• Sonuç bulunamadı

Hristiyan Dini Unsurlarının Sanatsal Üretime Etkisi

2. ANADOLU MEDENİYETLERİNDE VE BÜYÜK DİNLERDE SANAT VE

2.5 Hristiyan Dini Unsurlarının Sanatsal Üretime Etkisi

Hz. İsa’nın öğretilerini ve O’nun 12 Havari’sinin yolunu takip eden güruhu tanımlayan Hristiyanlığı, aslında gönderilmiş yeni bir din olarak düşünmek yanlış bir tutumdur. Çünkü Hz. İsa, yeni bir dini tebliğ etmek için değil, bozulan Yahudi toplumuna çekidüzen vermek amacıyla gönderilmiş olduğu bilinmektedir.

İncil’de Ruh’ul Kudüs’ten gebe kalan Meryem’in onu Beytlehem yani Kudüs’te, bir başka deyişle Roma’nın Galile eyaletinde Nasıra (Nazaret) kasabasında dünyaya getirdiği belirtilir. Hristiyanlık, Yahudilik üzerine yapılan bir reform veya onun bir mezhebi gibi doğar. Hristiyanlık, Nasıralı marangoz bir gencin hikayesi üzerinde akıl almaz derecede genişliyor. İsa, iyiliğin hakim olması için konuşmalar yapıyor, öğütler veriyordu. Antakya halkı ona “Kristos” adını verdi. Daha sonra onun taraftarlarına Kristos yanlısı anlamında “Kristianos” dendi. Hristiyan kelimesi buradan türemiştir. Hz. İsa, bir Yahudi olarak doğmuş, Yahudi toplumunda yaşayıp onlara öğütler vermiş, nihayetinde yine aynı toplum içerisinde çarmıha gerilerek infaz edilmiştir. Gerildiği haçın üzerinde yer alan “I.N.R.I. (Iesus Najaranus Rex

Iudaeorum)”28 ifadesi Yahudilerin Kralı Nazaretli İsa anlamına gelir ve bu ibare

İsa’nın Yahudi cemaati mensubu olduğunun kanıtıdır.

Ne var ki kendisi dünyadan göçtükten sonra O’nun öğretileri şekillendirilerek, yeni bir din algısıyla yaşanmaya başlandı. Yeni Âhit kendisinden sonra ortaya çıktı oldu ve Hristiyanlık 3 Hak dinden birisi haline geldi.

İncil, Tanrı tarafından söylenen sözler veya onun yazdığı yazılar değildir ve vahiyle gelmemiştir. İsa böyle bir kitabı ne yazmış ne de yazdırmıştır. İncil; İsa’yı görüp tanıdığını iddia eden havariler tarafından yazılmıştır. M.S. 4. yüzyılda Aziz Hieronymus (Jerome) bu kitabı Aramiceden Yunancaya çevirmiş ve çevirisi

“Vulgate” adıyla Ortaçağ boyunca yaygın kullanılan bir Latin İncili olmuştur.29 Hz. İsa’nın davranışlarını, hayatını ve sözlerini kaydeden 60 çeşit İncil vardır. Katolik Kilise’si bunlardan 4 tanesini (yazarları Matta, Yohanna, Markos, Lukas) kabul etmektedir.

Tanrıları, başka bir deyişle üst varlıkları, antropomorfik bir yorumla cisimleştirmek yani onları insan biçiminde somutlaştırılmak, görünmeyeni görünür kılmak büyük dinlerde olumsuz bir şekilde yorumlanmıştır. Buna göre; tasviri yapılan üst varlığın gücünde azalma olduğu ve gücünün sarsıldığı şeklinde bir yorum getirilmiştir. Tabii daha sonraki süreçte bu görüşe Yahudilik ve İslam tam bir riayet

28 Jose Saramago, İsa’ya Göre İncil, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2011, s.129.

göstermişler, Hristiyanlık ise tasvir meselesini farklı bir şekilde yorumlamış ve kullanmıştır.

Hristiyanlık tasvir konusunda diğer iki büyük dine nazaran daha ılımlı yaklaşmış ve bir semboller dini haline gelmiştir. Hz. İsa, Meryem Ana ve azizlerin portre resimleri, ikonlar, yazı, harfler ve figürlerden oluşan bir sembol skalası geliştirilerek geniş bir ikonografik sözlük oluşturmuşlardır. 2000 yılı aşan bir süre içerisinde ikonografik repertuarın oluşması kaçınılmaz olmuş ve Hristiyanlık ışığının sırları bu sembollere yansımıştır.

