• Sonuç bulunamadı

Hz Hüseyin’in Mekke’den Çıkışı ve Kerbela Hadisesi 112

B. Hz Hüseyin’in İsyanı Sürecinde Muhammed b Hanefiyye 109

2. Hz Hüseyin’in Mekke’den Çıkışı ve Kerbela Hadisesi 112

Yezîd’e biat etmemek için Medine’den kaçan Hz. Hüseyin, 3 Şaban 60 (9 Mayıs 680) tarihinde Mekke’ye giriş yaptı ve dört ay boyunca burada kaldı.168 Hz. Hüseyin, bu süre zarfında halktan büyük bir ilgi gördü.169

Bu sırada onun Yezîd’e biat etmediğini ve bu yüzden Mekke’ye kaçtığını haber alan Kufeliler, gönderdikleri elçiler ve çuvallar dolusu m kt

başlarına geçmeye davet ediyorlardı. Hz. Hüseyin, taleplerin giderek artması üzerine durum tespiti için Müslim b. Akîl’i Kufe’ye gönderdi. Kufe’de büyük bir ilgi gören Müslim, Kufe valisi Numan b. Beşir’in ılımlı siyasetini fırsat bilerek kısa zamanda etrafına büyük bir kitle toplamayı başardı ve Hz. Hüseyin’e bir mektup yazarak Kufe’ye gelmesinde bir sakınca olmadığını bildirdi.170

Gelen olumlu haberler üzerine Hz. Hüseyin Kufe’ye gitmeye karar verdi ve Zilhicce ayının sekizinde Terviye günü hac menasikini tamamlamadan Mekke’den ayrıldı.171 Ancak bu sırada Müslim b. Akîl’in Kufe’deki faaliyetlerinden haberdar

edilen Yezîd, Numan b. Beşir’i azledip onun yerine Basra valisi Ubeydullah b.

168 Belâzurî, III, 371. 169 İbn A’sem, II, 89. 170 Dîneverî, s. 21-213. 171 Belâzurî, III, 371.

himaye eden ve bölgede büyük bir nüfuza sahip Hânî b. Urve’yi öldürerek göz dağı vermek suretiyle onu destekleyen kitleyi sindirdi. Öyle ki himayesiz kalan Müslim’in etrafı

kişi ona gitme

Hüseyin’in zorun

k bir şekilde ortaya koydu.175

nda kendisine yol gösterecek bir kişi bile kalmamıştı. Sonunda çaresiz bir şekilde yaşlı bir kadının evine sığındı. Ancak çok geçmeden ev sahibinin oğlu tarafından ihbar edildi ve çıkarıldığı sarayın damı üzerinde her kesin gözleri önünde başı kesilerek öldürüldü.172

Hz. Hüseyin’in Kufe’ye gitme niyetinde olduğunu ve hazırlıklara başladığını gören başta Abdullah b. Abbâs ve Abdullah b. Ömer olmak üzere bir çok

mesi konusunda oldukça ısrarcı oldular. Ancak Hz. Hüseyin, yapılan hiçbir uyarıyı dikkate almadı. 173 Haremin sükunet ve emniyeti, ayrıca Müslümanların onun etrafında toplanıp hürmet etmesi onu bir güven ortamına sokmuştu. Bundan dolayı Emevilerden gelebilecek bir tehlikeden uzak olduğu havasına kapılmıştı.174

Kufe’ye gitmekte kararlı olan Hz. Hüseyin, Medine’deki yakınlarına haber göndererek kendisine katılmalarını istedi. Sayıları on yediyi bulan bu guruba Muhammed b. Hanefiyye de katılarak Mekke’de Hz. Hüseyin’e yetişti ve ona çıkış zamanının uygun olmadığını söyledi. Ancak Hz. Hüseyin, diğerleri gibi onu da dinlemedi. Bunun üzerine Muhammed b. Hanefiyye, çocuklarını tutup hiç birinin onunla birlikte gitmelerine müsaade etmedi. Onun bu davranışı, Hz.

a gitmiş olacak ki “Benim vurulacağım yerden çocuklarını mı esirgeyip

koruyorsun?” diyerek ona serzenişte bulunmuştu. O da “Ne senin vurulmanı, ne de onların vurulmasını isterim. Hem senin vurulman bize daha ağır gelir!” karşılığını

vererek Hz. Hüseyin’in yanlış yaptığını açı

Öyle anlaşılıyor ki Muhammed b. Hanefiyye, Hz. Hüseyin’in çoluk çocuğuyla birlikte mutlak bir sona doğru gittiğini düşünüyordu. Onun için bir yandan ona gitmemesi için yalvarırken, diğer yandan ne kendisi onunla birlikte gitmiş ne de çocuklarına bu konuda müsaade etmiştir.

172 Dîneverî, s. 214-223. 173 Belâzurî, III, 373-375.

174 Şeybânî, Muhammed b. Abdülhadi, Mevâkifü’l-Muârıza fî Hilafeti Yezîd b. Muâviye, Medine 1417,

s. 515.

