• Sonuç bulunamadı

Günümüz iş hayatında saygı, hoşgörü, dürüstlük, adalet ve nezaket gibi etik ve ahlaki değerler yerini saldırganlık, zorbalık, nezaketsizlik, ahlaksızlık ve bencillik gibi negatif davranışlara bırakmıştır. Çocukluğumuzdan itibaren ailemiz tarafından öğretilen ahlaki değerler ve etik normlar yaşadığımız yüzyılda yetişkinler arasında yok sayılmış, insanlarla olan ilişkilerimizi sağlıksız yönde etkilemiştir. Sosyal ve duygusal bir varlık olan insan için maruz kaldığı veya karşılaştığı bu olumsuz durumlar hem iş hayatında hem de özel hayatta birçok problemin doğmasına yol açmaktadır.

30 27 Avrupa Birliği ülkesi, Norveç, Hırvatistan, Makedonya, Türkiye, Arnavutluk, Karadağ ve Kosova’da yaşanan 44,000 katılımcı üzerinde yapılan Avrupa Çalışma Koşulları (European Working Conditions) anketine göre Avrupalı işgörenlerin taciz ve zorbalık gibi kötü muamelere uğrama oranı %4 olarak tespit edilmiştir (Torkelson vd., 2016: 6).

Amerikan Birleşik Devletleri’nde insanların yüzde 80’i nezaketsiziliği bir problem olarak düşünmektedirler. İnsanların yüzde 96’sı işyerinde nezaketsizliğe maruz kalmakta ve yüzde 60’sı ise işyeri nezaketsizliğinin sonucunda stres yaşamaktadırlar. Bu stresin işletmelere maliyeti ortalama 300 bin dolardır (Pearson ve Porath, 2009).

Cortina vd. (2001:64), Amerika’da kamu çalışanları üzerinde yaptıkları çalışmada son beş yıl içerisinde işgörenlerin %71’inin işyerlerinde nezaketsiz davranışlarla karşılaştıklarını görmüşlerdir. Ayrıca yine çalışma sonucunda kadınların erkeklerden daha fazla nezaketsiz davranışlarla karşılaştıklarını ve işyerinde nezaketsizliğe maruz kalan işgörenlerin ciddi psikolojik sıkıntılar yaşadıklarını da belirlemişlerdir.

Yeung ve Griffin (2008), Çin, Hong Kong, Hindistan, Japonya, Kore ve Singapur’u kapsayan altı Asya ülkesinde yaptıkları bir çalışmada katılımcıların (116.986 kişi) yüzde 77’ sinin işyerinde nezaketsiz davranışlarla karşılaştıklarını tespit etmişlerdir. Singapur’da 180 çalışan üzerinde yapılan bir araştırma da ise katılımcıların yüzde 91’i son beş yıl içerisinde işyerlerinde nezaketsiz davranışlarla karşılaştıklarını belirtmiş ve bu davranışları ise çalışma arkadaşlarından daha çok yöneticileri tarafından gördüklerini söylemişlerdir (Loh, 2016: 145).

Griffin (2010), 34.000'den fazla çalışanın oluşturduğu örneklem üzerinde önemli bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bu çalışma da nezaketsizlik grup düzeyinde bir olgu olarak araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre nezaketsizlik, örgüt içerisinde çalışanlar arasında paylaşılan bir stresör olarak belirgin bir biçiminde ortaya çıkabilmektedir. Bu da çalışanların işgören devir hızı ile ilgili olup, nezaketsizliğin sadece doğrudan hedefleri (nezaketsizliğe uğrayan kişileri) değil çevrelerini de etkilediğini göstermektedir.

Azulay (2007), Park (2002), Wickham (1999) araştırmalarında patronların çalışanlara karşı gösterdikleri kaba davranışların nezaketsizliğin ana failleri olduğunu

31 ortaya koymuştur (Crampton ve Hodge, 2008: 42). Bu durum işyerlerinde çalışanlara yöneticiler tarafından yapılan nezaketsiz davranışların çalışma arkadaşlarından karşılaştıkları nezaketsizlikten daha fazla olduğunu göstermiştir.

