• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİNİ AÇIKLAYAN REJİM TEORİLERİ

2.4. İÇ FAKTÖRLERİN ETKİSİ, PUTNAM’IN İKİ DÜZEYLİ OYUNU VE

102 dikkate alınmalıdır. İç faktörlerinin de rejimler/kurumlara ilişkin çıkarları;

dolayısıyla destek ve/veya tepkileri söz konusudur ve etkilidir. Uluslararası işbirliğine yönelik rejimlerin/kurumların analizinde iç faktörlere odaklanan çalışmalar henüz “teori” olarak sınıflandırılabilecek kadar sistemli olmasa da157 bu konuda, özellikle bölgesel entegrasyonların gelişiminde farklı sektörel grupların ve ulusal/çok uluslu şirketlerin rolüne ilişkin önemli çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalar devletin üniter bir aktör olarak kabul edildiği yaklaşımların açıklayamadığı hususları anlama imkanı sunmaktadır.

2.4. İÇ FAKTÖRLERİN ETKİSİ, PUTNAM’IN İKİ DÜZEYLİ OYUNU VE

103 (3) Kurumsal yaklaşım: İç karar alma mekanizmalarına; bürokratik ve kurumsal yapılara odaklanmaktadır. Domestik siyasi kurumların niteliği, hem devletin tercihlerini hem de uluslararası platformda müzakere kabiliyetini şekillendirmektedir. Ulusal çıkarlar, siyasi kurumların aktörlerin tercihlerini nasıl şekillendirdiğine ve karar-alma mekanizmalarına erişimlerine bağlı olacaktır. Belirli kurumsal yapılar farklı stratejileri fizıbl kılabilir. Örneğin merkeziyetçi yönetim sistemlerinde kısasa kısas stratejisi daha kolay uygulanabilir. (4) Marksist yaklaşım:

Uluslararası işbirliğinde kapitalizm ve sınıf mücadelesi merkezi rol oynar. Ulusal çıkarı belirleyen sermayenin çıkarlarıdır. Uzun vadede sermaye birikimi, kısa vadede belirli kapitalistlerin çıkarları ön planda olabilir. Uluslararası strateji seçenekleri bakımından da aynı tercihler belirleyici olacaktır. Yerel sermaye uluslararası işbirliğini tercih edebilir, böylece uluslararası ortaklıklar ve karteller kurabilecektir.

Ya da Lenin’in emperyal bölüşüm savaşı argümanı çerçevesinde, yerel sermaye hedef pazarlardan pay almada rakipleri ile mücadele içinde olabilir. Görüldüğü üzere, iç faktörlerin uluslararası işbirliğine etkisine yönelik argümanlar da rejim teorileri gibi çeşitlilik göstermektedir.

İç politikanın ticaret blokları oluşumuna etkilerini ele alan önemli çalışmalar arasında yer alan kitabında Kerry Chase, devletlerin toplumda örgütlenmiş çıkarların siyasi baskısına cevaben bölgesel ticari entegrasyonlar kurduğunu savunmaktadır.159 Çalışma, ölçek ekonomilerine dayanan (ölçeğe göre artan getirinin söz konusu olduğu) sanayi sektörleri ile çok uluslu üretim ve tedarik zincirlerinin siyasi etkinliğe sahip olduğu durumlarda ticaret blokları kurulması ihtimalinin arttığını savunmaktadır.160 Nitekim, uluslararası tedarik zinciri yapılanmasının artan rolü firmaların rejim çıkarlarının etkisini artırmıştır. 2011 DTÖ Dünya Ticaret Raporu’nun ana teması olan BTA’ların analizinde uluslararası tedarik zincirinin rolü başlıca alt başlıklardan biri olarak ele alınmaktadır. Çalışma, bölgesel entegrasyonların dinamik niteliğine ve örgütlenmiş çıkar gruplarının tercihlerini değiştirme potansiyeline dikkat çekmesi bakımından önemlidir.161

      

159 Kerry A. Chase, Trading Blocs: States, Firms and Regions in the World Economy, 2005, Ann Arbor: Michigan University Press.

160 a.g.y., s. 2.

