• Sonuç bulunamadı

E- KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.4. HİCRİ III ASIRDAKİ TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL YAPI

2.1.1. İdeoloji Kavramının Tanımı

İdeolojik Hadisçiliğin tanımına geçmeden önce ideoloji kavramının mahiyeti üzerinde durmak yerinde olacaktır. İdeoloji kavramının üzerinde ittifak edilen bir

75

tanımı bulunmamaktadır. Çünkü ideoloji kavramı bir taraftan siyaset ve inanç diğer taraftan maddi yaşam ve siyâsî tutumla ilişkilidir. Ayrıca ideoloji kavramı siyâsî ideolojiler arasındaki mücadelelerde hep vardır.363

Bu açıdan İdeoloji kavramı gerçekten çok geniş anlamlı bir kavramdır. Zira bu kavram her amaç için kullanılabilir, istenilen anlama çekilebilir, her bilim ve disiplinle ilintilenebilir.

İdeoloji kavramı ile ilgili yapılan bir tanımda bir dizgenin ideoloji olması için “mensuplarının o dizge/sistem’e ilişkin bir takım davranışlar bütününü uygulamaya koyuyor olmaları” ve “mensupların o dizge/sistem çerçevesinde ortaya koymuş oldukları tutum ve davranışların neden böyle olduğunu ve o ideoloji bağlamında söz konusu davranışların tutarlı bir biçimde rasyonalize edilmesini sağlayıcı ayrıntı ve açıklamaları bilmeleri zorunluluğunun olmaması”364

gibi unsurlar öne çıkarılmıştır. Bizce ideoloji kavramı tanımlanırken dikkate alınması gereken nokta budur. Başka bir tanımda ise “genel olarak siyâsî bir partinin inançlarını, değerlerini, temel ilkelerini ifade eden bir politik ideolojide olduğu gibi, şu ya da bu ölçüde tutarlı inançlar kümesi; siyâsî ya da toplumsal bir öğreti meydana getiren ve siyâsî ve toplumsal eylemi yönlendiren düşünce, inanç ve görüşler sistemi; bir dönem ya da toplumsal bir sınıfa özgü inançlar bütünü; bir toplumsal durumu yansıtan düşünceler dizgesi; insanların kendi varoluş koşulları ve ilişkilerinden doğan yaşam tarzlarıyla ilgili tasarımların tümü”365

şeklinde tanımlanmıştır. Diğer bir tanımda da “Siyâsî veya toplumsal bir öğreti oluşturan bir hükumetin, bir partinin bir gurubun davranışlarına yön veren politik, hukûki, bilimsel, felsefî, dînî, moral ve estetik düşüncelerin bütünü366” olarak tarif edilmiştir. İdeoloji, “siyasal ya da toplumsal bir

öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir siyasi partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, ahlâkî, estetik düşünceler bütünü” olarak da tanımlanmıştır.367

Bu kavramın tanımı konusunda Şerif Mardin de su tespiti yapmaktadır:

363 Yücel Bulut, İdeolojinin Tarihçesi, Sosyoloji Dergisi, İstanbul 2011, c.3, s.184.

364 Ali Günvar, Din ve İdeoloji, Tezkire: Düşünce, Siyaset, Sosyal Bilim Dergisi, c. 11, s.

199.

365 Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yay., İstanbul 2005, s. 890. 366 Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1998, c. I, s. 1047. 367 İdeoloji, https://tr.wikipeDİA.org/wiki/İdeoloji, (Erişim tarihi: 24.11.2016.).