Wickham (1999), nezaketsizliğin %70’inin erkekler tarafından yapıldığını rapor etmiştir. Wickham’a göre bu durum yöneticilerin çoğunlukla erkek olmasından dolayı şaşırtıcı bir sonuç değildir. Nitekim yapılan araştırmalar göstermiştir ki erkeklerin alt statüdeki bireylere karşı gösterdikleri nezaketsizlik davranışları yedi kat daha fazladır. Dainow (2001)’un yaptığı çalışmada bu sonucu doğrulamaktadır. Söz konusu çalışma sonucunda kadınlar erkeklerden daha fazla işyeri nezaketsizliği tecrübe etmişlerdir. Ayrıca örgütsel hiyerarşi içerisinde statü en kadar düşük ise o kadar nezaketsizlik kurbanı olma ihtimali artmaktadır (Crampton ve Hodge, 2008: 42). Aynı şekilde Bjorkqvist vd. (1994) üniversitede yaptıkları bir araştırmada kadınların daha fazla istismara, tacize ve nezaketsizliğe uğradıklarını tespit etmişlerdir. Ancak bu sonuçların aksini gösteren çalışmalarda bulunmaktadır. Örneğin; Keashley, Trott ve MacLean (1994) yaptıkları çalışmada kadın ve erkeklerin cinsel ve fiziksel olmayan istismara eşit oranda maruz kaldıklarını tespit etmişlerdir (Demirkasımoğlu ve Arastaman, 2017: 169).

Foulk, üniversite öğrencileri üzerinde nezaketsizliği ölçmek amacıyla kurgulanmış bir çalışma gerçekleştirmiştir. Söz konusu çalışmada öncelikle çalışma lideri toplantıya geç kalan katılımcıya kaba biçimde davranmıştır. Liderin nezaketsiz ve kaba olan bu davranışı gören diğer katılımcılarda aynı şekilde geç gelen katılımcının davranışını kaba kelimeler seçerek değerlendirmişlerdir. Bu grupta ki katılımcılar ayrıca hayal ürünü bir e-postaya da oldukça kaba bir biçimde cevap verme eğiliminde bulunmuşlardır. Bir diğer kurguda ise lider geç gelen katılımcıya hoşgörülü bir biçimde yaklaşmış ve diğer katılımcıların da hoşgörülü olduklarını görmüşlerdir (www.dunya.com, Erişim tarihi:16.12.2017). Foulk’un çalışması göstermiştir ki kabalık bulaşıcı olabilmektedir. Liderden, yöneticilerden veya çalışma arkadaşlarınızdan gözlemleyeceğiniz kaba, nezaketsiz davranışlar sizi de o yönde davranmaya itebilir. Eğer kaba davranışlar örgütlerde önemsenmiyor, cezalandırılmıyor veya kabul edilebilir bulunuyorsa bu davranışların yaygınlaşması ve işgöreni etkilemesi kaçınılmaz olabilmektedir.

32 Porath ve Pearson (2013), Florida Üniversitesi yönetim profesörü Amir Erez ile yaptıkları ortak deneysel bir çalışmada katılımcılarından bir gruba kaba, saygısız bir biçimde davranmışlar diğer grubu ise saygılı ve medeni bir biçimde davranmışlardır. Deney sonucunda kaba davranışlara maruz kalan katılımcıların diğer katılımcılara göre %30 daha az yaratıcı oldukları görülmüş ve %25 daha az orijinal fikir ürettikleri belirlenmiştir. Örneğin bir tuğla ile neler yapılacağı sorulduğunda kötü muameleye maruz kalanlar ‘‘ev inşa etmek’’, ‘‘duvar inşa etmek’’ ve ‘‘okul inşa etmek’’ gibi mantıksal fakat özellikle yaratıcı olmayan faaliyetler önermiş iken; nazik davranılan katılımcılar ‘‘eBay'de tuğlayı satmak’’, ‘‘sokak futbol oyunu için bir kale direği olarak kullanmak’’, ‘‘bir müze duvarı üzerine asmak ve onu soyut sanat olarak adlandırmak’’, ‘‘onu evcil bir hayvan gibi dekore etmek ve onu bir çocuğa hediye etmek’’ gibi yaratıcı önerilerde bulunmuşlardır.

Yapılan araştırmalar göre genç çalışanlar nezaketsizliğin daha fazla hedefi haline gelmiştir (Leiter vd., 2010; Pearson ve Porath, 2009).

Kıştırtıcı, Estes ve Wang (2008)’e göre genellikle örgüt hiyerarşisinde daha üstte bulunmaktadır. Pearson ve Porath (2009), işyeri nezaketsizliğine ilişkin tüm raporların% 60'ında davranışın daha üst rütbeli bir kişi tarafından düşük rütbeli bir iş arkadaşına yönlendirildiğini belirtmiştir. Cortina ve diğerleri (2001), bu durumu Sosyal Güç Teorisi ile açıklamaya çalışmışlardır. Bu teoriye göre nezaketsizlik kışkırtıcının iktidarda bulunması için bir araçtır (Torkelson vd.,2016:6). Çünkü nezaket içermeyen davranışlarda bulunan ve gücü ellerinde bulunduran güç sahibi kişiler (üst kadamedekiler), güçlü olmak isteyen kişilerin (orta ve alt kadame) hiyerarşi basamaklarını daha kolay ve hızlı çıkması için bu tarz davranışlarda bulunmasına neden olacaktır.