161 a.g.y., s. 6.

104 Chase’in iç faktörlerin bölgesel ticaret entegrasyonlarına yönelik ulusal politika tercihlerine etki etme sürecine ilişkin geliştirdiği model yedi hipoteze dayanmaktadır;162 (1) Ölçeğe göre artan getiri ticari entegrasyona desteği artırır. (2) İç pazar, BTA’nın giriş imkanı sağlayacağı pazara kıyasla küçük olduğu ölçüde iç destek artar. (3) Ulusal firmalar bölgesel üretim ve tedarik zincirlerinde daha fazla yer aldığı ölçüde bölgesel entegrasyona destek artar. (4) İthal ikameci sektörler BTA’da belirli oranda korumacılık sağlayabildikleri ölçüde destek sağlarken, rekabetçilik konusunda değişen koşullara uyum sağladıkları ölçüde korumacı motivasyonları yerini daha libere bir düzenlemeye desteğe bırakacaktır. (5) Üreticiler de benzer şekilde, ölçek ekonomisine ulaşana kadar koruma duvarlarını sürdürmek isteyecek, ölçek ekonomisini yakaladıklarında ticaretin liberalizasyonunu desteklemeye başlayacaktır. (6) Firmalar bölgesel entegrasyonları outsourcing ve/veya off-shoring yoluyla üretim ve tedarik zinciri yönetimini kolaylaştırdığı ölçüde destekleyecektir. (7) Ticaret blokunun oluşumu, bölge dışından doğrudan yabancı yatırımını teşvik ettiği ölçüde bazı çevrelerde Ticaretle Bağlantılı Yatırım Tedbirleri (TRIMs) ile yabancı girişini kısıtlama isteği ortaya çıkabilir.

İç aktörlerin ticari tercihleri ulusal ve dolayısıyla uluslararası ticaret politikaları üzerinde etkilidir. Diğer taraftan, sınırlı korumacı çıkarların daha iyi örgütlenerek siyasi kararlar üzerinde daha fazla baskı oluştururken, yaygın liberalizasyon çıkarlarının (ticaretin liberalizasyonu sonucu ekonomik kaynakların daha verimli kullanılmasının ekonomide yaratacağı genel refah etkisinden yararlanan tüketici çıkarlarının) örgütlenemeyişi Uluslararası Ekonomi Politiğin temel ikilemi olup, farklı çıkarların siyasi kararlara ne ölçüde etki edeceğini belirlemektedir.

Söz konusu model, örnek-olay bazlı incelemelerde belirli politika tercihlerini anlamlandırmaya yardımcı olurken, Chase’in de vurguladığı üzere, ticarete yönelik iç aktör tercihlerini ulusal politika çıktıları ile bağlantılandırmak her zaman otomatik bir süreç değildir. Nitekim, koalisyon kurma süreçlerine ilişkin öngörüde bulunmak       

162 a.g.y., ss. 27-43. 

105 zordur ve her ülkede karar verme süreç ve kurumları birbirinden farklıdır.

Örgütlenmiş çıkarların ticaret politikasına etkisi de bu unsurlara göre değiştiğinden genel geçer açıklamalar getiren bir modele ulaşmak zordur.163

Ekonomik Diplomasi analizinde önemli yeri olan Putnam’ın “iki-düzeyli oyun” (two-level game) modeli ise “ulusal”-“uluslararası” düzeylerin etkileşimini örnek-olay düzeyinde incelemek açısından faydalı olabilecek ve yukarıda özetlenen teorik yaklaşımlar arasında bir köprü oluşturabilecektir. Putnam’ın dış politika oluşturma sürecini “iki düzeyli bir oyun” olarak analiz eden modeli, dış politika kararlarını hem ulusal hem de uluslararası pazarlıklar çerçevesinde ele alır. Örneğin, uluslararası ticaret müzakerelerinde AB’yi temsil eden Komisyon aynı anda hem dünyanın geri kalanıyla, hem de üye devletlerin hükümetleriyle müzakere etmektedir. Ulus devletler de belirli bir konuda müzakere pozisyonu oluştururken içeride farklı çıkar gruplarının talep ve beklentilerini dengelemeye çalışmaktadır. Bu dengenin nasıl oluştuğu uluslararası düzeyde müzakere pozisyonunu belirleyecektir.

