• Sonuç bulunamadı

B. ARA ŞTIRMA ALANI HAKKINDA GENEL BİLGİLER

2. İdari Yapı

Muğla ilinin on iki ilçesi, dört yüz yirmi bir köyü bulunmaktadır. Araştırma konumuz olan Alevi Türkmenler ise, beş ilçede ve bu ilçelere bağlı köy ve mahallelerde bulunmaktadırlar. Ortaca ilçesine bağlı on beş tane köy vardır. Bu köylerden üç tanesi, (Kemaliye, Gölbaşı, Fevziye) Alevi Türkmen nüfusunun fazla olduğu köylerdir. Yine, ilçe merkezine bağlı Cumhuriyet Mahallesi, Alevi Türkmen nüfusunun çoğunluğunu barındırır. Milas ilçesine bağlı yüz on beş köyden dört tanesinde Alevi Türkmen nüfusu fazladır. Bu köyler, Pınarcık, Yusufça, Koru ve Kıyıkışlacık’tır. Bodrum ilçesine bağlı yirmi dokuz köyden birisi olan Kumköy köyünde Alevi Türkmen nüfusu bulunmaktadır. Ula ilçesine bağlı yirmi altı köyden Çörüş köyünde Alevi Türkmenler yer almaktadır. Son olarak, Fethiye ilçesinin Foça (Günlükbaşı) Mahallesi’nin nüfusunun büyük bir bölümünü Alevi Türkmenler oluşturmaktadır.

Yaptığımız saha araştırmalarının sonucunda; Ortaca ilçesine bağlı Fevziye köyünün daha önce ormanlık olduğu, ilk yerleşenlerin Alevi Türkmenler olduğu, ancak daha sonra Dalaman Çiftliği’nden buraya iskan için gelindiğini, 1924-25’lerde Çerkezlerin buraya geldiklerini fakat “Otu saz, kuşu kaz” olan diyarların özlemiyle burada kalmayıp gittiklerini, Çürükardı’nda yaşayanların ve Osmanlının zulmünden korkup dağlarda yaşayanların da Cumhuriyet’ten sonra buraya geldiklerini tespit ediyoruz. (K.Ş. 17) Köyün isminin önceden Fevzi olduğu, ancak köy halkının üremesi, çoğalması düşünülerek Fevziye şekline getirildiği anlatılanlar arasındadır. (K.Ş. 9) Bölgenin yerel gazetesi olan Güney Ege Gazetesi yazarlarından İbrahim Aydınlı’nın verdiği bilgiye göre, bugünkü Fevziye köyü daha önceleri Kıptıköy olarak bilinmekteymiş.

Alevi Türkmen vatandaşlarımızın yaşadığı Ortaca ilçesine bağlı Gölbaşı köyünün, 1968’e kadar Ekşiliyurt’a bağlı olduğunu, bu tarihten sonra bağımsız köy statüsüne kavuştuğunu öğreniyoruz. (K.Ş. 8) Murat Kıroğlan, “Bizler Aydın, Çine, Bozdoğan, Antalya, Finike’den 1930 yıllarında bu köye gelmişiz” diyor. (K.Ş. 28) Köyün ismiyle ilgili olarak; eskiden Kocabel mevkiinde bir göl olduğunu, bu gölün zamanla kuruyup yok olduğunu ve o gölün anısına buraya “Gölbaşı” isminin verildiğini tespit ediyoruz. (K.Ş. 8) Kaynak şahıslardan Hamza Şahin, buraya gelişlerini şöyle anlatıyor: “Nazilli Pirlibey köyünü Yunan basıyor, dedelerimiz Yunanla savaşıyorlar.

Kuva-yi Milliye hareketine karşı olan bazı çeteler köyleri basınca, dedelerimiz “Eski Çine”ye çekiliyorlar. Oradan Muğla’ya geliyorlar. Önceleri biz Tepearası köyündenmişiz. Sonra Gölbaşı Çiftliği satın alınınca buraya yerleşmişiz.”

