• Sonuç bulunamadı

Yasal ve İdari Düzenlemeler

MALİ PİYASALAR

BANKACILIK SEKTÖRÜ GELİR-GİDER YAPISINA İLİŞKİN RASYOLAR (Yüzde)

IV.1.4. Yasal ve İdari Düzenlemeler

a) Zorunlu Karşılıklara İlişkin Düzenlemeler

17 Mayıs 2001 tarih, 24405 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2001/1 No.lu Tebliğle, Mevduat Munzam Karşılıkları Hakkında değişik 96/1 sayılı Tebliğin adı

“Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ” ve söz konusu Tebliğde yer alan “Mevduat Munzam Karşılık” ibareleri “Zorunlu Karşılık” olarak değiştirilmiştir.

8 Ağustos 2001 tarih ve 24487 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2001/2 sayılı Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ ile, Türk Lirası mevduat için tesis edilen zorunlu karşılıklara faiz verilmesi ve bu faizlerin Mart, Haziran, Eylül ve Aralık ay sonlarında tahakkuk ettirilmesi öngörülmüş olup, 7 Eylül 2001’de TL zorunlu karşılıklara ödenecek faiz yüzde 40 olarak belirlenmiş ve duyurulmuştur.

30 Kasım 2001 tarih ve 24599 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2001/3 sayılı Tebliğ ile, 96/1 sayılı Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğe Geçici 2. madde

Net faiz dışı gelirlerdeki düşü-şün en önemli nedeni döviz kur-larındaki yükselme ve dalgalanmadan kaynaklanan kam-biyo zararlarıdır.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

eklenerek, Türkiye'de kurulmuş veya şube açmak suretiyle faaliyet gösteren bankalarca, bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihte hisselerinin çoğunluğu Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) ait olan bankalardan devralınacak döviz tevdiat hesapları (DTH) için zorunlu karşılık oranının, devir tarihini izleyen ilk cuma gününden başlamak üzere, ilk dört hafta için yüzde 1 olarak uygulanması ve Tebliğin 3. maddesindeki orana ulaşılıncaya kadar her dört haftada bir, birer puan artırılarak tesis edilmesi öngörülmüştür.

b) Umumi Disponibiliteye İlişkin Düzenleme

6 Eylül 2001 tarih, 24515 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2001/1 sıra No.lu Tebliğ ile, 96/1 sıra No.lu Umumi Disponibilite Hakkında Tebliğ’in 2’nci maddesinin (b) bendinin 7’nci alt bendi yeniden düzenlenerek “Yurtiçi Bankalardan Kullanılan Krediler” kalemi “Yurtiçi Bankalara Mevduat Dışı Yükümlülükler” olarak değiştirilmiş olup, bu değişiklikle, “342-343 Yurtiçi Bankalardan Kullanılan Krediler TL-YP” hesaplarının yanısıra “390009-Alınacak Nakdi Teminatlar-Diğer TL” ve “39100-Alınan Nakdi Teminatlar YP”

hesaplarındaki yurtiçi bankalara ait tutarlar da pasif toplamından indirilecek kalemler arasına dahil edilmiştir.

c) Döviz Pozisyon Oranına İlişkin Düzenleme

6 Temmuz 2001 tarih ve 24454 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2001/1 Sayılı Bankamız Genelgesi ile, Hazinenin iç borç değişimi dolayısıyla ihraç ettiği dövize endeksli devlet iç borçlanma senetlerinden, döviz varlıklarının yüzde 15’ine kadar olan kısmının bankalarca haftalık ve aylık döviz pozisyon oranı hesaplamasında döviz varlıkları arasına dahil edilmesi imkanı sağlanmıştır.

d) Kaynak Kullanımını Destekleme Fonuna İlişkin Düzenlemeler

20 Mayıs 2001 tarih, 24407 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 30 No.lu Tebliğle, ihtisas kredileri ile ilgili olarak destekleme primi ödenmesi uygulamasına son verilmiştir.

8 Ağustos 2001 tarih, 24487 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 31 No’lu Tebliğle, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu hakkında değişik 6 No’lu tebliğin

“Fon’a Yapılacak Kesintiler” başlıklı 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (A), (C) ve (D) bentleri değiştirilerek, fon kesintisi oranları bankalarca kullandırılan tüketici kredileri dışındaki kredilerde yüzde 5’ten yüzde 3’e, bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerce yurt dışından sağlanan

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

kredilerde yüzde 6’dan yüzde 3’e, kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekillerine göre yapılan ithalat işlemlerinde yüzde 6’dan yüzde 3’e düşürülmüştür.

