• Sonuç bulunamadı

İbrahim ve İsmail Aleyhisselamların Peygamberimiz Aleyhisselam Hakkındaki Dilekleri ve Dileklerinin Kabul Olunuşu

İbrahim Aleyhisselamla oğlu İsmail Aleyhisselamın, Kâbe’nin duvarları-nı örüp yükseltirlerken, Yüce Allah’a:

“Ey Rabbimiz! Bizden sâdır olan şu hizmeti kabul buyur! Şüphe yok ki, her şeyi işiten, her şeyi bilen Sensin Sen! Ey Rabbimiz! Bizi, Sana teslimiyette sâbit kıl!

Soyumuzdan da, yalnız Sana boyun eğen Müslüman bir cemaat yetiştir! Ey Rabbimiz! Onların içinden de, kendilerine Senin âyetlerini okuyacak, onlara Kitabı ve hikmeti öğretecek, onları iyice temizleyecek bir peygamber

348 Vâkýdî, Megâzî, 2/846, Ezrakî, 1/274-275, Süheylî, 2/138.

349 Belâzurî, Ensâb, 1/356.

350 Süheylî, 7/138.

351 Vâkýdî, Megâzî, 2/846, Ezrakî, 1/274-275.

de gönder…” diyerek dua ettikleri353 ve Hz. Muhammed Aleyhisselamın peygamber olarak gönderilmesiyle bu dualarının kabul buyurulduğu da:

“İçinizde, kendinizden bir peygamber gönderdik ki, size âyetlerimizi okuyor, sizi tertemiz yapıyor, size Kitabı ve hikmeti öğretiyor, bilmediğiniz şeyleri size bildiriyor;”354

‘(Ey Resûlüm!) Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi. Daha önce bil-mediklerini de sana öğretti. Allah’ın senin üzerindeki lutuf ve inayeti çok büyüktür”355 mealli âyetlerle açıklanmıştır.

Bu âyetlerde anılan Kitabın Kur’ân-ı Kerîm olduğu ve Peygamberimiz Aleyhisselamın da onu ümmetine bıraktığı, tarihî bir vâkıa ve gerçektir.

Kur’ân-ı Kerîm, Kur’ân-ı Kerîm’in İnişi, Ezberlenişi ve Yazılışı

Kur’ân-ı Kerîm’in isimlerinden olan “Kur’ân” sözü, aslında masdar olup kıraat etmek, okumak demektir.356

Kur’ân-ı Kerîm, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah tarafından357 insan-ları karanlıklardan aydınlığa, Allah’ın doğru yoluna çıkarmak için358

son peygamber359 Hz. Muhammed Aleyhisselamın kalbine, Cebrail Aleyhisselamın aracılığıyla,360 hiç unutmamak, hâfızasından silinmemek üzere361 vahyedilmek,362 okunmak suretiyle363 azar azar indirilen;364

hiç kimsenin bir benzerini daha vücuda getiremeyeceği;365 Allah katında çok şerefli, kadri yüce; tertemiz sahifelerde kıymetli, sevgili, takva sahibi kâtiplerin elleriyle yazılı;366 nesilden nesile tevatürle nakil olunagelen; doğruluğunda hiç şek ve şüphe bulunmayan Allah Kelamıdır.367

353 Bakara: 127-129. 354 Bakara: 151. 355 Nisâ: 113. 356 Râgýb, s. 402. 357 Vâkýa: 80. 358 İbrahim: 1 359 Ahzâb: 40. 360 Bakara: 37. 361 A’lâ: 6. 362 Şûrâ: 7. 363 Kýyâme: 18. 364 İnsan: 23. 365 İsrâ: 88. 366 Abese: 13-16. 367 Seyyid Şerif, s. 116.

Kur’ân-ı Kerîm Peygamberimiz Aleyhisselama, Ramazan ayında,368

Kadir gecesinde inmeye başlamış,369 yirmi üç yılda tamamlanmıştır.370

İbn Abbas’ın bildirdiğine göre; Peygamberimiz Aleyhisselam kendisine Cebrail Aleyhisselam tarafından indirilen âyetleri ezberlemek, unutmamak için acele eder, dudaklarını Cebrail’in okuyuşuna uydurarak kımıldatır dururdu.371

Bunun üzerine, Yüce Allah, indirdiği âyetlerde şöyle buyurdu:

“(Ey Resûlüm!) Onu (Kur’ân’ı Cebrail sana okuyup bitirmeden) ezber-lemek için, dilini onunla (Kur’ân’la) depretme!