76

“ ideoloji….. Bu kavram ile ifade etmek istediğim kitle toplumunun belirlemesiyle beraber önem kazanan inançlardır. Bu inanç ve tutumları belirli bir şahsın fikri yapıtlarına indirgemek mümkün değildir. İdeoloji bu anlamda daha çok idare edilenlerin arasında yaygın, yönlü, fakat sınırlı belirsiz fikir kümelerinden meydana gelir. İdeolojiler uzun zaman insanların aklını çelen kural dışı etkenler olarak tanımlanmıştır. İdeolojileri bu açıdan ele aldığımızda onları insanlara istikamet vermeye çalışan birer “harita” olarak görürüz.”368

Tanımlardan da anlaşılacağı üzere ideoloji kavramı bazı unsurlar dikkate alınarak tanımlanmıştır. Bunlar; siyaset, inanç, dil, mit gibi kavramlardır. Yani ideoloji kavramı tanımlanırken bazen siyaset, bazen dil, bazen inanç, bazen de mitler dikkate alınmıştır. Biz de tezimizin konusu gereği ideoloji kavramı için yapılan değişik tanımlardan özellikle siyaset ve inanç boyutunu öne çıkaran tanımları dikkate alacağız. Yani ideoloji ile siyâsî ve dinsel öğeleri ele alıp inceleyeceğiz.

İdeoloji Kavramının Tarihçesi

Bu terim üzerinde yakın dönemlerde yapılan çalışmaların geneli modern anlamıyla kelimenin Fransız devrimiyle beraber ortaya çıkan bir grup tarafından kullanıldığı hususunda hemfikirdirler. Bununla beraber bazı yazarlar bu kavramın her ne kadar Fransız devrimi ve sonrası ortaya çıktığını belirtseler de bu kavramın çok eskilere dayandığını da söylemişlerdir. Klasik ideoloji kavramını besleyen - ideolojinin inanç ile ilgili boyutu olması hasebiyle- fikirlerin kökenini çok daha eski metinlerde aramak gerektiğini iddia etmişlerdir.369

Nitekim antik yunan felsefesi çağına şöyle bir göz attığımızda bazı filozof ve sofistlerin bu kavramı kullandıklarına şahit olmaktayız. İdeoloji kavramı Grekçe eidos ve logos kelimelerinin birleşmesiyle oluşan ve “Düşünceler Bilimi” olarak tanımlandığı370

göz önüne alınırsa Sokrates önceki felsefe tarihi incelendiğinde Thales, Anaximender, Anaxmenes, Heraclitus, Parmenides ve Zenon gibi düşünürlerin kendilerine has bir düşünce dünyaları olduğu, her şeyin aslının ne olduğu konusunda fikir yürüttükleri, bu düşüncelerini de

368

Geniş bilgi için bkz. Şerif Mardin, Din ve İdeoloji, İletişim Yay., İstanbul 2014, s. 13-38.

369 Nur Betül Çelik, İdeolojinin Soykütüğü I: Marx ve İdeoloji, Bilim ve Sanat Yay.,

Ankara 2005, s.28.

77 gelecek nesillere aktardıkları görülecektir.371

Bu meyanda sofistlerin ve onlardan önce gelen bütün felsefecilerin kendine ait bir öğretisinin olduğunu görmekteyiz.

Verilen bu bilgiler muvacehesinde İdea terimine ilk defa Platon felsefesinde yer verildiği görülmektedir.372 Kısacası Eski Yunancada ideoloji terimi saf anlamıyla “biçim ve form” anlamlarında kullanılmıştır. Ancak daha sonraki asırlarda bu kavrama başka anlamlar yüklenmiştir.

İdeoloji kavramı Fransız ihtilalinden sonra daha farklı anlamlar yüklenerek çağdaş ve sosyal bilimlerdeki bugünkü anlamını kazanmıştır. İdeoloji bu devirde hükümetlerin takip ettiği bir politika haline gelmiştir.373

Terimin günümüze en yakın anlamlarından birini 17.yy ve 18.yy’da kazandığı görülmektedir. Bu kavrama Marx, Gramsci, Tracy, Altusser gibi düşünürler farklı anlamlar yüklemişlerdir. 18.yy filozof ve ideologlarından biri olan Destutt de Tracy, 1796'da Fransızca'ya “ideologie” terimini sokmuş, bunu da “düşünceler bilimi ve fikir akımlarının bilimsel tahlili” anlamlarını katmıştır. Ayrıca Tracy, ideolojiyi hem insan düşüncesinin kaynaklarını ve yasalarını inceleyen hem de toplumun geleceğine yönelik bir proje olarak gören bir bilim olarak tanımlamıştır.374