27 Ekim 2001 tarih, 24566 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında 32 No.lu Tebliğ ile 88/12944 sayılı Karara ilişkin değişik 6 No.lu Tebliğin “Fon'a Kesinti Yapılmayacak Krediler” başlıklı 3 üncü maddesine eklenen;

a) 24. bent gereğince, hisselerinin çoğunluğu TMSF’ye ait olan bankaların yurt dışı şubelerinden Türkiye'de yerleşik kişilerce ortalama vadesi asgari 1 yıl olması nedeniyle fon kesintisinden muaf olarak sağlanmış olan döviz kredilerinin, yine hisselerinin çoğunluğu TMSF’na ait olan bir başka bankaya,

b) 25. bent gereğince de, 4389 sayılı Bankalar Kanununun devir ve birleşmeye ilişkin hükümleri çerçevesinde devredilen, devralan veya birleşen bankaların faaliyetleri sona erdirilen yurt dışı şubelerinden, Türkiye'de yerleşik kişilerce ortalama vadesi asgari 1 yıl olması nedeniyle fon kesintisinden muaf olarak sağlanmış olan döviz kredilerinin, yurt içindeki devralan veya birleşme sonucu oluşan bankaya, ilgili mevzuat çerçevesinde devrinin mümkün olması halinde, kredinin orijinal şartlarının değişmemesi kaydıyla devredilen bu kredilerde Fon muafiyetinin devamı sağlanmıştır.

e) Risk İşlemlerine İlişkin Düzenleme

Bankalar ve diğer mali kurumlar ile Bankamız arasında firmaların ticaret sicil kodu baz alınarak sürdürülmekte olan kredi limit ve risklerine ilişkin bilgi değişimine dayalı işlemlerin, vergi kimlik numarasına dayalı olarak sürdürülebilmesi amacıyla Risk İşlemleri Yönetmeliği'nde gerekli değişiklikler yapılmış ve Yönetmelikte yer alan “Diğer” tanımı kaldırılırken “Firma” tanımı değiştirilmiştir. Uygulamaya 2002 yılında başlanılacaktır.

f) Bankalar Kanunundaki Önemli Değişiklikler

Bankalar Kanunu’nda 12 Mayıs 2001 tarih ve 4672 sayılı Kanun ile değişiklikler yapılmıştır.

Türkiye’de banka kurmak ya da yabancı bir banka tarafından şube açmak için öngörülen asgari sermaye 20 trilyon TL’ye yükseltilmiştir. Ayrıca, banka

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

kurulurken TMSF’na asgari sermayenin yüzde 10’u tutarında sisteme giriş payı yatırılması koşulu getirilmiştir.

10 adet şube sınırlaması kaldırılmış ve BDDK’ya şube açma esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir.

Bir bankanın gerçek ve tüzel kişilere açacağı doğrudan ve dolaylı krediler toplamı özkaynakların yüzde yirmi beşi ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca kredi tanımı genişletilmiş, vadeli işlem, opsiyon sözleşmeleri ve benzeri diğer türev ürünler kredi tanımına dahil edilmiştir.

Bankaların mali kurumlar dışındaki bir ortaklığa iştirakinin sınırlandırabilmesi amacıyla, bu tür iştiraklerin bankaların kendi özkaynaklarının en fazla yüzde 15’i, bu iştiraklerin toplam tutarı ise banka özkaynaklarının yüzde 60’ı ile sınırlandırılmıştır. Bu düzenleme için, bankalara 2009 yılına kadar geçiş süreci tanınmıştır.

Yeni bankalar kanunu ile, Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak, ilk kez büyük kredi tanımı getirilmiştir. Bir bankanın gerçek veya tüzel bir kişiye doğrudan veya dolaylı olarak özkaynaklarının yüzde onundan daha fazla oranda verilen krediler ile kabul edilen aval ve kefaletler büyük kredi olarak kabul edilmiş ve özkaynakların 8 katı ile sınırlandırılmıştır.

Bir kişinin, doğrudan veya dolaylı olarak banka sermayesinin yüzde 10’unu ve daha fazlasını temsil eden payları edinmesi veya bir ortağa ait payların banka sermayesinin yüzde 10, yüzde 20, yüzde 33 veya yüzde 50’sini aşması sonucunu veren pay edinimleri ile bir ortağa ait payların yukarıdaki oranların altına düşmesi sonucunu veren pay devirleri BDDK’nın iznine tabi bırakılmıştır.

Banka kaynaklarını istismar eden banka sahiplerinin Bankalar Kanunu’na aykırı işlemlerde bulunan yöneticilerinin cezai ve şahsi sorumlulukları açıkça hüküm altına alınmış ve bunlara ilişkin cezalara caydırıcı nitelik kazandırılmıştır.

