• Sonuç bulunamadı

6. Ahmed Cevdet Paşa’nın Hayatına Kısa Bir Bakış

1.4. Gençlik ve Yetişkinlik Dönemi

1.4.3. Hz Hatice ile Evliliği

Mevlânâ Şiblî Hz. Peygamber’in Hz. Hatice ile evliğini anlatmadan önce kısaca Hz. Hatice’yi tanıtmıştır. Şiblî, Hz. Hatice’nin Hz. Peygamber ile beşinci atada birleşen asil bir kadın olduğunu, Hz. Hatice’nin nesebinin Hz. Peygamber’in nesebi ile birleştiği için Hz. Peygamber’in amcazadesi sayıldığını söylemiştir. Hz. Hatice’nin daha önce iki defa evlenmiş olmakla birlikte Hz. Muhammed ile tanıştığı sıralarda dul olduğunu, Hz. Hatice’nin en temiz ahlâka sahip ve cömert bir kadın olduğu için İslâmiyetten önce Tâhire182 adı ile tanındığını ve Hz. Hatice’nin zengin

bir kişi olduğunu anlatmıştır.183

Şiblî, Hz. Muhammed’in Hz. Hatice ile evlendiği sıralarda yirmi beş yaşlarında olduğunu, Hz. Muhammed’in millî hâdiselere karışmış, namuslu, davranışlarındaki dürüstlük, yüksek ahlâkıyla şöhret kazanmış olduğundan kendisine El-Emîn184 demenin âdet olunduğunu, Hz. Hatice’nin Hz. Muhammed’in dürüst bir

181 Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, I/58-59.

182 Şiblî, “Tâhire” kelimesinin “Tertemiz” anlamına geldiğini söylemiştir. Bkz. Büyük İslam Tarihi: Asr-ı Saadet, I/138.

183 Şiblî, Büyük İslam Tarihi: Asr-ı Saadet, I/138.

184 El-Emîn, İslâmiyet’ten önce Hz. Peygamber’e verilen sıfatlardan biridir. Sözlükte “kendisine

güvenilen, hıyanet etmeyen, sözünde duran, vefalı; başkalarından korkmayan kimse” anlamına gelir. Kaynaklarda belirtildiğine göre Hz. Muhammed, Cenâb-ı Hakk’ın himayesi sebebiyle Câhiliye devrinin yaygın kötülüklerinden hiçbirine bulaşmadan tertemiz büyüdü. Çevresinde en mert, en iyi huylu, en asil, komşuluk haklarını en iyi gözeten, en uysal, en doğru sözlü ve en güvenilir kimse olarak tanındı. Bkz. Algül, Hüseyin “Emîn”, DİA, İstanbul, 1995, XI/111.

kişi olduğunu duyduğu için ticaret kervanın başına geçmesini teklif ettiğini söylemiştir.185 Hz. Muhammed’in de bu teklifi kabul ederek Hz. Hatice’nin mallarını

satmak üzerine alıp Busrâ’ya hareket ettiğini anlatmıştır.

Şiblî, Hz. Muhammed’in bu ticarî seyahatten üç ay sonra geri döndüğünde Hz. Hatice’nin ona kendisiyle evlenmesini teklif ettiğini, Hz. Hatice’nin evliliğine dair bütün hazırlıkları bizzat tamamladığını ifade etmiştir. Şiblî, belirlenen bir günde Ebû Tâlib ile Hamza gibi Hz. Peygamber’in mensup olduğu ailenin büyüklerinin Hz. Hatice’nin evine gittiklerini, Hz. Peygamber ile Hz. Hatice’nin nikâhının bizzat Ebû Tâlib tarafından kıyıldığını, Hz. Hatice’ye beş yüz altın mehir verildiğini söyleyerek Hz. Peygamber ile Hz. Hatice’nin evliliğini anlatmıştır.

Hz. Peygamber’in evlendiğinde 25 yaşında olduğunu, Hz. Hatice’nin evlendiğinde 40 yaşında olduğunu, Hz. Hatice’nin iki oğlu ve bir kızı olduğunu söylemiştir. Ayrıca Hz. Peygamber’in İbrahim dışındaki tüm çocuklarının da annesinin Hz. Hatice olduğunu söyleyerek konuyu bitirmiştir. 186

Ahmed Cevdet Paşa, Hz. Hatice’nin gençken dul kalmış zengin bir hanım olduğunu, “Muhammedü’l-Emîn” diye meşhur olmuş olan Hz. Peygamber’e ticari kervanını Meysere ile birlikte Şam’a götürmesini teklif ettiğini ifade etmiştir. Hz. Peygamber’in bu teklifi kabul ederek Şam’a gittiğini söylemiştir. Hz. Peygamber’in Şam kafilesi ile giderken eskiden Bahîra’nın bulunduğu manastırının önünde Meysere ile birlikte bir ağaç altına konunca Nastûra isimli rahibin yanlarına geldiğini söylemiştir. Bu rahibin Meysere ile eskiden tanışık olduğunu, Allah’ın birliğine şehâdet ederek: “Ya Meysere! Hz. İsa’nın haber verdiği Hâtemü’l-Enbiya işte budur. Şam’a gitmeyiniz. Yahudilerin hainleri görüp tanırlar ve ihanet dîyesinde bulunurlar.” dediğini, bundan dolayı Hz. Peygamber’in de Şam’a gitmeyip Busrâ’da alışveriş yaparak, oradan geri döndüğünü belirtmiştir.