Diğer yandan Muhammed b. Hanefiyye, Hz. Ali’nin çocukları arasında Hz. Hüseyin’den sonra halife olabilecek bir konumdaydı ve daha sonraki dönemlerde görül

klinde cevap verir. Bu cevap karşıs

eceği gibi o, kendisini bu konuda yeterli görüyordu. İşte bu noktada Hz. Hüseyin, çoluk çocuğu ve hemen hemen diğer bütün kardeşleriyle yola çıktığı halde; acaba İbnü’l-Hanefiyye, başlarına bir iş gelirse Hz. Ali soyundan halife olabilecek birinin geride kalması gerektiğini mi düşünüyordu sorusu akla geliyor.

Hz. Hüseyin’in Mekke’den ayrılmadan bir gece öncesinde Muhammed b. Hanefiyye ile görüştüğü söylenmektedir. Rivayete göre İbnü’l-Hanefiyye, bu görüşme sırasında yaptığı konuşmada Hz. Hüseyin’e Kufe’de karşılaşabileceği tehlikeye değinerek “Kardeşim sen, Kufelilerin babana ve kardeşlerine olan

ihanetini biliyorsun. Senin de onların durumuna düşmenden korkuyorum. Eğer kalmaya karar verirsen, bil ki sen Harem’de bulunanların en güçlüsü ve en çok korunanlarısın.” der. Hz. Hüseyin de ona “Kardeşim, Yezîd b. Muâviye’nin Harem’de başıma bir iş açmasından ve böylece Beytullahın hürmetini ihlâl etmiş olmaktan korkuyorum.” cevabını verir. Bu cevap üzerine İbnü’l-Hanefiyye, “Eğer böyle bir şeyden korkuyorsan o zaman Yemen’e veya çölün ücra bir köşesine git. Böylece hem güvende olursun, hem de hiç kimse sana ilişemez.” şeklinde bir öneride

bulunur. O da "Söylediklerini düşüneceğim.” der. Ancak sabah olunca Hz. Hüseyin, ona haber vermeden yola çıkar. İbnü’l-Hanefiyye, onun çıktığını duyunca peşinden koşar ve devesinin yularından tutarak “Kardeşim, sana söylediklerim konusunda

düşüneceğine dair bana söz vermedin mi?” diye sorar. O da “evet” deyince, “Peki seni böyle acele bir şekilde çıkmaya iten nedir?” diye sorar. Hz. Hüseyin de ona “Senden ayrıldıktan sonra Rasûlullah yanıma geldi ve ‘Ya Hüseyin, Çık! Çünkü Allah seni öldürülmüş olarak görmek istiyor!’ dedi.” şe

ında şaşıran İbnü’l-Hanefiyye, “İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn! Madem böyle

bir gaye ile çıkıyorsun o zaman bu kadınları beraberinde götürmenin anlamı ne?”

sorusunu yöneltir. Hz. Hüseyin de “Allah, onları da esir olarak görmek istiyor!” şeklinde ilginç bir cevap vererek yoluna devam eder.176

176 İbn Tavus, Ebü'l-Kâsım Radıyyüddin Ali b. Musa (664/1266), el-Melhûf ala Katli't-Tufuf, thk.

Hz. Hüseyin ile Muhammed b. Hanefiyye arasında geçtiği söylenen ve sıhhatinden şüphe duyduğumuz bu konuşmanın bir benzeri, Hz. Hüseyin ile Abdullah b. Abbâs arsında geçtiği görülmektedir. Bilindiği gibi İbn Abbâs, Hz. Hüseyin’i Kufe’ye gitmekten vazgeçirmek için en çok gayret sarf eden kişiydi.177 İbn Abbâ

yete göre Hz. Hüsey

sonra bir daha onunla görüş

s, Hz. Hüseyin’le yaptığı konuşmasında Kufelilere güvenilemeyeceğini söylemiş ve onların babası ile kardeşine yaptıkları ihaneti hatırlatmıştı. Yine, mutlaka oraya gitmek istiyorsa Müslim’in orada idareyi tamamen ele geçirmesinden sonra gitmesini, ya da Kufe yerine Yemen’e gitmesini tavsiye etmişti.178

Taberî, Hz. Hüseyin’in Mekke’den çıktığı sırada Muhammed b. Hanefiyye’nin Medine’de olduğuna dair bir rivayete yer vermektedir. Söz konusu riva

in’in Kufe’ye doğru yola çıktığı haberi, ona ulaştığı sırada abdest alıyordu. O, bu haber karşısında son derece üzülmüş ve ağlamıştı. Öyle ki abdest aldığı kaba damlayan gözyaşlarının sesi duyuluyordu.179 Belâzurî de aynı rivayete yer vermiş, fakat bu hadisenin nerede gerçekleştiğine dair bir bilgi vermemiştir.180

