• Sonuç bulunamadı

6. Ahmed Cevdet Paşa’nın Hayatına Kısa Bir Bakış

2.1. Hz Muhammed’in Peygamber Olarak Görevlendirilişi

Mevlânâ Şiblî, Hz. Muhammed’in peygamber olmadan önce sık sık Hira Mağarası’na gittiğini ve son zamanlarda sırlı rüyalar gördüğünü, gördüğü tüm rüyaların gerçekleştiğini söyleyerek Hz. Peygamber’in vahye hazırlandığını belirtmiştir.

Şiblî’nin ilk vahyin gelişi ile ilgili verdiği bilgiler kısaca şu şekildedir: Birgün gaybın meleği Hira’dayken geldi198 ve şunları söyledi: “Yaratan Rabbinin adıyla

oku! O insanı alâktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır. Oku! Kalemle(yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren rabbin sonsuz kerem sahibidir.”199 Hz.

Muhammed bu sözleri dinledikten sonra evine dönerken Allah’ın bu tecellisinden titriyordu. Hz. Muhammed gördüğünü, geçirdiğini eşi Hz. Hatice’ye anlattı. Hz. Hatice onu, Îbranice bilen, Eski ve Yeni Ahitleri okuyan Varaka’ya götürdü. Varaka, Hz. Muhammed’i dinledikten sonra, “Bu, Hz. Musa’ ya gönderilen Namûs’un, meleğin ta kendisidir!” demişti.

Şiblî, ilk vahyin gelişinde farklı rivayetlere yer vermiştir. Şiblî, Hz. Peygamber’in ilk vahiy geldiğinde korktuğunu, Hz. Hatice’nin ona “Korkma, Cenâb- ı Hakk seni terketmez.” dediğini, sonra onu Varaka’ya götürdüğünü ifade etmiştir. Şiblî, Hz. Peygamber’in “Korkuyorum!” dediğini, fakat bu tereddüt, bu titreme, bu ürpermenin o anî tecellînin eseri olduğunu, Hz. Muhammed’in peygamberlik vazifesini yapmaya davet edilirken üzerindeki mesuliyetin büyüklüğü karşısında titrediğini söylemiştir. Şiblî, onun gördüğünün bir melek olduğunu ve düşündüğünün kimsenin anlayamayacağı şeyler olduğunu belirtmiştir. Şiblî, Hz. Peygamber’in korkmasının sebebinin Cebrâil’i görmesinden dolayı değil, üzerine yüklenen sorumluluktan dolayı olduğunu ifade etmiştir.200

198 Şiblî, Büyük İslam Tarihi: Asr-ı Saadet, I/151. 199 Alak, 96: 1-5.

Şiblî, bu konuda Hz. Peygamber’in vahyin kesildiği dönemlerde intiharı düşündüğüne dair bilgilere de yer vermiştir.201 Şiblî’nin bu bilgileri bize vermesinin

sebebi bilgileri doğru olarak kabul ettiğinden dolayı değildir. Şiblî’nin konu ile ilgili tüm rivayetleri ele almasından dolayıdır. Zaten sonrasında Şiblî bize kendi görüşünü aktarmış ve bunun kabul edilmesinin mümkün olmayacığı söylemiştir.202

Ahmed Cevdet Paşa, Hz. Muhammed’in kırk yaşındayken peygamber olduğunu, kırk üç yaşındayken de risâlet geldiğini yani tebliğ görevinin başladığını ifade ederek konuya giriş yapmıştır.

Cevdet Paşa’nın Hz. Peygamber’in risâleti ile verdiği bilgilerin içeriği genel olarak şu şekildedir: Hz. Peygamber’in nübüvveti, rüyayı sâdıka ile başlayıp altı ay kadar rüyasında her ne görürse aynısı ortaya çıkardı. O sırada yalnız kalmayı severdi ve Hira Dağı’na gidip oradaki mağarada ibadet ederdi. İşte o zaman Cebrâil gelip kendisine göründü ve ayet-i kerimelerini getirdi. İlk önce ilahî vahyin heybet ve azameti, Hz. Peygamber’e korku ve dehşet verdi. Hemen titreyerek Hz. Hatice’nin yanına geldi: “Beni örtün, beni örtün” diye buyurdu. Hemen Hz. Hatice, Hz. Peygamber’in üzerini örttü. O da bir süre dinlendikten sonra yaşadığı halleri Hz. Hatice’ye anlattı.

Hz. Hatice, Hz. Peygamber’i alıp amcaoğlu olan Varaka b. Nevfel’in yanına götürdü ve olanları ona anlattılar.203

Varaka: “Müjde Yâ Muhammed! Sen Meryem oğlu İsa’nın haber verdiği son zaman peygamberisin ve sana görünen melek Hz. Mûsa’ya da gelen ‘Namûs-i Ekber’dir. 204 Keşke genç olup da senin davet edeceğin vakite ulaşsaydım ve kavmin

seni Mekke’den çıkaracağı vakit sana yardım etseydim.”dedi.

