• Sonuç bulunamadı

EK 10. İş Doyumu, Motivasyon, Performans Ölçeği Korelasyon Matrisi

2.1. KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1.1.4. İş Doyumunu Etkileyen Faktörler

2.1.1.4.2. İşin Niteliğine İlişkin Faktörler

Bir iş yerinin işgörene sağladığı doyum, o iş yerindeki işin niteliğine ve bunun işgörenler tarafından nasıl algılanıp, kabul gördüğüne bağlıdır. Yapılan araştırmalarda işin niteliği ile ilgili değişkenlerin iş doyumunu etkilediği ortaya çıkmıştır (İncir, 1990: 36; Spector, 1997: 33; Groot, 1999: 358; Friday ve Friday, 2003: 430; Chen, 2008: 114). İşin anlamlılığı, işin kendisi, yapısı ve zorluk derecesi, işin özellikleri, ilginç ve zevkli olması, işgörenin ilgi ve yetenekleri ile uyum sağlaması, işin sorumluluğu, iş güvenliği ve iş güvencesi işle ilgili nitelikleri oluşturmakta ve iş doyumunu etkilemektedirler (İşcan ve Timuroğlu, 2007: 125).

2.1.1.4.2.1. İşin Anlamlılığı

İşin anlamlılığı, bireylerin çabalarının ve yeteneklerinin, belirli bir sonuca ulaşmada etkili olduğunu görmeleri sonucu kendilerini işe yarar, değerli ve önemli hissetmelerini sağlayan bir özellik olarak tanımlanmaktadır (Çakır, 2001: 86).

İşgörenler yaptıkları işin kendileri ya da başkaları (örneğin ailesi) açısından bir anlama sahip olmasını istemektedirler (Günbayı, 2000: 5). İşgörenin yaptığı işi sevmesi, aynı zamanda işini anlamlı bulmasıyla ilgilidir. Bireyin işinin zevkli olması, işini anlamlı bulması ve yaşamında işinin anlamlı bir yere sahip olması, bireyin işiyle özdeşleşmesini sağlamakta, bu durumda da işgörenin iş doyumu arttırmaktadır (Keser, 2006a: 81). İş sadece ekonomik olarak değil, psikolojik ve sosyal açıdan da işgörene anlamlı

gelmesi ve doyum sağlaması gerekmektedir (Hampton ve diğerleri, 1968: 103).

Bireyin iş ortamını, yaptığı işi anlamlı ve kendisini geliştirici bulması, iş doyumu açısından önemlidir. Bu durum bireyin yaşamdan keyif alması ve yaşamında mutlu olmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla işini anlamlı bulan bireylerin, işinden ve yaşamdan daha fazla doyum aldıkları düşünülebilir (Keser, 2005b: 79). Yapılan araştırmalarda bireyin işini anlamlı bulması ile iş doyumu arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur (Chen, 2008: 114).

İşgörenler açısından işin anlamlılığı, işin toplum içindeki genel algılanması ile de şekillenmektedir. İş hakkındaki toplumsal düşünce doğrudan iş doyumunu etkileyen faktörlerdendir. Her kültür veya alt kültürün yarattığı idealler olduğu gibi, işgörenlerin yapmak istemeyecekleri, yapmayı hayal etmedikleri işler de bulunmaktadır (Sevimli ve İşcan, 2005: 57). Birçok işgören açısından geleneksel ya da alışılmışın dışında farklı ve diğer insanların gözünde sosyal görünümü üstün olan bir işte çalışma işgörene bir saygınlık sağlamaktadır. Toplumda sosyal saygınlığı yüksek mesleklere sahip bireylerin çalışma koşulları ve aldıkları ücret daha iyi olmaktadır (Tınaz, 2005: 29). Bu durum kişinin yaptığı işten daha çok doyum sağlamasına neden olmaktadır. Her işletmenin dış görünüşü, işgörenlerine sağladığı haklar, dış dünyaya yansıyan imajına bağlı olarak çevreyi etkileme gücü farklı olmaktadır. İnsanlar, çevreden kabul gören, özellikli olarak algılanan işletmede çalışmayı tercih etmektedirler. Dolayısıyla bu tip işletmelerde çalışan işgören yaptıkları işten daha çok doyum sağlamaktadırlar. Sosyal görünüm açısından diğer insanlar tarafından saygınlığı olan işletmelerde çalışan bireylerin bu durumdan memnun oldukları ve daha çok doyum sağladıkları görülmektedir (Özgen ve diğerleri, 2002: 334).