Bu kavram Marx ile birlikte yeni bir ivme kazanmış, daha önceki tanımlardan farklı bir tanıma kavuşmuştur. Marx ideoloji kavramına düşünceler bilimi dışında bir anlam verip toplum ile ideoloji arasında bağ kurarak ideolojiye farklı anlamlar yüklemiştir. Marx, bir toplumda egemen sınıfın çıkarı ile egemen düşüncenin birlikte olduğunu

371

Adı geçen filozofların görüşleri için bkz. Gunnar Skirberg-Nills Gilje, Antik Yunan’dan Modern Dönem Felsefe Tarihi, Emrullah Akbaş-Şule Mutlu (Çev.), Üniversite Kitabevi, İstanbul 1999, s.21-26, 31; William S. Sahakıan, Felsefe Tarihi, Aziz Yardımlı (Çev.), İdea Yayınevi, İstanbul 1995, s.17-19.

372 Daha geniş bilgi için bkz. Frederıck Copleston, Felsefe Tarihi Yunan ve Roma

Felsefesi: Platon, Aziz Yardımlı (Çev.), İdea Yayınevi, İstanbul 1998, s.44-46; Fahrettin Olguner, “Eflâtun”, DİA, X, 471.

373 Bulut, İdeolojinin Tarihçesi, s.186. 374

H. Birsen Örs, 19. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Modern ve Siyasal İdeolojiler, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2007, s.9; Sami Mert Eğilmezer, İdeoloji Nedir?,

http://smegilmezer.blogspot.com.tr/2013/11/ideoloji-nedir-etimoloji.html, Erişim Tarihi: 24.11.2016.

78 söylemiştir.375

Yani Marx, ideoloji ve egemen düşünce arasında doğru orantılı bir bağ kurmuştur.

Altusser ise Marx’ın ideoloji kavramına farklı kavramlar eklemiştir. İtalyan düşünür Antonio Gramsci, ideoloji terimine Marx'ın düşüncelerine paralel olarak ideolojinin egemen sınıfların elindeki siyasal alanın yani devletin görünmez baskı ve meşruiyet aracı olduğunun altını çizer. Gramsci bu terimi, sistematik fikir ve doktrinleri ifade etmek için “sivil toplumun devletleştirilmesinin bir aracı” şeklinde yeniden tanımlamıştır.376

Altusser’e göre İdeoloji, “toplumsal yaşantıyı farklı biçimde fakat her zaman ve her aşamada kendiliğinden etkileyen bir oluşumdur. Daha doğrusu toplumsal pratik ile ideoloji iç içedir. Tüm sisteme yayılmış, toplumsal varoluşun tüm biçimlerinde yer etmiştir. Ona göre devlet ideolojileri birtakım aygıtlarla yayar. İdeoloji yaymada kullanılan aygıtlar devletin olabileceği gibi devlet dışı da olabilirler. Devletin hem baskıcı aygıtları hem de ideolojik aygıtları vardır.377

Ona göre ideolojinin oluşumu maddidir. Maddeyi hem etkiler hem de maddeden etkilenir. Sonucu da maddidir. Nesneyi özneye çevirir. Maddi gelişmelerin üzerine kuruludur.378 Ayrıca ideoloji dil, gelenek, aile yaşamı gibi toplumsal pratikler içinde yer alır.

Altusser toplumun ana öğelerini üç kısma ayırır. Bunlar Ekonomik yapı, Siyasal Pratik, İdeolojik Düzey..379

Bizim burada ilgilenmek istediğimiz alan ideolojik düzey alanıdır. Zira ekonomik düzey ideoloji için gerekli maddi imkânları sunar. Siyasal pratik işin yargı boyutunu ilgilendirmektedir. Sistemin ideolojinin sürekliliği ve gelecek nesle aktarımı ise ideolojik düzey sağlamaktadır. Altusser’e göre bu ideolojik düzeyin taşıyıcıları âyinler, dînî törenler, toplantılar, kitle iletişim araçları, kitaplar vs.dir. Gelenekler, din ve toplumsal alışkanlıklar, dersler,

375 Serpil Sancar Üşür, İdeolojinin Serüveni, İmge Yayınları, Ankara 1997, s.11

376 Geniş bilgi için Bkz. Louıs Altusser, İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları, Alp

Tümertekin (Çev.), İthaki Yayınları., İstanbul 2014.

