış sayılmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” 19. HD. 1.11.2001 T., 4679/6959 (YKD 2003/1, s.81-82).

917 Pekcanıtez – Anonim Ortaklık, s.47. 918 Altay – İflâsta Paylaştırma, s.905.

919 Kuru/Arslan/Yılmaz – İcra, s.553; Pekcanıtez – Anonim Ortaklık, s.46. 920 Bkz. §4-D-II-2-a.

Belgede İflas davası (sayfa 173-180)