• Sonuç bulunamadı

B. MU ĞLA YÖRESİ ALEVİ TÜRKMENLERİNİN İNANÇ

2) Dı şarı Kurbanları:

1) İçeri Kurbanları:

Anadolu Alevilerinin ibadet biçimi olan cemlerde belirli ritüellere bağlı olarak bir seremoni ile gerçekleştirdikleri ve cemdeki on iki hizmetten biri olarak ibadetin asli unsurlarından birini oluşturan kurbanlardır. Bu kurbanlar belli dönemlerde belli amaçlar için kesilirler.

a) Muharrem Kurbanı:

Muharrem ayı bitiminde kesilen ve köy halkı tarafından toplu halde yenilmesine özen gösterilen kurbandır. Kurbanı herkes kendisi alıp keser. Çiğ dağıtılmaz. Kurban kesilen eve gidilerek yenir. Pişmiş halde evlere de dağıtılabilir.

b) Görgü Kurbanı:

Yola giren bir Alevi-Bektaşinin ilk giriş töreninde kesmesi gereken kurbandır. Cemde, köy halkı tarafından toplu halde yenir. Kurban, görülen (görgüye giren) kişi tarafından alınır.

c) Yıl Kurbanı:

Bir Alevi-Bektaşinin, senede bir bağlı olduğu dede ya da baba tarafından görülmesi gerekir. Bektaşilerde “baş okutmak” olarak bilinen cemlerde kesilen bu kurbana, “yıl kurbanı” denir. Cemde köy halkı tarafından toplu halde yenir. Kurban, kurban sahibi tarafından alınır.

ç) Abdal Musa Kurbanı (Birlik Kurbanı):

Bütün köylünün katılımıyla alınan kurban, tohumlar ekilmeden önce Abdal Musa adına kesilerek, cemde köy halkı tarafından toplu halde yenir.

d) Musahip Kurbanı:

Musahipliğe (yol ya da ahiret kardeşliği) giriş merasiminde iki musahip tarafından alınarak kesilen kurban, köy halkı tarafından cemde toplu halde yenir. Bu kurbanın diğer bir adı “öz kurbanı” olup, kardeşlikten ayrılınmaması, iki kişinin birleştirilmesi anlamına gelir.

e) Düşkün Kaldırma Kurbanı:

İşlediği bir suçtan dolayı cezalandırılarak düşkün olan bir kişinin, belli bir süre

sonra aynı suçu bir daha işlemeyeceğine kanaat getirerek, tarikata geri dönmesine karar verilmesi ve bunun için yapılan ceme, düşkün kaldırma denir. Bu cemde düşkünlüğü kalkanın kestiği kurban, köy halkı tarafından toplu halde yenir.

f) Dar Kurbanı (Dardan İndirme):

Ölen bir canın ardından, musahibi ya da varisleri tarafından, onun geride kalan alacak vereceğini halletmek için yapılan cemde kesilen kurbandır. Kesilen bu kurbanla, ölen can için köy halkından rızalık alınır.

İçeri kurbanlarını düşkünler yiyemez, düşkünün kurbanı da yenmez.353

Araştırma bölgemizde, içeri kurbanı olarak, koç, koyun, büyükbaş hayvanlar olarak kesilir. Kurbanın erkek olmasına, özellikle koç olmasına dikkat edilir. Kesilecek kurbanın alın ve kuyruk üstlerine kına yakılır. Bu kurbanların dikkat çekici bir diğer özelliği de, pişirilmeden dağıtılmaması ve toplu halde yenilmesidir.

353

2) Dışarı Kurbanları:

Dışarı kurbanları bir dileğin gerçekleşmesi ya da bir adaktan dolayı kesilen kurbanlardır. Adak kurbanları, kanlı ya da kansız kurban şeklinde uygulanabilmektedir.354

Ortaca ilçesinin Cumhuriyet Mahallesi’nde oturan Elif Irmak, “Adak kurbanı niyete bağlıdır. Ne adarsan onu verirsin. Bazen bir elma bile kurban olabilir. Ancak adak kurbanı olarak daha çok Cebrail adı verilen bir horoz kesilir” şeklinde açıklamıştır. Adak kurbanı olarak kesilen horoza Cebrail adı verilmesine ilişkin rivayeti Çörüş köyünden Ali Tozak şöyle anlatıyor: “Cebrail, seksen bin yıl konacak bir yer bulamadan uçtuktan sonra, nurdan yapılmış bir kandilin üzerine konar. Konduğu zaman terler ve terinden köpükler oluşur. Bu köpükler, Allah’ın emri ile yumurtaya dönüşür. Bu yumurtalardan da bugünkü horozların nesli oluşur.”