377

Altusser, İdeoloji, s. 33-94.

378 Altusser, İdeoloji, s. 72.

379 Metin Kazancı, “Althusser, İdeoloji ve İdeoloji ile İlgili Son Söz”, İstanbul Üniversitesi

79

toplantılar, düğünler, yaşadığı sürece ideolojiler de yaşarlar. İdeolojiyi bu mezkûr olan aygıtlar diğer toplumlara ve diğer nesillere aktarırlar.

Netice itibariyle ideoloji kavramına ilk zamanlar “sembol, biçim, anlatı, alegori” gibi anlamlar yüklenmiştir. Daha sonraları “düşünceler bilimi” ve menfi anlamda “taraflılık, dogmatiklik ve iktidarlar tarafından toplumu manipüle etmek için kullanılan bir araç” anlamı kazanmıştır. Neticede bu kavram manası geniş bir kavram olduğundan her dönem farklı bir anlam yüklemesi ile karşı karşıya kalmıştır.

İdeolojilerin Genel Özellikleri

İdeoloji kavramının tarihsel seyrine değindikten sonra şimdi de ideolojilerin genel özelliklerinden bahsedeceğiz. Zira ilerde ele alacağımız dînî ideolojiler ve bu ideolojiler uğruna sarf edilen kutsal metinleri yorumlama çabalarının ideolojilerin genel özelliğiyle örtüştüğünü göreceğiz.

1-İdeolojiler bireyi veya bireyleri belirli bir istikamete doğru yol aldıran düşünceler zinciridir. İdeolojilerin taşıdığı iletiler müntesipleri için otoritedir ve emredicidir. Her ideoloji kendisini diğer ideolojilerden ve görüşlerden bağımsız ve ayrı olduğunu vurgular. Yeniliklere kapalı olan, duygusal mesajlarla yüklü olan ideolojiler kendi dışında oluşan değişimleri kabullenmezler. Müntesiplerinden tam bir bağlılık ve inanç sistemlerine uymaları istenir. Müntesipler de bu minvalde hareket ederler. Çıkarlarını gerçekleştirmek, inançlarını haklı çıkarmak ve diğer fikirlere egemen olmak için müntesipleri ortak hareket etme ve ortak davranış sergilemeye çağırır. Yaygınlaştırmak istediği yaşam biçimini veya ana fikri kutsallaştırır.380

2- İdeoloji her şeyden önce insanın üretmiş olduğu bir dünya görüşüdür. Bu anlamda ideolojiler inançlar, normlar ve değerler bütünüdür. Zira ideolojiler mezkûr kavramların doğurduğu olgudur. Bunun yanında ideolojiler, sadece grupları değil bireyleri de etkileyen, bireysel kimliğin kazanılmasına yardımcı olan, hatta bireyleri diğerlerinden farklı özeliklere sahip kılan bir özelliğe sahiptirler. İdeolojiler

80

vasıtasıyla toplumun yaşadığı sosyo-politik gerçeklerle mantıklı hale büründürülür. Böylece ideoloji müntesibi ideolojisinin tutarlı ve doğru olduğu fikrine kapılır. İdeolojiler bu yönleriyle dogmatik ve katıdırlar. Bunun yanında ideolojiler spontane olmayıp insan zihninin ürettiği düşünceler zinciridir. Bireylere kendi kültürlerinin dışında bir kimlik kazandırır. Bu kimlik toplumun kendisine biçtiği kimlik değil, bilakis kurgulatılan bir din veya dünya görüşü içerisinde bireyin nerede yer aldığı ve nasıl bir rol ve misyon üstlenmesi gerektiğini içeren bir kimliktir. Bu anlamda birey toplumu bütünleştirmek yerine toplumu küçük gruplara bölüp bütünleştirme suretiyle toplumun geri kalan kısmını ayırır ve birbirinden uzaklaştırır.381