Ortaca ilçesinin Kemaliye köyüne gelip yerleşen Alevi Türkmen nüfusunun Kurtuluş Savaşı’ndaki yardımlarının dikkat çekici olduğunu, düzenli askerliğe arka çıktıklarını, çeşitli kışkırtmalara aldanarak askerlikten kaçanları da bulup cezalandırdıklarını, Atatürk’e olan bağlılıklarından dolayı yaşadıkları bu yöreye, “Kemaliye” ismini verdiklerini tespit ediyoruz. (K.Ş. 50) Diğer bir rivayete göre; eskiden Kerimler diye bir sülale olduğu, bu köye ilk olarak onların yerleştiği ve köye önce Kerimler adı verildiği, daha sonra Kemaliye’ye dönüştürüldüğü aktarılıyor. (K.Ş. 20)

Ortaca ilçesinin Cumhuriyet Mahallesi denince, Alevi Türkmen kesim akla geliyor. Mahalle sakinlerinden Elif Irmak; bu mahalleye ilk yerleşenlerin Fevziye köyünden geldiklerini, bu nedenle mahallenin önceki isminin Fevziye mahallesi olduğu ancak daha sonra yerel yönetimin, halkın da isteğiyle bu adı değiştirdiğini açıklıyor ve ekliyor: “Fevziye köyü, Dalaman Çayı taşınca sular altında kalıyor ve bu sıkıntıyla Ortaca’ya gelip bu boş olan sakin kısma yerleşiliyor. O nedenle önce Fevziye Mahallesi adı veriliyor ancak daha sonra Cumhuriyet Mahallesi olarak değiştiriliyor.”

Fethiye ilçesinin Foça Mahallesi’nde oturan yerlilerin Alevi Türkmenler olduğunu tespit ediyoruz. Mahallede mimar olan Bülent Günden; mahalle yerlilerinin Alevi Tahtacı olduğunu, bugün bir çok yabancı gelmesine rağmen, çoğunluğun hala Tahtacı Türkmenler olduğunu belirtiyor. Mahallenin kuruluşu ile ilgili olarak, “Mahallemiz 1927 yılında Civcivli Ahmet Ağa tarafından 36.000 liraya satın alınarak kurulmuştur. Köyün ilk sakinleri Kızılköy denilen bir yerden gelmiştir. Daha sonraları Ortaköy- Fethiye başta olmak üzere birçok göç olmuştur. 1980’lerde köy sakinlerinin, yerlerini satmaları ve turfanda seracılığının gelişmesiyle, Fethiye ilçesi köylerinden birçok yerleşime sahne olmuştur” açıklamasını yapıyor. Köyün ilk kurulduğu yerle ilgili olarak Günden şöyle bir tespitte bulunuyor: “Cumhuriyet’ten sonra, göçerlerin iskanı ve yerleşik düzene geçmelerini teşvik için topraksız köylere toprak dağıtılacak olması sebebiyle dedelerimiz ve mahallemizi teşkil eden halkın dedeleri Fethiye ilçesinde iki köy oluşturdular (Kızılköy ve Belenkavak Köyleri). Belenkavak köyünü oluşturan 44

hanenin 24 hanesi Ortaca Fevziye köyüne, 20 hanesi Fethiye Ortaköy’e yerleştirildiler. Ortaköy Alevileri daha sonra Foça köyüne göç ettiler. Kızılköy halkına önerilen Denizli Hortum Çiftliği beğenilmez ve yukarıda adı geçen Civcivli Ahmet Ağa tarafından Foça Çiftliği satın alınarak Foça köyü kurulmuştur. Foça köyünün toprakları, bugünkü Foça Mahallesi ve Yeni Mahalle topraklarıydı. 1947 yılında Foça köyü ve komşu köy Günlükbaşı birleşerek Günlükbaşı adını aldı. 1959 yılında belediye olan Günlükbaşı üç mahalleye ayrıldı: Cumhuriyet, Akarca ve Yeni Cumhuriyet Mahallesi; 1980’den sonra Günlükbaşı Belediyesi’nin Fethiye Belediyesi ile birleştirilmesinden Foça adını aldı.”

Milas ilçesinin Koruköy köyünde yaptığımız çalışmalar neticesinde, köy halkının 1960 yılında, Yatağan ilçesinin Meyisan Mahallesi’nden buraya göç ettiklerini, daha önceki köylerinde orman işleriyle geçinip göçebe hayatı sürdüklerini, buraya gelince ziraat ile meşgul olmaya başladıklarını ve bu köyün daha önceleri Ekinambarı köyüne bağlı olduğunu öğreniyoruz. (K.Ş. 7) Köyün ismiyle ile ilgili olarak da bu köyün mevkiinin, askeriyede koru olarak kullanıldığını, askeriyenin hayvanlarının otlatıldığını, bu yüzden Koruköy denildiğini tespit ediyoruz. (K.Ş. 26)