Cevdet Paşa, Hz. Peygamber ve Meysere’nin Şam’dan dönerlerken çok sıcak olan havada insanların gelen yolculardan birisinin üzerinde sürekli olarak iki kuşun kanadını açakarak gölge yaptıklarını gördüklerini söylemiştir. Meysere’nin de sıcak

185 İbn İshak, es-Sîre, s.59.

vakitlerde meleklerin Hz. Muhammed’e gölgelik yaptığını söylediğini ve Nastûra’nın onlara anlatıklarını burada ki hanımlara da anlattığını söyleyerek sehayatte olağanüstü bir şeyler yaşadıklarını anlattığını belirtmiştir. Cevdet Paşa, bu gelen kervanın her zamankinden daha karlı geldiğini söylemiştir. Ayrıca Hz. Hatice’nin amcasının oğlu olan Varaka’nın Hz. Hatice’ye birgün son peygamberle evleneceğini söylediğinden bahsetmiştir. Varaka b. Nevfel’in Nasârâ dininde olup İncil ve Tevrat’ı okuduğunu, gelecek şeylerden haber veren meşhur bir kâhin olduğundan dolayı Hz. Hatice’nin Varaka’nın sözlerinden çok etkilendiğini belirtmiştir. Hz. Peygamber’in Hz. Hatice ile nikâhına karar verdiklerini, Hz. Hatice’nin evinde nikâh için Kureyş Kabilesi’nin büyüklerinin toplandığını, Hz. Peygamber’in amcası Hamza ile birlikte orada bulunduğunu ve Ebû Tâlib’in burada bir konuşma yaptığını söylemiştir. Cevdet Paşa, Ebû Tâlib’in bu konuşmasından sonra Varaka b. Nevfel’in de bir hutbe okuyup nikâhı kıydığını belirtmiştir. Hz. Peygamber’in evlendiği zaman yirmi beş yaşında, Hz. Hatice’nin yaşının ise Hz. Peygamber’den daha büyük olduğunu belirtirek Hz. Peygamber ile Hz. Hatice’nin evlilikleri konusunu anlatmıştır.

Cevdet Paşa evlendiklerinde Hz. Peygamber’in 40 yaşında olduğunu söylerken Hz. Haticenin yaşını söylememiş, yalnız ondan büyük olduğunu belirtmiştir.187

Cevdet Paşa, Hz. Hatice’nin “Haticetü’l-Kübrâ” ismiyle anıldığını ve vefatına kadar Hz. Peygamber’in hayattayken Hz. Hatice’den başka birisiyle evlenmediğini ifade etmiştir. Hz. Peygamber’in Hatice’den Kâsım,188 Zeynep, Rukiyye, Ümmü

Gülsüm, Fatımatü’z-Zehra, Abdullah isimlerinde altı çocuğu olduğunu söylemiştir.189

Hz. Peygamber’in Hz. Hatice ile olan evliliği her iki müellifimiz tarafından genel olarak benzer bir şekilde ele alınmıştır. Şiblî ve Cevdet Paşa Hz. Muhammed’in güvenilir olması dolayısı ise ticaret ile uğraşan Hz. Hatice’nin

187 Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, I/58-60.

188 Cevdet Paşa, Hz. Peygamber’in ilk erkek çocuğunun ismi Kâsım olduğu için ona “Ebü’l-Kâsım”

isminin verildiğini söylemiştir. Bkz. Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, I/60.

dikkatini çektiğini ve kervanını Hz. Peygamber ile gönderdiğini belirtmişler, nikâhlarına kimlerin katıldığı konusunda da benzer görüşler aktarmışlardır. Ancak müelliflerimizin mucizevî olaylar olarak ifade edebileceğimiz konularda birbirlerinden ayrıldıkları görülmüştür. Müelliflerimiz arasındaki farklılıklar şunlardır: Ahmed Cevdet Paşa, Hz. Peygamber’in Meysere ile gittiği kervanda iki meleğin sürekli Hz. Peygamber’e gölgelik yapması gibi bazı mucizelerden, Nastûra’nın Meysere’ye yanındaki kişinin peygamber olacağını söylemesinden ve Varaka’nın Hz. Hatice’ye bir peygamber hanımı olacağını söylemesinden bahsetmiştir. Şiblî, bu seyahatteki mucizevî olaylardan ve Hz. Peygamber’in Nastûra ile görüşmesinden, meleklerin ona gölgelik etmesiden ve Varaka’nın Hz. Hatice peygamber hanımı olacağını söylemesinden bahsetmemiştir. Birçok rivayete eserinde yer verdiği görülen Şiblî’nin bu olaylardan hiç bahsetmemiş olması da dikkat çekicidir. Burada aklî bir değerlendirme yapılacak olunursa: Nastûra Hz. Muhammed’in peygamber olduğunu söyledi ve bunu Meysere insanlara duyurdu ise Hz. Muhammed peygamber olduğunda Kureyş’in şaşırmaması ya da bu durumun daha önceden az-çok biliniyor olması gerekmezmiydi?

Ayrıca müelliflerimizin Hz. Peygamber ile Hz. Hatice’nin nikâhını kimin kıydığı konusunda aralarında görüş ayrılığı olduğu görülür. Şiblî, nikâhı Ebû Tâlib’in akdettiğini söylerken, Cevdet Paşa ise Varaka b. Nevfel’in kıydığını söylemiştir.