Kanun ile, yeni bir ceza sistemi oluşturulmuştur. Kanun’da yer alan düzenlemelere uymayan bankalara BDDK kararı ile idari para cezası uygulaması getirilmiştir. Aynı zamanda, idari konularda para cezası uygulaması öncesinde bankalara savunma hakkı verilerek idari olarak çözümlenebilecek konuların BDDK kararları ile çözülmesi imkanı da mümkün kılınmıştır.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Özel finans kurumlarının faaliyetlerinin düzenlenmesine dair yetki daha önce Bakanlar Kurulu’nda iken, Kanun ile Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde her türlü düzenleme yapma yetkisi BDDK’ya verilmiştir. Kanunun 20. maddesi altıncı fıkrasında atfedilen istisnai maddeler ve fıkralar dışında özel finans kurumları da Bankalar Kanunu’na tabi tutulmuştur.

g) Gözetim ve Denetim Çerçevesinin Güçlendirilmesine İlişkin Düzenlemeler Bankalar Kanunu’nda bankalara, işlemleri nedeniyle karşılaştıkları risklerin izlenmesi ve kontrolünü sağlamak amacıyla faaliyetlerinin kapsamı ve yapısıyla uyumlu iç denetim ile risk kontrol ve yönetim sistemlerine sahip olma zorunluluğu getirilmiştir. Söz konusu sistemlere ilişkin esas ve usullerin ise BDDK tarafından yönetmelikle belirlenmesi ve sistemin 2002 yılından itibaren işlerlik kazanması öngörülmüştür. Bu kapsamda, BDDK 2001 yılı Şubat ayında “Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik” çıkarmıştır.

Özkaynak tanımının Avrupa Birliği Direktiflerine uyumlu hale getirilebilmesi amacıyla Bankalar Kanunu’nda yapılan değişiklikle, ana sermaye ve katkı sermayeden oluşan “Konsolide Özkaynak” tanımı getirilmiş ve konsolide esasa göre uygulanacak kredi sınırlamaları ile standart oranların hesaplanmasında bu tanımın esas alınması sağlanmıştır. Buna göre, özkaynaklar esas unsur ve oranları BDDK tarafından belirlenmek üzere anasermaye ve katkı sermaye toplamı ile bu toplamdan sermayeden indirilecek değerlerin düşürülmesi ile bulunacak tutar olarak tanımlanmıştır. Bu kapsamda, BDDK tarafından 10 Şubat 2001 tarihinde yayımlanan “Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesi ve Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik”te; anasermaye ve katkı sermaye tanımları yapılmış, konsolide ve konsolide olmayan sermaye yeterliliğinin hesaplanma ve uygulanma esaslarına yer verilmiştir. Ayrıca, piyasa riski ve diğer risk kategorilerinin unsurları tanımlanmıştır. Piyasa riskine maruz tutarın konsolide bazda 01 Ocak 2002, konsolide olmayan bazda ise 1 Temmuz 2002 tarihinden itibaren hesaplanmasına başlanması öngörülmüştür.

4672 sayılı Kanun ile değişik Bankalar Kanunu’nda Kurul’ca belirlenmesi öngörülen dolaylı pay sahipliği, dolaylı kredi ve dolaylı iştirak tanımları ile kredi sınırlarının hesabında gayrinakdî kredilerin dikkate alınma oranları, ortaklık payları ile vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer sözleşmelerin kredi sınırlarının hesabında dikkate alınma oran, esas ve usullere BDDK tarafından 27 Haziran 2001 tarihinde yayımlanan ve 14 Eylül 2001 tarihli Yönetmelikle değişikliğe uğrayan “Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik”te yer verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

h) Rekabet Gücünü Artırıcı Düzenlemeler

Bankaların birleşme ve devirlerinin önündeki engellerin kaldırılması amacına yönelik olarak 15 Eylül 2001 tarihli yönetmelik ile değişik “Bankaların Birleşme ve Devirleri Hakkında Yönetmelik” 27 Haziran 2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Ayrıca, 4605 sayılı Kanunda yer alan vergi avantajlarının banka iştiraklerinin birleşmelerinde de uygulanmasına imkan veren yasal düzenleme 03 Temmuz 2001 tarih ve 24451 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

4672 sayılı Kanun değişikliği ile, Bankalar Kanunu’nda bankaların devir ve birleşme işlemlerindeki sürecin hızlandırılmasını teminen, birleşme ve devirlerde 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte, devir veya birleşmeye konu bankaların toplam aktiflerinin sektör içindeki paylarının yüzde 20’yi geçmemesi kaydıyla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun bazı maddelerinin uygulanmayacağı hüküm altına alınmaktadır.

Bankacılık sektöründe özkaynak artışının özendirilmesi amacıyla, gayrimenkul ve iştirak hissesi satışından doğan kazançların satışın yapıldığı yılda sermayeye ilave edilen kısmının kurumlar vergisinden istisna edilmesi için gerekli olan satışa konu kıymetin asgari 2 yıl süreyle elde tutulma şartının kaldırılmasına ve istisna edilen tutar üzerinden yapılan gelir vergisi stopaj kesintisinin de düşürülmesine imkan veren yasal düzenleme 3 Temmuz 2001 tarih ve 24451 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

BDDK tarafından, muhasebenin temel kavramlarından olan özün önceliği ilkesi gereği 1 Şubat 2002 tarihinden başlamak üzere repo ve ters repo işlemlerinin bilanço içinde izlenmesi konusunda düzenleme yapılmıştır.