Araştırma yöremizde, adak kurbanı olarak koç, koyun ve büyükbaş hayvanlar da kesilmesine rağmen, ekonomik sıkıntılardan dolayı daha çok Cebrail kesilmektedir. Bu kurbanlar da toplu halde yenir. Kaynak şahıslarımız, bir dilekleri gerçekleştiği zaman yatır ve ziyaret yerlerine gidip adak kurbanı kesebildikleri gibi, 6 Mayıs Hıdırellez’de mezarlıklara giderek kurban kesmektedirler. Yine, 21 Mart’ta kesilen Nevruz kurbanı, Hz. Ali’nin doğumunu kutlamak, doğanın canlanışını, kışın bitip baharın başlamasından doğan mutluluğu yansıtmak amaçlıdır.

İster içeri kurbanları (koç, koyun, büyükbaş hayvanlar) isterse dışarı

kurbanlarından Cebrail olsun, kurbanın kanı gelişigüzel akmasın diye ve kedi, köpek gibi hayvanlar yemesin diye kanın akacağı yere bir leğen konur veya toprak kazılarak çukur açılır. Kan, açılan çukura akıtılıp çukur kapatılır. Kurbanın kemiği kırılmaz. Et, kemikten sıyrılarak alınır. Kemikler toplanarak gömülür veya kedi, köpek gibi hayvanlara vermek için saklanır.

354

d. Hac:

Araştırma sahamızdaki Alevi Türkmenler, Sünniler gibi hac için Kabe’ye gitmemektedirler. Onlara göre Kabe, insanın gönlüdür. Allah, insanın gönlünde tecelli eder, gönül Allah’ın evidir.

Halka namazı ya da diğer adıyla tarikat namazını, kıbleye dönmeden, cemal cemale toplu olarak kılan, yani yönelilen kıblenin insan olduğu ve insana secde ile Tanrı’ya ulaşmanın amaçlandığı Alevi Türkmenleri, hac ziyareti için Hacı Bektaş Veli Türbesi’ne ve onunla bağlantısı olduğuna inanılan saygı değer kişilerin mezarlarına gitmektedirler. Antalya ilinin, Elmalı ilçesinin Akçay bucağına bağlı Akçaeniş köyünde bulunan Abdal Musa Tekkesi, her yıl haziran ayında yapılan Abdal Musa’yı Anma Törenleri’ne gelen ziyaretçilerle dolup taşmakta ve ziyaret edilen yerler arasında ilk sırayı almaktadır.

Gerek gelenek ve görenekleri gerekse inanç boyutundaki uygulamalarını günümüze kadar getiren Türkmen obalarından, Alevi inançtaki Tahtacıların inanç hususlarına dair söylediklerimizi toparlarsak; öncelikle “Türkmen” sözcüğü ile ilgili bir anımızı aktarmak istiyoruz: 09.08.2004 tarihinde, Ula ilçesine bağlı ulaşımın zor olduğu Çörüş köyünün yerini, yol ayrımındaki bir kahveciye sorduk. “Burada bir Tahtacı köyü varmış, nereden döneceğiz” diye. Kahveci, döneceğimiz yeri eliyle işaret etti ve ardından, “Sakın yüzlerine Tahtacı demeyin, onlar kendilerini Türkmen olarak tanıtır” dedi. Sohbetlerimiz sırasında bu sözcük çok işimize yaradı, adeta tüm kapıları bize açtı. Araştırma bölgemizdeki Alevi Türkmenlerin iki ocağı bulunuyor. Bunlardan biri

İzmir-Narlıdere’de bulunan Yanyatır Ocağı; diğeri de Aydın’ın Reşadiye nahiyesinde

bulunan Hacı Emirli Ocağı. Milas ilçesine bağlı Pınarcık ve Kıyıkışlacık, Bodrum’a bağlı Kumköy köylerinde bulunan Alevi Türkmenleri, kendilerinin Hacı Emirli Ocağı’na bağlı Şehepli Oymağı’ndan olduklarını söylerken, diğer yerleşim birimlerindeki kaynak şahıslarımız Yanyatır Ocağı’na bağlı Çaylak Oymağı’ndan olduklarını belirtmişlerdir. Her iki Tahtacı Oymağı da, kendilerinin Türkmen olduklarını söylemektedirler. Bazı yerleşim birimlerimiz tamamen Alevi nüfusa sahip olmakla birlikte Alevi-Sünni karışık bulunan yerlerde, Alevilerle Sünnilerin uyum içinde yaşadıklarını görmekteyiz.

II. BÖLÜM

A. HALK EDEBİYATI