• Sonuç bulunamadı

İŞLETMENİN AMAÇLARI 1.Kâr

3.HALKLA İLİŞKİLER TEKNİKLERİ (MODELLERİ)

6. İŞLETMENİN AMAÇLARI 1.Kâr

İşletme dış halkla ilişkilerini geliştirirken amaçlarını sürekli göz önünde bulundurmak durumundadır. Amaçların kısa vadede revize edilmesi mümkün değildir. Eğer değişim trendi çok hızlı ise, şirketin arzuladığı amaçlara ulaşmak için kullandığı araçları gözden geçirmesi gerekebilecektir. Klasik işletmenin amaçları arasında kâr elde etmek önceliklidir. Kar amacı yanında bağımsız çalışma, kendi işini kurma, toplumda yeni istihdam alanları yaratma, dolayısı ile topluma hizmet etme fikri ile işletmeler de kurulmaktadır. Kârın işletme açısından faydaları şu şekilde ifade edilebilir:

• Kâr, işletmenin varlığını sürdürme aracıdır.

• Kâr, işletmenin büyüme, büyüme, yatırım ve gelişim aracıdır.

• Kâr, işletme sahiplerinin yaşam kalitesini artırma aracıdır.

• Kâr, işletme başarısını ölçüm ve denetleme aracıdır.

• Kâr, ücret artışı ve prim yoluyla çalışanları işe özendirme aracıdır. (Sabuncuoğlu : 2002 : 22)

6.2. Topluma hizmet

Kâr, elbette bir işletmenin olmazsa olmazları arasındadır. Kârdan başka hiçbir şey düşünmeyen işletmelerin toplumsal konulara duyarsız kaldıkları, bu şekildeki işletmelerin çoğalmasıyla toplumsal adaletsizliklerin arttığı, çevrenin kirlendiği, kaynakların israf edildiği, iş kazalarının önlenemediği, zengin-fakir arasındaki uçurumun arttığı, bir taraftan lüks bir hayat yaşanırken diğer taraftan açlıktan ölen insanların sayısının gün geçtikçe çoğaldığı günümüz dünyasında gözlemlenen olgular arasında yer almaktadır.

İnsanlığın bu hali karşısında, ortak yaşam alanımız olan dünya, bize ilelebet bu yaşam tarzını devam ettirmemize izin vermeyecektir. Ozon tabakasının delinmesi, yağmur ve sel felaketleri, toprak kaymaları, kuraklık vb. doğal afetler yanlış sanayileşme ve kârdan başka bir şey düşünmemek doğayı tahrip etmemize ve toplumsal eşitsizliklere yol açmıştır. Dünya bütün insanlığın ortak malıdır. Kimseye doğuştan bağışlanmış bir mülk değildir. Biz yaşayıp gidecek, bizden sonra gelecek nesillere miras bırakacağız. Ayrıca doğal hayatı tahrip

etmemiz sadece kendi hayatımız üzerinde değil tüm canlı varlıkların hayatları üzerinde bir tehdittir.

İnsanların açlık ve sefalet içerisinde yaşam sürmesi karşısında vicdan sahibi bireylerin sorumluluk duygusu ile hareket etmeyip bencilce davranmaları insanlık onuru ile bağdaşmayan bir durumdur. Aç insanların varlığı gün gelecek bizim hayatımıza da önemli bir tehdit oluşturacaktır.

İşletmelerin sahibi olan bireylerin varlıkların bir kısmını, sorumluluk duygu ile kazandıkları topluma geri vermeleri, toplumsal sorumluluklarının bir gereğidir. Çağdaş dünyada işletmelerin amaçları arasında topluma hizmet ve sosyal sorumluluk duygusu yer almalıdır. Hiçbir işletme kendi başına bir varlık elde edememektedir. Ne kazanılırsa toplumun oluşturduğu bireylerin ortak çabası ile kazanılmaktadır. Toplumun huzuru ve güveni, sağlanan ekonomik ortam ve ortak mekanımız olan dünya – coğrafya- kişinin kendi bireysel çabaları ile oluşmuş değildir. İşletmenin kurulabilmesi ve hayatiyetini devam ettirebilmesi için emek, sermaye, toprak ve girişimci gibi faktörler sayılır ama bu faktörlerin üçünün de kişisel çaba ile elde edilemeyecek hususlardan olduğu dikkate alınmaz. En azında bu üç faktörün kârdaki payının bir anlamda kendilerine iadesi demek olan topluma, doğaya ve ihtiyaç olan alanlara verilmesi gerektiği düşünülmez.