201 Şiblî, Buharî’ye dayandırdığı rivayette Hz. Peygamber’in uzun süre ilahî vahiy almayınca dağların

tepesine tırmandığını, çok ızdırap hissettiğini ve dağların tepelerinden kendisini aşağı atmak ister gibi olduğunu söylemiştir. Fakat bu sırada meleğin tekrar görünerek, “Yâ Muhammed! Sen hahikaten Allah’ın Peygamberisin.” diyerek onu teselli ettiğini, onun azim ve kuvvetini artırdığını, Hz. Peygamber’in kendisini tekrar uçurumdan atmak istediği zaman meleğin tekrar göründüğünü anlatan rivayeti iletmiştir. Bkz. Büyük İslam Tarihi: Asr-ı Saadet, I/152.

202 Şiblî, Büyük İslam Tarihi: Asr-ı Saadet, I/152-153. 203 Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, I/63.

Hz. Peygamber: “Yâ, kavmim beni Mekke’den çıkaracak mı?” diye sordu. Varaka: “Evet, peygamberlik rütbesi her kime ihsan buyrulduysa, kavmi içinden ona düşmanlar peyda ola gelmiştir, seni de kavmin Mekke’den çıkarsalar gerek.” diye cevap verdi.

Ondan sonra vahyin arkası kesildi ve Cebrâil gelip, görünmez oldu, Hz. Peygamber bu duruma çok üzüldü.

Fakat Îsrafîl (a.s.) ara sıra gelip gider ve Hz. Peygamber’e bazı şeyler tâlim ederdi. Bu hal üç sene kadar sürdü. Bir gün Hz. Peygamber’e gökten bir nidâ geldi. Yukarı bakıp Cebraîl’i gördü. Yine kendisine haşyet ve dehşet gelip Hz. Hatice’nin yanına gitti, libasına büründü.205 O zaman yine Cebrâil gelip göründü ve “Müddessir

Sûresini”206 getirdi.

Ondan sonra Cebrâil Hz. Peygamber’in yanına gelip gitmeye başladı ve bu durum 20 sene devam etti. Hz. Muhammed cinlere ve insanlara peygamber olarak gönderildi.207

Ahmed Cevdet Paşa ve Mevlânâ Şiblî genel olarak ilk vahyin gelişini aynı görüş çerçevesinde anlatmışlardır. Müelliflerimiz Hz. Muhammed’in ilk vahyi aldığından telaş ve korkuya kapıldığı, onu Hz. Hatice’nin sakinleştirdiği ve Varaka’nın yanına gittiği konusunda benzer görüşler aktarmışlardır. Fakat aralarında bazı görüş farklılıklarının olduğu görülmüştür. Bu farklılıklar şunlardır: Ahmed Cevdet Paşa, vahyin uzun bir süre (üç yıl)208 kesildiğinden, bu süre zarfında İsrâfil’in

sık sık Hz. Peygamber’i ziyaret ettiğinden, bu kesintinin ardından ilk gelen sûrenin “Müddesir Sûresi” olduğundan bahsetmiştir.209 Şiblî ise, uzun süre bir vahiy

205 Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, I/63. 206 “Ey örtünüp bürünen (Peygamber!) Kalk da uyar. Rabbini yücelt. Nefsini arındır. Şirkten uzak

dur.” Bkz. Müddesir, 74: 1-5.

207 Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, I/63-64. 208 Cevdet Paşa, vahiy kesintisinin üç yıl sürdüğünü söylemiştir. Bkz. Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i

Hulefâ, I/63.

209 Son dönem İslam tarihçilerinden İbrahim Sarıçam da Cevdet Paşa ile aynı görüşte olup, vahyin

kesilmesinden sonra ilk olarak Hz. Peygamber’e Müddesir Sûresi’nin indiğini söylemiştir. Bkz. Hz.

Muhammed ve Evrensel Mesajı, s.85. Yine son dönem İslam tarihçileirinden ise, vahyin kesilmesinden

sonra Duhâ Sûresi’nin indiğini söylemiştir. Bkz. Anahatlarıyla İslam Tarihi (1): Hz. Muhammed

Dönemi, s.153; “Yemin olsun, kuşluk vaktine; Kararıp sakinleştiğinde geceye ki; Rabb. seni bırakmadı

ve sana darılmadı. Elbette işin sonu senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır. Rabb. sana mutlaka lutuflarda bulunacak, sen de memnun olacaksın. O seni yetim bulup barındırmadı mı? Seni yol bilmez halde bulup yol göstermedi mi? Ve seni yoksul bulup zengin etmedi mi? O halde sakın yetimi ezme!

kesintisi olduğundan bahsetmemiş, yalnızca birkaç gün vahiy gelmediğini belirtmiştir. Alak Sûresi’nden sonra hangi ayetin geldiğinden ve İsrâfil’in ziyaretlerinden de bahsetmemiştir. Şiblî, kabul etmese de Hz. Peygamber’in ilk vahyi aldığında çok korktuğuna ve intiharı bile düşündüğüne dair rivayetleri aktarmışken; 210 Cevdet Paşa, Hz. Peygamber’in intiharı düşündüğüne dair

rivâyetlerden bahsetmemiştir. Ayrıca Cevdet Paşa, yalnızca kendi doğru kabul ettiği bilgileri aktarmıştır. Şiblî ise doğruluğunu kabul etmese de farklı rivayetlere de yer vermiş, ancak konu sonunda kendi görüş, yorum ve değerlendirmesine yer vermiştir.