• Sonuç bulunamadı

6. Ahmed Cevdet Paşa’nın Hayatına Kısa Bir Bakış

2.10. Hicret

3.2.10. Huneyn-Evtas Gazveleri ve Tâif Kuşatması

Mevlânâ Şiblî, Huneyn’in Mekke ve Taîf arasında bulunan bir vadi olduğunu ve diğer bir isminin de “Evtas” olduğunu söyleyerek konuya giriş yapmıştır. Şiblî, Mekke’nin fethinden sonra Arap kabilelerin çoğunlukla İslam’ı seçmiş olmasına rağmen Hevâzin ve Sakîf kabilelerin tam ters bir davranış edinip, İslam’a daha fazla hırs beslediklerini söylemiştir. Bu sebeple de Havâzin ve Sakîf kabilelerin birleşerek Müslümanlara saldırmak üzere kadın ve çocuklarında içince bulunduğu büyük bir ordu hazırlandıklarını belirtmiştir.361 Hz. Peygamber’in bu durumu öğrendikten

sonra ordu hazırlamak için borçlar aldığını ve on iki bin kişilik bir ordu ile hicretin sekizinci yılının Şevvâl ayında Müslümanların düşmanlar ile karşı karşıya geldiğini ifade etmiştir. Müslümanların sayı olarak çok olmasının onlarda bir gurur hissinin oluşmasına ve gazve sırasında geri çekilmelerine sebep olduğunu belirtmiştir.362

Şiblî, Müslümanların kendilerinden çok emin olmaları, yeni Müslüman olan gençlerin gurur sebebiyle zırh giymemeleri, orduda iki bin kişinin müşriğin olması, Hevâzinlilerin çok iyi ok atması ve Hevâzin’in daha iyi yerde konumlanması gibi sebeplerden dolayı Müslümanların geri çekildiğini söylemiştir. Ancak Hz. Peygamber’in geri çekilmemesi ve sahabeye motive edici bir konuşma yapmasından sonra Müslümanların tekrar geri geldiklerini ve müşrikleri darmadağın ederek yetmiş kişiyi öldürdüklerini belirtmiştir.363

Ahmed Cevdet Paşa, Mekke’nin fethinden sonra İslam’ın giderek daha hızlı yayıldığını, ancak Hevâzin Kabilesi’nin ters bir durum göstererek İslam’a daha da düşman olduklarını ifade etmiştir. Bu sebeple Sakîf, Sa’doğulları, Bekroğulları ve Ceşmoğulları gibi kabilelerinde içinde bulunduğu yirmi bin kişilik büyük bir ordunun hazırlandığını, bu kabilelerin Huneyn’de toplandıklarını ifade etmiştir. Bu durumu haber olan Hz. Peygamber’in de ihtiyaçlarını borç alarak karşıladığı on iki bin kişilik bir ordu hazırladığını, orduda bulunan seksen kişinin müşrik olduğunu söylemiştir. Ayrıca ordudaki Müslümanların gurura kapılarak İslam ordusunun hiçbir zaman azınlıktan dolayı mağlup olmayacağını düşünerek kibirli bir şekilde savaşa girdiklerini belirtmiştir. Cevdet Paşa, Hevâzin’in ordusunun kadınlar ve çocukları ile hep birlikte hücum yaptıklarını, Müslümanların ise onlardan korkarak geri çekildiğini, Hz. Peygamber’in savaş ortasında birkaç kişi ile yalnız kaldığını söylemiştir. Fakat Hz. Peygamber’in motive edici konuşmasından sonra herkesin tekrar savaş alanına gelerek düşmanı mağlup ettiğini, savaş sırasında Hz. Peygamber’in yerden bir avuç toprak alarak düşmana üflediğini, bu sırada meleklerin

362 Şibli burada Tevbe Sûresi 25-26. ayetlerinin bu konudan bahsettiğini söylemiştir. Bkz. Büyük İslam Tarihi: Asr-ı Saadet, I/354. “Andolsun, Allah birçok yerde ve Huneyn Savaşı gününde size yardım

etmiştir. Hani, çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat (bu çokluk) size hiçbir yarar sağlamamış, yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet (bozularak) gerisin geriye dönüp kaçmıştınız. Sonra Allah, Resûl'ü ile müminler üzerine sekînetini (sükûnet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti. İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır.” Bkz. Tevbe, 9: 25-26.

gelerek Müslümanlara yardım ettiğini ifade etmiştir. Bu gazvenin sonunda Müslümanlardan dört kişinin şehit olduğunu, düşmanlardan ise yetmiş kişinin öldürüldüğünü ve birçok ganimetin elde edildiğini söylemiştir.364

Her iki müellifimiz de Huneyn Gazvesi’nden bahsetmişlerdir. Şiblî’nin konuyu ayetlerle destekleyerek açıkladığı görülmüştür. Cevdet Paşa, konuyu anlatırken ayetlere başvurmamıştır. Müelliflerimlerimiz arasında bazı görüş farklılıkları vardır. Bu farklılıklar şunlardır: Şiblî, Hevâzin Kabilesi’nin ordusundaki kişi sayısının Müslümanların on iki bin kişilik ordusundan daha az olduğunu, düşman saflarındaki kabilelerin Hevâzin ve Sakîf kabileleri 365 olduklarını