3- İdeolojiler bilim değildir. Çünkü ideolojiler daima değişken olup biçim değiştirler. Bütün ideolojiler kendilerinin en doğru olduğunu ve karşıt ideolojiler karşısında haklı olduklarını iddia ederler. İnsanlara dayatılmaya çalışılan fikirler, karşıt tezlerini de üreterek adeta birbirlerinden beslenirler. Çünkü ideoloji, çoğu kez kendisinden önceki ideolojik modelin yerini almak iddiası ile vücûd bulur. İdeolojiler, değişmez düşünce sistemleri değildir. Birçok noktada bir başka ideolojiye de yaklaşırlar.382

Netice itibariyle her ideoloji kendinden sonraki ideolojilere gebedir.

4- İdeolojiler çok yönlü olup ve siyasal ve kültürel olgularla iç içedirler. İdeolojilerin bu özelliği aynı ideolojilerin farklı toplumlarda farklı şekilde tezahür etmelerine neden olduğu bir gerçektir. İdeolojilerin kültür kavramı ile ilişki içerisinde olması onun din ve mitoloji ile de ilişki içerisinde olmasına sebep olmaktadır. Keza ideolojilerin toplumun dil ve konuşma dili ile de çok sık bir ilişkisi vardır.

5- İdeolojiler topluma bir harita çizer ve toplum bu haritalar vasıtasıyla anlar. Mesela Müslümanlar kendilerine verilen kültür ve bu kültürle beraber dini inançlar içerisindeki kalıplar vasıtasıyla iyi ve kötüyü ayırt etmektedirler. İşte bu kalıplara ideolojik görüşlerin tesir etmesi halinde dünyayı bu kalıplar gözlüğüyle görmeye

381 Örs, Modern ve Siyasal İdeolojiler, s.9-13.

382Siyasiİdeolojiler,http://mudafaaihukuk.org.tr/index.php?option=com_content&view=art

81

başlar ve mensup oldukları ekollerin ortaya çıkardığı kalıplar vasıtasıyla dünyaya bakarlar.383 İlgilendiğimiz asırda da itikâdî ve fıkhi ekollerin oluşumundan itibaren her ekol din ve nass kavramını kendi ekolü üzerinden okumuştur. Her grup kendi ideolojisini oluşturduğu algılama haritaları ve bu algıyı oluşturan bazı kavramlar üzerinden yapmış ve topluma kabul ettirmeye çalışmıştır. Bunun sebebi her ekolün farklı kültürler içerisinde oluşmasıdır denebilir. Fırkaların görüşleri ve diğer fırkalara bakış açısı için bir takım ideolojik simgeler kullanılmıştır. Cehmî, Mutezilî, Sünnî, Şiî gibi.. Bu simgelerin en önemli fonksiyonu, toplum üyelerine söylenilenlerin ne denli önemli olduğunu, unutulmaması gerektiğini vurgulamaktır. Tıpkı şîa’nın Âl-i beyt kavramını, Sünnî kesimin Şîa’ya karşın Ebûbekir ve Ömer kavramlarına atıfta bulunması, Mutezile’nin her konuyu tenzihçi bir Rab anlayışına getirmesi, Hâricîlerin tekfîr kelimesine sürekli atıfta bulunması gibi. Bu birbirinden farklı simgeler birbirinden farklı değişik bütünler ortaya çıkarmıştır ki bu da kültür, din ve ideolojinin nasıl bir sıkı ilişki içerisinde olduğunu gösterir.