2.1.1.4.2.2. İşin Kendisi, Yapısı ve Zorluk Derecesi

İşin kendisi ya da genel görünümü iş doyumunun önemli bir kaynağıdır. Yapılan araştırmalarda; işin kendisi yani mesleğin iş doyumunu etkilediği ortaya çıkmıştır (Oshagbemi, 1997a: 356; Çarıkçı, 2000: 157; Lam

ve diğerleri, 2001b: 40; Bozkurt ve Bozkurt, 2008: 3). Bazı durumlarda işin işgörene sağladığı ücret, statü ve diğer avantajlar yeterli olmasına rağmen işin genel yapısı işgörenin kişilik ve beklentilerine cevap verebilecek düzeyde olmadığından bu durum çoğu kez bir doyumsuzluk nedeni olmaktadır (Özgen ve diğerleri, 2002: 332).

İşgörenler öncelikle kendilerinden beklenilenlerin ve hedeflerin açıkça belirtilmiş olduğu işlerde çalışmayı tercih etmektedirler. İş rolünün açık ve belirli olması, görev ve sorumlulukların ne ölçüde anlaşıldığını göstermekte ve doyumu arttırmaktadır. Rol belirsizliğin ve çatışmasının olduğu durumlar ise iş doyumsuzluğuna neden olmaktadır (Çarıkçı, 2000: 157). Rol belirsizliği, işgörenin yaptığı işin belirgin olmadığı ya da işgörene yeterince açık bir biçimde aktarılmadığı durumlarda gerçekleşmektedir (Davis, 1981: 39). Rol belirsizliği, işgörenin iş yerinde kendisinden beklenen performansı gösterebilmesi için işinin gerektirdiği sorumluluk ve bilgiden yoksun olduğunda ortaya çıkmaktadır (Knight ve diğerleri, 2006: 2).

Rol çatışması, işgörenin işiyle ilgili birbirinin zıddı olan talep ve beklentilerle karşılaşması, farklı sorumluluk alanlarına yöneltilmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda işgören kendi sorumluluk alanından çıkıp farklı sorumluluk alanlarına girmekte ve rol çatışması yaşamaktadır (Knight ve diğerleri, 2006: 2). Rol çatışması yaşayan işgörenlerin, performanslarının düştüğü, umutsuzluk hissettikleri, kişilerarası ilişkilerinde katı ve alaycı bir tutum sergiledikleri, sıklıkla değersizlik duygusu ve çaresizlik yaşadıkları, işe gelmeme ve işten ayrılma davranışları gösterdikleri (Solmuş, 2004: 80; Knight ve diğerleri, 2006: 2), bireyin aşırı gerilim yaşadığı, moral, iş doyumu ve güvenin azaldığı (Güven, 2005: 78) görülmektedir. Yapılan araştırmalarda da; rol çatışmasının iş doyumunu etkilediği ortaya çıkmıştır (Solmuş, 2004: 80; Ceylan ve Ulutürk, 2006: 55; Knight ve diğerleri, 2006: 10).

İşin yapısal özelliği de doyumu etkileyen faktörlerdendir. Yapılan araştırmalarda da işin yapısının iş doyumuna etki ettiği ortaya çıkmıştır (Luthans, 1992: 121; Edvardson ve Custavsson, 2003: 149; Dönmez ve

Birdir, 2007: 511). İşin ilginç olması, bireye öğrenme, yeteneklerini geliştirme ve kullanma fırsatı vermesi, bireyin işini kendisinin yönetebilmesi, sorumluluk gerektirmesi ve işin sonuçlarını görme fırsatı vermesi birer doyum nedenidir (Kalleberg, 1977: 128). İş doyumunu oluşturan nedenler arasında işin çekici olması önemli bir yer işgal etmektedir. Bir iş kişiye ne kadar ilginç ve yenilikçi geliyorsa o derece doyum sağlanabilmektedir (Luthans, 1992: 121). Ayrıca işgörenlerin iş durumu üzerinde kontrol ve etki etme fırsatının olması, güvenlikten emin olma, işte ve iş yoluyla sosyal ilişkiler geliştirme, fiziksel çalışma koşullarının iyi olması ve stressiz bir çalışma ortamı, iş doyumunu olumlu yönde etkilemektedir (Edvardson ve Custavsson, 2003: 149).