Fakat Taberî’nin verdiği bilgiyi destekleyen başka bir husus daha bulunmaktadır. Kufe’ye gitmekten vazgeçirmek için Hz. Hüseyin’le görüşen şahısların onunla yaptıkları görüşme ve diyaloglara yer veren eserlerin neredeyse tamamı, yukarıda alıntı yaptığımız bazı kaynaklar dışında, Muhammed b. Hanefiyye’nin Hz. Hüseyin ile Mekke’de herhangi bir görüşme yaptığına dair bir bilgiye yer vermemektedirler. Bu durumda yukarıda vermiş olduğumuz bilgilerin tamamı, Taberî’nin vermiş olduğu bu rivayetin gölgesi altında kalmakta ve İbnü’l- Hanefiyye’nin, Medine’de Hz. Hüseyin’le vedalaştıktan

mediği sonucu ortaya çıkmaktadır. Nitekim İbn Sa’d, İbn Asâkir ve Zehebî de Hz. Hüseyin ve Abdullah b. Zübeyr’in Mekke’ye kaçmasından sonra İbnü’l-

177 Demircan, İktidar Mücadelesi, s. 222; Varol, M. Bahaüddin, Siyasallaşma Sürecinde Ehli Beyt, 178 Dîneverî, s. 224-225; Taberî, s. 987; Mes’ûdî, III, 65; İbnü’l-Esîr, s. 507,

, 669. Konya 2004, s. 138. Bk. Belâzurî, III, 374; 508; İbn Kesîr, V

179 Taberî, s. 991.

Hane

e

t

dokunulmayacağını düşünüyordu. Gerçekten de Ubeydullah b. Ziyâd’ın gönde

ı

ğinde, “Ben, Peygamberinizin

kızını t

etmemekte ısrar edince dört bin kişilik orduya karşı girdiği çatışmada beraberindeki 72 ki

mektuba İbnü’l-Hanefiyye’nin ne cevap verdiği konusunda bir malumata sahip değiliz.

fiyye’nin Medine’den ayrılmadığı ve 63/683 yılında vuku bulan Harre olayına kadar onun burada kaldığı bilgisine yer vermektedirler.181

Durum ne olursa olsun bilinen bir şey var ki İbnü’l-Hanefiyye, Hz. Hüseyin’in isyanını doğru bulmamış ve bu işt bir başarı şansı görmemiştir. Onun içindir ki bu konuda onu desteklemediği gibi çocuklarının da ona katılmasına izin vermemiştir. İster Medine’de olsun, ister Mekke’de olsun onunla yaptığı görüşmelerde bu düşüncesini dile getirmek en de geri durmamıştır.

Neticede Kufe’deki gelişmelerden habersiz bir şekilde yola çıkan Hz. Hüseyin, Müslim’in öldürüldüğü ve Kufe’deki atmosferin aleyhine döndüğünü öğrendiği halde yoluna devam etti. Muhtemelen Peygamber torunu olması hasebiyle kendisine

182

rmiş olduğu Hurr b. Yezîd’in komutasındaki öncü birlik, onu gözetim altında tutmakla birlikte ona karş herhangi bir saygısızlıkta bulunmamış, hatta onun arkasında namazlarını kılmışlardı.183 Ancak Ömer b. Sa’d b. Ebî Vakkâs’ın komutasındaki orduyla Kerbela’da karşı karşıya geldi

n oğlu değil miyim?”184 şeklindeki hatırlatmalarına rağmen, Yezîd’e bia

şiyle birlikte, 10 Muharrem 61 (10 Ekim 680) yılında feci bir şekilde öldürüldü.185

Bu arada Hz. Hüseyin’in, Muhammed b. Hanefiyye’ye Kerbela’dan bir mektup gönderdiği söylenmektedir.186 Ancak, “Dünya hayatının geçici, ahiretin ise baki

olduğu” vurgusunun yapıldığı bu kısa

n Asâkir, LIV, 338; Zehebî, Siyeru A’lâm, IV, 117. 09.

185

a Faciası, Ankara 1984; Yüksel, Ahmet Turan, İhtirastan İktidara Kerbela, Konya 2001,

186

Kureşî, Bakır Şerif, Hayâtü’l-İmâm el-Huseyn b. Ali Dirâse ve Tahlil, 01.

181 İbn Sa’d, V, 100; İb 182 İbnü’l-Esîr, s. 5 183 Taberî, s. 994. 184 Taberî, s. 1003.

Geniş bilgi için bk. Demircan, İktidar Mücadelesi, s. 221-285; Köksal, M. Asım, Hazreti Hüseyin

ve Kerbel

s. 72-92.

İbn Kûluveyh, Ebü’l-Kasım Cafer b. Muhammed el-Kummî (368/978), Kâmilü’z-Ziyârât, thk. B. Caferî, Tahran 1417, s. 76;