• Sonuç bulunamadı

Hz Hasan’ın Siyasî Mücadelesinde Muhammed b Hanefiyye’nin Yeri 99

başını tek bir darbeyle kılıçla vurarak öldürmüştür.94 Ancak öfkeli kalabalık, onun cesedini alıp kılıçlarla lime lime doğramışlardır.95

Bununla birlikte İbn Mülcem’in işkence edilerek öldürüldüğü yönünde rivayetler mevcuttur. Bu rivayetlere göre Abdullah b. Cafer, “Onu bana bırakın

hıncımı alayı !” deyip onun ellerini ve ayaklarını kesmiş ve vücuduna çiviler

çakmıştır. Sonra halk, onu alıp bir hasıra sarmış ve üzerine yağ dökerek yakmışlardır.96 Fakat, Rasûlullah’ın emrine ve Hz. Ali’nin açık vasiyetine rağmen böyle bir hadisenin yaşanmış olma ihtimali düşüktür. Aslında Abdullah b. Cafer’in,

“Onu bana bırakın ondan hıncımı alayım!” dediği doğrudur. Hatta Hz. Hüseyin ve

Muhammed b. Hanefiyye de bu lafı söylemiş ve onu parçalayıp yakma teşebbüsünde bulunmuşlardır. Ancak Hz. Hasan, onlara engel olmuş ve böyle bir şeye müsaade etmemiştir.97 Di

uruna tutulmasını teklif ett

1. Hz. Hasan’a Biat

Hz. Ali’nin vefatından iki gün sonra Hz. Hasan’a biat edildi.99 Rivayete göre ona ilk biat eden Kays b. Sa’d b. Ebî Vakkâs olmuştur. Kays, Hz. Hasan’ın yanına gelerek: “Uzat elini! Allah’ın Kitabı, Peygamberinin sünneti ve isyancılarla

savaşmak üzere sana biat edeyim” deyince Hz. Hasan, “Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti üzerine biat et. Çünkü bunlar, her şarttan önce gelir.”100

şeklinde cevap vermiş ve bir nevi barışçıl tavrını daha hilâfete getirileceği sırada ortaya koymuştur. Aynı şekilde bazı Kufeliler de “İsyancı Şam ehliyle savaşmak”

94 Yakûbî, II, 214; İbn A’sem, I, 510. 95 İbn A’sem, I, 510.

96 İbn Sa’d, III, 39-40; Mes’ûdî, II, 426; Diyarbekirî, II, 283. 97 Muhib et-Taberî, Zehâiru’l-Ukbâ, s. 116; Diyarbekirî, II, 282. 98 Meclisî, XLII, 297; Huî, V, 134.

99 Mes’ûdî, III, 4; Nüveyrî, XX, 224. 100 Taberî, s. 899; İbnü’l-Esîr, s. 464.

şartıyla ona biat etmek istemiş; fakat o, “Savaş yapacağı kişilerle savaşmak, barış

yapacağı kişilerle barış yapmak” şartıyla biat etmelerini istemişti. Onun bu

yakla

u haberin ardından harekete geçen Hz. Hasan

Muâviye ile anlaşma yapmak arzusunda olduğu şeklinde yorumlayan askerler, şımını beğenmeyen Kufeliler, Hz. Hüseyin’in yanına gitmiş ve ona biat etme teklifinde bulunmuşlardı. Ancak Hz. Hüseyin, onların bu teklifini kabul etmeyince tekrar Hz. Hasan’a dönerek ona biat etmek durumunda kalmışlardı.101

Her ne kadar Hz. Hasan’a biat edildiği sırada Kufeliler, Şamlılarla savaşmaya istekli görünse de işin iç yüzü aslında öyle değildi.102 Nitekim daha sonraları savaş durumu ortaya çıktığında Hz. Hasan’a çıkardıkları zorluklar bu tezi doğrulamaktadır.

Hz. Hasan, göreve geldikten sonra yönetim konusunda her hangi bir değişiklikte bulunmadı; babasının atamış olduğu âmilleri yerinde bıraktı. Yaklaşık üç ay her hangi bir hareketlilik yaşanmadı.103 Fakat Muâviye, Hz. Ali’nin vefatından sonra onun yerine Hasan’ın geçtiğini öğrenince onun tecrübesizliğini bir fırsat olarak değerlendirdi ve savaş hazırlıklarına başladı. Hz. Hasan ise biat etmesi için Muâviye’ye yazdığı mektubu götüren elçi söz konusu hazırlıkları görüp durumu ona bildirdiği halde Muâviye harekete geçip kendilerine yaklaştığı haberini alıncaya kadar herhangi bir girişimde bulunmadı.104 B

, askerlerini toplayıp onlara hemen savaş hazırlıklarını tamamlayıp yola çıkmalarını emretti. Fakat onlardan olumlu bir tepki almadı.105 Ordu, ancak Adî b. Hatem’in gayretleriyle harekete geçebildi.106