İşin zorluk derecesi ise, iş doyumunu genellikle olumlu yönde etkileyen faktörlerdendir. İşgörenlerin başarma arzuları, başarılarını görme ve gösterme arzuları bulunmaktadır. Zihinsel olarak zor olan bir iş işgören tarafından başarılıyorsa ve çevre bu başarıyı fark ediyorsa işgören üst düzeyde doyum sağlayacaktır (Sevimli ve İşcan, 2005: 58). Özel bilgi ve yetenek gerektiren işlerde çalışan işgörenlerin, yeteneklerini kullanma ve geliştirme olanaklarına daha fazla sahip olması yaptıkları işlerden daha fazla doyum sağlamalarına neden olmaktadır (Çarıkçı, 2000: 157; Tınaz, 2005: 29; İşcan ve Timuroğlu, 2007: 125).

Araştırmalarda iş doyumuna ve devamsızlığa etki eden diğer bir faktörün iş yükü olduğu ortaya çıkmıştır (Davis, 1981: 41; Tütüncü, 2000: 11; Keser, 2006b: 115). İş yükü, “belirli bir zamanda, belirli bir kalitede yapılması gereken iş miktarı” şeklinde tanımlanmaktadır (Budak ve Sürgevil, 2005: 97). İş yükü kavramı, bireyin işyerinde kendisine yüklenen işin normalin üzerinde olduğuna yönelik algısıdır (Keser, 2006b: 105). İş yükü iki şekilde gerçekleşmektedir (Solmuş, 2004: 81);

 Niteliksel İş Yükü; işgörenlerin, işlerini yapmak için gerekli olan yeteneklere sahip olmadıklarını hissettikleri ya da o iş için gerekli olan performans standartlarının çok yüksek olduğu durumlarda yaşanmaktadır.

 Niceliksel İş Yükü ise; bir işi tamamlamak için yeterli zaman olmadığı ya da kısa sürede yapılması gereken çok fazla sayıda işin olduğu durumlarda yaşanmaktadır.

2.1.1.4.2.3. İşin Sorumluluğu

İşin sorumluluk düzeyi, özerklik ve geri bildirim alma olanağı şeklinde açıklanmaktadır. Özerklik, işgörenlerin işlerinde sorumluluk duymalarını sağlayan bir özelliktir. İşten kişisel sorumluluk hissetme, çoğu zaman bireysel özelliklere bağlı bir durum olarak ortaya çıksa da, işte sağlanan özerkliğin etkisi de önem taşımaktadır. Özerklik, işgörene işi planlama ve yürütmede kullanacağı yöntemleri saptama konusunda özgürlük ve bağımsızlık tanınmasıdır. Özerkliğin yüksek olduğu işlerde, işgörenler, çalışmalarının sonuçlarının kendilerine ait olduğunu daha çok hissetmekte, özerkliğin düşük olduğu işlerde ise, işteki başarı ya da başarısızlığın, diğer işgörenlerin yetenek ve çalışmalarından kaynaklandığını düşünmekte, böylece iş üzerinde daha az sorumluluk hissetmektedirler (Çakır, 2001: 97). Yapılan araştırmalarda da özerkliğin iş doyumunun etkilediği ortaya çıkmıştır (Graham ve Messner, 1998: 201; Solmuş, 2004: 189; Chen, 2008: 114).

Geri bildirim, bireyin işi ile ilgili eylemlerini ne derece etkin yerine getirdiğine, bu eylemlerin ne gibi sonuçlar doğurduğuna ilişkin açık, doğrudan ya da dolaylı biçimde bilgi edinebilme derecesidir. Geri bildirim düzeyinin yüksek olması, işteki sorumluluğun ne derece yerine getirildiğinin bir göstergesidir (Çakır, 2001: 97).

2.1.1.4.2.4. Mesleğin Özellikleri

İş doyumunu belirleyen önemli unsurlardan birisi işin/mesleğin özellikleridir (Keser, 2006a: 80). Meslek yaratıcı olmalıdır. Yaratıcılık, düşünebilme, kavramlar, olaylar arasında ilişkiler kurma ve bunlarla ilgili sonuçlar çıkarma yetisi olarak, insanın diğer canlı varlıklardan ayrılan en önemli özelliğidir (Yıldırım, 2007: 110). Yaratıcılık en kabul gören tanımı ile her alanda yeni ve yararlı fikirlerin, ürünlerin ve hizmetlerin üretilmesidir. İş

çevresi, yaratıcılık ve iş doyumu ilişkilerini inceleyen araştırmalarda, iş çevresinin işin yaratıcılık gereklerini tamamlayacak şekilde düzenlenmesi durumunda, iş doyumunun pozitif yönde, işgörenlerin işten ayrılma niyetinin ise negatif yönde etkilendiği saptanmıştır (Çekmecelioğlu, 2005: 26; İşcan ve Timuroğlu, 2007: 125).