Erken Devir Hristiyanları yer altında (katakomb) yaşamıştır. Yer altına oyulmuş mağara gibi mekanlarda bazı simgeler karşımıza çıkmaktadır. En sık görülen simgeler balık, çapa ve gemidir.

Doğu Roma İmparatorluğu Hristiyanlığı resmi devlet dini haline getirdikten sonra serbest düşünceye izin vermediler. Atina’daki felsefe akademisi 529’da Jüstinyen tarafından kapatıldı. Çünkü felsefe akademisi şüphe ve tartışmaların konuşulduğu yerlerdi. Tiyatrolar ve olimpiyatlara olan ilgi azalıyor ve eski önemlerini yitiriyorlardı.

Ünlü Hristiyan düşünür Sam Augustinus (354-430) “Creature non potest

creare”30 cümlesiyle, 480-550 yılları arasında çileci bir keşiş hayatı süren Aziz Benedict’in Tanrı’nın yarattığı şeyler dışında diğer her şeyi küçük gören dile getirdiği düşünceleri31 Hristiyanlıkta bir dönem, Yahudilikte görülen tasvir karşıtı bir tutum oluşturmuştur. 726-843 yılları arasında ikonoklazma dehşeti yaşanmış ve Hristiyan toplumdaki figür uygulamalarını durdurmuştur. I. İkonoklazma hareketi, Bizans İmparatoru III. Leon’un 726 yıllarında başlattığı ve 787 yılları arasında İmparatoriçe Irene ile bitirildiği 61 yıllık bir döneme ait. VI. Konstantinus’un yönetiminde olan Bizans İmparatorluğu, Konstantinus’un annesi Irene’nin yönetim üzerindeki etkisi ile çalkalanıyordu. Irene’nin 787 yılında Nikeia’da (İznik) düzenlediği Ekümenik Konsil’inde ikona tahribi tartışıldı ve ikonoklast dönemi sona

30 Yaratılmış olan yaratamaz.

erdirdiler.32 Aşılan ikonoklast olaylardan sonra sanat bir anlamda Hristiyan öğretisinin en önemli propaganda aracı haline gelmiştir.

Hristiyan sembolizminden bahsedecek olursak en yaygın kullanılan sembollerden biri AΩ sembolüdür.33 Grek alfabesinin ilk ve son harflerinin kullanıldığı bu sembolün manası; Hz. İsa’nın her şeyin başı ve sonu olarak algılanmasını anlatmaktadır. X(chi) ve P(ro) harflerinin üst üste çakıştırılmasıyla bir monogram elde edilir. Bu harfler Grekçe Hristos’un ilk iki harfidir. Bu monogram özellikle ilk dönem Hristiyanlarının oluşturdukları katakomblarda(yeraltı mezarlarındaki) sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.34

İkonoklast baskıların atlatılmasından sonra gelişen süreç içerisinde yukarıda da belirttiğimiz gibi Hristiyanlık sanatı bir propaganda aracı olarak kullanmıştır. Hz. İsa’nın, Hz. Meryem’in, havarilerin ve azizlerin heykelleri ve resimleri yapılmış, bu eserler cemaatin ortak buluşma alanı olan kilise içlerinde sergilenmişlerdir. Bu özelliğiyle kiliseler Orta Çağ’da sanat galerisi mantığında bir hüviyet kazanmıştır. İhtişamlı kiliselerdeki bu figüratif algıyla, hiç okuma-yazma bilmeyen insanlara dahi Hristiyanlık ikonografisi aşılanmaya çalışılmıştır. Ki zaten okuma-yazma bilmenin bir lüks olduğu Orta Çağ’da, halka bu şekilde Hristiyanlık bilinci ve öğretileri aktarılmıştır. Bilhassa Batı toplumunda sanat eserlerinde figüratif anlamda ulaşılan zerafet ve estetikte propaganda meselesinin büyük bir payı vardır. Çünkü dini değerler sanat aracılığıyla estetik bir program dahilinde işlenmiş ve aktarılmıştır. Hristiyanlık dini ile sanat arasındaki ilişki diğer iki büyük dine nazaran daha ayrı bir önem arz etmiştir.