• Sonuç bulunamadı

6. Ahmed Cevdet Paşa’nın Hayatına Kısa Bir Bakış

2.9. Akabe Biatları

Mevlânâ Şiblî, risâletin on üçüncü senesinde Hz. Peygamber’in her yıl yaptığı gibi hac mevsiminde Mekke’ye dışarıdan gelenlerle görüştüğünü ve onlara İslamiyet’i anlattığını söylemiştir. Bu sırada Hz. Peygamber’in günümüzde Ukba Camii’nin bulunduğu yerde Yesrib’den gelen altı kişiyle görüştüğünü ve Hazvec Kabilesi’nden olan bu altı kişinin Kur’an ayetlerini duyduktan sonra Müslüman olduğunu belirtmiştir. Ertesi sene Evs Kabilesi’nden on iki kişinin daha Medine’den

272 Son dönem tarihçilerinin de İsrâ ve Miraç konusunda farklı görüşlerinin olduğunu görüyoruz.

Günümüz İslam tarihiçilerinden Mehmet Azimli “İsrâ ve Miraç olaylarının gerçek olduklarını ancak İsrâ’nın bilinenin aksine Hz. Peygamber’in Mekke’den Mescid-i Aksa’ya gittiği görüşünü kabul etmeyerek, İsrâ’yı Hz. Peygamber’in Kâbe’den yine Mekke’deki bir yere gitmesi olarak ifade ettiğini görüyoruz. Miraç’ın da Hz. Peygamber’in bir rüyası olduğunu söylemektedir.” Bkz. Azimli, Mehmet, “İsrâ ve Miraç Olayları Üzerine Bazı Mülahazalar”, Bilimname: Düşünce Platformu, VII, Sayı:16, 2009/1, s.43-58. Yine son dönem İslam tarihçilerinden Ahmet Ağırakça ise “İsrâ ve Miraç’ın Kuran ve sahih sünnetle sabit olan bir mucize olarak görmektedir. Hz. Peygamber’in Mekke’den Mescid-i Aksa’ya gittiğini belirtir. İsrâ ve Miraç olayının bir rüya olmadığını söyler, rûhen mi yoksa bedenen mi gerçektiğine dair yapılan farklı görüşlerin olduğunu belirtir. Hangi görüş kabul edilirse edilsin bunun gerçekleştiğinden kimsenin şüphesi olmadığını söyler.” Bkz. Ağırakça, Ahmet, “Kaynaklar Işığında İsrâ ve Miraç Olayı”, Mardin Artuklu Üniversitesi İlahiyat Bilimleri Fakültesi Dersgisi, I, Sayı:2, 2014, s.3-31.

gelerek Müslüman olduğunu, Medineli Müslümanların Hz. Peygamber’den İslamiyet’i kendilerine öğretmesi için bir kişinin kendileri ile birlikte gönderilmesini istediklerini ifade etmiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber’in de Mus’ab b. Umeyr’i Yesrib’e gönderdiğini, Mus’ab b. Umeyr’in hergün Medinelilerden birkaç kişiyi İslamiyet’e dâhil ettiğini, Evs Kabilesi reisinin de İslamiyet’i kabul etmesi üzerine onun kabilesinin tamamının İslamiyet’e girdiğini belirtmiştir. Ertesi yıl 72 kişinin Mekke’de gizlice Akabe’de Hz. Peygamber ile buluşup ona biat ettiklerini, Medinelilerin biatından sonra Hz. Peygamber’in onlara Medine de eşlik edeceğini söylediğini ve “Bugünden itibaren banim kanım sizin kanınız, siz benimsiniz ve ben sizinim” diyerek, Medineli Müslümanların “Hz. Peygamber doğduğu topraklara geri döner mi?” düşüncelerine açıklık getirdiğini ifade etmiştir.

Şiblî, bu biatın Kureyş tarafından öğrenilince Kureyş’in Müslümanların hicret etmelerine müsaade etmemeye çalıştıklarını, fakat Müslümanların yine de birer ikişer gizili gizli hicret ettiğini belirtir. Hz. Peygamber’in ise Hz. Ebû Bekir ve daha sonra da Hz. Ali’nin de katılmasıyla üç kişi hicret ettiğini, Medine’ye hicret etmeyen Müslümanların Mekke’de kaldıklarını söylemiştir.