Onu, (göğsünde) toplamak (ezberletmek), okutmak Bize düşer.

O halde, Biz, onu sana (Cebrail’in dili ile) okuduğumuzda, sen onun okunuşuna sadece uy! (susup kulak ver, dinle!)

Sonra onu okuman, Bize aittir (okumanı Biz tekeffül ederiz).”372

“Bundan böyle, Biz sana Kur’ân’ı okutacağız da, sen onu unutmayacak-sın.”373

İşte bundan sonra, ne zaman Cebrail Aleyhisselam gelir, vahiy getirir-se, Peygamberimiz Aleyhisselam susar, onu dinler; Cebrail Aleyhisselam dönüp gidince, onun okumuş olduğu âyetleri, o nasıl okumuş idiyse öylece ezberinden okurdu.374

Kur’ân-ı Kerîm’in Arapça olarak indirildiği de, Kur’ân-ı Kerîm’de açık-lanmıştır.375

Kur’ân-ı Kerîm’in ilk hâfızı, Peygamberimiz Aleyhisselamdı.376

Cebrail Aleyhisselam her yıl Ramazan ayında, her gece gelir, Ramazan’ın sonuna kadar Kur’ân-ı Kerîm’i Peygamberimiz Aleyhisselamla mukabele eder; yani o okur, Peygamberimiz Aleyhisselam dinler, Peygamberimiz Aleyhisselam okur, Cebrail Aleyhisselam dinlerdi.

Peygamberimiz Aleyhisselamın vefat ettiği yılda ise, bu mukabele iki kere yapılmıştı.377

368 Bakara: 185.

369 Kadr: 1.

370 Zerkeşî, 1/232.

371 Ahmed b. Hanbel, 1/343, Buhârî, Sahîh, 1/4, Müslim, 1/330.

372 Kýyâme: 16-19.

373 A’lâ, 6.

374 İbn Sa’d, 1/198-199, Ahmed b. Hanbel, 1/343, Buhârî, Sahîh, 1/4, Nesâî, 2/149-150.

375 Yûsuf: 2, Tâhâ: 113, Şûrâ: 7.

376 A’lâ: 26, Kýyâme: 17.

377 İbn Sa’d, 2/248, Ahmed b. Hanbel, 1/231, 276, 326, 363, Buhârî, Sahîh, 2/228, 4/183, Müslim, 4/1803, 1905.

Yüce Allah Müslümanlara namazda Kur’ân’dan kolaylarına geleni okumalarını emir buyurduğu378 ve Peygamberimiz Aleyhisselam da, Kur’ân’sız (kıraatsız) namaz olamayacağını haber verdiği için;379 erkek kadın her Müslüman'ın, en az namazlarında okuyacakları kadar sûre veya âyetler ezberlemeleri gerekiyor, bununla yetinmeyip Kur’ân-ı Kerîm’in tümünü ezberlemeye koyulanlar da oluyordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam, kendisine Kur’ân-ı Kerîm âyetleri nazil oldukça, vahiy kâtiplerinden birini çağırır, ona “Yaz!” buyurup yazdırır, onun hangi sûreye ve sûrenin neresine konulacağını da bildirir,380 bu da kendisine Cebrail Aleyhisselam tarafından bildirilmiş bulunurdu.

Nitekim, Peygamberimiz Aleyhisselam:

“Bana Cebrail (Aleyhisselam) geldi. Şu ‘innallâhe ye’muru bi’l-adli ve’l-ihsâni ve îtâi zi’l-kurbâ ve yenhâ ani’l-fahşâi ve’l-münkeri ve’l-bağyi yaizu-küm lealleyaizu-küm tezekkerûn’ âyetini [Nahl: 90], şu sûrenin [Nahl sûresinin] şurasına [89. âyetin altına] koymamı bana emretti” buyurmuştur.381

Zeyd b. Sabit der ki:

“Vahyi Resûlullah Aleyhisselamın huzurunda yazardım. Bitirdiğim zaman, bana:

‘Yazdığını, oku!’ buyururdu.

Eğer onda yazılmayan bir şey kalmışsa ekletir, fazla bir şey olursa çıkarttırırdı.”382

Nisâ sûresinin 95. âyeti nazil olunca da:

“Bana Zeyd’i çağırınız. Levhayı, diviti ve kürek kemiğini, veya kürek kemiğini ve diviti getirsin!” buyurmuş,383 Zeyd gelince de, ona:

“Ey Zeyd!”384 buyurarak385 yazdıracağı âyeti yazdırmış,386 bu âyete ait olup o anda nazil olan “zarar görenler dışında” istisnasını da ona ekletmiştir.