Ula ilçesinin Çörüş köyü sakinlerinden Ali Tozak, Çörüş’ün anlamıyla ilgili olarak şu bilgileri vermektedir: “Eskiden bizim Tahtacılar, göçebe hayatı yaşıyormuş. Çiftçilikte gelir olmadığı için Tahtacılık işleriyle uğraşırlarmış. İşleri bittiği zaman gelip, burada konaklarlarmış. Burası “çovaşlık” yani “toplanılan yer” mahiyetinde bir yer imiş. Burada birleşilip iş buluncaya kadar konaklanırmış. O yüzden “çovaş” ya da “çörüş” olarak anılmaktadır.” Köy halkının yerleşmesiyle ilgili olarak da; köyün seferberlikten sonra alındığını, ancak eskiden sıtma çok yaygın olduğu için, ayrıca çiftçilikte pek gelir de olmadığı için iş olsun olmasın Sandıraz dağlarına çıktıklarını, orada tahtacılıkla uğraştıklarını, ancak ihtiyar kesimin bu köyde beklediklerini açıklamış; 1956-1957 yıllarında betondan evler yaptıklarını, 1964’te işçilik biraz daha makineye dönüşünce işlerinin azaldığını ve yavaş yavaş orman işçiliğinin kesilip, süt inekçiliğinin geliştiğini, turizme yönelindiğini belirtmiştir. Yani yer alınalı yaklaşık elli yıl olmasına rağmen, yerleşim geç başlamıştır. Makineleşme ve hızar motorları yaygınlaşınca, kendilerine duyulan ihtiyaç azalmış, ziraata ve turizme ağırlık verilmeye başlanmıştır.

Muğla ilinin Bodrum ilçesine bağlı Kumköy köyünde yaptığımız saha araştırmalarının neticesinde; köy halkının Adana Pozantı’dan, bundan 200-250 yıl önce geldiklerini ve bu boş araziyi Mumcular’daki bir kişiden satın alarak yerleştiklerini tespit ediyoruz. Toprak, kum olduğu için köy, “Kumköy köyü” ismiyle tanınmaktadır.

Milas ilçesine bağlı Yusufça köyünün ismi ve buraya nereden gelindiği hakkındaki en sağlıklı bilgiye, Ali Şimşek aracılığıyla ulaşıyoruz. Dedesinin, Katrancı ile Kayabaşı il sınırında bulunan Tahtacı Kayabaşı denilen bir yeri 1918-1920’lerde tespit ettiğini ve Alevi “ırkından” bir grup insanı toplayıp oraya yerleştirdiğini, bu muhitte önceden Yusufça adlı bir grup sığır çobanının yaşadığını, o çoban bitip tükenince, bu muhiti parayla satın aldığını ve bu köyü kurduğunu anlatıyor.

Milas ilçesine bağlı Pınarcık köyünde yaptığımız incelemeler sonucunda, buradaki Alevi Türkmen halkın, Fatih Sultan Mehmet’in emriyle gemileri kızak yaparak dağdan aşağı indirmek için Adana / Kozan tarafından geldiklerini, işleri iyi olunca burada kaldıklarını, kereste işleriyle geçimlerini sağladıklarını ve buralara yerleştiklerini öğreniyoruz. (K.Ş. 13) Köyün eski isminin “Mersenet” olduğunu, çünkü, derelerinde mersinin bol olduğunu ancak inkılaptan sonra, dağlarında pınar çok olduğu için “Pınarcık” şeklinde değiştirildiğini tespit ediyoruz. (K.Ş. 35)

Milas’ın yirmi altı kilometre kuzeybatısında Kıyıkışlacık köyü bulunmaktadır. Bölgenin, deniz kenarında bulunması ve önceleri kışla olarak kullanılması nedeniyle bu isimle anıldığı anlatılanlar arasındadır. (K.Ş. 38)

“Tahtacı” olarak nitelendirilen Alevi Türkmenlerin, bahsettiğimiz mekanlara yerleşmeleri oldukça yenidir. Teknoloji ilerleyip makineleşmeye gidildiği zaman, dağlarda kendilerine duyulan ihtiyaç azalmış, iş alanlarının daralması neticesinde yerleşik hayata geçmişlerdir. O zamana kadar, belli bir idari birime bağlanmamışlar, konar-göçer bir hayat tarzı sürmüşlerdir. Ancak yine de yerleşecekleri yerleri seçerken, ormanlık ve tenha alan olmasına özen göstermişlerdir.