Daha önce Ernst Haas’ın “yayılma etkisi” olarak formüle ettiği bütünleşme dinamiği argümanı, çıkar grupları ve diğer iç aktörlerle uluslararası aktörler arasındaki karşılıklı etkileşimi ortaya koyan çalışmalara öncül olmakla birlikte, söz konusu etkileşime sistematik bir yaklaşımla açıklama getirmeye çalışan başlıca model Putnam tarafından geliştirilmiştir.164 Modelde uluslararası müzakereler iki düzeyli bir oyun olarak ele alınmaktadır. Ulusal düzeyde farklı çıkar grupları hükümetin kendi faydalarını maksimize edecek politikalar izlemesini sağlamaya çalışırken, politikacılar da söz konusu koalisyonların etkisini kullanarak uluslararası müzakere masasındaki konumlarını güçlendirmeyi gözetmektedir. İç faktörlerin etkisiyle şekillenen müzakere pozisyonu uluslararası müzakerelerde ulusal temsilcinin seçeneklerini sınırlandırdığı gibi, bu sınırlamanın kendisi elini de güçlendirebilmektedir (Schelling etkisi). Yine müzakere edilen metnin yürürlüğe girme prosedürüne bağlı olarak, iç faktörlerin etkisi müzakere sonucunun hayata

      

163 a.g.y., ss. 18, 43.

164 Robert Putnam, “Diplomacy and Domestic Politics: The Logic of Two-Level Games”, International Organization, 1988, Vol. 42, No. 3, ss. 427-460.

106 geçişinde de belirleyici olabilmektedir. Model, örnek-olay bazlı değerlendirmelerde yararlı bir analiz aracı sunmaktadır.

John Odell ise uluslararası ekonomik işbirliği ve çatışmanın “müzakere süreci” analiz edilmeden anlaşılamayacağını; müzakerecilerin hangi stratejileri kullandığını, söz konusu müzakere tekniklerinin örnek-olay bazında nasıl farklılık gösterdiğini ve aynı stratejinin uygulanmasına rağmen neden farklı sonuçlar elde edilebildiğini daha iyi araştırmak gerektiğini savunmakta ve bu konuda bir model ortaya koymaya çalışmaktadır.165 Odell’e göre, müzakere sürecindeki farklılıkların sonuca önemli etki ettiği görülmektedir. Bu bakış açısı, aktörlerin neden çok farklı derinlikte BTA’lar akdettiğini anlamamıza yardımcı olabilir. Tezde örnek-olay bazında yapılacak değerlendirme sırasında yalnızca BTA yarışını tetikleyen mahkumun ikileminde değil, müzakere sürecinin gelişimini ilgilendiren iç faktörler ve siyasi gelişmeler de bu perspektifle ele alınacaktır.

Özetle, tezin konusunu oluşturan, “ikinci en iyi” BTA’ların çok taraflı sisteme tercih edilmesi”nin arkasındaki ekonomik motivasyonlar Neoliberal Kurumsalcı yaklaşımın oyun teorisi (mahkumun ikilemi) çerçevesinde ele alınacak;

örnek-olay çalışması olarak değerlendirilecek BTA müzakereleri ele alınırken ise, tezde benimsenen teorik çerçeve kapsamında, “mahkumun ikilemi”ne ek olarak, iç faktörlerin ve müzakere sürecinin önemine işaret eden yaklaşımlar dikkate alınacaktır.

Son olarak dikkate alınması gereken husus, teorilerin karmaşık gerçekliği anlamlandırmak için yapılan basitleştirmelere dayandığı; hiçbir teorinin her duruma uygulanabilecek ve inceleme konusu soruna etki eden tüm unsurları içeren bir şablon sunamayacağıdır. Teorinin dayandığı varsayımlar gevşetildikçe sonuçlar değişecektir.

      

165 John Odell, Negotiating the World Economy, Ithaca: Cornell University Press, 2000.  

107