6- İdeolojiler toplumun siyaset kültürü ile de yakından ilişkilidirler. Bir toplumun siyaset kültürü ile toplumsal kültürü yaşam biçimi, ritüeller, dil, ırk, din, bireysel anlayış, aile, okul, çevre, inanç gibi unsurlar topluma hakim olacak olan kültürü empoze eder. Bu araçlar vasıtasıyla hâkim olan siyasal ve toplumsal kültür kamuoyuna aktarılır.384

Özellikle din aracı ile hâkim olan siyâsî ve toplumsal kültüre de meşru bir zemin kazandırılır. Birey de toplumun yaşadığı siyâsal süreçte aktif rol oynar. Ancak birey bu rolü toplumun sahip olduğu değer, tutum, davranış ve inançları öncülüğünde yapar. Toplumun bu anlamda ideolojik yapısına göre bireyin siyaset, din, hukuk vs. ideolojisi oluşur.

7- İdeolojiler egemen iktidarlar vasıtasıyla kendilerine uygun ortamlar bulur ve gelişirler. Toplum eğer sınıflı katmanlardan yani hiyerarşik bir yapıya sahipse o zaman topluma hâkim olan, topluma egemen olan burjuvazi kendi ideolojilerini daha alt sınıflara kabul ettirmek için ideolojik aygıtları kullanmaya başlarlar. Bu gücü elinde bulunduran genelde iktidarlardır. İktidarlar kendi iktidarlarına meşru bir zemin

383 Şerif Mardin, İdeoloji, İletişim Yay., İstanbul 2013, s.100-107. 384 Örs, Modern Siyasal İdeolojiler, s.26-28.

82

oluşturmak için katmanlı topluma kendi düşünce ve davranışlarını dayatmaya başlar veya toplumda oluşan sosyal sınıfların davranışlarını etkiler. Bunun için aile, okul, dil, eğitim, inanç, kitle iletişim araçları gibi ideolojiyi iletecek taşıyıcılar kullanır. Siyasal egemenliğini diğer sınıf ve kümeler üzerinde kurmuş olan sınıf devletin ideolojik aygıtlarını kullanarak ideolojik egemenliğini kurar.385 Devletin politikası egemen ideolojinin gölgesinde şekillenir. Bireyler arası hukuk kuralları iktidarın ideolojisine göre vaziyet alır. Sosyal yaşam ve bu yaşamda kullanılan kavramlar yine egemen ideolojiye göre tavır takınır. Yönetenler yönetilenleri bazı aygıtlar kullanarak etkilemeye çalışır, iktidarlarının meşruiyetini sağlamlaştırma gayreti içerisine girerler. Neticede ideoloji kavramı toplumun kültürü, inanç değerleri, hukuku, politikası, sosyal yaşamı ile alakadardır, içi içedir denebilir. Toplum şâyet büyük çaplı bunalım geçiriyorsa ideolojiler ihtilalci bir ideoloji halini alır. Nitekim tezimizin ilerleyen safhalarında genişçe ele alacağımız üzere iktidar, Mihne olayları esnasında Halku’l-Kur’ân ideolojisini bazen din bilginlerini, bazen dili, bazen yazıyı, bazen propagandistleri ve ellerinde bulunan dinsel ideolojik aygıtlarını kullanarak topluma empoze etmeye çalışmış, bazen de eğitim sistemini kendi ideolojisini kabul ettirme aygıtı olarak kullanmıştır.

8- Her ideolojide dogmatik/inakçı doğrular vardır. Tutunulan ideoloji yandaşlarına bağnazlığa varacak kadar şiddetli bir yaptırım gücü uyguladıysa artık “dogma/inakçı doğru” halini alır. Zira dogma “doğruluğu deneyden geçirilmeden, sınanmadan kabul edilen, olduğu gibi benimsenen ve bir öğretinin ya da ülkünün dayanağı yapılan sav” demektir.386