Bireyin tekrarlara dayalı işlerde çalışması, işinde sıkılmasına yol açmaktadır. Sıkıntı hali, bireyde depresyon, yalnızlık, umutsuzluk ve dalgınlık gibi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir (Keser, 2006a: 81). Böyle bir durumda işgörenler kazalara veya yaralanmalara neden olabilecek kötü alışkanlıklar göstermektedirler (Bingöl, 2003: 468). Yapılması gereken iş ne ölçüde genel olursa iş çeşitliliği de o ölçüde azalmaktadır. Bu durum da işgörenin sürekli aynı işi yapmasına neden olmakta ve işgörende bıkkınlık ve monotonluğa yol açmaktadır (Dunn ve Stephens, 1972: 43). Şekil 8’de monotonluk ve iş doyumsuzluğu ilişkisi yer almaktadır. Şekil 8’e göre bilgi ve yeteneklerin kullanılmasına olanak sağlamayan işler monotonluğa neden olmakta, bunun sonucunda da iş doyumsuzluğu ve devamsızlık ortaya çıkmakta; iş gücü devri artmaktadır.

Şekil 8. Monotonluk ve İş Doyumsuzluğu İlişkisi

Kaynak: Dunn, J.D. and Elvis C. Stephens. (1972), Management of Personnel Manpower Management and Organizational Behavior, USA: Mc Graw Hill Inc., p. 43

İnsanlar genellikle değişiklik, farklılık ve yeni bir şeyler aradıkları için kolayca sıkılma eğilimi içersindedirler. Bu yüzden birçok işgören bazı çabalara değecek mücadeleci bir iş istemektedirler. Saatlerce aynı aktiviteyi gerektiren bir iş kısa zamanda sıkıcı bir hale gelebilmektedir (Günbayı, 2000: 5). Bir işte tek düzelik var ise, işgörenler işinden sıkılmakta ve hemen yorgunluk meydana gelmektedir. Bu durum başarma, yeteneklerini kullanma

Davranışsal Tepki Bilgi ve yeteneklerin kullanılmasına olanak sağlamayan, çeşitliliği az olan işler Monotonluk Bıkkınlık İş doyumsuzluğu Devamsızlık İşgücü devri İşten ayrılma Duygusal Tepki Algılama Koşullar

ve yeniliklere açık olmaya imkân tanımadığından işgörende doyumsuzluğa yol açacaktır (Özgen ve diğerleri, 2002: 333). Bununla birlikte işin fiziksel zorluk özelliklerinin bulunmasının iş doyumu açısından doyum faktörü olmadığı kabul edilmektedir. Aşırı ağır, yorucu ve yıpratıcı işleri yapmak toplumun takdir duygularını kazanmak için yeterli olmamaktadır. İşgören, bireysel özellik ve niteliklerinin üzerinde bir iş yapmak zorundaysa bu durumda ortaya sıkıntı ve moral bozukluğu çıkacaktır. Sıkıntı ve moral bozukluğu ise iş doyumsuzluğunu ortaya çıkaracaktır (Sevimli ve İşcan, 2005: 58). Sıkıntı ve yorgunluk oluşturan durumlar şöyle sıralanabilir (Avcıkurt ve Arslan, 1999: 49):

 İşin gerektirdiği bir takım tekrarlar ve molaların oldukça kısa tutulmasından dolayı çalışma ahengi sağlanamayacağından monotonluğun doğurduğu bir sıkıntı ve bıkkınlık hali ortaya çıkmaktadır.

 Bireyin bedensel kapasitesini aşan ve devamlı bir bedensel çaba gerektiren yoğun çalışma düzeyine uyum sağlayamaması yorgunluk ve bıkkınlık doğurmaktadır.

 İşgörenin aşırı çalışması vücudunun ve organlarının uygunsuz durum almasına yol açmakta ve yorgunluğu hızlandırmaktadır.