belirtmiştir. Gazvenin Hz. Peygamber’in motive edici konuşmasından sonra Müslümanların kendilerini toparlayarak kazanıldığına dikkat çekmiştir. Cevdet Paşa ise Hevâzin’in ordusunun yirmi bin kişiden, Müslümanların ordusunun ise on iki bin kişiden oluştuğunu söylemiştir. Müslümanların; Hevâzin, Sakîf, Sa’doğulları, Bekroğulları ve Ceşmoğulları kabilelerinde içinde bulunduğu bir düşman ordusu ile karşılaştığını ifade etmiştir. Hevâzin Gazvesi’nin kazanılma sebebini Hz. Peygamber’in motive edici konuşmasının yanında, gazve sırasında meleklerin Müslümanlara ilahi bir şekilde yardım etmesi olduğunu söylemiştir. Ayrıca müelliflerimiz arasında Müslüman ordusundaki müşrik sayısında çok büyük bir farlılılk olduğunu görüyoruz. Şiblî, Müslüman ordunun içerisinde iki bin müşriğin gizlendiğini söylerken; Cevdet Paşa ise bu münafıkların seksen kişi olduklarını söylemiştir.

Şiblî, Huneyn’den kaçan müşriklerin tekrar Evtâs ve Taîf’te toplandığını, Düreyd b. Sımme’nin Müslümanalarla savaşmak için Evtâs’a geldiğini, Hz. Peygamber’in ise oraya Âmir b. Eş’arî’yi görevlendirdiğini söylemiştir. Âmir’in Düreyd’in oğlu tarafından öldürülmesi üzerine, onun yerine Ebû Mûsâ Eş’arî’nin geçtiğini ve hücumun ardından müşriklerden birçok kişinin esir alındığını ifade etmiştir. Esirler arasında Hz. Peygamber’in sütkardeşi Şeyma’nın da olduğunu, Hz.

364 Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, I/209-211.

365 Son dönem İslam tarihçilerinden İbrahim Sarıçam da Şiblî ile aynı görüşte olup, Müslümanları

karşı karşıya kaldıkları kabilelerin Hevâzin ve Sakîf kabileleri olduğunu söylemiştir. Bkz. Hz.

Peygamber’in Şeyma’yı görünce hüzünlendiğini ve Şeyma’yı bir miktar ikramla kavmine dönmesi için gönderdiğini ifade etmiştir.366

Ahmed Cevdet Paşa, Huneyn’de Hevâzin ordusunun perişan olmasından sonra oradan kaçanların bir kısmının Evtas’da toplandığını, Müslümanlardan Ebû Âmir’in bir grup askerle oraya gelip savaşınca şehit olduğunu söylemiştir. Âmir’in yerine Ebû Mûsâ Eş’arî’nin geçerek gazveyi kazandığını, birçok esir ve ganimet malı ile geri dönüldüğünü belirtmiştir. Cevdet Paşa, bu esirler arasında Hz. Peygamber’in sütkardeşi Şeyma’nın da olduğunu, Hz. Peygamber’in Şeyma’yı görünce gözlerinden yaşlar geldiğini ve Şeyma’yı yanına bir şeyler vererek kavminin yanına gönderdiğini ifade etmiştir.367

Her iki müellifimiz de Evtas olayını genel olarak aynı ele almışlardır. Müelliflerimizin görüşleri arasında herhangi bir farklılık görülmemiştir.

Şiblî, Taîf halkının Huneyn’de mağlup olanların Taîf’te toplanarak bir kez daha Müslümanlara hücum hazırlığına giriştiklerini, bu durumda da Hz. Peygamber’in Hâlid b. Velîd komutanlığında bir ordu göndererek Taîf’i kuşatma altına aldığını söylemiştir. Kuşatmanın yirmi gün devam etmesinin ardından Sakîf Kabilesi’nin Müslümanlara zarar verme gücünün kalmadığı düşünülerek kuşatmaya son verildiğini anlatmıştır.368

Cevdet Paşa, Huneyn’den kurtulanların Taîf’te toplanarak tekrar saldırı planlamaları üzerene Hz. Peygamber’in Taîf’e Hâlid b. Velîd’i gönderdiğini söylemiştir. Taîf’lilerin kuşatmaya rağmen çok direniş gösterdiklerini, Müslümanların üzerine çekirge sürüsüne benzer bir şekilde oklar attıklarını ifade etmiştir. Bu oklar sebebiyle Müslümanlardan on iki kişinin şehit olduğunu, birçok kişinin de yaralandığını belirtmiştir. Cevdet Paşa, on sekiz gün süren kuşatmaya rağmen teslim alınamayan Taîf kuşatmansın mecburen kaldırıldığını ve buradan hiçbir ganimet elde edilemediğini söylemiştir.369

366 Şiblî, Büyük İslam Tarihi: Asr-ı Saadet, I/356-357. 367 Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, I/213. 368 Şiblî, Büyük İslam Tarihi: Asr-ı Saadet, I/357.

Her iki müellifimiz de Taîf kuşatmasından bahsetmişlerdir. Şiblî’nin konuyu hadislerle destekleyerek açıkladığı görülmüştür. Müelliflerimiz arasındaki bazı görüş farklılıkları şunlardır: Şiblî, kuşatmanın yirmi gün sürdüğünü, yirmi gün süren kuşatmaya rağmen şehrin düşmemesi üzerine Taîflilerin Müslümanlara zarar verecek gücünün bulunmadığı gerekçesiyle kuşatmanın kaldırıldığını ifade etmiştir. Bu kuşatmada şehit olan Müslümanlardan bahsetmemiştir. 370 Cevdet Paşa ise

kuşatmanın on sekiz gün sürdüğünü, kuşatmanın Müslümanların yoğun ok atışına dayanamadığından dolayı bitirildiğini ifade etmiştir. Bu kuşatma sonunda on iki kişinin şehit olduğunu belirtmiştir.