Zeyd b. Sabit der ki:

378 Müzzemmil, 20.

379 Müslim, 1/297, Beyhakî, Sünen, 2/193.

380 Ahmed b. Hanbel, 1/57, Ebu Dâvud, 1/209, İbn Ebi Davud, s. 30, Hâkim, 2/330, Beyhakî, Sünen, 2/48.

381 Ahmed b. Hanbel, 4/218, İbn Kesîr, Tefsîr, 2/583, Heysemî, 7/48-49, Suyutî, Dürru’l-mensûr, 4/128.

382 Sehavî, Irakî Elfiye, Şerhu Fethu’l-mugîs, 2/165.

383 Buhârî, Sahîh, 6/99-100.

384 Buhârî, Sahîh, 6/100.

385 Ahmed b. Hanbel, 5/191.

“Bir ve tek olan Yüce Allah’ın indirip de kemiğin üzerine eklemiş oldu-ğum o istisnaya,387 varlığım Kudret Elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki,388 hâlâ bakıyor, onu görüyor gibiyimdir!”389

Kur’ân-ı Kerîm, böylece başından sonuna kadar Peygamberimiz Aleyhisselamın huzurunda hurma dalları, düz, yassı taşlar, kürek kemikleri ve yazı yazmaya elverişli daha başka şeyler üzerine yazılmış bulunuyordu.390

Kur’ân-ı Kerîm’in vahyi Peygamberimiz Aleyhisselamın vefatına yakın bir zamana kadar devam ettiği için,391 Kur’ân-ı Kerîm’in yazılı sahifeleri mushaf haline getirilmemişti.

Kur’ân-ı Kerîm sûrelerden, sûreler de âyetlerden teşekkül etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in iki kapağı arasında yüz on dört sûre olup,392 Berâe (Tevbe) sûresinden başka, bütün sûrelerin başında Besmele vardır.

Yani, her sûre diğerinden Besmele ile ayrılmıştır.393

Sûre; lügatta, yüksek derece ve mertebeye, büyük bir şehri kuşatan sûra benzetilerek, Kur’ân-ı Kerîm’in de en az üç âyetten müteşekkil, hususi bir isim taşıyan müstakil bölümlerinden her birine de sûre denilmiştir.394

Sûre sözü, Kur’ân-ı Kerîm’in müteaddit âyet ve sûrelerinde geçer.395

Kur’ân-ı Kerîm’in en uzun sûresi Bakara, en kısa sûresi de Kevser sûre-sidir.396

Âyet; lügatta açık alâmet, nişâne, bellik demektir.

Din teriminde ise; Kur’ân-ı Kerîm’in bir hükme delâlet eden ve birbirle-rinden birer fasıla ile ayrılmış bulunan uzun veya kısa cümlelebirbirle-rinden her birine âyet denir.397

Kur’ân-ı Kerîm’in âyetlerinin sayısında, sûre başlarındaki Besmeleyi o sûrenin âyetlerinden sayıp saymamak, âyetlerdeki durak yerlerinde görüş birliğine varamamak gibi sebeplerle, altı binden sonrasında ihtilaf edilmiştir.

387 İbn Sa’d, 4/211, Ahmed b. Hanbel, 5/191, Ebu Dâvud, 3/11.

388 Ebu Dâvud, 3/11.

389 İbn Sa’d, 4/211, Ahmed b. Hanbel, 5/191, Ebu Dâvud, 3/11.

390 Ahmed b. Hanbel, 5/185, Buhârî, Sahîh, 5/210, 8/119.

391 Buhârî, Sahîh, 6/98.

392 Zerkeşî, 1/249.

393 Suyutî, İtkân, 1/65.

394 Râgýb, s. 247-248, Zemahşerî, 1/239-240, Suyutî, İtkân, 1/52.

395 Bakara: 53, Tevbe: 64, 86 124, 127, Yûnus: 38, Hud: 13, Nur: 1, Müzzemmil: 20.

396 Zerkeşî, 1/252.

İbn Abbas’a göre, Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinin toplamı altı bin altı yüz altmış altıdır.398

Şeyhülislam İbn Kemal de bunu benimsemiş ve: “Bilmek istersen eğer sen aded-i âyâtı:

Cümlesi altı bin’ü altı yüz altmış altı” demiştir.