Her işletme yarattığı katma değer ölçüsünde topluma dolaylı olarak hizmet etmektedir. Mal ve hizmet üreten her işletme –ki bu örgütün iş performansına karşılık gelir-, ürettiği mal ve hizmetle topluma ücret karşılığı hizmet sunmanın yanında, rekabet ortamına dahil olarak mal ve hizmetlerin yararlı ve kaliteli sunumuna katkı yaparlar. Ürettikleri mal ve hizmetin tanıtma ve pazarlanması- iletişim performansı-da bir üretim faaliyetidir, katma değer yaratarak toplumsal fayda sağlar. Ürettikleri mal ve hizmetin hem üretim aşamasında hem de pazar aşamasında, satış sonrası hizmetlerde arkasında durabilmesi, sorumluluk alabilmesi, sosyal sorumluluk bilinci içinde kamu yararına yönelmesi (doğrudan kuruluşa bir çıkar sağlamadan)-etik performans- topluma hizmetin bir gereğidir. (Küçükkurt : 1987 : 162-164) Ayrıca işletmeler istihdam alanları oluşturarak çalışanlarına ekonomik kazanç kapısı açarlar, vergilerini vererek kamu hizmetlerinin görülmesinde kazançları oranında katkı sunarlar.

Özel sektör işletmelerinin tüm bu hizmetler yanında, gönüllü olarak kârlarının bir kısmından fedakarlık yaparak toplumsal projeleri desteklemeleri beklenmekle birlikte, bu kanuni bir zorunluluk olarak görülmez. Faaliyet gösterdiği sektörde rekabet ortamı acımasız değilse, kârlarını yeni yarımlara yöneltmeyecekler, iş alanlarına yatırım

yapmayacaklarsa, yani büyüme amaçları yoksa, toplumda imajlarının kalıcı hale gelmesi için sosyal projeleri desteklemeleri kendi lehlerinedir.

6.3.Büyüme

Rekabet ortamı serbest piyasanın acımasız şartlarına uygun olarak seyrediyorsa, sosyal projelere kaynak aktarmak, işletmeyi rekabet dışında bırakabilir. O zaman amaç büyüme ve gelişmeye yöneliktir. Büyüme işletmeyi merkeze alan, işletmenin geleceğini düşünen bir yaklaşımın sonucudur. Günümüz rekabet ortamında bir işletme büyümüyorsa yani yerinde sayıyorsa, o işletme geriliyor anlayışı yaygın bir kanaat halini almış demektir. Büyümenin kâr etme ile çok sıkı ilişkisi vardır. Kâr eden işletme, kârını dağıtmadan yatırımlara yönlendiriyorsa büyüyor demektir. Büyüyen bir işletmenin iç ve dış hedef kitlesi de büyümektedir. Hedef kitlenin büyümesi yeni sorumlulukların beraberinde gelmesi demektir. Ürettiği mal ve hizmet miktarı artmaktadır; bu yeni müşteriler, daha fazla kaynak tüketimi, daha çok enerji kullanımı, daha çok çalışan demektir.

İşletme sektörün hakimi durumunda büyümeye devam ediyorsa tekel oluşturma durumuna gelecektir. O zaman fiyatları tek başına belirleyecek, ürün kalitesini

düşürecek, hatta iktidarı belirleyebilecek konuma ulaşacaktır. Büyümenin de dengeli ve optimal bir düzeyde tutulması zorunludur. Tekel durumundaki bir işletmenin optimal düzeye çekilmesi bir zorunluluktur. Böyle bir işletmenin kaynaklarının bir kısmını sosyal alanlarda kullanmak ve serbest piyasanın rekabet ortamına çekmek sosyal sorumluluğunun bir gereği olarak düşünülebilir.

6.4.Tüketicilere hizmet sunma

İşletme ürettiği mal ve hizmetleri ihtiyaç sahibi tüketicilere sunar. Tüketici o mal ve hizmetleri bir bedel karşılığı satın alır. Toplumsal iş bölümünün gereği olarak bu ürün ve hizmetlere farklı kişiler tarafından üretilir. Kişi tüm ihtiyaçlarını kendi karşılayamayacağına göre, belli mal ve hizmetlerin belli kişi ve işletmelerce üretilmesi toplum olmanın bir sonucudur. Toplumların varlıklarını devam ettirebilmesi için bu tür iş bölümünün yapılması zorunludur. İşte işletmeler bir yanlarıyla da toplumsal özellik arz eden işleri üstlenirler, iş bölümünün gereği olarak toplumda herkes herkesin müşterisidir. Türk toplumunda yerleşmiş bulunan “müşteri velinimetimizdir” yaklaşımı tüketiciye verilen önemi göstermektedir. Bu topluma, dolayısıyla müşteriye saygının da bir gereğidir. İşletmenin tüketiciyi memnun etmek için, onun gereksinimlerine uygun mal ve hizmeti üretmesi,

işletmenin toplumsal görevi olduğu kadar, varlığını devam ettirmesinin de zorunlu koşuludur. İşletmenin kalıcı ve güvenilir olması isteniyorsa kaliteli, ucuz mal ve hizmet üretmenin yanında satış sonrası hizmetleri de sağlanması tüketiciye ve topluma hizmet olarak görülmelidir.