Böylece ideoloji bağnazlığa dönüşür. Savunulan ideoloji bağnazlığa varan bir ideoloji haline gelirse o ideolojiye Cemil Meriç’in dediği gibi “İdrake giydirilen deli gömlekleri” şekline dönüşür. O düşünce ve fikre kutsallar bulunup düşünce sorgulan(a)maz hale gelir. Bireyin sahip olduğu inanç sistemi eğer, ona göre tartışılmaz doğrular ve yerilmez kurallar bütünü haline gelmişse işte o zaman birey ideolojik bir tutum içerisinde girmiştir. Bireyin her tutumu onun inanç sistemine göre şekillenir. Artık inanç ideoloji halini almıştır. Din,

385 Devlerin İdeolojik aygıtlarının çeşitleri ve kullanımı için bkz. Althusser, İdeoloji, s.49-55. 386 Dogma, https://www.google.com.tr/#q=dogma, Erişim Tarihi, 29.11.2016.

83

ideolojinin alt kolu olmadığı için herkese referans veren bir ilahi metin haline gelir. Din bütün genişliğine rağmen ideolojinin dar kalıpları arasına hapsedilir.

9- İdeolojilerin kendi içinde bir takım türleri bulunmaktadır. Bunlar Tutucu İdeolojiler, Düzeltimci(reformist) İdeolojiler, İhtilalci İdeolojiler, Karşıt İdeolojilerdir.387

Tezimizde özellikle Tutucu İdeoloji ve Karşıt İdeolojiler üzerinde duracağız. Ayrıca dinin inanç boyutunu ideolojileştirmiş kümelerden bahsedeceğiz. Her ne kadar ideoloji kavramı hicrî III. asırda kullanılmamış olsa da mezkûr asırda çokça dile getirilen fırka, hizip, mezhep gibi kavramlar ideoloji kavramını karşılayacağı görüşündeyiz.

Tezimizin ilerleyen aşamalarında tafsilatlı bir şekilde bahsedeceğimiz üzere her fırka kendi öğretisinin doğruluğunu ispata çalışmış, kendi öğretilerini tutucu ideoloji haline getirmiş, karşıt görüşlerin yanlışlığını ilahi metinler ve hadisler önderliğinde çürütmeye çalışmış, kendi ideolojisini hâkim kılmaya çalışmıştır. İdeolojiler hangi çağda ortaya çıkarsa çıksın hangi kültürel ve felsefi ortamı seçerse seçsin tarih boyu tüm ideolojiler aslında benzer özellikleri taşımaktadırlar. Farklı isimlerle ifade edilmiş olsa da muhtevaları aynıdır. Bu kavramın ilgi alanımız olan III. asırda istimal edilmemiş olması geçmiş asırlarda ideolojik fikirlerin türemesi veya dayatılması ameliyelerinin olmadığı anlamına gelmez. Zira her ne kadar tarih içinde doğsa bile ideolojinin tarihi yoktur.388

Nitekim her toplum yaşadığı sosyal, iktisâdî, dînî, askerî koşullar çerçevesinde kendine has dünya görüşünü üretmiştir. Bu dünya görüşü yaşanan siyâsî olaylara, konjonktüre, din ve mitlere göre farklılık arz edebilmiştir. İncelediğimiz asır yoğun fikri tartışmaların, isyanların, toplumsal sınıflaşmanın yoğun olduğu bir çağdır. İşte ideolojiler de aksiyonel fikir hareketlerinin, toplumsal katmanlaşmanın yoğun olduğu ve karmaşık bir hal aldığı, durağanlıktan çıkıp hareketlenmenin yoğunlaştığı toplumların bir ürünüdür. Ayrıca yukarıda ideolojilerin özelliklerini sıraladığımızda bu özelliklerin çoğunun islam âleminde oluşan fırkalarda kendini bulduğunu görmekteyiz.

387 Ergil, “İdeoloji Üzerine Düşünceler”, s.87. 388 Althusser, İdeoloji, s.65.

84

İdeolojik Hadisçiliğin Tanımı ve Genel Özelliklerinin Örneklendirilmesi Şimdiye kadar ideoloji kavramı hakkında verdiğimiz bu bilgileri Hicrî III. asra uygulayalım. Bu asır itikâdî ve amelî mezheplerin tekâmül ettiği ve her