Şiblî, Hz. Peygamberin Akabe’de Müslüman olanlardan 12 kişiyi nâkip şeçtiğini söylerek bu kişilerin isimlerini tek tek sıralamıştır. Şiblî, bu kişlerinin hepsininde kabile resileri olduklarını, bu sebeplede bunların Müslüman olmalarının, bütün kabilelerinin Müslüman olmalarını demek anlamına geldiği yorumunu yapmıştır.273

Ahmed Cevdet Paşa, Hz. Peygamber’in hac mevsimlerinde dışarıdan gelen insanlara İslamiyet’i anlattığını, risâletin on birinci yılında Medine’nin Hazvec Kabilesi’nden 6 kişinin Hz. Peygamber ile görüşerek Müslüman olduklarını söylemiştir. Ertesi yıl risâletin on ikinci senesinde Evs Kabilesi’nden on iki kişinin Akabe’de gizlice Hz. Peygamberle buluşarak ona biat ettiklerini söylemiştir. Medineli Müslümanların İslam’ı öğretmesi için Hz. Peygamber’den birisini göndermesini isteyince, Mus’ab b. Umeyr’in Medine’ye gönderildiğini ifade etmiştir. Mus’ab b. Umeyr’in Medine’de İslam’ı yaydığını, Evs Kabilesi resinin Müslüman

olmasıyla kabile üyelerinin de Müslaman olduğunu belirtmiştir. Ertesi yıl toplam yetmiş beş kişinin yine hac mevsiminde Akabe’de Hz. Peygamber’e biat ettiklerini, Medineliler biat ederlerken “Ya Rasûlullah, senin uğrunda ölürsek bize ne var?” diye sorunca, Hz. Peygamber’in “Cennet var” cevabı üzerine hemen biat ettiklerini belirtmiştir. Cevdet Paşa bu durumu “Can verip Cennet aldılar” şeklinde yorumlayarak ne kadar hayırlı bir şey yaptıklarını anlatmıştır. Cevdet Paşa, Medinelilerin yurtlarına döndükten yaklaşık birkaç gün sonra Müslümanların da gizlice Medine’ye hicret ettiklerini ifade etmiştir. Hz. Peygamber’in ise hicret için ilahi bir izin beklediğini, son olarak Mekke’de Hz. Peygamber ile birlikte Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali’nin kaldığını söylemiştir.274

Her iki müellifimiz de Akabe Biatları konusunu genel olarak aynı görüş ile bize aktarmışlardır. Müelliflerimizin farklı rivayet veya değerlendirmelere yer vermeden konuyu anlattıkları görülmüştür. Müelliflerimiz Hz. Peygamber’in hac zamanı dışarıdan gelen kabilelere İslam’ı anlattığını, Yesrib’den altı kişini Müslüman olduğunu söylemişlerdir. Ertesi sene Hz. Peygamber’in Akabe’de on iki kişi ile buluştuğunu ve Hz. Peygamber’e biat ettiklerini belirtmişlerdir. Bu kişilere dini öğretmesi için Mus’ab b. Umeyr’in Yesrib’e gönderildiğini söylemişlerdir. Ertesi sene Hz. Peygamber’in yine Akabe’de bir grup Yesribli ile buluştuğunu ve Yesriblilerin ona biat ettiklerini ifade etmişlerdir. Müellifler arasında ikinci Akabe Biatı’nda Hz. Peygamber’e biat edenlerin sayında bir farklılık vardır. Şiblî, ikinci Akabe Biatı’nda Hz. Peygamber’e biat edenlerin yetmiş iki kişi olduğunu söylerken; Ahmed Cevdet Paşa biat edenlerin sayısının yetmiş beş olduğunu söylemiştir.275

Şiblî, ikinci Akabe Biatı’nda on iki kabile resisinin de biat ettiğini, dolayısıyla da onların bütün kabilelerin Müslüman olduğu bilgisini verirken; Cevdet Paşa, biat edenlerin özelliklerinden veya isimlerinden bahsetmemiştir.

274 Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, I/83-87.

275 Son dönem İslam tarihçilerinden İbrahim Sarıçam da Cevdet Paşa ile aynı görüşte olup, ikinci

Akabe Biatı’nda Hz. Peygamber’e biat edenlerin sayısının yirmi beş olduğunu söylemiştir. Bkz. Hz.