Hz. Hasan, öncelikle Ubeydullah b. Abbâs’ın emrine verdiği on bin kişilik bir süvari gurubunu önden gönderdi. Kendisi de büyük bir orduyla Kufe’den ayrılarak yola çıktı. Yolda Medâin bölgesinin Sâbât mevkiinde konakladı ve askerlerine bir konuşma yaptı. Konuşmasında kimsenin kanını haksız yere akıtma peşinde olmadığını, birlik ve beraberlikte hayır olduğunu ve onların hayrını düşündüğünü ifade ederek emirlerine karşı gelmemelerini tavsiye etti. Bu konuşmasını onun ücadelesi, s. 42. 101 el-İmâme ve’s-Siyâse, I, 84-85. 102 Demircan, İktidar M 103 Belâzurî, III, 279. 104 Belâzurî, III, 280. 105 Belâzurî, III, 280.

çadırına saldırıp yağmaladılar. Hatta bu saldırıda üstündeki cübbe ile altındaki seccadesi bile çekilerek alınmış ve kötü bir şekilde hırpalanmıştı.107 Bu infiale ordu

komu

aldı. Muhtâr, amcasına yaralı durumdaki Hz. Hasan’ı Muâv

t ettiğini tahmin etmek zor değildir. Hz. Hasan’a yönelik söz konusu saldırılar sırasında da Muhammed b. Hanefiyye, Hz. Hüseyin ile birlikte onun yan

bir kalabalıktan müteşekkildi. Kimisinin Haricilere, kimisinin de Muâviye’ye meyli

tanlarından Kays b. Sa’d’ın öldürüldüğü yönündeki şayianın da sebep olduğu söyleniyor.108

Bu hadisenin ardından yola devam eden Hz. Hasan, bu sefer yolda suikasta uğradı. Haricî görüşlü olduğu söylenen Cerrâh b. Sinan, yolda pusu kurmuştu. Hz. Hasan, onun önünden geçtiği sırada ona saldırmış ve “Baban gibi sen de kafir

oldun!” diyerek bacağına hançeri saplamış; hançer, neredeyse kemiğe kadar

ulaşmıştı.109 Ağır bir şekilde yaralanan Hz. Hasan, tedavi edilmek üzere Medâin şehrine taşındı. Bu şehrin başında Muhtâr b. Ebî Ubeyd es-Sekafî’nin amcası Sa’d b. Mes’ûd vardı. Hz. Ali tarafından buraya atanmıştı. Hz. Hasan, bu sefer başka bir ihanetle karşı karşıya k

iye’ye teslim etme teklifinde bulunmuş, fakat o bu teklifi reddetmiş ve sert bir şekilde onu kınamıştı.110

Muhammed b. Hanefiyye’nin, “iki veya üç ay içinde”111 gerçekleşen bu olaylar sırasında nasıl bir yol izlediği konusunda kaynaklarda her hangi bir kayda rastlamadık. Fakat, ailenin bir ferdi olarak onun, Hz. Ali’nin vefatından sonra başa geçeceği beklenen Hz. Hasan’a bia

ında olmalıdırlar.

2. Hz. Hasan’ın Muâviye ile Anlaşması

Hz. Ali, vefat etmeden önce Kays b. Sa’d komutasında kırk bin kişilik bir ordu hazırlamış ve onlardan ölümüne savaşmak üzere söz almıştı.112 Ancak Hz. Hasan’ın

bu orduya güveni yoktu. Zira bu ordu, belli bir gaye ve ortak bir hedefi olmayan kuru

107 Belâzurî, III, 282. Bk. Dîneverî, s. 200; İbn A’sem, II, 7; İsfahânî, s. 71-72; İbn Ebi'l-Hadîd, XVI,

211-212.

108 Bk. İbnü’l-Esîr, s. 465; Nüveyrî, XX, 225-226; İbn Kesîr, V, 497; Diyarbekirî, II, 289. 109 Belâzurî, III, 282

110 Belâzurî, III, 283. 111 Belâzurî, III, 282.

olduğu gibi çoğu ya belli bir mesleği olmayan ve geçim derdinde olan kişiler ya da bölgesel veya kabilevî tarafgirlikle hareket ederek ona katılmış mutaassıp kişilerdi. Dolay

yetler dikkate alındığında söz konusu şartları şu şekilde

118

verilecek.

eliahd tayin etmeyecek; ya Hz. Hasan halife

Allah’ın kitabı, Rasûlullah’ın sünneti ve önceki halifelerin yolundan gidile

ısıyla içlerinde ona samimiyetle tabi olanların sayısı oldukça azdı.113

Diğer yandan Hz. Hasan’ın da savaşma isteği yoktu.114 Müslümanları sonu gelmez kanlı bir maceraya sürüklemek istemiyordu.115 Kendi askerleri tarafından kendisine karşı yapılan saldırı ve suikast girişimi de buna eklenince Muâviye ile anlaşmaya karar verdi.116 İki taraf arasındaki karşılıklı mektuplaşma ve dolaylı görüşmeler neticesinde Hz. Hasan, bir takım şartlarla Muâviye’ye hilâfeti teslim etmeyi kabul etti. Bu şartların ne olduğu konusunda kaynaklarda muhtelif rivayetler bulunmaktadır.117 Bu riva

sıralamak mümkündür:

1. Kufe beytülmali Hz. Hasan’a verilecek.

2. Hz. Hasan’a beş milyon dirhem para verilecek. 3. Dârabcerd bölgesinin haracı da Hasan’a

4. Hz. Ali, minberlerde lanetlenmeyecek. 5. Muâviye, kendisinden sonra v

olacak veya iş Şûrâ’ya havale edilecek.

6. Hz. Hüseyin’e de iki milyon dirhem para verilecek. 7. Hz. Hasan’a ailesine ve taraftarlarına emân verilecek. 8.

cek.

113 Fadlallah, Muhammed Cevad, Sulhü’l-İmâm el-Hasan Esbâbuhu Netâicuhu, Beyrut 1987, s. 84-85.

, Zehâiru’l-Ukbâ, s. 139.

117

3), İ’lâmü’l-Verâ bi A’lâmi’l-Hüdâ, thk. A. Ekber el-Ğifarî, Beyrut 1979, s. 205; İbn Kesîr,

118 Verasete Dönüşmesi, İstanbul 1998, s. 39-40.

, İktidar Mücadelesi, s. 75-85.

114 Taberî, s. 900. 115 Muhib et-Taberî 116 Mes’ûdî, III, 9.

Bk. Belâzurî, III, 286-287; Dîneverî, s. 202; İbn A’sem, II, 9-11; Tabersî, Ebû Ali el-Fadl b. Hasan (548/115

V, 497.

Kapar, M. Ali, Halifeliğin Emevilere Geçişi ve Ayrıca bk. Demircan

Hz. Hasan, dolaylı görüşmelerin ardından varılan anlaşmayı kabul ettikten sonra Kufe’de Muâviye ile bir araya geldi ve ona biat etti.119 Böylece Hz. Hasan’ın

altı aylık hilâfet dönemi sona ermiş oldu (41/661).120

Hz. Hasan, Muâviye ile bir anlaşmaya vardığını ve hilâfeti ona teslim edeceğini çevresine duyurduğunda sert tepkilerle karşılaşmıştı. Fakat o, bütün eleştirilere karşı koymuş ve verdiği karardan dönmemiştir. Hz. Hüseyin’in “Allah

aşkına! Muâviye’nin davasını tasdik edip babanın davasını mı yala lıyn orsun?”

sözler

ti etmişti.

Bütün kkak ibret

nazar

ine karşılık, “Ben işin mahiyetini sizden daha iyi biliyorum.” şeklinde cevap vermiş ve onu susturmuştur.121 Yine “Müminlerin yüzkarası!” şeklindeki ağır sataşmalara, “Yüzkarası olmak, ateşten hayırlıdır!” karşılığını vermiştir.122

Bu süreçte Muhammed b. Hanefiyye, Hz. Hüseyin’le birlikte hareket etmiş ve bu anlaşmadan duyduğu memnuniyetsizliğini ortaya koymuştur.123 Fakat Hz. Hasan’ın verdiği karardan geri adım atmaması üzerine Kufe’de onunla birlikte Muâviye’ye biat ettiği gibi daha sonraki dönemlerde kendisini içinde bulduğu fitne hareketlerine karşı Hz. Hasan’ın burada ortaya koyduğu tavrı benimseyecektir. Aslında Hz. Hasan, daha Hz. Osman isyancılar tarafından kuşatıldığı sırada Hz. Ali’ye Medine’yi terk edip Mekke’ye sığınmasını, kenara çekilerek halkı kendi haline bırakmasını tavsiye etmiş ve bu düşüncesini Cemel savaşı öncesinde de dile getirmiş ve ondan Müslümanları bir çatışma ortamına sokmamasını istemişti.124 Bu sefer kendisi, hilâfete geçince Müslümanların içine sürüklendiği büyük bir savaşa ramak kala bu düşüncesini hayata geçirmiş ve hilâfe Muâviye’ye teslim

bunlar yaşanırken Muhammed b. Hanefiyye, yaşananları muha

ıyla seyretmiştir. Zira daha sonraki süreçte o da tıpkı Hz. Hasan gibi “tek bir

müslümanın kanını dökmektense saltanatı kaybetmeyi”125 tercih edecektir.

5. 475. . 119 Belâzurî, III, 287. 120 Belâzurî, III, 29 121 Taberî, s. 900. 122 İbn Kesîr, V, 529. 123 İbn Abdirabbih, I, 124 Belâzurî, III, 17. 125 İbn Asâkir, LIV, 347